İran'dan BM'ye mektup: İsrail'e yanıt verme hakkımız saklı
İsfahan'da bir askeri tesise düzenlenen saldırıdan İsrail'i sorumlu tutan Tahran hükümeti, BM'ye gönderilen mektupta, "İran, yanıt verme hakkını saklı tutmaktadır" ifadelerine yer verdi.
DUVAR - İran, İsfahan kentinde bir askeri tesise insansız hava araçlarıyla düzenlenen saldırıdan İsrail'in sorumlu olduğunu, 'saldırıya yanıt verme hakkını saklı tuttuğunu' bildirdi. İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Said İrevani, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e hitaben mektup yazdı.
AA'nın aktardığına göre İrevani mektubunda, 28 Ocak'ta İsfahan kentinde bir askeri tesise düzenlenen saldırıya ilişkin ön incelemelerin, saldırının arkasında İsrail'in olduğunu gösterdiğini ileri sürdü. Mektupta, saldırının uluslararası hukuka aykırı olduğunu aktaran İrevani, "İran, ulusal güvenliğini savunma ve Siyonist rejimin herhangi bir tehdidine veya hatalı girişimine gerekli gördüğü yerde ve zamanda kararlı bir şekilde yanıt verme konusundaki meşru ve doğal hakkını saklı tutmaktadır" ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?
İran devlet televizyonu 28 Ocak gecesi İran'ın İsfahan kentinde Savunma Bakanlığı'na ait mühimmat üretim tesisinde büyük bir patlama meydana geldiğini duyurmuştu. İran Savunma Bakanlığı da İsfahan'daki askeri tesise mikro insansız hava araçlarıyla saldırı düzenlendiğini bildirmişti. The Wall Street Journal gazetesi, 29 Ocak'ta ismi açıklanmayan Amerikalı yetkililere ve olayla ilgili bilgi sahibi kişilere dayandırdığı haberde, saldırıyı İsrail'in gerçekleştirdiğini yazmıştı.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne yakınlığıyla bilinen "Nournews" haber sitesi ise İsfahan'daki saldırıda kullanılan hava araçlarının yabancı bir istihbarat teşkilatının yönlendirmesiyle Irak'ın kuzeyindeki Kürt gruplar tarafından ülkeye sokulduğunu iddia etmişti. İran devlet medyası, saldırıdan yabancı bir ülkenin istihbarat servisini sorumlu tuttu. Söz konusu ülkenin ismi verilmezken, 'Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde bulunan devrim karşıtı Kürt grupların' saldırıya yardım ettiği savunuldu.