İkiyüzlü Taliban
Her şeyin netliğe kavuşacağı nokta, Taliban’ın ancak, son yabancının ülkeyi terk ettiğinden emin olduğunda başlayacaktır.
Cemane Ferhat
Bölgenin ayarlarıyla kim oynuyor? Bu sarkastik soru, özellikle Orta Doğu'da beklenmedik siyasi olaylar takip edildiğinde çok fazla karşımıza çıkmakta. Taliban'ın ülkenin kontrolünü ele geçirmesi ve başkent Kabil'e girmesiyle hızlı dönüşümler yaşayan Afganistan'a gelince "ülkenin ayarlarıyla oynayan"ın ABD olduğunu görüyoruz.
ABD, 2001'deki "11 Eylül" saldırılarının ardından başlatılan bu savaşın artık yararlı olmadığına karar verdi. Mevcut başkan Joe Biden, günler önce düzenlediği basın toplantısında bu görevden sıyrılmaya çalışsa da, ne planladığı gibi "ne Taliban"ı yenebildi ne de "güçlü bir devlet kurabildi.
Afganistan'da olanlar sadece ülke "işgalcilerin mezarlığı" olduğu için değil, aynı zamanda hiçbir şey yolunda gitmediği için de şaşırtıcı değil. Dolayısıyla Biden, Donald Trump'ın izinden giderek Taliban’la vardığı mutabakatı daha ileri noktalara taşımaktan çekinmedi. ABD, savaşın bir başarısızlık olduğunu ve iktidardaki herkesin yozlaşmış olduğunu erken fark etti. Kimsenin gerçek sayısını bilemediği ve örgütle savaşabileceğine dair hiçbir kanıtın olmadığı hayalî bir ordu. Savaş ağaları, parlamento koltukları ve çalabilecekleri her şeyi ele geçirmek için iktidar saflarına geçtiler. Her şeyden önce Washington'un artık hiçbir rol oynamadığına inandığı müstafi Cumhurbaşkanı Eşref Gani de dahil hiçbiri bir işe yaramıyor.
Buna karşılık Washington, "Taliban" ile ilişkilenmeyi tercih etti. Nüfuz ve gücü ile ülkeyi ona teslim etti. Amerika hiçbir zaman Afganları ve onların kaderini umursamadı, sadece kendi çıkarlarını önemsedi. Dolayısıyla hareketle yapılan anlaşmada varılan en önemli maddeler, hareketin ülkede “barışı tesis etmesi” ile ilgili olanlar değil, daha çok Taliban olarak bilinen “Afganistan İslam Emirliği”nin ne kendi üyeleri ne de başka grupların üyelerine, el Kaide'nin Afganistan topraklarını ABD ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit etmek için kullanmasına izin vermeyeceğini ifade eden kısımdı. Tehdit oluşturanlara “ABD ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit edenlerin Afganistan'da yeri yoktur” şeklinde açık bir mesaj gönderecek ve üyelerine ABD ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit eden grup veya bireylerle iş birliği yapmama talimatını verecekti.
Ayrıca, anlaşmaya göre Taliban, "Afganistan'daki herhangi bir grup veya bireyin Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit etmesini önleyecek ve aynı zamanda içerdiği taahhütlere uygun olarak onları askere almayacak, eğitmeyecek ve anlaşmadaki maddeler gereğince onlara ev sahipliği yapmayacaktır"
Amerika Birleşik Devletleri'nin neredeyse tek önem verdiği şey bu. Demokratik bir sistemi sürdürmeye gelince, en azından Afganistan'daki endişe duyduğu konular listesinde bulunmuyor. Aynı şey “Taliban" döneminde kadınların durumu ve taciz edilmeden çalışma ve eğitim hakkı için de geçerli. Güzel bir retorik, imajını kurtarmak için yeterli olabilir.
Bu nedenle geçtiğimiz günlerde "Taliban", asıl amacı dışarıya güven vermek olan açık bir yol izliyor. Güven verici mesajlar ülkeyi ele geçirmesinin ardından açıklamalarda bulunan tüm örgüt yetkilileri tarafından dile getirildi. Pratikte ceplerinde Amerikan taleplerini içeren bir kâğıt taşıyor gibiydiler ve bu taleplere uyma niyetlerini belirtmekte arzulu görünüyorlardı. İçeriden bakıldığında hareket, “Afganistan'ın demokratik bir ülke olmayacağını, İslam hukukuna göre yönetileceğini” teyit ederek, yüce bir lidere bağlı olacak “yönetim konseyi”nin önünü açtığı için, önümüzdeki dönem için nasıl bir yönelim içinde olacağını ilan etmede daha cüretkâr görünüyor.
Önümüzdeki günlerde net olan bir şey varsa, o da hareketin Afganistan'dan tahliyelerin tamamlanmasına izin vereceği ve tecrit edilmemek ya da yönetiminin tanınması için ABD'ye verdiği sözleri bir süreliğine de olsa yerine getireceğidir. Hareket, eylemin eşlik etmediği açıklamalarla onları ne kadar yatıştırmaya çalışırsa çalışsın, içeride hiçbir şey garanti edilemez. Bu da Afganistan halkının bütün korkularını meşru kılar. Her şeyin netliğe kavuşacağı nokta, Taliban’ın ancak, son yabancının ülkeyi terk ettiğinden emin olduğunda başlayacaktır.
Yazının orijinali Al Araby sitesinden alınmıştır. (Çeviren: İslam Özkan)