İntihal nedeniyle atılan akademisyene doktora diploması: Akademik teamüllere aykırı

Doktora tezinde intihal yaptığı için Ege Üniversitesi’nden atılan Ahmet Yıldırım’a ikinci kez doktora diploması verildi. Yıldırım’a yeniden öğretim üyesi olabilme yolu açılması tepkilere neden oldu.

Ahmet Yıldırım
Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Doktora tezinde intihal yaptığı için 2012 yılında üniversiteden atılan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Ahmet Yıldırım’a 2022 yılı şubat ayında ikinci kez doktora diploması verildi. Üniversitede uygun bir kadro açıldığı takdirde Yıldırım yeniden öğretim üyesi olabilecek.

5 YILDA 270, HAFTADA 1 MAKALE

2011 yılında Ekşi Sözlük'te “felixis” rumuzuyla yazan bir kullanıcı, "5 yılda 270 makale yazan akademisyen" adlı bir başlık açtı. Yazar, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım'ın 5 yılda toplam 270 makale (haftada yaklaşık 1 makale) yazmış olmasının biraz "tuhaf" olduğunu belirterek, bu derece yüksek bir hızla yazılan bilimsel makalelerin intihal şüphesi taşıdığını ve şaibeli olduğunu iddia etti. Yıldırım, hakkındaki intihal iddialarını çeşitli mecralarda "iftira" olarak değerlendirse de yayınlarının bazılarında intihal olduğu uluslararası kimi dergi editörlerince de tescillendi

‘KARARIN ARDINDAN ÜNİVERSİTE İLE İLİŞKİSİ KESİLDİ’

Üniversitelerarası Kurul’a, Uygulamalı Matematik Ana Bilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi kadrosunda çalışan Ahmet Yıldırım’ın doçentlik dosyası inceleme aşamasındayken, doktora tezinin yüzde yüz intihal olduğunu iddia eden bir ihbar mektubu gönderildi.

Ancak iki yıla yakın bir süre geçtiği halde üniversite yönetimi tarafından hiçbir işlem yapılmadığını fark eden Dr. Tansu Küçüköncü, bilgi edinmek üzere YÖK’e çok sayıda başvuruda bulundu. Bu başvurular üzerine Ege Üniversitesi Rektörlüğü Hukuk Müşavirliği, Küçüköncü’ye 10 Mart 2015 tarih ve 1325 sayılı yazı ile Yıldırım’ın tezinin iptal edilip edilmediğine ilişkin açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, "Soruşturma Komisyonu raporunda sunulan tüm değerlendirmelere göre; Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım'ın doktora tezinin tamamının intihal olduğu kanısında oldukları, intihalde bulunan eser açısından ise kısmi intihalin söz konusu olduğu, Yönetmeliğin II/a-3. maddesine göre intihal fiilinin cezasının 'Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma' olduğu, somut olayın bu maddeyle tamamen örtüştüğü kanaatini taşıdıkları yönünde görüş bildirildiği" ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın devamında, "Rektörlüğümüzce dosya üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde her ne kadar Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yıldırım'ın doktora tezinin tamamının intihal olması nedeniyle 'Üniversite Öğretim Mesleğinden Çıkarma' cezası ile tecziyesi gerekiyorsa da adı geçenin son 10 sene içerisinde de herhangi bir disiplin cezasının bulunmadığının anlaşılması nedeniyle Disiplin Yönetmeliği'nin 'İyi Halin Değerlendirilmesi' başlıklı 16. maddesi gereği Yıldırım'ın 'Görevinden Çekilmiş Sayma cezası' ile tecziyesi hususu Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'na gönderilmiştir" denildi.

"Doktora" unvanı alınan Yıldırım’ın tez danışmanı olan Prof. Dr. Turgut Öziş hakkında da disiplin soruşturması açıldı. Soruşturma sonucunda "iyi hal indirimi" uygulanarak Öziş'in "kınama" cezası ile cezalandırılması uygun görüldü.

‘YILDIRIM, EGE ÜNİVERSİTESİ’Nİ DÜNYA ÜNİVERSİTELERİ ARASINDA İKİNCİLİĞE YÜKSELTİYOR’

İddiaya göre, Ege Üniversitesi’nin intihal doktora teziyle ilgili soruşturma sürecinde Ahmet Yıldırım’ı korumasının en önemli nedeni, Yıldırım’ın 5 yıl boyunca haftada bir makale yazarak üniversitenin bilimsel performansına büyük bir katkıda bulunması. Bu katkı sayesinde Ege Üniversitesi, Hollanda Leiden Üniversitesi’nin 2013 yılında, 2008-2011 dönemi Web of Science (WoS) atıf indekslerine dayanarak yaptığı dünya üniversiteleri sıralamasında tüm dallar temelinde 474'üncü olarak dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi arasında yer aldı.

