İletişim Bilimci Bulut: Fenomen operasyonları siyasi klik çatışması

İletişim Bilimci Dr. Gökhan Bulut’a göre, fenomenlere yönelik tutuklamalar ve el koyma kararları ne temiz toplum ne de suçla mücadele için. Bulut, “Siyasi klikler fenomenler üzerine çatışıyor” diyor

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Halkın büyük bölümü ekonomik krizle boğuşurken fenomenler gösterişli bir hayat yaşıyor, lüks evlerini, arabalarını sergilemekten kaçınmıyordu. Fenomenlerin kazandıkları paranın kaynağı sorgulansa da kimse somut bir şey söyleyemiyordu. Kimi fenomen, sosyal medyadan elde ettikleri tanınırlık sayesinde güzellik salonları açmış, kimisi de e-ticaret siteleri üzerinden satış yaparak ünlerini nakde çeviriyordu.

Dilan-Engin Polat çiftine yapılan operasyon, sadece onlar için değil çok sayıda sosyal medya fenomeni için sonun başlangıcı oldu. Çünkü fenomenler hakkındaki ‘kara para aklama’ iddiası artık sadece bir dedikodudan ibaret değil, resmi makamlar tarafından da incelenmeye değer bir şüpheydi.

Peki bu operasyonların arka planında suçla mücadele, temiz toplum gibi kaygılar mı vardı? Ya da operasyonlar ekonomik krizi derinden hissedenlere, ülkenin büyük çoğunluğu olan geçinemeyenlere bir ‘oh olsun’ dedirtme biçimi miydi?

İletişim Bilimci Dr. Gökhan Bulut’a göre fenomenlere yapılan operasyonları, el koyma kararlarını konuştuk.

 

Gündemde sosyal medya fenomenlerine yapılan operasyonlar var. Fenomenlik bir meslek haline geldi. Sizce böyle bir sektör neden oluştu? 

Sosyal medyayla birlikte, artık meslekler grubunda yazacağımız yeni meslekler var. Örneğin “influencer” diye bir meslek oluşmaya başladı son yıllarda. Fenomenler birkaç sene öncesinde Fenomenlerin sayısı, birkaç sene öncesinde hem azdı hem de kendi doğal paylaşımları ile ortaya çıkmışlardı. Sosyal medyada mecra sayısının artması ve burada dönen ekonominin büyümesi artık sosyal medyada influecerlik ve benzeri gibi profesyonel meslekler doğurmaya başladı. Sanıyorum bir taraftan kolay para kazanma arzusu, bir taraftan ün arzusu bileştiğinde aynı zamanda yaş grubu giderek gençleşen bir kitleye de önemli bir mesaj da veriyor. Önlerine bir hedef koyuyor. Hem ünlü hem de zengin olabilirsiniz diye, aslında toplumsal sosyolojik bir gerilemeyi de gösteren bir unsur haline geldi. Mecra sayısı arttıkça da buna başvuran insan sayısı artacak gibi görünüyor.

Bu meslek grubu size göre bilinçli mi yaratıldı yoksa sonrada keşfedilip teşvik mi ediliyor? Çünkü sosyal medya fenomenlerinin bir kısmının ismi kara para aklama gibi bir suçla anılıyor. Sizce buraya bir ‘yatırım’ söz konusu mu?

Buradan böyle bir paranın dönebileceğine ilişkin ilk örnekler geldikten sonra tabii ki bir yatırım alanı olarak görülmeye başlandı. Son dönemde Türkiye’de de özellikle sosyal medya üzerinden kazanılmış paraların kayıt altına alınması ve vergilendirilmesine dönük pek çok çaba var. Daha geçen hafta TBMM’de TikTok yöneticileri ile bir görüşme oldu. Yeni bir yasal düzenlemenin yapılmasına dönük TikTok üzerinden dönen paranın ve elde edilen kazancın vergilendirilmesine dönük bir girişim de var. Zaten geçen sene yürürlüğe giren sansür yasası diye bildiğimiz yasada da benzer bir düzenleme vardı. Dönen paranın küresel ölçekte çok yüksek hacimde olması ve kontrolünün çok mümkün olmaması burada kara para aklama potansiyelini de gösterdi. Buraya uluslararası suç örgütleri ve hatta terör örgütleri dâhil herkes büyük yatırımlar yapıyor. Büyük yatırımlar yaparken de tabii ki potansiyele sahip olan kişileri bularak onların aparatlaştırıyor.

