İmamoğlu: Tümden bir değişim bekliyorsak, hükümeti değiştirmek zorundayız
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tümden bir değişim bekliyorsak, ülkedeki bugünün yönetici aklını değiştirmek zorundayız ve hükümeti değiştirmek zorundayız. Bunun başka bir yolu yok. Bunu bilin” dedi.
DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Büyükşehir Belediyesi’ndeki bütün sorunları, elimizdeki sihirli değnekle de çözemeyiz. Zincirin halkaları gibidir bu. Evet, sizi çözebiliyoruz. Diğer o bütüncül sorunları çözemiyoruz. Sebebi ne? Çünkü ekonomi kötü. O zaman ekonominin de iyi olması lazım. Çünkü, gelir dağılımındaki adaletsizlikler, eşitsizlikler, sadece İBB'nin kendi alanında çözebileceği bir konu değil. 360 derece bütün ülkede çözülebilmesi gereken bir problemdir. Çünkü gelir adaletsizliği var. Dolayısıyla sorunun temeli, ekonomiyle ilgili sorunlar ve problemler. Yani tümden bir değişim bekliyorsak, ülkedeki bugünün yönetici aklını değiştirmek zorundayız ve hükümeti değiştirmek zorundayız. Bunun başka bir yolu yok. Bunu bilin” dedi.
İBB, “150 Günde 150 Proje” maratonu kapsamında, İETT’de taşeron olarak çalışan 446 personele kadro verilmesi ve 160 yeni otobüsün metrobüs filosuna katılması dolayısıyla düzenlenen törene katıldı.
Törende konuşan Ekrem İmamoğlu şunları söyledi:
“Beylikdüzü’nden Söğütlüçeşme’ye uzanan 52 kilometrelik ve 44 duraklı metrobüs hattında günde 900 bine yakın insanın faydalanıyor. Pek çok alanda olduğu gibi, ne yazık ki bu alanda da yıllara sarih bir ihmal söz konusu. Bir kısım özensizlikler yapılmış. Sistem, en baştan yanlışlıklarla, eksikliklerle ve özensizliklerle başlamış.
'HİÇ Mİ ALLAH KORKUNUZ YOK, HİÇ Mİ VİCDANINIZ SIZLAMIYOR’ DİYE HERKES BUNU SORAR: Kendilerinin de soruşturduğu, geçmiş dönemde Hollanda’dan yapılan metrobüs alımları var. Bu araçlar, yerli kaynağımız yokmuş gibi Hollanda’dan alındı. Yabancı kaynaktan almaya karar verdiniz, eyvallah; tanesi 1 milyon 250 bin Euro’ya alındı. Yani bugünün parasıyla otobüsün tanesi 23 milyon lira. Tam 23 milyon liraya metrobüs alacak bir yönetici, bunun detayına nasıl bakmaz? Bununla nasıl ilgilenmez? İnanın anlatılabilir değil, anlaşılabilir hiç değil. Bu ülkenin bu kadar zengin olmadığını, büyük bu ülkenin en büyük belasının, sıkıntısının müsriflik olduğunu, israf olduğunu hepimiz biliyoruz. Yani bırakalım her şeyi bir yana, hani bunu anlatırken, konuşurken bizim toplumsal tarifimizle; ‘Hiç mi Allah korkunuz yok, hiç mi vicdanınız sızlamıyor?’ diye herkes bunu sorar.
İSTANBUL'UN TOPOGFRAFYASINA UYGUN OLMADIĞI İÇİN DEPOLARDA ÇÜRÜMEYE BIRAKILDI: Söz konusu araçların İstanbul’un topoğrafyasına da uygun olmadığından depolarda çürümeye bırakıldı. Alım yapılan firmanın da faaliyetine son verildi. Komedi filmi gibi. Plansızlık, programsızlık, milletimizin kaynaklarını çarçur etme, şuursuzca kaynaklarımızı harcama, israf etme anlayışıdır bu. Bunları anlamak mümkün değil. En azından bizim kavramlarımız buna uygun değil. Ve bunun karşısında mücadele eden bir anlayışa sahibiz. Bu tür uygulamaları gördükçe, şu anda ben bunları konuştukça dahi, bu kurumun bir Belediye Başkanı olarak yüzüm kızarıyor. Yazıktır ve günahtır. Gerçekten utanç verici bir durumdur.
