İktidara yakın medyadan deprem manzaraları: Devlet çok başarılı
Depremin ardından kurtarma ekiplerinin bölgelere gidemediği, yardımların ulaştırılamadığı eleştirileri yapılırken iktidara yakın köşe yazarları kriz yönetiminin başarısına dikkat çekti.
DUVAR - Kahramanmaraş'ın Pazarcı ve Elbistan ilçelerinde art arda meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgeden kurtarma ekiplerinin saatler geçmesine rağmen pek çok enkaza ulaşamadığı yönünde haberler geliyor. Kış şartlarında geceyi sokakta geçirmek zorunda kalanlar gıda, çadır, batteniye gibi yardımların da yapılamadığını anlatıyor. Deprem felaketi iktidara yakın medyada da köşe yazarlarının gündemindeydi. Dile getirilen şikayetlere değinmemeyi tercih eden pek çok yazar, devletin kriz yönetimindeki 'başarısı'na dikkat çekti. Yazılardan bazıları şöyle:
Okan Müderrisoğlu (Sabah)
10 ille birlikte hepimizi sarsan depremin ilk anından itibaren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yakın takibi, AFAD'ın koordinasyonu, 14 bakanın depremin vurduğu şehirlere süratle intikali, 29 valinin Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Osmaniye, Gaziantep, Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Kilis ve Şanlıurfa'ya koordinatör olarak görevlendirilmesi, toplam 48 vali yardımcısı, kaymakam ve mülkiye müfettişinin il merkezleri ile ağır hasarlı ilçelere gönderilmesi, ancak büyük bir devletin imkan ve kabiliyeti ile doğru orantılıdır.
Deprem sahasının genişliği, yıkımın büyüklüğü, kış şartları, enkaza dönen bina sayısının fazlalığı ve kurtarma ekipleri ile iş makinelerinin sıcak bölgelere anlık intikalini zorlaştırdı. Ama devlet, 6 Şubat 2023 saat 04.17'den itibaren bir saniye bile tereddüt etmeksizin, depremin felaket derecesini teşhis ederek organize oldu.
TSK'nın bölge illerine hava köprüsü kurması, Kızılay'ın deprem stoklarının devreye girmesi, kan verme kuyruğuna girilmesi, müteahhit firmaların şantiyelerinden konteynırlar ve iş makinelerini seferber etmesi, UMKE, jandarma, komando, itfaiye ekipleri ve gönüllülerin ortak hareketinin sağlanması, yaralılar için Ankara'da boş hasta yataklarının tahsisi, ülkenin dört bir yanından doktor ve sağlık ekiplerinin bir direktif dahi beklemeden depremzedemler için yardıma koşması, Türk milletinin yüce gönüllüğü ile maddi bağış kampanyasının başlatılması az buz işler değildir.
Aynı şekilde, ilk etapta 45 ülke ve uluslararası kuruluşun arama kurtarma ekibi gönderme çağrısına cevap verilmesi ve bu ekiplerin deprem bölgesine ulaştırılarak etkili çalışma ortamının sağlanması da mühim bir gayretin yansımasıdır.
Hilal Kaplan (Sabah)
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Kızılay başta olmak üzere devletin tüm yetkili kurumları harekete geçti.
Depremden etkilenen 10 ilimize mevcut valilerimizle birlikte çalışacak 10 vali daha görevlendirildi. Ayrıca 13 bakan hızlı bir şekilde deprem bölgesine intikal etti.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve belediyelerimiz başta olmak üzere afet çalışmaları konusunda altyapısı ve eğitimi olan birimlere sahip kurumlarımız göreve çağrıldı. 9 binden fazla personel arama- kurtarma çalışmalarını sürdürüyor.
Kış ayazında, bir gece vakti ve 1114 yılından sonra bu bölgede görülen en şiddetli depremi yaşadık, yaşıyoruz. Artçılar, deprem gerçeğini tekrar tekrar yüzümüze vuruyor.
Kızılay'a kan bağışlamak ve ilgili kurumlara yardımda bulunmak elzem. Ayrıca resmi onaylı olmayan haberlere itibar etmeyip akbabaların oyununa gelmemek de...
Depremin sebebi olarak "siyasal İslam"ı gösteren ahlak yoksunları mı dersiniz; Cumhurbaşkanı'nın depremden etkilenen CHP'li büyükşehirlerin belediye başkanlarını aramadığı yalanını uyduranları mı... Bunlar vicdansız, bunlar hasta, bunlar dirimize de ölümüze de saygısı olmayan fırsatçılar.
Ali Saydam (Yeni Şafak)
1999 Marmara Depremi’nde hükûmet, bölgeyle temas kuramamış, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit oradaki yetkililere ulaşamamış, yardım ekipleri hasar gören binalara bir türlü gidememişti…
İletişim hatları tamamen kesilmiş, yardıma koşan çok sayıda vatandaş organizasyon eksikliği nedeniyle bir türlü koordine olamamış, yardım eli layıkıyla uzatılamamıştı… Her şey olup bittikten, aradan haftalar geçtikten sonra bir de enkaz güvenliği mesele olmuştu…
Bu sefer öyle olmadı… Çok şükür…
AFAD, Kızılay ve Bakanlıklar anında organize oldular. İletişim hatları tıkır tıkır çalıştı. İhtiyaç listeleri de belliydi, nereye ulaştırılacakları da… Gelen yardımlar heba olmadan valiliklerce kontrol altına alınarak yerini buldu.
Öte yandan 1999 Depremi’nde ortaya çıkan bir felaket, kendini yine, fakat bu kez misliyle gösterdi. Dezenformasyon… Karalama, abartı, yalan, korku yayma faaliyeti bütün şiddetiyle devredeydi…
1999’da ortada bile olmayan sosyal medya ve mesajlaşma platformları, geçen süre zarfında öyle bir hâl aldılar ki yalan haberi, doğrusundan altı kat hızla yayma kabiliyetine(!) eriştiler… Melanet odakları da dünkü deprem faciasının ardından gene iş başındaydılar. Fakat bu kez hızından ve ‘yaygınlaştırma kapasitesinden’ sonuna kadar yararlanabilecekleri internet ortamına da sırtlarını dayayarak…
Bütün bunlara rağmen hem ‘krizin’ hem de ‘krizin iletişiminin’ yönetimi, hükûmetin ilgili kurumlarının ve de özellikle AFAD’ın bilgilendirme süreçlerindeki başarısı, iletişim çalışmalarına mutlaka ders çıkarılacak ‘olumlu’ tecrübeler olarak geçecektir.