Bazı sosyal medya mecraları, suç örgütlerinin işledikleri cinayetleri duyurdukları yer haline geldi…

Evet. Bunlar bir süre öncesinde herkesin ulaşamayacağı “derin internet” denilen yerlerdeydi.. Bir süre öncesinin derin interneti şu anda çok açıkta görünüyor. Bu internetin sosyolojik, siyasal ve ekonomik olarak nelere kadar uzanabileceğini göstermesi bakımından aslında karamsarlığa kapılmamız gereken bir örnek.

'BAŞKASININ CANI ÇEKER DİYE SALÇA EKMEĞİN ARASINA KAŞAR KOYMAYANLAR EZDİRİLDİ'

Fenomenlik, suç örgütlerinin insan kaynağı bulma konusunda bir araç haline mi getirildi? Çünkü bir yandan da sosyal medya kolay para kazanmanın, üretmeden yaşamanın teşvik edildiği bir yer görüntüsü veriyor.

Maalesef. Aslında bu bütün fenomenler üzerinden yürütülen kara para aklama operasyonlarına dönük bir yorumun da bir parçası olabilir. Şöyle ki; bütün bu sosyal medyada dönen suç, suça teşvik, çeteleşmeye teşvik, kara para aklanmasına dönük bir aparatlaştırmaya teşvik, kişilerin aparatlaştırılmasına dönük teşvik bir ideolojik kültürel atmosferi işaret ediyor. Bu fenomenlerin yaptıklarıyla övgü alacaklarına dönük inançları, paralarını bu pespaye hallerle kamuoyuna gösterdiklerinde yaşadıkları başarı hissi, aslında bir sosyolojik çürümeyi de gösteriyor bize. Yani, toplumun bir kısmı için kolay para kazanmak ve lüks içinde bir hayat yaşamak ana hedef haline getirilince bunların yaygınlaşma hızı da geometrik artıyor.

Bu kitlenin nicel olarak sayısını bilemiyoruz ama gün geçtikçe arttığını biliyoruz. Sayısı az olsa dahi etkisi çok. Sosyal medya denilen ve artık ana akımlaşan bu mecra, gazetecilerin de, medyanın da, insanların da dikkatinin çoğunlukla toplandığı yer. Buradan toplumsal siyasal-değerler yaratılıyor, yaygınlaştırılıyor, özendiriliyor ya da bazı başka değerler ortadan kayboluyor. Çocuğu sokakta oynarken yediği salçalı ekmeğin arasına arkadaşlarının canı çekmesin diye kaşar koymayanların memleketidir burası. İşte bu değerlere sahip insanlar, ekonomik olarak, siyasal olarak, kültürel olarak güçsüzleştirildi ve ezildiler. Onların değerleri ve yaşayışları aşağılanmaya başladı ve hatta neredeyse gayrımeşru hale getirildi. Onlardan tek istenen itaat etmeleri ve ellerindeki ile sessizce yetinmeleri. Böylesi değerleri ve bu değerlere sahip insanların refahını merkeze alan siyasal programlar, Türkiye’deki neoliberal programa bu programın yarattığı değerlere ve insanlara ezdirildi. Sistem bu değerleri, bu zenginleri, bu insan karakterini üretti ve bu değerler, bu zenginlikler, bu insan karakteri de dönüp tekrar kendi varlıklarını borçlu oldukları sistemi yürütmeye devam ediyor.

'KLİKLER ÇATIŞMASA...'

Önüne geçilemez bir şeyden mi söz ediyoruz? 

