YAZARLAR

İnce’ye değil, seçmenine açık mektup: Önceliğiniz tek adam rejimini mi ‘götürmek’, muhalefeti mi?

Neden Muharrem İnce’ye değil de seçmenine, size yazıyorum? Yapıp ettiklerine; şu tanıdığım kısa tarihine bakınca Muharrem İnce’de esasa dair fazlaca karanlık, hadi yumuşatayım, puslu lekeler görüyorum… Dahası da var; Muharrem İnce’ye güvenmiyorum…

Kişioğlu kendinden utanmayı bilseydi, gizli kalmış değil, herkesin içinde açıkça işlenmiş nice suçlar işlenmemiş olurdu.

La Bruye

             Göğü suda arayan, balçığı ağaçta bulur.

            Çin özdeyişi

Pusulanızı belirleyecek/belirlemesi gereken kritik soru bu!... Mektubumuzun koordinatı olarak bunu buraya mıhlayalım...

***

Haklısınız…

Evvela açıklık getirmem lazım:

Neden Muharrem İnce’ye değil de seçmenine, size yazıyorum?

Tek cümleyle:

Muharrem İnce’nin gayesi, başlıktaki soruya cevabı artık çok net geliyor bana; onunla tartışmanın anlamlı olacağını düşünemiyorum.

Dahası da var; Muharrem İnce’ye güvenmiyorum…

Daha dahası da var: Yapıp ettiklerine; şu tanıdığım kısa tarihine bakınca Muharrem İnce’de esasa dair fazlaca karanlık, hadi yumuşatayım, puslu lekeler görüyorum…

Neler mi?

İzah edeceğim…

Ha ayrıca şunu da söylemiş olayım; bunları şimdi söylemiyorum, yaklaşık beş yıl önce de yazmıştım…

Ona da bakarız…

Lakin oraya gelmeden size önce gördüğüm rüyayı anlatmam lazım…

Bize ne senin… demeyin, ‘adayınızı’ Muharrem İnce’yi gördüm düşümde…

Hayır ola hayır gele, diyenler sağolsun; fakat pek hayır değildi, bilâkis...

Derken fark ettim; düş dedim ama düzeltmeliyim; kâbustu… Tam bir kâbustu…

ÖYLE BİR KÂBUS GÖRDÜM Kİ

Hep gülün ama yok, bunun için tebessüm etmeyin hemen, “İnce’nin kazandığını gördüğüm” için kâbus demiyorum…

Dinleyince siz de hak vereceksiniz…

Efendim o akşam, öğünmek gibi olsun, mutfakta döktürmüşüm…

Bir, iki... derken saymayı bıraktım; tabak tabak mantıyı götürdüm… (evet bol sarımsaklı ev yoğurduyla… böylesini severim, siz?)

E tabii hele geç akşam yemeğinde… Olacak iş değil ama ne yapayım, tutamadım işte...

Halbuki, değil mi ama, hayat kıdemi ilerlemiş olanları bu kadar mantıdan uzak tutmalı…

Yoksa maazallah sekte-i kalbe uğratıp mortu çektirir; hücceten götürür alimallah… (Sen uyuklayan köşedeki okur; tahtaya vuracaksın, tahtaya… hadi, istersen yüzüne şöyle bir su vur da gel…)

Affınıza sığınarak bunları anlatıyorum zira sebebi var…

Yoksa gurme muhabbeti için vaktiniz alacak değilim- daha gidip İnce’ye oy moy toplayacak vardır aranızda; sizi sabote etmek için Binbir Gece Masalı misali döktürmeye niyetim yok (valla!)…

Mantı muhabbetine eğilmemin hikmeti, gördüğüm kâbusu buna yormamdan- uyandığımda o kadar yersen tabii olacağı bu, diye söylenip durdum…

Sonra ‘ha tabii bir de şu var’, diye temize çıkarmaya çalıştım aç gözlülüğümü:

O akşam (27 Mart 2023) Halk TV’de, Sözüm Var programında, Barış Terkoğlu’nun anlattıkları tüylerimi diken diken etmişti…

Halbuki Barış Bey Cumhuriyet’te yazmış aynı gün -doğrusu aramızda kalsın, epeydir pek elim gözüm gitmediği için Cumhuriyet’e, görmemişim… Size yazmak için otururken baktım; Terkoğlu’nun yazısına ulaşım engellenmiş, mahkeme kararıyla… (Şaşırdık mı, hayır!.. Zaten ‘şaşıracağımız günler gelsin’ adına sizinle tartışmaya tutuşmuyor muyum!) 

