İmamoğlu: Ilık su demokratı olmadık, olmayacağız
İBB'ye açılan terör soruşturmasıyla ilgili konuşan İmamoğlu, "Ortaya koyacağımız gerçekler, kolay lokma asla olmayacağımızın kanıtıdır. Bakan Bey'i ciddiye alma zamanı çoktan geçmiştir" dedi.
DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı tarafından İBB'ye açılan terör soruşturmasıyla ilgili Saraçhane'de açıklamalarda bulundu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ı eleştiren İmamoğlu, "Eğer tarihi bir hatayla beni ve yöneticilerimizi suçlayıp İstanbullunun hakkına çökmeye kalkarsanız karşınızda milyonlarca insanın vicdanını göreceksiniz. Gök kubbeyi başınıza yıkmak, adalet arayışına çıkmış milyonlarca insanla meydanlarda buluşunca oluyor" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu'nun açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
BUGÜNÜN MEFİSTOLARI: Biz asla ılık su demokratı olmadık, olmayacağız. Eğer ben gerekenleri yapmazsam, milletim yüzüme zaten bakmasın. Biz menfaat vaadiyle kötülüğün kanatlarına hiçbir zaman sığınmayacağız. İstanbul'un iradesinin aksine gayrimeşru, gayriahlaki ve anti demokratik müdahaleler bir takvim ve disiplin içerisinde üzerimize uygulanıyor. Kendileri de hukuksuzluktan mağdur edilmiş olmalarına rağmen, millet iradesini ayaklar altına alan kaba bir zihniyet var karşımızda. Ben onlara bugünün Mefisto'ları diyorum.
KOLAY LOKMA OLMAYACAĞIZ: Adalet ve İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturanların skandal icraatları... Bunlar alışılacak olaylar değil. Az sonra tanık olacağınız yalan beyanlar, buz dağının görünen yüzü. Ortaya koyacağımız gerçekler, kolay lokma asla olmayacağımızın kanıtıdır. Bu toplantıyı İçişleri Bakanı'nı utandırmak için de düzenlemedim. Bakan Bey'i ciddiye alma zamanı çoktan geçmiştir. Artık Sayın Bakan'ın ne şapkası ne tavşanı vardır.
MERDİVEN ALTI SORUŞTURMA ÜRETME MERKEZİ: Bir bakan daha var. Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ. Haksız, hukuksuz soruşturmaların imar edildiği, hakimlerin, müfettişlerin bir çırpıda değiştirildiği, mahkeme kararının yüzümüze dahi okunmadığı bir merkez vardır ve orası bellidir. Orası kaçak bir merkezdir. Orası merdiven altı soruşturma üretilme merkezidir. İçişleri Bakanı asla adil değildir.
GÖREV SUÇU İŞLEDİ, SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ: Sayın Bakan, 'terörist sayısı' verdi ancak sekiz ay boyunca bu kişileri, yetkisi olmasına rağmen işten çıkarmadı. Bakan Soylu, bu kişileri işten çıkarmayarak net bir şekilde görev suçu işlemiştir. Sayın Bakan 'yetkim yok' dedi. 'Hele iştirak şirketleri özel şirket gibidir, işten çıkarma yetkisi kullanamayız' da dedi. Yasaya göre işten çıkartma İçişleri Bakanı onayıyla oluyor. Buradan sormak istiyorum, hani yetkiniz yoktu? Olmayan yetkinizi kullanıp nasıl oldu da 15 kişiyi, şirketinden olur vererek işten çıkarttınız? Bence bir toplantı daha yapmayıp neden sekiz ay boyunca bu yetkiyi kullanmayıp görevini ihmal ettiğini açıklamalı. Burada çok önemli, çok değerli bir ispat yapmış durumdayız. Bunu burada bırakmayacağız, hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Bu belediyelerde çalışan personeller kamudan men edildiyse, bunun nedeniyle ilgili bilgilendirme açıklamasını derhal milletimize yapar mısınız? Bu AK Partili başkanlar için de bana uyguladığınız hukuku uyguladınız mı? AK Partili belediye başkanı arkadaşlarım, bunları açıkladığım için kusura bakmasınlar.