Önüne geçilebilmesi için büyük siyasal programlara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu sosyal medya için yapılacak bir iki düzenlemeyle, suçlulaştırılmış bir iki örneğin cezalandırılmasıyla çözülebilecek bir şey değil. Bu kamu politikasıyla düzenlenebilecek bir şey. Medyada ve eğitimde kamucu politikaların yaygınlaştırılması ihtiyacı var. Eğitimin, hukukun, kültür-sanatın, gazeteciliğin bu halde olduğu bir memlekette tek başına sosyal medya fenomenleri üzerinden ya da burada üretilen değerlerin topluma yaygınlaştırılmasını önlemek üzerinden yapılabilecekler çok kısıtlı. Bu makro ekonomik, siyasal, kültürel politikalar ile önüne geçilebilecek seviyeye ulaşmış görünüyor.

Ötesi, 3-5 tane suçlunun -ki onların da siyasal ilişkilerini deşifre etmiyorlar- hatta belki siyasal kliklerin birbiri ile savaşı haline bile gelmiş olabilir fenomenlere yapılan operasyonlar. Eski bakanların ilişkide olduğu ağların olduğu söyleniyor, siyasal kliklerin çatışması bir taraftan da bunlar. O klikler çatışmasa, bunların bir kısmını duymayacak da olabilirdik. Acı tarafı da bu.

'BİR KARA PARA AKLAMA OPERASYONUNA DÖNÜŞMEK ZORUNDA DEĞİLDİ'

Fenomenlerin gösterişli hayatlarını insanların gözüne sokmasının yarattığı bir rahatsızlık ve bu nedenle operasyonların yapıldığına dair de tespitler var. Buna katılır mısınız?

Görgüsüzlük nedeniyle operasyonların yapıldığı tespitine çok katılmıyorum. Çünkü görgüsüzlük kısmı, toplumun büyük bir kesimi tarafından tepki ile karşılansa da bundan önce de çok fazla “görgüsüzlük” gördük. Hesabı yapılamayacak kadar çok paranın pervasızca saçıldığını çok gördük. Bunlar herhangi bir operasyon konusu haline getirilmedi. Burada siyasal ilişkilerin ve siyasal klik çatışmalarının olmadığı bir durumda operasyonların olacağına ilişkin bir garantimiz ne yazık ki yok. Türkiye’nin şu andaki hali nedeni ile. Ve belli ki 3-5 ay önce Ankara’da havaalanında yakalanan bir suç örgütü liderinin de bu fenomenlerin bir kısmının üzerinden yürütülen operasyonların da siyasal ayakları vardı. Dolayısı ile bu siyasal ayaklar olmaksızın bu operasyonlar yapılmazdı, en fazla “topluma kötü örnek olduğu” iddiasıyla küçük bir ceza verilip geçerdi. Operasyonlar, el koymalar bir kara para aklama operasyonuna dönüşmek zorunda değildi. İşin siyasi ayağı var diye dönüştü.

'AKP SİYASİ RETORİK OLARAK KULLANIR'

Meselenin bir de ekonomik kriz boyutu var. Bir yanda ülkenin neredeyse yüzde yetmişi asgari ücretle, asgari ücrete çok yakın maaşlarla geçiniyor. Diğer yanda da milyonluk yaşamlar var. Fenomen operasyonları, ekonomik krizden beli bükülen kitlelerin gazını almak için yapılıyor olabilir mi? Yani bir ‘oh olsun’ dedirtme ihtiyacı mı var? Tabii bir de ekonomik krizin fatura edileceği bir adres olarak gösterilme olasılığı var mı sizce?

AKP’nin bunu bir siyasal retorik olarak kullanmayacağına ilişkin bir kanaatim yok. Kullanır muhakkak. Ama içinden geçtiğimiz siyasal ve ekonomik kriz, 8-10 tane fenomenin akladığı paralar nedeni ile oluşmuş bir kriz diye inandırılabilecek bir boyutta değil artık. Ülkeyi 22 senedir yöneten bir siyasal iktidar var. Son 6 ayda ortaya çıkmış 2-3 tane fenomenin akladığı paralar üzerinden açıklanabilir ve inandırılabilir olmanın çok ötesine geçti durum.

Nitelikli suçları işleyen niteliksiz bir kitle yaratıldı Türkiye’de. Ama herkes biliyor ki bu niteliksiz kitlenin arkasında onların bağlı bulunduğu, hatta onların yalnızca ve yalnızca aparatı olan başka bir ekonomik ve siyasal sistem ve klikler var.

