İSG uzmanları: İş kazalarında asıl sorun bağımsız denetimin olmaması
İş kazalarının raporlarındaki nedenler arasında ucuz iş gücü, denetimsizlik, devletin yetersiz yaptırım gücü gibi sebepler yer alıyor. İSG uzmanı Cangaytar “Devletin gücü işverenlere yetmiyor” dedi.
Pelin Akdemir
BURSA - Türkiye, ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada geçiyor. 2021 yılının ilk dokuz ayında ise en az 1674 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İş kazalarının nedenleri, ucuz iş gücü, denetimsizlik, ihmalkarlık, mevzuatla ilgili sorunlar, kâr hırsı, tecrübesiz eleman çalıştırılması, devletin yetersiz yaptırım gücü, özel sektörün kamudan daha güçlü olması olarak sıralanıyor.
Otomotiv, mobilya, tekstil alanlarında 17 Organize Sanayi Bölgesi’nin bulunduğu sanayi kenti Bursa’da hemen hemen her gün ölümlü veya yaralamalı iş kazaları yaşanıyor. İş kazalarının raporlara yansıyan nedenlerinin arkasındaki gerçeği konun uzmanları ile konuştuk.
‘İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASIYLA ÖLÜMLÜ İŞ KAZALARI ARTTI’
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Fikri Düşünceli, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile birlikte ölümlü iş kazalarının sayısının dört katına çıktığına dikkat çekti: “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıktıktan sonra iş cinayetlerinde 500’lerdeki yıllık ölüm sayısı 2 bin 500’lere çıktı.” Düşünceli, fabrikalarda yapılan denetimlerin ticarileştirildiğinin altını çizdi. Düşünceli, “İş güvenliği uzmanlarının ücretini firma ödediği için bağımsız bir denetim yapılamıyor. Ücretini aldığınız firmadan bir denetim işlemine tabi tutup, o denetim sonunda bir yaptırım uygulamanız söz konusu olamaz” diye konuştu.
Denetimlerin kâr amacı güden kuruluşlara bırakılmasından dolayı denetimlerin sağlıklı yapılmadığını kaydeden Düşünceli, şunları söyledi: “İş güvenliği firmaları, periyodik kontrol yapan firmalara dönüşmüş durumda. Bu denetimleri iş güvenliği hizmetinin yanında ücretsiz bir hizmet gibi sunuyorlar. Çoğu zaman gidilmeden, kontrol edilmeden, sadece belge düzenleyerek kontrol edilmiş gibi yapıyorlar. Bunlar patlamaların nedeni aslında.”
‘SORUN BAĞIMSIZ DENETİMİN OLMAMASI’
Fabrikalarda denetlemelerin eskiden Makine Mühendisleri Odası tarafından yapıldığını söyleyen Düşünceli, sorunun denetim elemanlarının finansmanının hizmet verdiği işletmeler tarafından karşılanması olduğunu dile getirdi. Düşünceli, “Denetimlerin kamusal bir anlayışla yapılması gerekir. İş güvenliği uzmanlarının bakanlık bünyesine geçmesi, oradan atamaların yapılması ve oluşturulacak havuzdan ücretlerini alması gerekir. Bağımsız bir denetimin ancak bu şekilde olabileceğini düşünüyoruz” önerisinde bulundu.
‘TÜRKİYE’DE İŞ DÖNÜYOR DOLAŞIYOR YİNE KAPİTALİST SİSTEMİN VAHŞİLİĞİNE GELİYOR’
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Erkan Mutlu, işverenin ihmalkarlığına dikkat çekti: “Türkiye’deki iş güvenliği sistemi sıkıntılı bir sistem. İş güvenliği uzmanları maaşlarını bağımsız bir kuruluştan almış olsalar, hiç kimseye mali olarak bağlı olmadan denetlemelerini yapıp raporlarını sunsalar, bu iş böyle olmaz. İş sahibi aynı zamanda iş güvenliği çalışanının da patronu olduğu için işverenlerin ‘tamam, bakarız’ gibi ertelemeleri bu tarz kazaların ana sebeplerini oluşturmakta. Yükün büyük bir kısmını iş güvenliği uzmanına yıkıyoruz. Türkiye’deki iş güveliği yasamız iş güvenliği uzmanını bu konuda çok yalnız bırakıyor.” Mutlu, “Geçmiş yıllardaki kazalarla ilgili raporlara baktığımızda yüzde 90 denetleme hatalarından. İş güvenliği uzmanı para kazanmak için üç kuruşa o işi yapmaya yönlendiriliyor, sorumluluk altına giriyorlar ve kazalardan sorumlu tutulacak, ceza alacak insanlar da onlar oluyorlar. Türkiye’de iş dönüyor dolaşıyor yine kapitalist sistemin vahşiliğine geliyor” dedi.