METROBÜS HATTINDAKİ OTOBÜSLERİ YENİLEMEK İÇİN BÜYÜK ÇABA GÖSTERDİK: Mevcuttaki metrobüs filosunun büyük bölümü 10 yıllık araçlardan oluşuyor. Sefer süresi dolmuş, tabiri caizse artık hizmetini kaliteli veremeyen, istediği kapasitede çalışamayan ve sık sık arıza yapan bir envanteri söz konusu. Genel anlamda metrobüs filomuzun biraz bitkin, biraz yorgun olduğunun farkındayız. Tabii bu can damarı hattımızı kaderine terk edemezdik. İstanbullulara bahaneler oluşturacak bir yönetim de değiliz. Metrobüs hattındaki otobüsleri yenilemek için, özellikle büyük çaba gösterdik.
OYUNUNUN İKİNCİ PERDESİ MEĞERSE ANKARA'DAYMIŞ: Hemen yaptığımız araştırmalarla -ne hikmettir ki genelde kolay ikna edemiyoruz- ikna ederek, İBB Meclisi'nden oy birliğiyle bir borçlanma limiti çıkartarak, 300 yeni otobüsü İstanbul'umuza kazandırmak adına heyecanla yola çıktık neredeyse iki yıl önce. Buradan oy birliğiyle aldığımız onay oyununun ikinci perdesi meğerse Ankara'daymış, Ankara'da oynanıyormuş. Ve bizim o kredimiz, Cumhurbaşkanlığından hala onay alamadı. Yani şu anda şu yüz 160’ın yanına 300 tane daha katmış olsaydık, biz şu an eskimiş envanteri tümden yenilemiş olurduk. İstanbullular pırıl pırıl, hasarsız, sıkıntısız otobüslerinde, ne yazık ki bizden önceki dönem ihmal edildiğinden eskimiş otobüs filosunu yenilemiş olurdu.
ÇARESİZ Mİ KALDIK; HAYIR: Çaresiz mi kaldık; hayır. Bu sefer kendi öz imkanlarımızla, 7 yıla bölünmüş taksitlerle pazarlığını yaparak hem de en iyi fiyatları aldığımıza emin olduğumuz bir çalışmayla, 160 yeni aracı filomuza hep birlikte kattık. Arkada gördüğünüz iki marka, bu ülkenin iki yerli markasıdır. Hayırlı uğurlu olsun. Hollanda’dan ithal edilen ve kullanılamayan otobüslerin tanesinin 23 milyon TL. Bizim alımını yaptığımız araçların tanesi ise 7,5 milyon TL. Araçları teslim almadan 1 yıl boyunca deneyimledik.
METROBÜSLERİN TERS YÖN İSTİKAMET ÇALIŞMASINA SON VERECEĞİZ: Ters yönden çalıştığında, çok ciddi kaza riskini barındırdığını biliyoruz metrobüslerin. Yeni nesil metrobüs araçlarımızla, zaman içerisinde ters yön istikamet çalışmasına da son vereceğiz. Bu sayede bu riski ortadan kaldıracağız.