Ayrıca Ege Üniversitesi, "Matematik ve Bilgisayar Bilimleri" dalında da dünya ikincisi oldu. Ege Üniversitesi, Matematik ve Bilgisayar Bilimleri dalında aldığı bu ikincilikle Harvard, Chicago, Princeton, Berkeley gibi dünyanın en iyi üniversitelerini geride bıraktı. 

Ancak genel sıralamada 474'üncü olarak ilk 500’e son sıralarda girebilen üniversitenin, Matematik ve Bilgisayar Bilimleri alanında ikinci olması, uluslararası akademik topluluk arasında şüphe ile karşılandı. Bazı bilim insanları olayın üzerine gitti ve Leiden sıralaması 2013 listeleri ile WoS verileri üzerinde yaptıkları incelemeyle şüphelerinin haklılığını ortaya koydu. Yapılan inceleme, Ege Üniversitesi’nin Leiden 2013 sıralamasında elde ettiği derecelerin, Yıldırım’ın yaptığı yayın ve aldığı atıf sayılarından kaynaklandığını gösteriyordu. 

Ege Üniversitesi’nin 2013’ de aldığı beklenmedik dereceler, bilimsel üretimin sayılarla ölçülmesi konusunda uzman olan merkezin başkanı Prof. Dr. Paul Wouters’in gözünden de kaçmadı. Bilim insanlarının bu derecelerin altında yatan yayın ve atıf sayılarının şaibeli olduğuna dair bulguları Wouters’e kadar ulaştı. Bunun ardından Wouters, yaptığı özel inceleme sonunda, "Üniversiteler sıralaması, sorunlu veya hileli araştırmaları ortaya çıkarabilir mi?" başlıklı bir yazı yayımladı. Wouters bu yazıda, E.Ü rektörünü üniversitenin sıralamadaki yerinin kuşkulu olduğu konusunda bilgilendirerek, "Ahmet Yıldırım’ın konumu hakkında daha fazla bilgi verilmesini istediklerini ancak bir yanıt alamadıklarını" yazmış ve üniversitenin elde ettiği derecelerin şaibeli olduğunu tüm dünyaya ilan etmişti. Wouters yazısıyla ayrıca, Yıldırım’ın yayınları olmasaydı Ege Üniversitesi’nin Matematik ve Bilgisayar Bilimleri alanındaki yerinin 2'ncilik değil 300'üncülük olacağını da saptadı.

‘ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ OLARAK GERİ DÖNDÜ’

Mevzuata göre "intihal" nedeniyle öğretim üyeliği mesleğinden atılanlar aynı göreve tekrar dönemezken, "görevinden çekilmiş" sayılanlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94 ve 97'inci maddeleri gereğince yeniden devlet memuru olabiliyor. Yardımcı doçentlik kadrosunu intihal nedeniyle kaybetmesine rağmen "görevinden çekilmiş" sayılan Yıldırım da açtığı iptal davasını bu sayede kazanarak Ege Üniversitesi’ne geri döndü. Yıldırım’ın adı, uzun bir süreden beri Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü'nün internet sayfasında uygulamalı matematik Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi olarak yer alıyor. 

Üniversitenin matematik bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışmaya devam eden Yıldırım, geçtiğimiz şubat ayında da Prof. Dr. İsmet Karaca danışmanlığındaki, "Topolojik özellikler yardımıyla görüntü işleme problemlerinin çözümleri üzerine" başlıklı doktora tezi ile yeniden doktor unvanı aldı.

‘YILDIRIM’IN İKİNCİ KEZ ALDIĞI DOKTORA DİPLOMASI DA ŞAİBELİ’

Gazete Duvar’a değerlendirmelerde bulunan Dr. Tansu Küçüköncü, Yıldırım’ın doktora öğrencisi olmasının 2013 yılında özel Gediz Üniversitesi’nin Makina Mühendisliği doktora programına kabul edilmesiyle başladığını ifade etti. Yıldırım’ın 2. kez doktora diploması alabilmesinin de şaibeli bir işlem olduğunu iddia eden Küçüköncü, şunları söyledi:

"Üniversite, 15 Temmuz 2016 tarihinde kapatılınca Ahmet Yıldırım’ın doktora öğrenciliği YÖK kararları gereğince Kâtip Çelebi Üniversitesi, Makina Mühendisliği doktora programına aktarıldı. Yıldırım’ın süresinin dolmasına 1 ya da 2 yarıyıl kala 2018 yılı ağustos ayında Ege Üniversitesi Matematik Anabilim Dalı doktora programına yatay geçiş yaptırıldı. Yıldırım’ın 2. doktora süresi 2019’da dolmasına karşın Şubat 2022’de teslim ettiği 2. doktora tezi kabul edilip, EÜ Fen Bilimleri Enstitüsü tarafından 2. doktora diploması verildi.

