İngiliz sendikacı McAnea: Türkiye için daha fazla sendikal eylem gerekiyor

İngiltere’nin en büyük sendikasının genel sekreteri Christina McAnea, ülkesinde ve Türkiye’deki sendikal durumu anlattı, “Türkiye için daha fazla sendikal eylem gerekiyor” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA- Türkiye, sendikalaşma oranında diğer dünya ülkelerine göre oldukça geride. Sendikacılara yönelik davalar ve hedef alan açıklamalar sendikalaşmaya olumsuz etki yaratıyor.

İngiltere’nin 1,5 milyon üyesiyle en büyük sendikası olan Kamu İşçileri Sendikası’nın (UNISON) Genel Sekreteri Christina McAnea, yargılanan sendikacılara destek olmak için Türkiye’ye geldi.

‘ADALET İÇİN SES ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Birleşik Krallık’taki sendikal durumu anlatan McAnea, ülkesinde "Türkiye’de giderek daha baskıcı bir rejim olduğu" algısının hâkim olduğunu söyledi, Türkiye için daha fazla sendikal eylem gerektiğini ifade etti.

İngiltere’de yüzde 10’luk bir enflasyonla bile birçok harcamanın kısılmak zorunda kaldığını ifade eden, “Türkiye’deki durumla karşılaştırdığımda, Türkiye sendikaların daha fazla eylemine muhtaç" diyen McAnea’nin sorularımıza yanıtları şu şekilde oldu:

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 8 sendikacı hakkında açılan davaya destek için Türkiye’ye geldiniz. Eski SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden tutuklu yargılanıyor. Tutuklu sendikacı davasına gelmek ne hissettiriyor?

Çok üzgünüm. Mahkemedeki delilleri dinlediğimde Gönül ve tüm diğer arkadaşlar sendika aktivitelerini yürüten insanlar. İşlerini yapıyorlar ve kendi üyeleri için çalışıyorlar. Bu insanları, "Vatan hainliğiyle", "Devleti küçük düşürmekle" suçluyorlar. Buna aslında çok şaşırdım. Kendilerine karşı sunulan deliller hiç de o kadar güçlü değildi. Adalet için ses çıkarmaya çalışıyorlar. Mahkemeden sonra polisin varlığı provokatif şekilde kendini gösterdi sendikacılara karşı.

'ADİL OLMAYAN SENDİKA YASASI VAR'

İngiltere’de sendikacılık faaliyetleri sırasında sizler de bu tarz yargısal durumlarla karşılaşıyor musunuz? Sendikacılar hakkında bu tarz davalar açılıyor mu? 

Bizim ülkemizde tam olarak böyle olmuyor. Ben UNISON’u temsil ediyorum. İngiltere’nin en büyük sendikası ve 1,5 milyon üyemiz var. Elbette hükümetin bazı uygulamalarını biz yargıya taşıyoruz. Bazen onlar sendikayı mahkemeye çağırıyorlar ancak bu bir hükümle sonuçlanmıyor. Ama bu şu demek değil tabii ki. Bizim ülkemizde de adil olmayan bir sendika yasası var. Eylem yapmak ya da grev yapmak çok sınırlı şekilde düzenlenmiş durumda. Ancak ülkede yine de hukuk düzeni ve hukukun üstünlüğü söz konusu. Sendikacılar olarak bağımsız yargılanma hakkına erişime sahibiz. Durum Türkiye’deki gibi değil.

Hakkınızda bu zamana kadar hiç, sendikal faaliyetler ya da başka bir şey gerekçe gösterilerek dava açıldı mı?

Hiç olmadı. Birleşik Krallık’ta böyle bir şey olması hiç olası değil.

‘MUHAFAZÂKAR POLİTİKACILARDAN SUÇLAMALAR GELİYOR’

Türkiye’de hükümet yetkilileri, meslek örgütü temsilcilerini kürsüden açık açık hedef alabiliyor. Türk Tabipleri Birliği gibi birçok kurum bunu yaşadı. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz böyle bir şeyle karşılaşıyor musunuz? 

