YAZARLAR

İktidarın küskünler anketinde ne sorulabilir?

Seçim anketlerinde hep geri gittiği görülse de –son dönemde yapılan bir kaçı hariç- halen ‘birinci parti’ konumunda görünen iktidar partisi, ‘küskünlerini anlamak için’ anket yaparak ne sonuç alır bilinmez. Ancak Çelik’in sözlerine bakarak ‘ankete ek’ soru soracak olursak, ‘programını uygulamayan iktidar partisi olur mu’ diye sorabiliriz belki. Ya da ‘sizce iktidarda hâlâ bir parti var mı’ diye…

İktidar kulislerinden bir süredir ‘küskünlerle barışma’ adımları atılacağı haberleri geliyor. Herhalde, “AK Parti’de küskünlerle barışma etkinlikleri başlıyor” demek daha doğru olacak. Çünkü iktidarın bunu bir gereklilik olarak görmesi yeni değil. 2017 Anayasa Referandumu öncesine uzanıyor, ‘küskünlerle barışma etkinlikleri’… 2012-13’ten itibaren biriken küskünler o zaman kayda değer bir toplama ulaşmış olacak.

2018 Genel Seçimleri ve 2019 Yerel Seçimleri öncesinde de en üst düzeyden duyduk, “Gelin yapmayın, etmeyin” çağrılarını.

Üstelik bu çağrılar sadece parti içindeki küskünlere değil, normalde başka partilerin seçmeni olup da geçmişte iktidar partisine bir şekilde destek verdiği düşünülen kesimler için de yapıldı.

Şimdi de işte yine bir kritik viraj kapıya geldi, genel seçime bir yıldan az bir süre kaldı. Ve yine duyuyoruz ki, parti içi küskünlerle anketler yapılacak, neden küstükleri sorulacak ve geri kazanılmaya çalışılacaklar: Yapmayın, etmeyin... Partisinin içinde yer alan insanın neden küsmüş olduğunu anlamak için anket yapan parti olur mu? Oluyor demek…

***

AK Parti içindeki ‘küskünler’ denince akla ilk gelen isimler daha yeni “kral çıplak” polemiği ile gündem olan Bülent Arınç ve halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Cemil Çiçek oluyor. Çiçek de son olarak, “Ramazanda midemizle tuttuğumuz orucu biraz da ağzımızla tutmamız lazım” açıklaması  ile konuşulmuştu. Onlara ‘küs’ demek ne kadar doğru tartışılır. Çünkü ‘küs’ konuşmaz, uğraşmaz, bırakır… Ama özellikle Arınç, sık sık konuşuyor, uğraşıyor, eleştiriyor. Karşılığında da yanıtlar alıp ‘yanıt bile vermem’ diyebiliyor. 

***

Arınç ve Çiçek gibi tartışma yaratan açıklamalar yapmasa da adı onlar gibi ‘küskünler’ listesine yazılmış, uzun süredir pek konuşmayan, Hüseyin Çelik ise uzun bir aradan sonra kapsamlı değerlendirmelerini Gazete Duvar Muhabiri Serkan Alan’a yaptı. AK Parti hükümetlerinin önce Milli Eğitim Bakanı, ardından parti sözcüsü olarak en çok akılda kalan isimlerinden olan Çelik’in, bakanlık günlerini anlattığı, "Millî Eğitim’de Üç-Beş Nöbeti" kitabının yayınlanması vesilesiyle yapılan uzun söyleşinin önemli bir bölümü de iktidar partisinin anket yaparak yanıtını aradığı sorulara cevap gibiydi.

***

“Ben AK Parti’nin hâlâ üyesiyim. Aklıma yatmayan, doğru bulmadığım uygulamalarla ilgili görüşlerimi söylüyorum. Bu da benim en tabi hakkım diye düşünüyorum” dedikten sonra çok şey söylüyordu Çelik.

Kürt sorununda çözüm konusunda, “AK Parti’yle MHP’nin müttefik olmasıyla bu işler daha da çıkılmaz bir hale geldi. MHP’yle bu işlerin yapılmayacağını hepimiz biliyoruz. Türkçü ve etnisite üzerinden siyaset yapan bir partinin herhalde bu işlerde olumlu bir gelişmeye katkı sağlamasını kimse beklemez” diyordu…

Canan Kaftancıoğlu'na mahkumiyet gibi yargı kararları için, “Yargı ve yargı kararlarıyla siyaseti dizayn etmeye çalışırsanız, şartlar değiştiği zaman siz kendi yaptığınızla baş başa kalırsınız” diyordu…

Parti kapatma gündemi hakkında, “HDP’nin kapatılmaya çalışılması akla ziyan bir şeydir. Bu kabul edilebilir bir şey midir? Türkiye’de 5-6 milyon oy alan bir partiyi kapatmak istiyorsunuz. Kapatınca ne olacak?” diyordu…

‘Tek adam' tartışmasında, “Siyasetin ve muhalefetin Sayın Erdoğan’ın etrafında dönmesini doğru bulmuyorum. Sayın Erdoğan bir fanidir ya. Bence ilkeler üzerinden, prensipler üzerinden siyaset yapılması gerekiyor” diyordu…

Ama söylediği sözlerin belki de en önemlisi şuydu: “Ben bugün AK Parti şunu yapmalı ya da yapmamalı dediğim zaman aslında AK Parti’nin programı aynen uygulansın diyorum. Ben AK Parti’nin programını ezbere bilenlerden biri olarak bunu söylüyorum. AK Parti’nin programının uygulanması Türkiye’nin gerçek anlamda bir hukuk devleti olması, demokrasinin her alanda hayata geçirilmesi demek.”

***

Seçim anketlerinde hep geri gittiği görülse de –son dönemde yapılan bir kaçı hariç- halen ‘birinci parti’ konumunda görünen iktidar partisi, ‘küskünlerini anlamak için’ anket yaparak ne sonuç alır bilinmez. Ancak Çelik’in sözlerine bakarak ‘ankete ek’ soru soracak olursak, ‘programını uygulamayan iktidar partisi olur mu’ diye sorabiliriz belki. Ya da ‘sizce iktidarda hâlâ bir parti var mı’ diye…