İktidar medyasında LGBTİ+ öğrenciler: Tehdit unsuru olarak gösteriliyorlar
Sivil Alan Araştırmaları Derneği’nin raporuna göre LGBTİ+ öğrenciler, hükümet yanlısı yayın organlarında yer alan haberlerin tamamında negatif temsil edildi.
DUVAR - Medya izleme raporunun ikincisini yayımlayan Sivil Alan Araştırmaları Derneği, iktidar yanlısı yayın organlarında LGBTİ+ öğrencilerin nasıl temsil edildiğini inceledi. Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Özçetin’in danışmanlığını yaptığı raporu, gazeteci Beyza Kural kaleme aldı.
Araştırma kapsamında 4 Ocak-31 Mart 2021 tarihleri arasında A Haber, Akşam, Yeni Şafak, Takvim, Sabah ve Yeni Akit ve Akit Tv’de LGBTİ+ öğrencilerin yer aldığı haberler tarandı. Toplanan 86 haberin büyük çoğunluğunun Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemleri kapsadığı belirtildi.
EN BASKIN TEMA SAPKINLIK
Rapora göre haberlerde beş ana tema öne çıktı; sapkınlık, provokasyon, terör, saygısızlık, suç. Bunlardan en çok görüleni ise 86 haberden 25’inde geçen “sapkınlık” teması. “Sapkınlık” söylemi sıklıkla dini referanslar üzerinden inşa ediliyor. “İslam dinince lanetlenmiş olmak” ifadelerinin de yer aldığı haberlerde sıkça İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamaları alıntılanıyor.
‘YENİ BİR NORMAL TANIMLANIYOR VE DAYATILIYOR’
Raporun danışmanı Prof. Dr. Burak Özçetin, hükümet yanlısı yayın organlarında LGBTİ+’ların yalnızca 'normalin dışına çıkan marjinal' figürler olarak değil; aynı zamanda bir tehdit unsuru olarak gösterildiğini söylüyor. Gazete Duvar’a konuşan Özçetin, LGBTİ+ bireylerin Türkiye’deki kimlik tartışmalarının odağında yer aldığını vurgulayarak şöyle diyor:
“Yeni bir normal tanımlanmaya ve dayatılmaya çalışılıyor. Bu medyalarda gördüğümüz bir yandan da bunun mücadelesi. Kendi içerisine dahil olmayanları 'elimine edilmesi, ortadan kaldırılması ya da en iyi ihtimalle köşesine çekilip ortalıkta çok dolanmaması gereken' bir yere koyuyor. Ortalıkta göründüğü anda ise cezası kesilmesi gereken bir şey olarak bakıyor. En kabul edilemez olan şey de bu. Normun dışında kalanların cezalandırılması ve yok edilmesi gereken varlıklar olarak adlandırılması nefret suçunun tanımına getiriyor bizi.”
‘BİR DÜŞMAN KOKTEYLİ VAR’
İncelenen haberlerde “provokasyonun arkasındaki güç” düzenli olarak değişiyor. Provokasyon kimi zaman iç güçlerden kimi zamansa dış güçlerden kaynaklanabiliyor. Özçetin, komplocu söylemlerin popülist sağın ortak özelliği olduğunu belirtiyor: “Bir gün Alman medyası, diğer gün ABD Dışişleri Bakanlığı... Bir düşman kokteyli var. Bu tür şeylerde aranacak en son şey tutarlılık. Bu haberlerde, duygulara oynamayı görüyoruz.”
Provokasyon temalı haber örneklerinden bazıları, raporda şöyle yer alıyor:
“LGBT’yi ideolojik gruplarla beraber üniversitenin göbeğine oturtmuşlar’ LGBT’nin Türkiye’nin hiçbir değeri ile örtüşmediğini ifade eden Soylu, ‘Tamamen Batı’nın Türkiye’ye pazarladığı, sunduğu… Bizim geçmişimizde böyle bir şey var da biz bilmiyor muyuz? Ama Batı’da var. Batı, uzun zamandan beri bunu ortaya koyuyor. Getirmişler birtakım ideolojik gruplarla beraber üniversitenin göbeğine oturtmuşlar ve bloke ediyorlar üniversiteyi’ diye konuştu.” (Akşam, 3.2.2021)
“Son dakika: Boğaziçi Üniversitesi'nde Kabe üzerinden çirkin provokasyon: 4 şüpheliden 2'si tutuklandı. Boğaziçi Üniversitesi önünde göstericiler Kabe üzerine şahmeran temalı figür ve LGBT-İ bayrak teması içeren resimleri yere serdi. Olaya ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan 4 kişiden 2'si tutuklandı. Savcılık, diğer 2 şüpheliyi ise adli kontrol tedbiri uygulanması talebiyle mahkemeye sevk etti.” (A Haber, 30.1.2021)
LGBTİ+, SİYASİ PARTİLERİN KISALTMALARIYLA PEŞ PEŞE SIRALANIYOR
Haberlerde LGBTİ+’lar terörle ilişkilendirilerek kriminalize ediliyor. Terörün baskın tema olduğu haberlerde sıklıkla siyasi parti ve örgütlerin kısaltmaları ile LGBTİ+ tanımının peş peşe sıralandığı görülüyor: “Polis CHP, HDP, LGBTİ militanlarını gözaltına aldı” (Takvim, 1.2.2021) ifadelerinin yer aldığı bir haberde “Bir avuç azgın azınlık”, “Öğretim üyeleri, sapkın lutiler, bisküvi çocukları” gibi kelimeler sıralanıyor.
