İmamoğlu: Demirtaş'ı mahkum ettirmek bu ülkeye bir şey kazandırmaz

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Selahattin Demirtaş’ı, Ahmet Türk’ü mahkum ettirmek bu ülkeye bir şey kazandırmaz” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 2027 Avrupa Olimpiyat Oyunları’nın İstanbul’da yapılması için düzenlenen imza törenine katılmak için Roma’da bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. Gündeme dair gelişmeleri değerlendiren İmamoğlu, karara bağlanan Kobanê davasının siyasi olduğunu söyleyerek, “Adı ister Selahattin Demirtaş, ister Ahmet Türk olsun, bu insanları mahkum etmek ülkeye hiçbir şey kazandırmaz” dedi.

'NORMALLEŞMENİN İLK KURALI ADALET...'

"Siyasi bir davanın sonucu. Üzülerek söylüyorum ki Türkiye’de birçok siyasi dava var. Ve siyasi davalar üzerinden ihtiraslarla, kin, öfke… Neye dayalı o da belli değil ama çoğu zaman insanlar boşu boşuna yıllardır hapiste yatabiliyor" diyen İmamoğlu şöyle devam etti:

"Bir tanesi de benim yaklaşık 15 yıllık canciğer arkadaşım Tayfun Kahraman. Gezi davasından ötürü içeride olan arkadaşım. Dolayısıyla, bugün şunu söylemek lazım: Normalleşmeyi konuşuyoruz. Normalleşmenin bence ilk kuralı, adalettir ve adalete uygun bir biçimde hareket etmektir. Siyaseti de adalete alet etmemek gerekir. Ama uzun süredir, bu anlamda siyaset, adaletle iç içe geçmiş, hatta bazen adaleti ne yazık ki bize unutturan kararların siyasi bir biçimde verildiği bir ülkede yaşıyoruz. Şiddeti, özellikle siyasetin gündeminden çıkarmamız lazım. Legal siyasetin önünü açmamız lazım. Bunlar çok önemli kavramlar."

'HİÇ KİMSENİN VİCDANI RAHAT EDEMEZ'

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, demokrasi ve hukuk ilkeleri temeline inşa edilmiştir ve gücünü bu ilkelerden almak zorundadır. Bunu sağladığımız zaman, bu ülkede huzuru inşa edebiliriz. Bu anlamda, her ne suretle olursa olsun, bu ilkelerin dışına çıkması asla düşünülmemeli, düşünülemezdi" vurgusunda bulunan İBB Başkanı İmamoğlu son olarak şunları söyledi: 

"Biz, bu yönüyle, şiddete başvurmadıkça, hiç kimsenin de cezalandırılmasını asla doğru bulmayız. Bu ülkede hepimiz teröre de terör örgütlerine de karşıyız. Ama dün verilen kararlar siyasi temele oturduğu sürece, hiç kimsenin vicdanı rahat edemez. Bu kapsamda tabii ki üzülüyoruz. Bu ülkede, özellikle geçmişte, çokça siyasi cezalandırmalar yapıldı. Bugün verilen siyasi cezalandırma kararlarının arkasında olduğunu bildiğimiz insanların bile yargılanıp, cezalandırıldığı günleri yaşadık yakın zamanda. Bugün ne kadar yanlışsa, bugün onlardan daha fazla yanlış. Çünkü o günlerden bugüne, üzerinde 20 yıl geçti. İlerlememiz gerekirken geri gitmiş durumdayız.

'BEN DE SİYASİ BİR DAVANIN AKTÖRÜYÜM'

Bunun adı ister Selahattin Demirtaş, ister Ahmet Türk olsun, bu insanları mahkum etmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz, kazandırmayacak da. Ahmet Türk, daha dün, yani 1970’lerde, Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapan bir aktördü. O bakımdan, az önce de ifade ettiğim gibi, legal siyaseti yok ettiğimiz takdirde, makul ve mantıklı bir ortamın ve insanların huzur ve güven içerisinde kendini hissedeceği bir ülkeyi oluşturma şansımız yok. O, bir erk haline geliyor. Ondan sonra hiç bilmediğimiz, hiçbir tüzel kişiliği olmayan yapıların gücü üzerinden, ülkede racon kesilir hale geliyor ve mağduriyet daha da büyüyor. Dediğim gibi tabii ki teröre asla fırsat vermeyiz. Türkiye de öyle kolay bölünecek bir ülke asla değil. ‘Bu ülkenin 86 milyon vatansever vatandaşı var’ bilinciyle hareket etmediğimiz takdirde, sorunlara mantıklı, adaletli yaklaşmamız mümkün değil. Saf güvenlik politikalarıyla da çözüme kavuşturulacak bir zemini yok. Sosyolojik birçok boyutu var. Bunların irdelenmesi lazım. Bu elbette ki çok detaylı bir husus.

'VERİLEN KARARLARIN ÜLKEYE FAYDASI YOK'

Ben de şu anda siyasi bir davanın aktörüyüm. Benim de içeride bir davam var. Belki şu anda sadece siyasi yasakla muhatap olan bir kişiyim ama kim bilebilir ki, bir üst mahkemede, davada cezanın arttırılmayacağı diye bir husus yok. Bu da arttırılabilir. Pekala böyle bir gündemle muhatap olabiliriz. Peki bu bir şaka mı? Değil. Bu bir kaygı oluşturmalı mı? Kesinlikle oluşturmalı. Ben kaygı duyuyor muyum? Vallahi duymuyorum. Ama ülkede bu kaygıyı duyup, bana soran ve ‘Ya ne olacak senin davan’ diyen binlerce insan var, on binlerce insan var. Bu bakımdan Türkiye’nin sağlam bir zemine oturması noktasında, bugün verilen kararların bu ülkeye faydası yok, zararı var."

(HABER MERKEZİ)