Barış Bey işte o artık engellenen yazısını Halk TV’de anlattı…

Efendim meğer şöyle şeyler olmuş:

'BEŞLİ ÇETE' YALIDA TOPLANMIŞ

Sedat Peker’in anlatımlarında adı geçen ve AKP döneminde “karun” olanlardan Hasan Dağcı’nın Beykoz’daki yalısında bir toplantı yapılmış…

Yazıya göre, "toplantıya ‘beşli çete’ diye tabir edilen sermaye çevrelerinin” yanı sıra “AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çok yakın bir akrabası” katılmış…

GÜNDEM: 'KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞININ ENGELLENMESİ'

Haklısınız, zaten aday olmuş birinin, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı nasıl engellenebilir?..

Hep fısıldanan “suikast” rivayetlerini, en son, “aldığım duyuma göre” ibaresiyle, eski bir Ülkü Ocağı Başkanı dillendirmişti.

Bir mafya grubu üzerinden planlar yapıldığını filan söylemişti...

Neyse efendim…

Siz zaten sahiden tarihi seçimin kaderini belirlemeye çalışan bir adayın destekçileri olarak bunlara vakıfsınızdır; uzatmayayım…

Ben kâbusumu nakledeyim…

Kemal Bey, eşi Selvi Hanım ve ailesi başta, sevenlerin affına sığınarak anlatayım…

DÜŞ…. KÂBUS BU YA…KEMAL BEY YURTTAŞ ZİYARETLERİ SIRASINDA SİLAHLI SALDIRIYA UĞRAR VE…

Ambulans mambulans derken, ana baba gününe dönmüş hastane önünde “Maalesef kaybettik” açıklaması yapılır…

Tam o sırada sizin Muharrem İnce peyda olur, salya sümük, “Vay Kemal ağbi” höykürüşüyle Selvi Hanıma sarılmaya çalışır...

 O sırada bir itiş kakış… Derken...

Muharrem Bey burnunu çeke çeke, gözlerini sildiğini beli etmeye çalışarak, yıkılmış lider profiliyle kameralara açıklama yapmaya başlar:

“Kemal abimize sıkılan kurşun demokrasimize sıkıldı… Zaten tetikçi yakalandı hemen; ‘HDP’yle ittifak kurmasını içime sindiremiyordum, görünce dayanamadım vurdum. Arkamda kimse yok' diyormuş, utanmaz…”

Muharrem İnce’nin son sözleri hâlâ çınlıyor kulağımda: “Kemal abimin bayrağını yere düşürmeyeceğim… Bıraktığı yerden devam etmek sadece memlekete değil, artık dostuma, abime de namus borcu oldu benim için”...

Uyandığımda baş aşağı döndüğümden anlıyorum ki, epey kıvranmışım yatakta…

Kıvranmışım ama CNN Türk müydü, Global TV miydi tam hatırlamıyorum, düş neticede; ben de ben de’lerle “hain saldırı”yı kınama seromisinin akabinde, sadede gelinir… Bir ‘kanaat önderi’ üzgün bir edayla, (baş sallanır, dura dura konuşulur) maalesef dercesine tonunda “Seçim ertelenecek değil ya üç adayla devam eder süreç... Kılıçdaroğlu’nun yerini İnce’nin alacağını öngörebiliriz” dediğini…

Yanındakinin, bunu da ben ilan edeyim bari modunda, “Evet evet 14 Mayıs Sayın Erdoğan ile Sayın İnce arasında geçecek bir yarış olacak” diye ilamda bulunduğunu hatırlıyorum hayal meyal…

İNCE BIRAKILIR 'MUHALEFET ADAYI' OLARAK

Hangi vatanperverdi bunlara elçilik eden, emin olun hatırlamıyorum; kimsenin de günahını almayayım…

Zira o esnada….

Hafakanlardan kurtulmak için tepinirken, “Nasıl yani?” nidalı çığlığıma uyandım…

Neyse ki kâbustan ibaret, diye sevindim ama…

Mantıydı filan derken uzattım, esasa gelemedim, sevgili İnce Seçmeni…

Devam edeceğim…

Ama çok da merakta bırakmamak için sizi…

Hani dedim ya girizgâhta, Muharrem İnce’ye güvenemediğimi evvelce de yazdığımı…

O yazılardan birini, “Bu sandık kapanmaz…” buraya bırakıyorum...

Bunu da okursanız -muhtemelen yarın- yapacağımız sohbetimizin devamına, tartışmamıza siz de biraz değerlendirmelerimi bilerek gelirsiniz…

Ama tepeye mıhladığımız notu bir kafanızda evirip çevirerek oturun lütfen tartışmamıza:

ÖNCELİĞİNİZ TEK ADAM REJİMİNİ Mİ ‘GÖTÜRMEK’, MUHALEFETİ Mİ?

Pusulanızı belirleyecek/belirlemesi gerek kritik soru bu!..

Hadi bakalım…

Muhalif kimliğinize mukayyet olun…