‘YILDIRIM’IN ÜNİVERSİTEYE HİLELİ YATAY GEÇİŞİ İPTAL EDİLMELİ’

İntihal doktora tezini ve diplomasını iptal eden Ege Üniversitesi’nin Yıldırım’a yasalara aykırı bir şekilde bir kez daha doktora diploması alma ve öğretim üyesi olma olanağı sağladığını söyleyen Küçüköncü, üniversite için bir "onursuzluk" örneği olan bu durumun dünyada başka bir örneği olmadığını dile getirdi. Küçüköncü, son olarak şunları söyledi:

"Şimdi sıra uygun bir kadro ilan edilip Ahmet Yıldırım’ın üniversiteden kovulmuş biri olarak yeniden öğretim üyesi yapılmasına gelmiştir. Eğer bu gerçekleşirse geçmişinde bilim hırsızlığı bulunan Ahmet Yıldırım önce doçent, ardından profesör olabilecek, yöneteceği tezlerle geleceğin öğretim üyelerini yetiştirebilecek. Ahmet Yıldırım'ın üniversiteye hileli yatay geçişi iptal edilmeli, şaibeli bir şekilde 2. kez aldığı doktora diploması da iptal edilip tüm sorumlular hakkında gerekli adli ve idari işlemler yapılmalıdır. Baştan beri faili koruma yönünde davranan YÖK ve üniversite yönetiminden böyle bir işlem yapması beklenemeyeceğine göre görev cumhuriyet savcılıklarındadır. Tüm sorumlular hakkında gerekli adli ve idari işlemler yapılmalıdır."

'NİCELİĞİ KUTSAYAN BİR ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜN İÇERİSİNDEYİZ'

Eğitim Sen İzmir 3 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Doç. Ümit Akıncı’ya göre, üniversitedeki atama ve yükseltmelerin akademisyenlerin ürünlerinin niteliğine değil sadece niceliğine dayalı olarak gerçekleştirilmesi, intihal olgusunu daha da körüklüyor.

Üniversitelerde intihalin neden bu kadar yaygınlaştığını Gazete Duvar’a değerlendiren Akıncı, YÖK'ün ve üniversitelerin lisansüstü eğitim-öğretim yönetmeliklerinin intihale dair net hükümler içermediğini ifade etti. Ahmet Yıldırım örneğinde olduğu gibi meslekten çıkarmanın başka birtakım yollar ile olduğu durumlarda mesleğe yeniden dönebilmenin yasal açıdan mümkün olduğunu söyleyen Akıncı, "İntihal bu kadar yaygın iken, intihal fiili sabit görülüp disiplin cezasını alarak meslekten atılmış kişi sayısı o kadar az ki. Kaldı ki, Yıldırım örneğinde olduğu gibi kişi bazı davalar açmış ve hatta kazanmış da olabilir. Ancak intihal yaptığı uluslararası camia tarafından da sabit görülen bir kişinin yeniden doktor unvanı alması ve üniversitedeki mesleğine dönmesi akademik teamüllere tamamıyla aykırıdır. Bu noktada yasanın çevresinden dolanmak gibi bir yol izlenmiş olabilir, bu da üniversite yönetiminin açık ihmali olduğu gerçeğini gösteriyor" dedi.

‘İNTİHAL OLGUSU AKADEMİDE GÜNLÜK YAŞAMIN BİR PARÇASI OLDU’

Türkiye’de intihalin tahminlerinden çok daha ileri noktalarda olduğu bilgisini paylaşan Akıncı, her ay "tekil olay" olarak görülen örneklerin gün yüzüne çıktığını belirtti. Çözümün akademik değerlere ve ilkelere sahip çıkmaktan geçtiğinin altını çizen Akıncı, şunları söyledi:

"Elbette üniversitedeki atama ve yükseltmelerin akademisyenlerin ürünlerinin niteliğine değil sadece niceliğine dayalı olarak (bilimsel yayın sayısı, patent sayısı, öğrenci sayısı, proje sayısı vb.) gerçekleştirilmesi, akademik teşvik adı altında akademik yaşantımızın merkezine oturan 'akademik performans sistemi' gibi hususlar intihal olgusunu daha da körüklüyor. Gittikçe büyüyen ve içselleştirilen sadece niceliği kutsayan bir çürümüşlüğün içerisindeyiz. 'Kaç makalen var?', 'Kaç kitap yazdın?', 'Kaç projen var?' sorularına büyük sayılarla yanıt veremeyen akademisyenin akademiden dışlandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu da akademik teamüllerin ve ilkelerin hızla aşınması ile sonuçlanıyor."

Telefonla ulaştığımız Ahmet Yıldırım, devlet memuru olması nedeniyle izinsiz röportaj veremeyeceğini söylerken, Fen Fakültesi Dekanlığı, "Yetkililer göreve yeni atandıkları için bahse konu olay ile ilgili bilgileri bulunmamaktadır. Talebiniz onay görmemiştir" diye yanıt verdi.