Işıl Kasapoğlu: Tiyatro, üç bin yıldır olduğu gibi yerli yerinde...

26. İstanbul Tiyatro Festivali’nin küratörü Işıl Kasapoğlu'yla festivali konuştuk. Kasapoğlu, "Bir festival, dünyanın daha güzel bir yer olması için harcanan bir çabadır" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 26. İstanbul Tiyatro Festivali, 25 Ekim-26 Kasım tarihleri arasında izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor. Bu yıl, yazıp yönettiği 100’den fazla oyunla ve kurduğu topluluklarla Türkiye tiyatrosunun son 40 yılındaki en önemli isimlerinden Işıl Kasapoğlu küratörlüğünde düzenlenecek festival, Türkiye’den ve yurtdışından, yeni oyunlardan yenilikçi performanslara, toplam 24 tiyatro, performans ve dans gösterisini bir araya getirecek.

Işıl Kasapoğlu ile bu yıl "Tiyatro Yerli Yerinde" sloganıyla gerçekleştirilecek İstanbul Tiyatro Festivali'ni konuştuk. 

Işıl Kasapoğlu

'FESTİVAL, DÜZENLENDİĞİ ŞEHİR İÇİN DEĞİL ÜLKESİ İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİDİR'

İstanbul Tiyatro Festivali, bu yıldan itibaren küratörlük sistemine geçerek, programını yeni bir yapıyla şekillendirmeye hazırlanıyor. 26. İstanbul Tiyatro Festivali’nin küratörlüğünü de siz üstlendiniz. Bu görevin sizin için nasıl bir anlamı var?

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) her zaman kültür-sanat alanında hepimizin başvurduğu, açlığını, susuzluğunu giderdiği bir yer oldu. İstanbul Tiyatro Festivali küratörlüğü için beni aradıklarında mutlu oldum elbette. Bir festival yalnızca düzenlendiği şehir için değil ülkesi için de çok önemlidir; bir kutlamadır, bir beslenme alanıdır… Yerel ve evrensel olarak bir kucaklaşmadır. Dünyanın daha güzel bir yer olması için harcanan bir çabadır. Üstlendiğim görev bana işte bunları ifade ediyor. Hem korkutuyor hem de mutlu ediyor beni…

Festival bu yıl, “Tiyatro Yerli Yerinde” sloganıyla izleyicilerle buluşacak. Özellikle ekonomik kriz nedeniyle fatura ödeyememekten kapanmaya kadar birçok zorluk yaşayan tiyatro sahnelerini de göz önüne alırsak, bu slogan hakkında neler söylemek istersiniz, neden bu slogan seçildi?

Bu sene 26. İstanbul Tiyatro Festivali için “Tiyatro Yerli Yerinde” sloganını seçmemizin iki sebebi var. Bu slogan hem yerli tiyatronun gücüne vurgu yapıyor hem de pandemiye, ekonomik zorluklara, yasaklamalara, yani her şeye rağmen tiyatronun, üç bin yıldır olduğu gibi, yerli yerinde olduğunun altını çiziyor. Ve pandeminin ardından seyirciyi yeniden, eskisi gibi, oyunları yerinde yani sahnede izlemeye davet ediyor.

''BU DÖNEMDE BİR FESTİVAL NE ANLATMALI?' SORUSUNDAN YOLA ÇIKTIM'

Festival kapsamında Türkiye’den 15 yeni oyun ilk defa izleyicilerle buluşacak. Zülfü Livaneli, kaleme aldığı ilk tiyatro oyunu ‘Duvar’ ile festivale konuk olurken; Selçuk Yöntem, festivale özel olarak ‘İlyada’ oyunuyla sahnede izleyicilerle buluşacak, Ortaoyuncular ise, Ferhan Şensoy’un vefatından sonra Şahları da Vururlar ile sahnelere dönerken tarihi Ses Tiyatrosu da perdelerini yeniden festivalde açacak. Bu oyun seçkisine nasıl karar verdiniz?

26. İstanbul Tiyatro Festivali seçkisini oluştururken, “Bu dönemde bir festival ne anlatmalı?” sorusundan yola çıktım. Programın yerli oyunlara yer açarken izleyiciyi ufkunu genişletecek uluslararası yapımlarla da buluşturması, çeşitliliği, farklı disiplinleri içinde barındırması, genç sanatçıları teşvik etmesi ve elbette ustalara saygı duruşunda bulunması benim için önemli noktalardı. Programı bu hususları gözeterek oluşturdum, meslektaşlarımla konuşup onları festivale davet ettim, festival için oyun üretmeleri konusunda onları yüreklendirdim, teşvik ettim.

"Bergen"in yönetmenleri M. Caner Alper ve Mehmet Binay ikilisi ilk tiyatro oyunlarını festivalin açılışı için yaptı; Okan Bayülgen festival için bir Richard yorumu hazırladı, Ali Poyrazoğlu festivale özel yepyeni bir gösteri tasarladı, Selçuk Yöntem, Ece Dağıstan Say ile birlikte, sadece festivale özel, müzikli okuma formatında bir İlyada sahneleyecek, Zülfü Livaneli ilk tiyatro oyununun prömiyerini festivalde yapacak, Ses Tiyatrosu festivalle açılacak… İşte 26. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı böyle ortaya çıktı…

26. İstanbul Tiyatro Festivali afişi

Festivalde Molière’in doğumunun 400. yılı hem yurtdışından hem Türkiye’den yapımlarla kutlanırken, Pasolini’nin 100. doğum yılı da özel bir gösterimle anılacak. 26. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında toplamda 24 tiyatro, performans ve dans gösterisi yer alacak. Yurt dışından gelen oyunların seçkisini oluştururken hassasiyetleriniz neler oldu?

Bu yıl İstanbul Tiyatro Festivali’nin programında Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya, KKTC ve Yunanistan’dan 7 yapım sahnelerde, 3 yapım ise perdede izleyicilerle buluşacak. Bu seçkiyi hazırlarken uluslararası sahnedeki yeni yönelim ve çalışmaları festival seyircisiyle buluşturmak üzere yola çıktık. Festival seyircisi uluslararası seçkide günümüz tiyatrosunun önemli yönetmen ve koreograflarının eserlerini izleme fırsatı bulacaklar. Akram Khan gibi ülkemizde uzun süredir beklenen isimlerle buluşacaklar. Ben Duke, Euripides Laskaridis gibi Avrupa tiyatrosunun yükselen yıldızlarını tanıma imkânına sahip olacaklar. Ayrıca bu yıl Molière’in 400. yaş kutlamaları kapsamında Comédie-Française’nin sahnelediği üç oyunu; Hastalık Hastası, Kibarlık Budalası ve Tartuffe ya da İkiyüzlülük oyunları 12 Kasım Cumartesi günü Atlas 1948 Sineması’nda peş peşe izlenebilecek; bir Molière Maratonu olacak yani…

İzleyicileri neler bekleyecek, son olarak ne söylemek istersiniz?

Farklı disiplinlerden gösterilerin yanı sıra festival boyunca ücretsiz olarak düzenlenecek paneller, resim sergisi, kukla yapım atölyesi, swing partisi… İzleyicileri, her etkinliğinden zevk alacakları, doyurucu bir festival bekliyor.