İklim alarm veriyor: Batı Antalya, Muğla ve Afyon çok aşırı kurak

İklim değişikliği kaynaklı kuraklığın gölgesinde üretim sezonunu açan çiftçi, sera ve bahçelerini yeni koşullara hazırlamaya çalışıyor. ‘Çiftçi ekmezse hayat durur’ diyen sektör, destek istiyor.

Google Haberlere Abone ol

ANTALYA – Tarım sektörü iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele ederken, tarım arazilerinde yoğun bir üretim sezonu hazırlığı yapılıyor. Toprağa yeni dönemin tohumlarını atan, seralarını yenileyen, yaylalardaki üretim alanlarında yaz koşullarından kış önlemlerine geçiş yapan üretici, iklim krizinin zorlu şartlarına meydan okuyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı 2024 yılının nisan ayından eylül ayına kadar olan tarım sezonunu kapsayan kuraklık haritasında, verimli tarım arazilerinin bulunduğu Antalya’nın batı yakası, Muğla, Denizli ve Afyon ‘çok şiddetli kurak’, Isparta, Burdur ve Antalya’nın merkezi ise ‘orta ve hafif kurak’ olarak işaretlendi. Tarım ve Orman Bakanlığı, Batı Akdeniz’de su verimliliği ve taşkın yönetimini gündemine aldı.

Akdeniz’in tarımal üretim havzalarında yağışların da önceki sonbahar-kış sezonlarına göre yüzde 40 civarında azaldığını belirten Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, bu durumun tarımsal üretim alanlarına kuraklık olarak yansıdığını söyledi.

REKOLTE KAYBI ÜRETİCİYİ ZORLUYOR

Kuraklığın 2024 tarımsal üretimine birçok üründe darbe vurduğunu söyleyen Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, bölgede iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen yıl biraz daha fazla hissedildiğini vurguladı.

Hasat dönemlerinde rekolte düştükçe yaşanabilecek kötü senaryonun çiftçinin “Geçinemiyorum” deyip ekim yapmayı bırakması olduğunu söyleyen Alp, “Şimdi tarım alanlarında ekimin tam zamanı. Bir yandan seralar hazırlanıyor bir yandan da yaz koşullarına geçiliyor. Çiftçiye fide ekimi, sulama, ilaçlama gibi rutinleri yerine getirebilmesi için destek çok önemli. Çiftçi ekmezse hayat durur” dedi.

KIŞLIK EKİMİ ERTELEDİLER

Türkiye’nin bitkisel üretiminde önemli bir yere sahip olan Akdeniz’de yaşanan kuraklık nedeniyle birçok üreticinin kışlık ekimini ertelediğini aktaran Nazif Alp, şunları söyledi: “Üretici uzun süren yağışsız dönemler ve aşırı yağışların kıskacında üretim yapmaya çalışıyor. Ülkemiz Akdeniz çanağında yer alması itibarıyla iklim değişikliğinden en çok zarar görecek ülkelerin başında geliyor. Çiftçilerimiz de bu değişim ve farklılıklara uyum sağlamakta zorluk çekiyor. Yağışlar mevsim normallerine göre yetersiz kalırken, toprağa düşen yağışlar da tarımsal üretim için beklenen aylarda gerçekleşmiyor. Farklı zamanlarda ve bazen normalin üzerinde gerçekleşiyor. Çiftçi bu beklenmedik gelişmelere göre aksiyon alıp ürününü koruyamıyor.”

‘SONBAHAR YAĞIŞLARINI GÖREMİYORUZ’

Nazif Alp, son yılların iklim koşullarında geçmişe göre belirgin farklılıklar yaşandığını belirterek şunları söyledi: “2019 yılından bu yana eylül, ekim ve kasım ayları yağışları normallerin altında gerçekleşti. 2022-2023 yılı tarımsal üretim dönemini de sonbahar yağışlarının yetersizliği ve sıcaklıkların mevsim normalinin üzerinde seyretmesi etkiledi. 2024 yılının eylül-ekim ayı raporlarında da durum değişmedi. Ekim ayı yağışları oldukça yetersizken bölgede hava sıcaklıkları da mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşti. Normalin üzerinde gerçekleşen sıcaklıklar da yağış alan toprağı daha hızlı kurutuyor. Sonbahar aylarında gerçekleşen yağışları artık eskisi kadar göremiyoruz.”

KURAKLIĞA DAYANIKLI TOHUM

Çiftçinin tarım arazilerinden yaptığı hasadın iklim dalgalanmalarından çok etkilendiğine vurgu yapan Alp, “Ürünün altın kadar kıymetli olduğunun anlaşıldığı bu süreçte tarım farkındalığı oluştu. Ancak iklim rekolteyi etkiledikçe gelir gider dengesi de etkileniyor. Artık tarımsal üretimimizi değişen iklime göre yeniden şekillendirmemiz gerekiyor. Kuraklığa dayanıklı tohum çeşitleri geliştirilmeli. Basınçlı sulama imkanlarının artırılması sağlanmalı ve sulama maliyetleri düşürülmeli. Çiftçiye verilecek yeni krediler faizsiz olmalı. Antalya, 12 ay üretim yapılabilen bir kent olarak ülkenin gıda ambarı. Ciddi miktarda gıda ihtiyacını karşılıyoruz. Bu özelliğimizi korumak zorundayız” diye konuştu.