TAŞERONA EN BÜYÜK BAYRAĞI AÇIP, MÜCADELE VERENİN KILIÇDAROĞLU OLDUĞUNU HİÇBİR ZAMAN UNUTMAYIN: Sosyal demokrat belediyecilik anlayışı doğrultusunda, İETT çalışanları lehine ilgili yeni düzenlemeler yapacağız. Bugün Kurtköy Garajı'nda bulunan ‘İşlettirme Projesi Modeli’ne son veriyoruz. Nedir bu işlettirme projesi? 2018 yılında eski yönetim, İstanbul'un dört garajında işletme haklarını bazı firmalara veriyor. Yani otobüsleri işleten, personele maaş veren, araçların bakımını yapan aynı firma oluyor. Bu modelin ne yazık ki hakkaniyetli ve verimli bir model olmadığı göründü. Otobüslerin bakımlarından tutun da personel hatlarına kadar, pek çok konuda aksaklıklar yaşandı. Burada şöyle bir sorun da var: İETT aracı var. Yan yana geçişiyorlar. Otobüs şoförleri birbirine selam veriyor, korna çalıyor. Ama içinden diyor ki; ‘Aynı işi yapıyoruz ama aramızda dağlar kadar fark var.’ Bu, hakkaniyetli bir durum değil. Bu ülkede taşeron işçi kavramına en büyük bayrağı açıp, mücadele verenin Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu hiçbir zaman unutmayın. Ve o tarihten itibaren buradan geri adım atıp, bugünün iktidarı, bazı değişimleri yapmış olsa da hala hak edilen seviyeye gelmediğini sizler biliyorsunuz. Zaten yaşayan insanlarsınız. Sizler, aynı haklara kavuşacaksınız. Biz, bütün ortamlarda bunu var etmek istiyoruz. Bu ülkede emekçi, alın teri döken insanların haklarının korunduğu, bir envanterde eşit bir biçimde haklarını aldığı gün, bu milletin refahı içinde olması mümkündür.
HÜKÜMETİ DEĞİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ: Kimsenin elinde sihirli değnek yok. Yani ne anlamda söylüyorum? Biz, kendi kapsamımızda bu tür değişiklikleri yaparak, yönetim anlayışımızın, yönetim kültürümüzün, yönetim ahlakımızın örneklerini sunabiliriz ama, örneğin Büyükşehir Belediyesi’ndeki bütün sorunları, elimizdeki sihirli değnekle de çözemeyiz. Zincirin halkaları gibidir bu. Evet, sizi çözebiliyoruz. Diğer o bütüncül sorunları çözemiyoruz. Sebebi ne? Çünkü ekonomi kötü. O zaman ekonominin de iyi olması lazım. Çünkü, gelir dağılımındaki adaletsizlikler, eşitsizlikler, sadece İBB'nin kendi alanında çözebileceği bir konu değil. 360 derece bütün ülkede çözülebilmesi gereken bir problemdir. Çünkü gelir adaletsizliği var. Dolayısıyla sorunun temeli, ekonomiyle ilgili sorunlar ve problemler. İş gücünün hakkını alamaması gibi sorunlar ve temelinde yatan süreçlerin mesulü, ülkeyi yöneten akıldır. Yani tümden bir değişim bekliyorsak, ülkedeki bugünün yönetici aklını değiştirmek zorundayız ve hükümeti değiştirmek zorundayız. Bunun başka bir yolu yok. Bunu bilin.
ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU, ÜLKEYİ YÖNETEN BİR KISIM İNSANLARI KUTSALLAŞTIRMA GAYRETİ: Ülkenin sahip olduğu kaynakların Türkiye’de 86, İstanbul’da da 16 milyona aittir. Yöneticilerin vazifesinin, size ait olan nimetleri, size adil bir biçimde dağıtmakla mesul insanlar olduğunu da unutmayın. Bugün bu yaptığımız iş, size lütuf değil. Ekrem İmamoğlu'nun size sağladığı bir kazanç değil. Ekrem İmamoğlu'nun sorumluluğunu, ekip arkadaşlarıyla beraber iyi yaparak, doğru yaparak, iyi iş yapan, doğru iş yapan, adaletli iş yapan, yönetici olma biçimidir. Yani ben aslında vazifemi yerine getiriyorum. O bakımdan her yerde söyledim, burada da söyleyeceğim: Ülkenin en büyük sorunu, ülkeyi yöneten bir kısım insanları kutsallaştırma gayreti. Biz insanız ha; unutmayın. Sizin gibiyiz. İnsanız ve bir arada bu ülkeyi yönetme ve bu şehri yönetme gayretini ortaya koymak zorundayız.