TERÖR İLTİSAKLISI DEDİĞİ KİŞİNİN ARŞİV ARAŞTIRMASI DA TEMİZ: Değerli basın mensupları bildiğiniz gibi AYM, 28 Kasım 2019 - 18 Nisan 2021 arasında Bakan'ın yapmamışlar dediği arşiv ve güvenlik soruşturması yapılması yasaktı. Veysi Altıntaş, adli sicil 'kamu' seçeneği olarak alınmış. Kayıtları temiz. Nuri Çiçek, adli sicil 'kamu' seçeneği olarak alınmış ve yine temiz. Mazlum Şimşek adli sicil 'kamu' seçeneği olarak alınmış ve yine temiz. İbrahim Doğan, ot biçiyor görevi... adli sicil 'kamu' seçeneği olarak alınmış, yine temiz. Bu arada babası da büyükşehir belediyesinde çalışıyor bu arkadaşımız. O da 2012'de işe girmiş. Ömer Keleş, geçici mevsimlik işçi. Bu arkadaşımız da ot biçiyor. Adli sicili temiz, kaydı yok. Bakan Abdulmeram Sevgi diye bir isimden bahsetti. Yani vicdanım yanıyor. Kavruluyor. Aradık, taradık. Böyle bir isim yok. Özer Doğaner diye bir isim verdi, bunun da adli sicili temiz. Arşiv araştırması da temiz çıktı. Terör iltisaklısı dediği kişinin arşiv araştırması da temiz. Bir sorun varsa bu ben miyim, yoksa gereğini yapmayan Sayın Bakan mı? Mesela Özer Doğaner... Arşiv araştırması temizse ben nasıl anlayacağım? Zihin mi okuyacağım? Belediye başkanlarının zihin okuma yetkisi yok.
BİZ ADAMI İŞTEN ATTIK, SEKİZ AY SONRA 'PARDON TERÖRİST DEĞİL' DİYORSUNUZ: T.A. isimli iştirak şirketi çalışanımızın Mart 2022'de arşiv araştırması geldi ve terör iltisaklısı olduğu belirtiliyordu. Bu kişiyi işten çıkardık mecburen. Yargılaması bitmeyen birine suçlu denilmesi mümkün değil, ama bu iktidara göre yargılaması bitmese de suçlu. Terörist ilan ettikten sonra kamu görevlilerine karşı acımasız davranışlar var. Bu arkadaşımız ısrarla geldi, yalvararak 'benim böyle bir şeyle ilgim yok' dedi. Valiliğe tekrar arşiv araştırması soruldu. Tam 8 ay sonra ikinci yanıt geldi. 'Herhangi bir suç örgütüyle ilişiği bulunmamaktadır' yazıyor. Biz adamı işten attık, sekiz ay sonra 'pardon terörist değil' diyorsunuz. Peki işe geri aldık mı? Almadık. Kalkar bu Bakan azılı terörist ilan eder.
İTFAİYE ERİMİZ ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEK: Muharrem Kılıç... Şehit kardeşi. Adli sicili temiz çıkmış, üstelik şehit yakını. Bu şehit yakını da terörist ilan edildi. Bakan Yardımcısı olan aklı evvel de itfaiye erini terörist ilan etmeye çalıştı. Sahiden liyakatiyle görev alan birisi var mı? Dünyanın başka bir yerinde böyle bir olay yaşansa sopayla kovarlar. 2014'de yakaladın, 2017'de ise sabıkası temiz raporu verdin. Şehit yakını kartı da verdin. Bu itfaiye erimiz çalışmaya devam edecek, bu yalanları atanlar gidecek.
BEN SUÇLU, UYSAL VE YERLİKAYA TEMİZ: Kusura bakmayın bu insanların açıkları bitmiyor. Sürekli 505 personelin işe girişinde sorun olduğunu vurguladı. Biz Mevlüt Uysal ve Ali Yerlikaya döneminde işe alınan terör iltisaklılarını deşifre edince aniden sayı 484'e geriledi. Bu 21 kişiyi bize anlatacaksın, izah edeceksin. Bakan diyor ki 'Mevlüt Uysal'ın işe aldığı 191, Yerlikaya'nın işe aldığı 51 kişiyi inceledik. Ancak İmamoğlu'nun işe aldığı kişiler kamuda görev almamalıydı' diyor. Arşiv araştırmasının serbest olduğu dönemde işe alanın 4 bin 116 kişiden 1800'ü için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istenmemesini nereye koyacaksınız? Ben suçlu, Uysal ve Yerlikaya temiz... Uysal döneminde işe alınan ve sabıka kayıtlarında 'silahlı terör örgütü üyeliği' ve 'yöneticiliği' yazan iki kişi de işe girmiş. Ama bakarsanız ben suçluyum, Sayın Uysal temiz...
