İnternet çağında ruh sağlığı: Online terapide nelere dikkat edilmeli?
Görüntülü görüşmeler üzerinden sunulan online psikolojik terapi seansları popüler hale geliyor. Ancak etkili mi, kimler alabilir ve mahremiyet nasıl korunur, işin uzmanları anlatıyor.
DUVAR - Teknolojinin evrimi ile birlikte, pek çok yeni kavram hayatımıza girdi. İhtiyaçlarımızın çoğu da bu yeni çağa göre şekillendi. Online (çevirim içi) alışverişten online eğitime, online toplantılardan online tiyatrolara kadar birçok alanda ‘uzaktan’ hizmetler verilmeye başlandı. Her ne kadar geçmişi çok eskilere kadar uzanıyor olsa da online psikolojik terapi hizmetleri de hayatımızda yerini aldı.
Görüntülü görüşmeler ve yazılı iletişim kanalları üzerinden sunulan online terapi seansları, insanların psikologlara erişimini kolaylaştırarak terapi süreçlerini sürdürmelerine yardımcı oluyor. Bu sayede, danışanlar zamandan da tasarruf ederek psikolojik destek alırken, psikologlar da daha fazla kişiye ulaşma imkânı bulabiliyor.
Ancak konu ‘ruh sağlığı’ olunca birçok soru da beraberinde geliyor. Online terapi etkili midir? Herkes online terapi alabilir mi? Her psikolog bu hizmeti verebilir mi? Mahremiyet ve kişisel veriler korunabiliyor mu? Bunlar ve benzeri birçok soru, online terapi hizmeti alan ya da almayı düşünenlerin merak ettiği konular arasında yer alıyor. Konuyu işin uzmanlarıyla konuştuk.
Klinik Psikolog ve Psikoterapist Özlem Serpen’e göre, son yıllarda psikologlara olan ilgide gözle görülebilir bir artış söz konusu. Bunda medyanın ve sosyal medyanın da rolü var. Ayrıca terapilerin online olarak verilebiliyor olması da bu artışa katkı sağlıyor.
KİMLER ONLİNE TERAPİYİ TERCİH EDİYOR?
Serpen, online terapi hizmetinin yol, ulaşım, zaman ve mekan açısından kolaylık sağladığını ve teknik açıdan yüz yüze görüşmelerden bir farkının olmadığını belirterek şöyle konuştu: “Online terapide de tıpkı yüz yüze görüşmelerde olduğu gibi, danışan görüşmesini kendisi başlatıyor ve kendisi sonlandırıyor. Seanslar 50 dakika uzunlukta oluyor. Yüz yüze görüşmelere katılabilecek imkanı bulunmayanlar, terapistine ulaşmaktan yana sorun yaşayanlar, bir kronik rahatsızlığından dolayı dışarı çıkamayanlar veya yoğun bir iş temposu içinde olanlar online terapiyi tercih edebiliyor. Özellikle yurt dışında yaşayan bireyler, kendi anadillerini bilen bir psikologla bu yöntem sayesinde görüşebiliyorlar. Bu da online terapiye olan ilgiyi artırıyor.”
Serpen online ya da yüz yüze fark etmeksizin her bireyin psikolojik terapi alması gerektiğinin önemini vurguluyor. Bunun, bireyin kendi ruh sağlığı açısından önemli olduğunu ifade eden Serpen, “Hiçbir semptom, hiçbir psikolojik problem yaşamazken, ‘ben kendimi tanımak istiyorum’ diyerek terapiye başvuran çok insan var. Bence herkes böyle bir süreçten geçmelidir. Çünkü, hepimizin kör noktaları var. Hepimizin kendi yaşamını anlamlandırmak durumda kalacağı yerler var” diyor.
‘UZAKTAN TERAPİNİN ÇOK ESKİ BİR GEÇMİŞİ VAR’
Günümüzdeki görüntülü görüşmeler gibi olmasa da uzaktan terapinin tarihi çok eskiye dayanıyor. Klinik Psikolog Hüseyin Erol’a göre, bir asır önce de bu yöntem uygulanmış. Erol, uzaktan terapinin tarihini şöyle anlatıyor: “Uzaktan terapinin çok eski bir geçmişi vardır. Sigmund Freud, 1980’lerin sonunda ve 1900’lü yılların başında danışanlarıyla mektuplaşarak bir terapi sürecinin içine girmiştir. Bu kadar eski bir geçmişi vardır. Hatta günümüzde bile sadece görüntülü veya sesli değil aynı zamanda e-posta veya mesajlaşma üzerinden terapi hizmetlerinin yapıldığını da görmek mümkündür. Ancak, gelişen teknolojik olanaklarla günümüzde daha çok görüntülü olarak uzaktan terapi verilmektedir.”
YÜZ YÜZE TERAPİ ALMA İMKANI VARKEN, ONLİNE TERAPİYİ TERCİH ETMEK DOĞRU MU?
Psikolojik terapide birçok farklı ekol bulunuyor. Uzmanlara göre bazı ekoller, online terapi için uygun değil. Erol’a göre, dinamik ya da psikanaliz üzerine çalışan psikoterapistler bu alanda zorluk yaşayabilirler. Fakat bilişsel ya da varoluşçu terapi gibi yöntemler online olarak uygulanabilir.
