İskoçya'dan dünyaya: Dedektif John Rebus serisi
Yazar Ian Rankin'in 'Düğümler ve Haçlar' romanı, Esin Eşkinat çevirisiyle Alfa Yayınları tarafından yayımlandı. Roman, akıcı dili ve alışılmışın dışında çizilmiş dedektif karakteriyle dikkat çekiyor.
İskoç yazar Ian Rankin dünyanın önemli polisiye yazarlarından biri olarak bilinir, hatta bununla ilgili pek çok ödüle layık görülür ama enteresandır, Rankin’in yola çıkarken böyle niyeti yoktur. Yani Rankin polisiye romanlar yazmak istemez.
Rankin, 1986’da yayınladığı 'The Flood' adlı ilk romanında, geçmişte işlenen bir kaza üzerinden bir aile hikâyesi anlatır. Bir sonraki yıl yayınladığı 'Düğümler ve Haçlar'da karşımıza yine sorunlu bir aile, yine sorunlu bir başkarakter çıkar. Ancak bu kez başkarakteri Dedektif John Rebus’tur.
Kitapçılar, 'Düğümler ve Haçlar'ı şöyle bir kurcalayıp onu Suç-Polisiye raflarına koyarlar. Rankin pek çok kitapçının da benzer bir tercihte bulunduğunu görünce şaşırır. Hatta kitabını çaktırmadan alıp başka raflara koyar. Kendini bir tür yazarı olarak görmek ve sunmak istemez ama okurlar John Rebus’u zamanla çok severler. Rankin de durumu kabullenip Rebus’un başka maceralarını yazmaya başlar. Böylece seri, 1987’den 2022’ye kadar toplamda 24 kitaba ulaşır ve 22 dile çevrilir.
GEÇMİŞİN HAYALETLERİ
'Düğümler ve Haçlar'ın kaba konusuna bakalım:
Eski bir asker olan John Rebus, Özel Hava Birliği’nden (SAS) büyük travmalarla ayrılır ve Edinburgh Polis Teşkilatı’nda göreve başlar. Orta yaşlı, yalnız bir adamdır Rebus. Ne kardeşiyle ne küçük kızıyla sağlıklı bir bağı vardır. Vakadan vakaya savrulan ortalama bir dedektiftir.
Romanın başında, Edinburgh’ta iki kız çocuğunun kaçırılıp öldürüldüğünü okuruz. Davayı soruşturan ekibe Rebus’u da dahil ederler. O da kolları sıvayıp araştırmalara başlar ama kendi rahat alanından çıktığına da çok memnun değildir. Yani Rebus, polisiye romanlarda gördüğümüz o mutlak adil, disiplinli ve gözü pek kahramanlara benzemez. Çok fazla zaafı vardır. Bunların başında da orduda yaşadığı travmalar gelir.
Ayrıca çok zeki, çok pratik düşünen biri de değildir Rebus. Soruşma sürecince kendine pek çok isimsiz mektup gelir. Rebus bunları soruşturma dosyasıyla ilişkilendiremez. Diğer bir deyişle; tıpkı yazarı Rankin’in polisiyeden kaçması gibi, Rebus da bir polisiye roman içinde olmak istemez sanki.
Soruşturma devam ederken üçüncü bir kız çocuğu daha kaçırılıp öldürülür. Dördüncü kız kaçırıldığındaysa Rebus şimdiyi düzeltmek için geçmişine gitmek zorunda olduğunu anlar. Böylece işler hepten karmaşıklaşır.
KURGU VE GERÇEK
Rankin 'Düğümler ve Haçlar'ı tasarlarken polisiye bir romandan ziyade, 'Dr Jeykll ve Mr Hyde' tarzında psikolojik gerilimin yüksek olduğu bir eser yazmak niyetindedir. Edinburgh’un Dr Jeykll’ı olarak da Rebus’u görür. Ancak yarattığı karakter ve o karakterin uğraşları Rankin’in fikrini epey geride bırakır.
Bu yıllarda, kendi halinde bir yüksek lisans öğrencisi olan Rankin, polisiyeyle pek alakası olmadığı için Borders Emniyet Müdürü’ne bir mektup yazar ve “Efendim, Edinburgh polisinin gerçek doğasını ortaya çıkaracak bir roman yazıyorum. Bana yardım eder misiniz?” diye sorar. Emniyet Müdürü de onu Leith’teki bir polis karakoluna yönlendirir.
Rankin olayın devamını January Magazine’e verdiği bir röportajda şöyle anlatır: “Karakola gittim. Tıraşsız, uzun yağlı saçlı, kan çanağına dönmüş gözlerimle oraya doğru yürüdüm. Bir gece önce içki içmiştim. 24 saattir uykusuzdum. Her neyse, defteri ve kalemi olan bir serseri gibi görünüyordum. İki dedektif bana şüpheyle baktı ve ‘Kitabın ne hakkında?’ diye sordu. Ben de, ‘İki çocuk kaçırılıyor ve dedektifin, cinayeti kimin, neden işlediğini bulması gerekiyor,’ dedim.
İşin tuhaf kısmı şudur: Polisler o sırada 7 çocuğun kaçırılıp öldürüldüğü bir dava üzerinde çalışmaktadırlar. Karşılarında böyle bir “serseriyi” görünce, yardım etme bahanesiyle onu iyice bir sorgularlar. Hatta, “X günü neredeydin?” gibi birtakım sorular bile sorarlar. Ancak Rankin işin aslını anlamaz. Bütün iletişim bilgilerini verip karakoldan çıkar. Şüpheli konumda olduğunu ise günler sonra fark eder.
'Düğümler ve Haçlar' gerek akıcı dili ve alışılmışın dışında çizilmiş dedektif karakteriyle, gerekse de, en az kitabı kadar enteresan olan yazılış ve yayımlanış süreciyle dikkat çeken bir kitaptır. Başta da söylediğim gibi, Dedektif John Rebus serisi -şimdilik- 24 kitaba ulaşmış durumda. Bu kitapların 17 tanesi Alfa Yayınları etiketiyle Türkçeye çevrildi. Seriyi çeviren isimler şu şekilde: Cem Demirkan, Dilek Şendil, Özge Kayakutlu, Adnan Elmasoğlu ve Esin Eşkinat.
Ayrıca Rebus serisinin, başta televizyon dizisi olmak üzere, pek çok kez radyo ve sahne tiyatrosuna uyarlandığını da belirtmekte fayda var.