UYSAL DÖNEMİNDE BEŞ TERÖRİST VAR: Ben hiçbir zaman ılık su demokratı olmayacağım. Her anını milletimle paylaşacağım. Türkiye bu duruma net bir şekilde tanık olacak. Ne demiştim önceki toplantıda? Uysal dönemini özellikle araştıracağım dedim, araştırdım. Mevlüt Bey görevdeyken, İçişleri Bakanı yine Soylu'yken terör sorunu yok muydu? 28 Eylül 2017 - 31 Aralık 2018 döneminde 30 bin kişiyi işe almış. 5 bin 608 kişiden adli sicil kaydı alınmamış. 5 bin 870 kişinin adli sicili 'özel' olarak alınmış. İşe alınanlar arasında, bombalı saldırı dahil beş terörist var. 10 bin 858 kişi için arşiv araştırması istenmemiş, yasak olmadığı halde. Bunu ben yapsam neler olurdu varın siz düşünün.
MİLLETİ SEFİL ETTİNİZ: Bir iltisak meselesidir almış gidiyor. Milleti sefil ettiniz, aileleri parçaladınız. Bazıları da imtiyazlı. Öyle makamlara geliyorlar hepimizi şaşırtıyorlar. Ama artık yüz binler diyemiyoruz, maalesef milyonlara 'iltisaklı' diyorsunuz. Bunu kaldıramıyorum, bu çok büyük bir vicdansızlıktır. Bakın Hz. Peygamberimiz ne diyor? 'Kimse kendi suçundan başkasıyla suçlanamaz. Oğlu babasının, babası da oğlunun suçu üzerine suçlanamaz.' Peygamberimizin binlerce yıl önce belirttiği husus, evrensel hukukun en önemli unsuru. Ama siz Allah'ın elçisinin sözünü bile önemsemiyorsunuz. Senin yakının olunca görmezden geleceksin, ama yüz binlerce kişinin hayatını karartacaksın.
BEKİR BEY ÖLÜ TAKLİDİ YAPIYOR: Bekir Bey kendince akıllı davranıyor, neredeyse hiç ses çıkarmadı. Toz bulutunda saklanma diyelim bunun adına. Ben onun da kabahatinin büyük olduğunu düşünüyorum. Bu ülkenin adalet bakanısınız. İnsanların hayatını verdiği, namusunu, şerefini emanet ettiği kavram. Bu ağır günahları nasıl saklayacaksınız anlayamıyorum. Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın siyasi yasak istenen davasında hakim sıra dışı şekilde görevden alınıyor, üstelik eşi hamileyken Samsun'a sürülüyor, üstelik dilekçeler vererek karşı koymaya çalışıyor, yine sizden ses yok. Davama bakan ilk hakim bana ceza vermesi için tehdit edildiğini söylüyor, ruhsatsız binayı işaret ediyor. "HSK benim ifademi alsın" diye çığlık atıyor, Bekir Bey yine ölü taklidi yapıyor.
TOPLANTIYA KATILDIĞI İDDİASINI HALA YALANLAYAMADI: Ekrem İmamoğlu'na ceza vermek için yarışan savcı ve hakim, bana yasada olmayan bir maddeyle ceza veriyor. Süreyi de yanlış hesaplıyor. Sizden çıt yok. Savcı, yasada olmayan bir şey talep ediyor. Sen bu hukuksuzluğa da sessiz kalıyorsun. Yargıtay'da bile 'ahmak' ifadesiyle ilgili içtihat kararı yokken, nasıl bir kamu görevlisine 2 yıl 7 ay hapis kararı çıkıyor. Türkiye hukuk tarihinde 2 yıl 7 ay hapis cezası alan bir kamu görevlisi var mıydı? Bana siyasi yasak verileceğini bilip AK Parti yöneticileriyle toplantıya katıldığı iddiasını hala yalanlayamadı. Adalet Bakanı'nda 'adalet' olsaydı bunların kırıntısını yapamazdı.
