İnsani yardım sistemi, krizler ve kaynaklar arasında Türkiye’de yerelleşme devrimi

Doğal felaket ve çatışmalardan ötürü yardıma ihtiyaç duyanların sayısındaki artışa baktığımızda insani yardım alanının yetersiz kaldığı durumlar üzerine daha fazla düşünmemiz gerektiği ortaya çıkıyor.

Google Haberlere Abone ol

Ceren Can* [email protected] 

İnsani yardım alanı, dünyadaki farklı kriz bölgelerine aktarılmak üzere, her yıl donör ülkelerin büyük bir havuza fon bağışladığı çok paydaşlı, büyük bir sistem. Ancak milyar dolarlık hibelerin ve fon akışlarının olduğu bu mekanizmadaki fonlar, insani yardıma ihtiyaç duyanların artış oranına uygun düşmüyor.

Örneğin, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve 11 ilimizi etkileyen depremin ardından, Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) krizler ve afetler sonrasında yaptığı üzere, “Uluslararası Yardım Çağrısı”nda (Flash Appeal) bulunmuş ve kısa vadedeki ihtiyacın 1 milyar dolar olduğunu bildirmişti. Yardım çağrısının ardından şimdiye kadar toplanan yardım miktarı ise 300 milyon dolarla sınırlı kalmış görünüyor.

İNSANİ YARDIM ALANINA DAİR DAHA FAZLA DÜŞÜNMEMİZ GEREKİYOR

Doğal felaketler ve çatışmalardan ötürü insani yardıma ihtiyaç duyanların sayısındaki artışa baktığımızda insani yardım alanının yetersiz kaldığı durumlar üzerine daha fazla düşünmemiz gerektiği ortaya çıkıyor. Bir sonraki yıla dair dünyadaki kriz ve risk durumlarına ilişkin verilerin paylaşıldığı bir yıl sonu raporu olan “Global Humanitarian Asistance”ın (Küresel İnsani Yardım) 2023 verilerine göz attığımızda karşımıza çıkan tablo şu şekilde:

- 2018-2022 yılları arasında insani yardıma muhtaç insan sayısı 199,1 milyondan 406,6 milyona yükselmiş.

- İnsani yardım ihtiyaçları, buna yönelik talepler ve fonlar rekor seviyede artmış.

- Ukrayna- Rusya savaşı, Afganistan’da gittikçe kötüleşen siyasi ve toplumsal koşullar, Suriye’de ve Afrika’da sürmekte olan çatışmalar ve Türkiye’de yaşanan deprem 2022’de insani yardım ihtiyaçlarını belirleyen temel başlıkları oluşturmakta.

Bu koşullar neticesinde rekor düzeyde insani yardım finansmanı sağlanmış olsa da ihtiyaçların hızla büyümesi sürdüğünden sağlanan fonlar, insani yardım ihtiyaçlarının karşılanmasında oldukça yetersiz kalmakta. 

Küresel düzeyde gittikçe artan, uzun vadeli krizler ve savaşlar söz konusuyken etkinliği asla yadsınamaz olmakla birlikte mevcut insani yardım sisteminin ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kaldığı ortada. Bu bağlamda rapor bizlere, insani yardım ihtiyaçlarının 2023 yılı boyunca daha da artacağını söylüyor. Aynı zamanda insani yardım sistemi içinde yer alan kilit paydaşların, etkilenmiş kişilere ve topluluklara daha etkili müdahale edebilme yollarına işaret ediyor. Raporda öne çıkan öneriyse yerelden yönetilen insani yardımın en etkili müdahale biçimi olduğu yönünde.

