'İki günlük' hükümette bakan değişimi: 'KKTC oksijensiz kalmak üzere'

Kıbrıs’ın kuzeyindeki üçlü koalisyon hükümeti kuruluşundan birkaç gün sonra kabine revizyonuna gitmek durumunda kalırken, siyasi bunalım yoğunlaşıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Oğuzhan Hasipoğlu bugün öğleden sonra bakanlıktan istifa ettiğini yazılı olarak bize sunmuştur. İstifa ettikten sonra öğleden sonra sayın Cumhurbaşkanımız ile görüştük. Daha sonra Hasipoğlu'nun istifası nedeniyle boşalan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Hasan Taçoy'u atadık. Dışişleri Bakanlığından boşalan yere de Tahsin Ertuğruloğlu'nu atadık”.

Yukarıdaki açıklama, KKTC’nin çiçeği burnundaki yeni Başbakanı Faiz Sucuoğlu'ya ait. Normal şartlarda Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘alışılagelmiş’ olarak tanımlanacak olan bu sözler, zamanlaması ve gündeme yansıdığı esnadaki siyasi konjonktür açısından oldukça ilgi çekici. 

SON KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ

Kıbrıs’ın kuzeyindeki üçlü koalisyon hükümeti kuruluşundan birkaç gün sonra kabine revizyonuna gitmek durumunda kaldı. KKTC basın ve siyaset kulvarlarına göre, bu değişikliğin nedeni Ankara’nın Sucuoğlu’na ve partisine dönük baskıları... 

Konuyu yakından takip eden kaynaklar, Ankara’nın Sucuoğlu’na yönelik çekincelerinin yanı sıra önceki günlerde kurulan üçlü koalisyon hükümetinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Tahsin Ertuğruoğlu’nun yer almamasını tasvip etmediği görüşünde. 

Kıbrıs’ın genelinde Turancı çizgisiyle tanınan Ertuğruloğlu’nun önceki dönemde olduğu gibi tekrardan dışişleri Bakanı olması için geçtiğimiz günlerde Ankara-Lefkoşa hattında yoğun diplomatik ve siyasi trafik yaşandı. Ve bu trafik sonrasında iktidardaki Ulusal Birlik Partisi'nin (UBP) önde gelen isimlerinden Hasipoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndaki koltuğuna doğru dürüst oturamadan istifa etmek zorunda kaldı. Hasipoğlu’nun istifasıyla Ertuğruloğlu’nun kabineye dönüşünün yolu açılmış oldu. Dışişleri Bakanlığı koltuğunu terk etmek zorunda kalan Taçoy ise Hasipoğlu’nun makamına yerleşti. 

YOĞUNLAŞAN SİYASİ BUHRAN

Kıbrıs’ın kuzeyindeki son kabine değişikliğiyle ilgili yukarıda değindiğimiz iddia şu ana kadar doğrulanmış değil ve geçmiş dönemde olduğu gibi resmi ağızlardan teyit edilmesi de beklenmiyor. Ancak iddianın gündeme yansıyış biçimi ve zamanlaması, Kıbrıs Türk siyasetini yakından takip edenler açısından ‘manidar’. Zira ‘zoraki’ kabine değişikliği, Kıbrıslı Türklerin iç siyasetine dönük müdahalelere dair iddialar zincirinin yeni bir halkası olarak önümüze çıkıyor.

Hatırlatalım: Türkiye 2020 yılında, KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahil olarak, Kıbrıs Türk sağının liderinin Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmesine ‘yardımcı’ oldu. Söz konusu girişim için Kıbrıs’ın kuzeyinde, siyasi sindirme operasyonlarının yanı sıra (söz konusu müdahaleler raporlara da konu oldu) siyasi şovlara da girişildi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ramak kala, kapalı şehir Maraş’a iş makineleriyle gerçekleştirilen şov hâlâ akıllarda... 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra boşalan Başbakanlık makamı ve UBP liderliği meselesi, Ankara’nın müdahaleleri iddialarının gölgesinde içinden çıkılması güç bir hal aldı. 2020 sonlarında yapılması gereken UBP Kurultayı Ankara-Lefkoşa hattındaki ‘komplikasyonlar’ nedeniyle gerçekleştirilemedi. UBP içerisinde parti kurmaylarının açıklamakta güçlük çektiği şekli de 2021 sonlarına dek görevde kalacak olan tartışmalı bir isim parti liderliğine ve Başbakanlık koltuğuna getirildi. Söz konusu isim daha sonra bir ‘video skandalı’ neticesinde görevinden istifa etme durumunda kaldı. 

2022 sonlarında gerçekleştirilen UBP Kurultayı’ndaysa Ankara’nın mesafeli olduğu bir isim, Faiz Sucuoğlu büyük farkla parti liderliğine seçildi ve Başbakanlık koltuğunu devraldı. Sucuoğlu’nun göreve başlamasına dek Lefkoşa’nın kuzeyinde “Ankara kendisine güvenmiyor” iddiası dillendirildi. Bu gelişmelerden kısa bir süre sonra üçlü koalisyon hükümetindeki revizyon gündeme geldi.

'NEFES ALAMIYORUZ'

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız gelişmelerin odağında, Ankara’nın Kıbrıs’a dönük stratejisi göze çarpıyor. Kıbrıs’ta federal çözüm başlığının kapandığının iddia edildiği bir süreçte Kıbrıs Türk tarafındaki siyasi bunalım yoğunlaşma emareleri arz ediyor. Bu gelişme ekonomik krizin derinleştiği ve yakın zamanda Ankara’nın Kıbrıs Türk yargısına yönelik ‘öfkeli’ bir tutum içerisine girdiği bir süreçte gündeme geliyor. Ayrıca bu gelişmeler, muhalif Kıbrıslı Türklerin Türkiye’den sınır dışı edildiği bir sürece de denk geliyor. 

Geçtiğimiz günlerde Duvar’a konuşan bir kaynak, siyasi istikrarsızlığın sosyoekonomik yıkımla birleşip ‘kusursuz bir fırtınaya’ dönüştüğü Kıbrıs Türk paradigması için “Toplum olarak nefes darlığı çekiyoruz, ne sesimizi yükseltip yardım talep edebiliyor ne de doğru dürüst nefes alıyoruz” yorumunda bulundu. Bu yorum temelinde de, bu yazının başlığında Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘oksijen rezervlerinin’ tükenmeye yüz tuttuğunu vurgulamayı seçtik. 

Yanlış anlaşılmasın, doğal güzellikleriyle ünlü, tabiatın türlü nimetlerinden faydalanan Kıbrıs’ta gerçek manada oksijen sıkıntısı söz konusu değil. Kıbrıs’ta tükenen esas ‘oksijen’ Kıbrıslı Türklerin daha yaşanabilir, sürdürülebilir, demokrat ve barışçıl bir yarına dair umudu... Söz konusu problemin Kıbrıs Rum liderliğinin hatalı stratejisi ve Kıbrıslı Türklerin kendi hatalarının yanı sıra Ankara açılımı da söz konusu. KKTC hükümeti ve Sağındaki gelişmeler olayın Ankara boyutuyla ilgili fikir sahibi olmamızda yardımcı oluyor. 

Etiketler KKTC Faiz Sucuoğlu