BECERİKSİZLİKLER KAOS YARATTI: Dün partimizin üst düzey yöneticileri Adalet Bakanı'nı ziyaret edip HSK nezdinde girişimde bulunacaklarını söyledi. Benim ümidim yok açıkçası. Bu beceriksizlikler büyük bir kaos yarattı. Bu kaotik ortamı lütfen sonlandırın. Devletimizi basiretsiz yöneticilerin, hırstan gözü dönmüşlerin kararlarına teslim etmeyin. Sessiz kalan, bu kaosu erdirmek için çaba göstermeyen herkes bu vebalin sorumlusu olur. Bunu yargıyı tehdit ediyor diye istismar edenler var. İyi niyetli bir uyarıdır.
BÜTÜN BELEDİYE BAŞKANLARIMIZLA OMUZ OMUZAYIZ: Gök kubbeyi başınıza yıkarız dedim. Yıkarız kardeşim, bundan hiç şüpheniz olmasın. Savcılık aynı 'suçu' başkalarının da işlediğini kabul etmezse yıkarız. Yargıyla, siyasi baskılarla, bizi millete hizmet etme yolundan çevirmeye kalkarsanız gök kubbeyi başınıza yıkarız. Değerli arkadaşlar, bu dediklerim hiç istemesek de gerçekleştirilirse söz veriyorum, hiçbir sıfata gerek olmadan, tüm Türkiye'ye başta İstanbul olmak üzere mahalle mahalle, cadde cadde anlatmaya söz veriyorum. Mersin'de, Adana'da, Diyarbakır'da her yerde anlatacağım. Ankara'da Mansur Başkanımın birkaç kez Gökçek'in kepazeliklerine karşı başlattığı soruşturmaların akabinde soruşturma açmayı mı görev sayıyorsunuz? Haydi oradan. Bütün belediye başkanlarımızla omuz omuzayız. Eğer tarihi bir hatayla beni ve yöneticilerimizi suçlayıp İstanbullunun hakkına çökmeye kalkarsanız karşınızda milyonlarca insanın vicdanını göreceksiniz. Gök kubbeyi başınıza yıkmak, adalet arayışına çıkmış milyonlarca insanla meydanlarda buluşunca oluyor. 6 Mayıs'ta seçimi iptal ettiğinizde 13 bin oy farkının 800 bine çıkması, gök kubbeyi başınıza yıkmak oluyor. Kaybettiler, yine kaybedecekler.
Mefisto ve Faust
Mephistopheles (Mefisto ya da Mephisto), Rönesans dönemi Avrupa yazınında Hristiyan mitolojisinin lider-şeytanlarından biri olarak belirir. Önceleri de kullanılmakla beraber Rönesansta yaygın olarak kullanılmış ve geliştirilmiştir. Bir Hristiyan miti olmasına rağmen İncil'de adına rastlanmamaktadır.
Kelimenin menşei Christopher Marlowe'un "Dr.Faustus" adlı oyunundan alıntı olan, Goethe'nin "Faust" adlı oyunu ile özdeşleşmiştir. Klaus Mann'ın 1936 yılında yayınlanan Mephisto isimli bir romanı vardır. Ayrıca Diablo II adlı oyuna da uyarlanarak Şeytan'ın kıdemli askeri olarak geçmektedir. Piyanist Franz Liszt Mephisto valsi isimli bir eser bestelemiştir.
Mefisto, Goethe'nin kaleme aldığı Faust isimli eserin kötü karakteridir.. Mefisto'nun amacı Faust'u yoldan çıkarmaktır. Eserde Mefisto, Faust'un arkasından şunları söylüyor:
"Sen, insanın en kıymetli sermayesi olan, akıl ve bilgiden nefret et bakalım. Akıl ve bilgiyi inkar eden adam, imanını da koruyamaz... Kalbindeki o son kaleyi de ele geçirmeme az kaldı. Ruhlar dünyasının sırrına kim vakıf olmuş da sen olacaksın? Kim ki, bu sırrı öğrenmek hayali ile, ispirtizmacıların ve sihirbazların kitaplarını okur; onu yolundan saptırmaktan kolay bir şey yoktur. Derhal, küçük yoldaşlarım olan kafir cinleri onun yardımına koştururum. Bir doğrunun içine bin yalan karıştırarak ona ruhlar aleminden haber getirdiklerini söylerler. O zavallı da 'ruhlar benimle konuşuyor' diye zevkten uçar... Vah zavallı, Faust! Seni sefih bir hayatta, dümdüz bir değersizlik içinde süründüreceğim. Benimle anlaşma yapan, kendisine ne kötü bir ortak seçmiştir" (HABER MERKEZİ)