Öte yandan LGBTİ+ bayrağı, suç unsuru sayılıyor ve nefret söylemine maruz bırakılıyor. LGBTİ+ bayrağı için “Sözde bayrak”, “Sapkın lutilerin (LGBT) sözde bayrağı”, “Eşcinsel sapkınların (LGBT) bayrakları”, “LGBT simgesinin yer aldığı bez”, “LGBT’li sapkınların bez parçası”, “LGBTİ'li sapkınları temsil eden renklerle boyanmış bez parçaları” deniliyor.
‘İÇİŞLERİ BAKANI, AYRIMCILIK SUÇU İŞLİYOR’
Rapora göre siyasetçilerin, sözleri haberlerdeki nefret söylemlerinin önemli bir kısmını oluşturuyor. Hükümet temsilcilerinin sözlerinin yer aldığı 20 haberden 7’sinde alıntılanan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sözlerinin neredeyse tamamı nefret söylemi içerdiği belirtiliyor.
Haberlerde en çok alıntılanan ikinci siyasetçi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Siz talebe misiniz? Yoksa rektörlük binasını işgale kalkışan terörist misiniz? Bunlara asla fırsat vermeyeceğiz. Gereği neyse yapıyoruz. Bu ülke bir kez daha gezi olayı yaşamayacak, yaşatmayacağız. LGBT, yok böyle bir şey. Bu ülke millidir, manevidir." (Yeni Şafak, 3.2.2021)
Prof. Dr. Özçetin, LGBTi+’lara karşı siyasetçilerin pervasızca nefret söyleminde bulunduğuna dikkat çekiyor. “Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı seviyesinde sorumluluk sahibi olması gereken kişiler bu söylemleri pervasızca dillendiriyor. Uluslararası hukuk normları açısından bakıldığında İçişleri Bakanı aslında sürekli olarak bir tür ayrımcılık suçu işliyor. Buradan cesaret alan muhabirler, editörler bu dili daha da keskinleştiriyor.”
‘NEFRET SÖYLEMİ HÜKÜMET POLİTİKASININ BİR PARÇASI HALİNE GELDİ’
Raporun yazarı gazeteci Beyza Kural ise siyasetçilerin nefret söyleminin medyayı ve yargıyı etkilediğini belirtiyor: “İçişleri Bakanı LGBTİ+’lara doğrudan ‘sapkın’ derken, sıklıkla ‘milli tarih’, ‘İslamiyet’ vurguları yapıyordu. Bu söylem Erdoğan’ın varlığını inkar etme şeklindeki nefret söylemi örneği olan ‘LGBT yok öyle bir şey’ cümlesi ile son noktasına ulaştı denilebilir. Siyasetçilerden haber metinlerini yazan kişilere, nefret söylemi birbirini etkileyerek devam etmiş. Ne yazık ki özellikle kriminalleştirmenin haber metinlerinde ya da siyasetçilerin sözlerinde kalmadığını görüyoruz. Öğrenciler LGBTİ+ bayrakları açtıkları, taşıdıkları gerekçesiyle gözaltına alındı, haklarında dava açıldı. Bu nedenle nefret söyleminin LGBTİ+’lara yönelik hükümet politikasının bir parçası haline geldiği ve hükümet yanlısı medyanın da bu politikaya ilk sıradan destek verdiğini söylemek ne yazık ki mümkün.”
‘NEFRET SÖYLEMİ YOK ÖYLE BİR ŞEY DENMESİN DİYE’
Gazeteci Kural, raporu LGBTİ+’ları hedef alan nefret söyleminin kaydını tutmak için hazırladıklarını anlatıyor: “Nefret söyleminden uzak LGBTİ+’ların haklarını odağına alan ve LGBTİ+’lara söz veren haberlerin çoğalmasını dilerken, hayata yayılan nefret söylemini içeren haberleri ise günü geldiğinde ‘nefret söylemi, yok öyle bir şey’ denmesin diye kayda geçmiş olduk.”