‘ÇEVİRİ YÖNETMELİKLE YÖNETİLEN BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ’
Bursa İş Sağlığı ve Güvenliği Derneği (BİGDER) Başkanı Mustafa Güveloğlu, iş kazalarında Türkiye’nin sicili bozuk bir ülke olduğunu söyledi. Yeterince yapılmayan denetimlerin pandemi sürecinden de olumsuz etkilendiğini ifade eden Güveloğlu, mevzuatla ilgili sorunları şöyle aktardı: “Kanun 2012 yılında çıktı ve o günden bugüne kamuda iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu sürekli ertelendi. Bu kanunla C sınıf uzmanlar B’nin yerine B sınıf uzmanlar A’nın yerine bakabiliyor. Uzman sayısı az olduğu için böyle bir yöntem izlendiği söylendi. Bizi pazarlayan Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri, A’nın yerine B sınıf uzman çalıştırarak C sınıf uzmana verdiği parayı vermeye çalışıyor. Bu şekilde birçok yere tecrübesiz arkadaşlarımız gitmiş olabiliyor.” Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin yurtdışından alınan yönetmelikler olduğunu dile getiren Güveloğlu, “Çeviri yönetmelikle yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. O mevzuatlar ülkenin doğasına uygun olmadığı için de herkes kitabına uydurarak iş yapmaya çalışıyor” diye konuştu. İş güvenliği için maliyet yatırımlarının da yetersiz olduğunu belirten Güveloğlu, “Taşeron firmaların müteahhitte verdiği tekliflere baktığınızda iş güvenliği ile ilgili bir kalem yoktur. Hem müteahhit hem taşeron firma iş sağlığı ve güvenliği kalemini kendisine maliyet olarak görüyor” dedi. “Düşünün ki, siz bana maaş veriyorsunuz, ben size işinizi durduracağımı söylüyorum. Böyle bir şey olabilir mi?” sorusunu yönelten Güveloğlu, mevzuatın baştan yazılması gerektiğine dikkat çekti: “Ortak sağlık güvenlik birimleri, insan pazarlayan insan kaynakları şirketi gibi çalışıyor. Sadece fatura kesiyor. OSGB’ler değnekçi başına döndü. Yerel bazlı şirketler değil ama büyük OSGB’lerin mantığı değişmeli. ‘İş Sağlığı ve Güvenliği uzmanlarının maaş aldığı alan neresi olmalı?’ bu soru cevaplandırılmalı.”
‘İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARI İŞVERENİN VEKİLİYMİŞ GİBİ SORGULANIYOR’
İş kazalarında kolluk kuvvetlerinin dosya kapamaya yönelik yaklaşımı ve bilirkişilerin tutumlarına da değinen Güveloğlu, iş güvenliği uzmanlarının iş kazalarında ‘günah keçisi’ olarak ilan edildiklerini söyledi. Türkiye’de iş güvenliği uzmanlarının işverenin vekiliymiş gibi sorgulandığını veya dava edildiğini ifade eden Güveloğlu, şöyle konuştu: “Yönetmelikte ‘iş güvenliği uzmanları işverene karşı görevini ihmal suçu işleyebilir’ maddesi yer alıyor. Eğer işverenin iş güvenliği uzmanına karşı bir suçlaması yoksa bizim mahkemeye bile çıkmamamız gerekiyor. İşveren ‘bu kazanın sebebi benim uzmanımdır’ derse biz davaya müdahil olmalıyız. Türkiye’de sistem böyle çalışmıyor. Hâkim ve savcılar, bilirkişiye kazazedeye, işverene ve iş güvenliği uzmanlarına da tali ya da asli kusur yazmaları talimatını veriyor. Mahkemeye gittiğimiz zaman da bilirkişinin verdiği raporu çürütmeye çalışıyoruz.”
‘DEVLETİN GÜCÜ İŞVERENLERE YETMİYOR’
İşverenin ucuz iş gücü ile işçiyi çalıştırmasına dikkat çeken İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Cemal Cangaytar, “En büyük sebeplerden biri, yetkin olmayan işe yetkin olmayan personelin verilmesi. Birinin bir işte uzun yıllar çalışması o kişinin o işi kalifiyeli bir şekilde yapacağı anlamı taşımıyor” şeklinde konuştu. İnşaat sektöründe kazaların fazla olmasının sebebinin de aynı olduğunu belirten Cangaytar, şunları kaydetti: “Vasıfsız elemanların, kas gücüne dayalı çalıştırılması inşaat sektörünün ölümlü iş kazalarında birinci sırada olmasına neden oluyor. Biz Bursa’da üç günde arka arkaya üç ölümlü iş kazası yaşadık. Patlama oldu, bir fabrikada forkliftten mal indirilirken işçinin üzerine düşmesiyle işçi hayatını kaybetti, yangın çıktı. Kazaların yaşanmasında asıl sebep denetimsizlik değil devletin yaptırım gücünün olmaması. Bir fabrikaya denetim gittiğinde güçlü fabrikalara ceza yazılamıyor. Devletin gücü işverenlere yetmiyor. Özel sektör devlet kurumlarından daha güçlü.”