Peki, terapiyi yüz yüze alma imkanı olan bir kişinin online terapiyi tercih etmesi doğru mu? Bu soruya ise Erol, şöyle cevap verdi: “Bir kişinin, terapiyi yüz yüze alma imkanı varsa, önceliği bu yönde olmalıdır. Fakat daha önce yüz yüze terapi hizmeti aldığınız bir psikolog sizden daha uzak bir yere taşınmışsa ve ona ulaşmakta sorun yaşıyorsanız, online terapiye devam etmenizde bir sakınca yoktur.”
HER PSİKOLOJİK SORUN İÇİN ONLİNE TERAPİ UYGULANABİLİR Mİ?
Uzmanlara göre online terapi, her koşul için elverişli değil. Erol, bu konuda hem terapistlerin hem de danışanların dikkatli olması gerektiği uyarısında bulundu: “Ağır psikolojik sorunu olanların online terapi almaları çok uygun değildir. Çünkü, kişilik bozuklukları olanlar veya ağır psikotik bozuklukları olanlar, online terapide istenen cevabı vermemektedirler. Duygu durum bozuklukları, depresyon veya anksiyete gibi psikolojik sorunları olanlarsa online terapiden fayda sağlayabilirler. Ancak burada uzmanlar, görüşmelerden sonraki seanslarda geri bildirim almaya dikkat etmelidir. Eğer bir ilerleme yoksa, yüz yüze görüşme yapması konusunda yönlendirme yapılmalıdır. Her zaman danışanlarımız online terapiye uygun olmayabiliyorlar. Bu konuda birkaç görüşme yaptıktan sonra çok da ısrar etmemelidirler.”
‘SAHTE’ PSİKOLOGLARA KARŞI DİKKAT EDİLMESİ GEREKİYOR
İnternet üzerinden yapılan ufak bir araştırmayla yüzlerce psikoloğa ulaşılabiliyor. Online psikolojik danışmanlık hizmeti almak isteyenler, öncelikle seans ücretlerini göz önünde bulunduruyor. Ancak bunun için belirlenmiş sabit bir tarife bulunmasa da online terapinin, yüz yüze görüşmelere göre nispeten daha ekonomik olduğunu söylemek mümkün. Erol, bu noktada da ‘sahte’ psikologlara ve casus yazılımlara karşı uyardı: “Türkiye’de psikologlara dair mesleki bir yasal düzenin bulunmaması birtakım problemleri beraberinde getiriyor. Öncelikle, kendisini psikolog olarak tanıtan kişilere diplomasının sorulması gerekiyor. Çünkü günümüzde dolandırıcılar maalesef bu alana da el attı. Bir diğer konu ise veri gizliliği. Biz psikologlar, danışanlarımızın mahrem bilgilerini, bazı özel durumlar hariç, mahkemelerle bile paylaşmıyoruz. Ancak farklı casus yazılımlarla bu veriler ele geçirilebiliyorsa, bu danışanın mahremiyetine ciddi bir şekilde etki eder. Bu tarz riskler her zaman mümkündür. Bu yüzden görüşmeler, ancak güvenilirliğinden emin olunabilecek platformlar üzerinden sağlanmalıdır.”
ONLİNE TERAPİ ALAN KİŞİLERİN DENEYİMLERİ
Daha önce online terapiye katılan kişilere yaşamış oldukları deneyimleri de sorduk. İsimlerinin paylaşılmasını istemeyen evli bir çift şu cevabı verdi: “Biz çift terapisi almaya karar verdik ama yaşadığımız şehirdeki bir psikolog bizi tanıyabilir diye çekindik. Bunun üzerine Ankara’daki bir klinik ile iletişime geçtik. Yaklaşık 10 kez terapiye katıldık. İlk seanslar çok iyi geçmediği için bırakmak istedik ama psikoloğumuzun tavsiyesi ile devam ettik. Daha sonra faydasını görmeye başladık.”
Online terapi alan bir başka kişi ise “Daha ilk seanstan bırakmak zorunda kaldım. Nedenini bilmiyorum ama daha fazla konuşmak istemedim. Daha sonra psikoloğumun kendisi beni aradı. Telefonuna bile cevap vermedim. Kendisinden kaynaklı değil bence ama ben kendimi çok huzursuz hissettim” dedi.
Önce online terapi aldığı halde, daha sonra yüz yüze terapiye geçen bir kişi ise sebebini şöyle açıkladı: “İnternetten bulduğum bir psikolog bana hemen randevu verdi. Aslında kliniği evime çok yakındı ama ben online olmasını tercih ettim. WhatsApp üzerinden görüntülü konuşmaya başladık. Birkaç kez bu şekilde devam etti. Gayet memnun kaldım ama kendimi yeteri kadar izah edemiyordum. Sanki beni yanlış anlıyormuş gibi düşünmeye başladım. Daha sonra kliniğine gitmek için randevu istedim. Beş ay boyunca gidip geldim. Bana çok iyi geldi.”