Şu an Birleşik Krallık’ta endüstriyel olarak yaşanan ve ekonomiyle ilgili ciddi bir rahatsızlık söz konusu. Pek çok sendika bu konuda grevler, eylemler düzenlemek istiyor. Biz de önümüzdeki süreçte grev düzenlemek istiyoruz. Bize de bu gibi süreçlerde muhafazakâr politikacılardan bu tarz suçlamalar geliyor. "Siz verdiğiniz hizmetleri durdurarak kamuya zarar veriyorsunuz" diyorlar. Ama bunların hiçbiri kişi olarak sendikacıların hukuki işlemle karşılaşmasına sebep olmuyor. Ama şöyle bir şey de var. Yasalar greve gitmemizi ciddi şekilde kısıtlıyor. Bazen medya da sendikacıları hedef alabiliyor. Birey olarak hedef alabiliyor. Kişisel hayatımızı tiye almaya çalışıyorlar ama bunlar direkt bir suçlamaya dönüşmüyor.

İngiltere Kamu İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Christina McAnea


BİRLEŞİK KRALLIK’TA GREV İÇİN YÜZDE 50 ŞARTI

Grevlerinize hükümet tarafından nasıl bir baskı var?

İngiltere’de çok sıkı ve katı bir sendika yönetmenliği var. Eğer hukuki olarak endüstriyel bir eyleme girişmek, grev yapmak isterseniz tüm bunları oylamaya yani üyelerinize sunmak zorundasınız. Bunu elektronik olarak yapamazsınız. Herkes yazılı bir şekilde bir kâğıda oyunu postayla geri göndermek zorunda. Diyelim ki yüz bin kişilik bir sendikasınız. O zaman greve gidebilmek için en az yüzde 50’sinin oyunu almanız gerekiyor. Bu çok yüksek bir baraj eşiği. Bu yüzde 50’ye ulaşamazsak grevimiz "yasadışı, hukuksuz" bir grev oluyor.

Yakın zamanda ulaşamadığınız bir girişim oldu mu?

Bizim için yüzde 50’ye ulaşmak çok zor. Çünkü insanlara kâğıtla oylarını kullanmaları için posta gönderiyorsunuz. Onlar zarfı alıp köşeye koyuyorlar, bazen çöpe atıyorlar. O yüzden sürekli olarak üyelerimize bu formları doldurmalarına dair hatırlatmalarda bulunuyoruz.

'TÜRKİYE SENDİKALARIN DAHA FAZLA EYLEMİNE MUHTAÇ’

Birleşik Krallık’ta ekonomiyle ilgili ciddi bir rahatsızlık olduğunu söylediniz. Enflasyon oranı yüzde 10’a çıktı. Türkiye’de pek çok kesimin inanmadığını ifade ettiği resmi enflasyon yüzde 80’e dayanmış durumda. İki ülke arasındaki enflasyon durumunu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de gündelik hayatta insanların hayatına nasıl yansıyor çok bilmiyorum ama sıradan insanların ailelerine bakmaları giderek zorlaşıyor. Çünkü her saniye kazandıkları para daha da değersizleşiyor. Aldıkları gıdanın miktarı düşüyor, çocuklarına aldıkları ürünlerin kalitesi düşüyor. Hayatlarının çok zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Birleşik Krallık’ta yüzde 10’luk bir enflasyonla bile birçok harcama kısılmak zorunda kalıyor. Türkiye’deki durumla karşılaştırdığımda, Türkiye, sendikaların daha fazla eylemine muhtaç. Türkiye için daha fazla sendikal eylem gerekiyor.

‘BİZ YÜZDE 80 ENFLASYONLA YAŞAMIYORUZ’

Türkiye’de iktidara yakın medya Avrupa’da da enflasyonun yüksek olduğunu, enflasyon nedeniyle zor zamanlar geçirdiğinizi ve marketlerde raflarınızın boş olduğuna dönük söylemler üretiyor. Gündelik yaşamınızda bu konuda zorluk yaşıyor musunuz?

Belli bazı ürünlere ulaşılamıyor ama bu her şeye ulaşılamıyor demek değil. Bazı ürünlere ulaşılamamasının sebebi de enflasyon değil, Brexit (Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılması). Bazı ticari anlaşmalar boşa düştüğü için bazı ürünlerden yoksunuz. Ama halen çok sayıda ucuz gıdaya erişim var. Süper marketlerde her şey var. Fiyatlar yüzde 10 enflasyon nedeniyle biraz arttı ama her şey bulunuyor. Biz yüzde 70 ya da 80 enflasyonla yaşamıyoruz.

