İMO Van Şubesi: '17 Ağustos'tan 6 Şubat'a, enkaz altında bir ülke'

İnşaat Mühendisleri Odası Van Şubesi 17 Ağustos Marmara Depremi ve Deprem Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, TBMM raporuna göre Türkiye’de 6 ila 7 milyon arası riskli yapı bulunduğunu bildirdi.

Mihail Atik
Google Haberlere Abone ol

VAN - TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Van Şubesi, Türkiye'nin yakın tarihindeki en büyük depremlerinden biri olan 17 Ağustos Marmara Depremi'nin 24. yıl dönümü ve Deprem Haftası nedeniyle bir basın açıklaması düzenledi. İMO Van Şubesi Başkanı Mihail Atik, yapılan basın açıklamasında depremlerin yarattığı yıkımın nedenlerine ve bu tür felaketlerin önlenmesine yönelik alınması gereken önlemlere vurgu yaptı.

Atik; 17 Ağustos Marmara Depremi, 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 Van Depremleri ile 6 Şubat depremlerini hatırlatarak, “Ortaya çıkan can ve mal kayıplarının nedeni olarak depremlerin büyüklüklerine vurgu yapılması, şimdiye kadar çoktan alınması gereken önlemleri almayan, bilime ve mühendisliğe kulaklarını tıkan anlayışın sığındığı bahaneden öte bir anlam ifade etmemektedir" dedi.

Atik, açıklamada toplumsal bir farkındalığın oluşturulması gerektiğine ve depremlere karşı hazırlığın sadece deprem yönetmelikleri ile yapı denetim mevzuatıyla sınırlı kalmaması gerektiğine vurgu yaptı. Atik, "İnşaatlarda kullanılan malzemelerin kalitesinin artırılması, deprem yönetmelikleri ve haritalarının güncellenmesi, yeni yapı denetim mevzuatının varlığı toplumda 2001 sonrası yapıların daha güvenli olduğu yönündeki bir kanaat oluşturmuş olsa da, maalesef son olaylar gösteriyor ki bu yeterli değil" dedi.

 'DEPREMİN ÜZERİNDEN HENÜZ 6 AY GEÇMESİNE RAĞMEN SÖZLER ÇOKTAN UNUTULMUŞ GÖRÜNMEKTEDİR'

6 Şubat 2023 Depremlerinin ardından birçok tartışmanın yapı üretimi ve denetiminde yoğunlaştığını belirten Atik, açıklamasında şunları ifade etti: "6 Şubat Depremlerinin hemen ardından haftalar boyunca tüm basın-yayın kuruluşlarında yapı üretimi ve denetimindeki sorunlar enine boyuna tartışıldı. Odamız konuyla ilgili yapılması gerekenleri, yıkımın nedenlerini tüm açıklığıyla ortaya koydu. Ne var ki depremin üzerinden henüz 6 ay geçmesine rağmen konu kamuoyunun, yetkili kurum ve kuruluşların ve yöneticilerin gündeminden çıkmış, verilen sözler çoktan unutulmuş görünmektedir."

Açıklamada, riskli yapılar konusuna da dikkat çeken Atik, "Depremin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen bölgede yıkımı bekleyen ağır hasarlı yapılar tehlike yaratmaya devam etmekte, kontrolsüz bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma işlemleri çevreye ve insan sağlığına zarar vermekte, imar planlarının oluşturulması süreçleri aksamakta, barınma ve su gibi en temel gereksinimler bile karşılanamamaktadır" dedi.

'10 MİLYON CİVARINDA OLAN YAPI STOKUNUN 6-7 MİLYON CİVARINDA OLAN KISMI RİSKLİ YAPI STATÜSÜNDEDİR'

Atik, açıklamasında riskli yapıların durumuna da değinerek, "Var olan yapı stokunun büyük çoğunluğu, deprem yönetmelikleri dikkate alınarak yapılmamıştır. Yapılar ya mühendislik hizmeti olmadan üretilmiştir ya da yeterli düzeyde mühendislik hizmeti almamıştır. TBMM’nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir. 6 Şubat depremleri açık bir şekilde göstermiştir ki yapı denetim hizmeti en temelde bir kamu görevi olarak ele alınmalı, serbest piyasa koşullarına terk edilmemelidir" şeklinde konuştu.

Atik, açıklamanın devamında, riskli yapı miktarının istatistiksel yöntemlerle tahmin edildiğini belirterek, “Oysa, Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planına göre 2017 yılına kadar ülkemizdeki yapı stokunun envanterinin çıkartılıp bunlara müdahale edilmesi gerekmekteydi. Ne yazık ki 2023 Türkiye’sinde yapı envanterin nasıl çıkarılacağının yöntemi bile belirlenmiş durumda değildir. Üstelik 2019 yılına kadar müteahhitlerin kendi denetim şirketlerini belirlediği bir sistem yürürlükte olmuş ve 18 yıl boyunca müteahhitlerin kendi denetçilerini seçmesiyle yapı denetimi işleri yürümüştür. 2019’dan sonra müteahhidin kendisinin denetçiyi belirleme sisteminden çıkılarak havuz sistemine geçilmesi de sorunları çözmeye yetmemiştir."

İMO Van Şubesi, depremlere karşı alınması gereken önlemlerin ciddiyetle ele alınması, yapı denetimi ve inşaat süreçlerinin kamusal bir sorumluluk olarak görülmesi ve uzun vadeli, kalıcı politikaların uygulanması çağrısında bulundu.