İmralı kapısı nasıl aralanıyor?
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'nin, 'Öcalan'la görüş izni verilebilir' şeklindeki yazısının yankıları devam ediyor. Medyada bugün konu hakkında yer alan yorumlardan bazıları şöyle...
'BU KEZ MESAJIN ETKİSİ ARTAR MI DİYE DÜŞÜNÜYORLAR'
(İbrahim Kiras / Karar)
“Öcalan’ın tecridinin kaldırılması” konusunda bir tartışma gündemde. Terör örgütü liderinin yakınlarıyla ve avukatlarıyla görüşmesinin yolunun açılması tartışılıyor.
Geçen sefer fayda getirmemiş olan bu yöntemin tekrar denenmek isteneceğini düşünmek akla uygun gelmiyor elbette. Mamafih bu girişimi destekleyenler geçen sefer Öcalan’ın mesajlarının tabana ulaşmasında problem yaşandığı için istenen sonucun alınamadığını, daha iyi bir iletişim stratejisi ile daha iyi bir sonuç alınabileceğini savunuyorlar. İmralı’dan gelen mektubu kamuoyuna açıklayacak kişinin geçen seferki gibi tanınmamış ve düşük profilli biri değil, politik temsil yeterliğine sahip bir figür olması durumunda mesajın etkisinin artacağını düşünüyorlar. Kimileri ise geçen sefer ortada durmayı seçen “Kandil”in bu sefer ağırlığını koyması durumunda sonucun değişebileceğini ileri sürüyorlar.
Ancak bütün bu iddialara ve spekülasyonlara rağmen iktidar cephesinin hangi yolu izleyeceği belirsizliğini korurken, biliniyor ki HDP tabanının Millet İttifakı adayına oy vermesini engellemenin iki yolu var. Biri seçimin boykot edilmesi, diğeri HDP’nin güçlü bir aday çıkarması. İlk seçenek riskli, ikincisi ise ancak Selahattin Demirtaş ile mümkün. Ama dışarıdan bakıldığında “Edirne’deki” pek pazarlığa açık görünmüyor. Her ne kadar daha evvel bazı HDP sözcüleri her iki ittifak ile de aynı mesafede olduklarını ve her ikisiyle de iş birliğinin eşit derecede mümkün olduğunu açıklamış olsalar da.
Zaten pazarlık masasının son güne kadar açık kalması HDP’nin yararınadır. Büyük ihtimalle parti yönetimi bir yandan İmralı’nın ve Kandil’in beklentilerini, diğer yandan ise seçmen tabanının eğilimlerini gözeten bir tutumu açıklayıncaya kadar her iki tarafla da kendi siyasi çıkarlarını maksimize etme yönündeki irtibatını koparmayacaktır. Benim tahminim her şeye rağmen seçmen tabanındaki baskın eğilimin esas alınacağı şeklinde.
'ACABA NASIL ANLATSAK?'
(Ahmet Taşgetiren / Karar)
İktidarın hatta devletin Kürtlerle ilişkisi tam bir “Acabalar kaosu”nu ihtiva ediyor.
-En baştaki acaba, “HDP’yi ne yapsak?”la ilgili. Kapatsak mı, kapatmasak mı? Kapatmak için gerekçe var, ama halktan 6 milyon oy alan ve “Kürt kimliği” etrafında siyaset yapan bir partiyi kapatmak, Kürtler’de nasıl bir tepki doğurur meselesi de var.
-Acaba Selahattin Demirtaş’ı ne yapsak? AİHM kararlarını uygulasak mı uygulamasak mı?
-Acaba Öcalan’a yönelik tecridi devam mı ettirsek, yoksa tecridi kaldırıp, ondan yeni bir mektup – mesaj getirterek önümüzdeki kritik seçimde Kürt oylarının en azından muhalefete akmasını mı önlesek?
-Kürtler Öcalan’dan gelecek mektuba rağmen oylarını iktidarın istediği yönde kullanmazlarsa ne yapsak acaba?
-Acaba Kürt sorununun çözümü ile Öcalan’dan mektup getirme arasında bir ilişki bulunuyor mu, yoksa Öcalan meselesi sadece seçim hesabı ile ilgili bir ara hamleden mi ibaret?
-Acaba “Her HDP’li belediyeye bir kayyım” uygulamasını dünyaya nasıl anlatsak?