Birleşik Krallık’taki yüzde 10 fark çalışanlar açısından giderildi mi? Ya da giderilmesi için ne talep ediyorsunuz?

Hükümet sağlık ve enerji sektörüne bütçenin bir kısmını transfer etti. Sendikaların vergilendirme sisteminin yeniden yapılandırılması çağrısı var.  Zenginler için daha yüksek vergi yoksullar için daha az vergi talep ediyoruz. Yoksullar direkt hükümete vergi ödüyorlar. Ancak paranızın büyük bir bölümü bonolardan, mülklerinizden geliyorsa hükümete doğrudan vergi ödemiyorsunuz. Bunun değişmesi çağrısında bulunuyoruz biz de. Sendikalar özellikle çok uluslu şirketlere dair daha adil bir vergi sistemi talep ediyor.

‘SENDİKALARIN DEVLET TARAFINDAN FONLANMAMASI GEREKİYOR’

Türkiye’de sendikalaşma oranı çok düşük. Bu düşüklükte ‘sarı sendika’ kavramı var. İngiltere’de durum nasıl? Sizin hayatınızda ‘sarı sendika’ kavramı var mı?

Aslında biz de durum tam olarak öyle değil çünkü İngiltere’de bir organ var ve o organ sendikaları değerlendiriyor. Sendika olarak adlandırılabilmesi için sertifikasyon ofisi gibi bir yapı tarafından bağımsız olarak nitelendirilmeniz gerekiyor. Sendikaların, herhangi bir şekilde devletle ilişkisinin olmaması ya da devlet tarafından fonlanmaması gerekiyor. Ama durum polis memurları için öyle değil. Polis memurlarının bir sendikada örgütlenmesine izin verilmiyor. "Polis Federasyonu" dedikleri bir şeyde örgütlüler. Orada da kısmen devlet tarafından fonlanıyorlar. Grev hakları yok. Bunun dışındaki sendikaların herhangi bir kamu ya da hükümet tarafından fonlanmaması gerekiyor. Bunlar da bağımsız sendikalarda uluslararası sendika organlarının da üyeleri. Bunlardan bir tanesi de EPSU (Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Konfederasyonu). Buraya üye olabilmek için tamamen bağımsız bir sendika olmanız lazım o yüzden Türkiye’deki birkaç sendika EPSU’nun üyesi. Çünkü diğerleri bağımsız sendika olarak kabul edilmiyor.

İngiltere’deki sendikalaşma oranı nedir? Yüksek mi düşük mü?

Sektörel bazda sendikalaşma oranı değişiyor. Bizde kamuda çalışanların yüzde 50-60’ı sendikalı. Ama özel sektörde çalışanların sadece yüzde 20’si sendikalı.



'TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÜZÜCÜ'

Türkiye’de son yıllarda siyasal anlamda atılan adımlarla bir gerileme olduğu ifade ediliyor. Bu görüşe katılıyor musunuz?

Birleşik Krallık’ta, Türkiye’de giderek daha baskıcı bir rejim olduğu algısı var. Özellikle muhalif bir fikre sahipseniz onların kendilerini korumaları çok zor diye düşünüyorlar. Aynı şeyi bugün sendikacılara yönelik olduğunu gördük. Türkiye’nin sendikalar bakımdan en kötü ilk 10 ülke arasında olduğu biliniyor. Aynı zamanda insan hakları ihlallerinin de yoğunlaştığı biliniyor. Bu da Türkiye için çok üzücü…

‘DAHA FAZLA BAĞIMSIZ SENDİKAYA İHTİYACIMIZ VAR’

Daha iyi çalışma şartları için hem kamu hem özel, Türkiye ve İngiltere hükümetlerine bir çağrı dile getirseniz ne kaydedersiniz?

Daha çok bağımsız sendikaya ihtiyacımız var. Hem adalete hem de eşitliğe erişmek için daha fazla sendika gerekiyor. Bağımsız sendikalar olmazsa olmaz. Sendikalar toplumu temsil ediyorlar ve sonuçta insan haklarını korumak en önemlisi. İnsanlara ciddi bir baskı söz konusu. Buna karşı daha fazla bağımsız sendikaya ihtiyacımız var.