YERELDEN YÖNETİLEN İNSANİ YARDIM

İlki, 2016’da İstanbul’da gerçekleşen Dünya İnsani Yardım Forumu’nda gittikçe artan insani yardım ihtiyaçlarını karşılayabilecek oranda artış göstermeyen fon havuzu, bütçeler ve sisteme yönelik değişim ihtiyacı ilk defa gündeme getirilmişti. Burada var olan bu direngen sisteme yenilikçi çözümler üretilmesi gerektiği konusunda hemfikir olunmuş, yereldeki kapasitenin nasıl kullanılabileceği ve yerelin nasıl güçlendirilebileceği soruları bağlamında yerelleşme tartışmaları başlamıştı.

Forumda aynı zamanda, insani yardım sisteminin direngen, tepeden inme ve şeffaf olmayan yapısı da eleştiriye açılmıştı. Bu bağlamda sistemdeki hiyerarşik yapının nasıl değiştirilebileceği ve tabanın nasıl örgütlenebileceği gibi konularda taahhütler verilmişti.

Ancak 20 Haziran 2023 Salı günü yayınlanan 2022 raporu, verilen taahhütlerde kayda değer bir aşama kaydetmediğimizi gözler önüne seriyor. 2022 yılında doğrudan yerel ve ulusal aktörlere sağlanan insani yardım sadece yüzde 1,2 (485 milyon ABD Doları) oranında gerçekleşmiş ve BM kuruluşları fonların büyük bir kısmını almayı sürdürmüş. Ayrıca, fonların nasıl aktarıldığına dair daha iyi raporlamaların gerekliliğine yönelik çağrılara rağmen raporlamalar yetersiz kalmaya devam etmiş.

2016’da “Grand Bargain” (Büyük Uzlaşı) anlaşmasını imzalayan BM ajansları, donörler ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, yerel ağ ve STK’ların bulunduğu 65 kurum, 2016’dan beri bu taahhütlerin takibini yapıyor. Ayrıca, yerelleşme gündemini takip eden küresel ve yerel düzeyde kurulan pek çok ağ, savunuculuk kampanyaları yürütüyor. Yerelleşme savunuculuğu yapan yerel ağlar başta olmak üzere, bu alanda çalışma yürüten tüm kurumlar açısından insani yardım sisteminde sürmekte olan bu sorunların hayal kırıklığına sebep olduğunu söylemek gerekiyor.

YERELLEŞME SAVUNUCULUK GRUBU VE ULUSAL REFERANS GRUBU İLE İNSANİ YARDIM ÇALIŞMALARI DAHA GÜÇLÜ

İlgili rapor ve veriler yayınlanmadan önce ve Büyük Uzlaşı’nın 6. yılına gelindiği 2022 yılında yapılan değerlendirme toplantısında, mevcut taahhütlere rağmen yerelleşmeye yönelik dönüşümün oldukça yavaş ilerlediği fark edilmişti. Tam da bu sebepten Uzlaşı’nın ikinci fazı olarak kabul edilen “Büyük Uzlaşı 2.0” imzalanmıştı. Uzlaşının bu fazında, bu büyük sistemde yerelleşme çalışmalarını küresel düzeyde takip etmenin zorluğuna dikkat çekilerek bu çalışmaları ülke düzeyinde takibinin gerçekleştirilmesi önerildi.

Değerlendirme toplantısında aynı zamanda ülke düzeyinde kurulabilecek Ulusal Referans Grupları ile karar mekanizmalarının tetiklenmesi ve ülke bazında yerelleşmeye hareketlilik kazandırılması önerildi. Siyasi iradeye ve insani yardım sistemindeki paydaşlara yerelleşme taahhütlerini hatırlatacak ve onlara öncülük edecek bu grupların kurulması için farklı ülkelerde savunuculuk faaliyetleri başlatıldı.

Yerelleşme Savunuculuk Grubu olarak Türkiye’de Ulusal Referans Grubu kurma fikrini 24 Mayıs 2022’de ev sahipliğini yaptığımız “Dünya İnsani Yardım Zirvesinden Bugüne Yerelleşme” çalıştayımızda gündeme getirmiştik.