Bu mesele aslında çok boyutlu. Bir ekonomik politik boyutu var. Yaşanan krizden çok daha fazlasıyla, ekonominin oturduğu temel hatla ilgili bu. Kamunun üretimden çekildiği, istihdamın güvencesizleştirildiği bir ihale-avanta ekonomisi yaratıldı. Uyuşturucu, silah kaçakçılığı, yasa dışı mallar trafiğinin yönetildiği bir merkez haline geldi Türkiye. Ortadoğu’daki terör örgütlerinin de Türkiye’de para akladıklarına ilişkin veriler ortaya çıkıyor sürekli. Dolayısıyla uluslararası suçların üretildiği, yönetildiği, parasının temizlendiği bir ülke görüntüsünde Türkiye.

'SİYASET AYAĞININ OLMADIĞI DÜŞÜNÜLEMEZ'

Bu gündemin bir de siyasal boyutu var. Yapılan işlerin siyaset ayağının olmadığı düşünülemez. Temiz toplum çabası gibi gösterilen şey aslında suç örgütleri arasındaki çatışmalar mı acaba? Ve bu çatışmalar siyasal hayatta ne kadar yer tutuyor? Şimdilik birkaç ünlüyü kapsıyor ve onlarla sınırlı kalıyor bu operasyonlar fakat bu kara para kimin parası? Kaynağı ne? Hangi şirketler üzerinden geldi? İki tane 30 küsur yaşında fenomenin parası değil herhalde bu kadar para. Asıl kaynağı ne, hangi şirketler üzerinden aklanıyor? Kimler aracılık yapıyor? Bunlar bilinmiyor.

Toplumun geniş kesimlerinin kınadığı birkaç ünlü operasyona konu edilince kara para ile mücadele mesajı veriliyor. Birkaç küçük paravan cezalandırılıyor. Merkez ilişkiler ise gözden kaçırılıyor.

İdeolojik kültürel boyutunu da ifade etmeye çalışmıştım, bunlar elde ettikleri ‘başarı ve bunu gösterme biçimleri ile’ övgü alan, övgü aldıkça da örnek olan insanlar. Toplumun değerleri, bizim bildiğimiz Türkiye halkının ortalama değerleri çürütüldü burada.

Bir de gazetecilikle ilgili boyutu var tabii ki.  

'SIĞINDIKLARI LİMAN YİNE GERİCİLEŞME OLUYOR'

 

Çürüme ile ilgili tespitlerinizde de gazetecilikten söz ettiniz. Bu kısmı biraz açmamız gerekiyor sanırım…

Gazetecilerin dikkat etmesi gereken önemli noktalar var burada. Muhakkak ediliyor, muhakkak edenlerin sayısı fazla ama burada “magazinelleştirme” gibi bir tehlike var. Yani 3-5 fenomen ve onların magazinelleştirilmiş hayatları üzerinden yürütülmeye çalışılan ya da bununla kısıtlı kalınan, onların cezalandırılmasına dönük bir kamuoyu yaratma amacını edinmiş bir gazetecilik faaliyeti yürüyor. Konular magazinelleştiriliyor hatta ahlakileştiriliyor. Bu tabii Türkiye’de yaratılan gericilik atmosferinin de bir parçası. Türkiye’de yaratılan gericilik, bu tür karakterleri doğururken bu tür karakterlerin sığındıkları liman da yine gericileşme oluyor. O hayatlar açığa çıkınca ya da bir davaya konu olunca herkes niyeyse hacca gitmeye, namaz kılmaya başlıyor, bu tür gösteriler ve gösterişler üzerinden tekrar kendisini aklamaya çalışıyor. Kime mesaj veriliyor? Bir yandan gericileştirilmeye çalışılan topluma bir yandan da siyaset ve yargı bürokrasisine mesaj veriliyor. İşin magazinel boyutunun da tabii ki bir haber değeri olabilir ama diğer boyutları ile birlikte düşünerek, aralarındaki ilişki ağının açığa çıkarılmasına dönük bir çaba ile gazetecilik faaliyetini yürütmeye çalışmak lazım.