HAFTALIK ÇALIŞMA SAATLERİ, 45’TEN 40 SAATE DÜŞECEK: Yeni düzenlemeyle kadroya aldığımız çalışanların kavuşacakları haklar var. Sizi, bu eşitsiz ortamdan eşit ortama kavuşturuyoruz. Şoförlerimiz, yılda 4 ikramiye alacak. Haftalık çalışma saatleri, 45’ten 40 saate düşecek. Yemek ücretleri olacak. Yıllık izin günü sayıları, 14’ten 22 güne çıkacak. 8 gün sosyal izin hakları olacak. Sosyal yardım paketi, tahsil yardımı, Ramazan yardımı gibi yardımlardan yararlanacaklar. Performans Gelişim Sistemi (PGS) başarı puanı ödülü, hasarsızlık primi, direksiyon primi, vardiya primi gibi motivasyon kaynakları olacak. Evet aramıza, ailemize katılanlar bu haklardan faydalanacaklar. Çünkü bizim için 16 milyonun her bir ferdinin sağlığı, mutluluğu, iyi şartlarda yaşaması ayrı bir önem taşıyor. Aramıza, ailemize katılanlar, değerli dostlar bu haklarımızdan faydalanmış olacaksınız. Çünkü bizim için, 16 milyon insanımızın her ferdinin sağlığı, mutluluğu, iyi şartlarda yaşaması ayrı bir önem kazanıyor. Bu yüzden size sağladığımız bu imkanların tek bir sebebi var: Sizler, İstanbulluları hiç olmadığından daha fazla mutlu etmek zorundasınız. Bu konuda anlaştık mı?
BİZİM 3 YILDA YAPTIKLARIMIZI, 25 YILLA KIYASLIYORLAR: 3 yılda, 25 yıldır atılmayan pek çok projeyi kazandırıyoruz. Bizi eleştiren ya da bizimle bazı platformlarda konuşan, bugünkü İstanbul'un muhalefeti, yarının Türkiye'de muhalefeti olacak olan arkadaşlar çıkıyorlar, bizim de verilerini yarıştırırken 25 yılla kıyaslıyorlar. Yani bizim 3 yılda yaptıklarımızı, 25 yılla kıyaslıyorlar. Tabii buna şaşırıp cevap vermiyoruz. Tam aksine mutlu oluyorum. 3 yılda 25 yılı kıyaslayan bu arkadaşlara ben diyorum ki; ‘5 yıl bittiğinde ya da iki dönem bir İstanbul hizmet sürecinde, inanın ne diyeceklerini şaşıracaklar. Ama şunu yapacaklar: Büyük kısmı gelip bize oy verecekler, göreceksiniz.
HER ARIZAYI KENDİ SİSTEMLERİNİ VE MEDYALARINI KULLANARAK, SİZİ MİLLETE ŞİKÂYET EDİYORLAR: Bakın geçmiş yıllardan daha az arıza yapılmasına rağmen, her arızayı kendi sistemlerini ve medyalarını kullanarak, sizi millete şikâyet ediyorlar. Haksızlık yapıyorlar. Rakamlar belli, sayılar belli. Sizin kurumunuzu, bizim kurumumuzu kötülüyorlar. Bunlar bir avuç insan. Bu, 150 yıllık bir kurum. Güçleri yetmez bunu kötülemeye. Ama bunu yapıyorlar. Kısa kısa böyle karalamalar yapıyorlar. Tabii ki yalancının mumu nereye kadar yanar? Yatsıya kadar. Yatsıya az kaldı. Onun için sizden isteğimiz; bütün arkadaşlar, işinizi iyi yapacaksınız." (HABER MERKEZİ)