Çalıştayın ardından Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) bu fikri hayata geçirmeye yönelik desteklerini iletmişti. Büyük Uzlaşı’daki önemli imzacılarından olan ve fonların büyük bir kısmını elinde tutan bu iki BM kurumunun sağladığı bu destek bizleri çok heyecanlandırmıştı. Yerelleşme savunuculuğu yapan Türkiye Mülteci Konseyi’ni de hazırlık ekibine dahil ederek Ulusal Referans Grubu’nun nasıl kurulacağına dair 2022 boyunca bir dizi hazırlık toplantısı gerçekleştirmiştik. 25 Ocak 2023’te de “Küreselden Ulusala: Ulusal Referans Grubunun Lansmanıyla Türkiye 'Yerelleşmenin İlerlemesi” etkinliği ile grubun tanıtımını yaptık. 

Sivil toplum çalışmalarının yerelleşme aracılığıyla iyileşmesini destekleyen bağımsız ve yerel bir girişim olan Yerelleşme Savunuculuk grubunun üyelerine, çalışmalarına ve yayınlarına dair bilgilere buradan erişebilirsiniz.

TÜRKİYE’DE YERELLEŞME DEVRİMİ

1 yıl önce tohumlarını attığımız bu fikrin ilk toplantısı, geçtiğimiz hafta 17 Haziran 2023’te UNHCR’ın ev sahipliğinde gerçekleşti. Yerelleşme konusunda farklı anlayış ve söylemleri olan donör, BM ve uluslararası STK’ların aynı masa etrafında bir araya geldiği bu toplantıda, Türkiye’de yerelleşmeyi ilerletmek ve güçlendirmek için ortak bir anlayış oluşturulması hedeflendi.

İnsani yardım sistemine yön veren uluslararası aktör ve donörlerin bir arada bulunduğu bu toplantıda, köklü bir değişikliğe ihtiyaç duyduğu aşikâr olan insani yardım sisteminin zorlayıcı yanlarını, yerelin gücünün tanınması gerekliliğini ve bu amaçla alınabilecek aksiyonları ifade ettik.

Bu toplantıyı devrim olarak tanımlamamızın sebebiyse küresel düzeyde Ulusal Referans Grubu kurmayı başarabilen ilk ülkenin Türkiye olması. Bu başarı Ulusal Referans Grubu kurma çabasında olan ve 15 farklı ülkede çalışmaları devam eden yerelleşme savunuculuk ağları için bir örnek niteliği kazandı. 19-20 Haziran tarihlerinde Cenevre’de gerçekleşen Büyük Uzlaşı Değerlendirme Toplantısı’nda* Türkiye’nin iyi bir örnek teşkil ettiği ifade edildi.

İNSANİ YARDIM SİSTEMİNDE DEĞİŞİM ZORUNLU 

Güç ve kaynak çekişmelerinin yaşandığı ve yerel aktörlerin görülmez kılındığı bu direngen sistemdeki eşitsizlikleri ortaya koymanın, değişim olanaklarını ifade etmenin ve özeleştiri geleneğinin yerleştirilmesi için alan yaratmış olmanın önemi aşikâr. Değişimin uzun süreceği ve sistemin elinden geldiğince bu değişime direneceği de yok sayılamaz. Ancak bütün bu zorluklara rağmen ilgili paydaşlara Ulusal Referans Grubu aracılığıyla insani yardım sisteminde değişimin zorunlu olduğunu hatırlatmaktan yılmayacağız.

Bu talepteki ısrarımız, yalnızca yerel aktörler olarak kendi varlığımızı sürdürülebilmek için değil, insani yardım ihtiyacındaki toplulukların ve kişilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik çabaya da işaret ediyor. Günün birinde her birimizin doğal felaket, savaş ya da çatışmalardan etkilenip insani yardıma ihtiyaç duyabileceği ihtimalini hatırda tutarak bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz.

* Yerelleşme Koordinatörü

YAZININ KAYNAĞI