İspanyolca'da en çok okunan yazar Isabel Allende'den 80. yaşında yeni roman

Isabel Allende'nin yeni romanı 'Violeta', 25 Ocak 2022'de dünya lansmanını yapacak. Allende romanda, İspanyol gribinden günümüze sarsıcı iki büyük salgını anlatıyor.

Google Haberlere Abone ol

Çeviri: Özgür Duygu Durgun

DUVAR - Isabel Allende'nin amcası, Şili'nin eski Cumhurbaşkanı Salvador Allende'ydi. General Pinochet'nin faşist darbesinde sadece Şili değil, Allende ailesi de ağır bedeller ödedi. Genç kadın, fırtınalı bir hayat sürdü. Sürgünlüğünde önce gazetecilikle, ardından edebiyatla tanıştı. 1982'de ilk romanı 'Ruhlar Evi' ile dünyaca tanınan bir yazar oldu. Halen hayatta olan yazarlar arasında İspanyolca'da en çok okunan yazar olan Isabel Allende, bu ay içinde dünya lansmanını yapacak olan yeni romanında İspanyol gribinden günümüze sarsıcı iki büyük salgını anlatıyor.

Allende, 1942 yılında Peru’nun başkenti Lima’da doğmuş, birkaç yıl sonra ailesi Şili’ye göç etmişti. Amcası Salvador Allende’nin 1973’te öldürülmesinden sonra ailesiyle birlikte Venezuela’ya sığındı. 17 yaşında gazeteciliğe başladı. Daha sonra San Francisco’ya yerleşti. 1982’de yayımlanan ilk romanı 'Ruhlar Evi'ni, 1984’te 'Aşktan ve Gölgeden', 1985’te 'Eva Luna' adlı romanları, 1989’da 'Eva Luna Anlatıyor' adlı öykü kitabı izledi. 'Sonsuz Düzen' adlı romanı 1991’de, 'Paula' 1994’te, 'Kaderin Kızı' 1999’da, 'Sararmış Bir Fotoğraf' 2000’de, 'Yüreğimdeki Ülkem' 2003’te yayımlandı. 'Canavarlar Kenti', 'Altın Ejder Krallığı' ve 'Pigmeler Ormanı' adlı romanlardan oluşan gençlik üçlemesini kaleme aldı. Gerçekçi bir anlatım ve siyasal bir yaklaşım ile büyülü gerçekçiliğin gerçeküstücü geleneğini ustaca kaynaştıran Isabel Allende'ye yakıştırılan sıfatların başında, ''Büyülü gerçekliğin Latin Kraliçesi'' geliyor.

Kitapları 42 dile çevrilen, 75 milyon satan, birçoğu sinemaya da uyarlanan Allende, dünyanın en çok satan yazarlarının başında geliyor. Bu yıl 80 yaşına girecek olan Isabel Allende, okurlarını üzmedi ve yeni romanı 'Violeta'yı kaleme aldı. 25 Ocak 2022'de dünya lansmanı yapılacak olan romanda Allende, İspanyol gribinin yaşandığı 1920'lerden Covid-19 pandemisi ve 2020'lere uzanan bir hikâye anlatıyor bu kez.

Yeni romanı 'Violeta'nın yayınlanacak olması nedeniyle dünya basınına söyleşiler veren yazar, The Guardian gazetesinin 15 Ocak 2022 tarihli sayısında kendisiyle yapılan röportajda, Şili'de Aralık ayında yapılan devlet başkanlığı seçimlerini de yorumladı. 1970'lerde amcası Salvador Allende'nin zaferinden neredeyse yarım asır sonra yeniden bir sosyalist adayın, Gabriel Boric'in kazanmasına dair şu yorumu yaptı Allende: "Seçim sonuçlarını duyunca kendimi mutlu hissettim. Yeni başkan çeşitlilik, adalet ve her kesimi kucaklama konusunda duymak istediklerimin tümünü ifade etti. Henüz 35 yaşında, neredeyse torunum yaşında. Sonunda gençleri işin başında görmek inanılmaz mutluluk veriyor."

Isabel Allende, The Guardian'ın sorularını yanıtladı.

Yeni romanınız 'Violeta'ya nasıl başladınız?

Covid-19 salgını öncesinde annemi kaybettiğim dönemde bazı fikirler oluşmuştu kafamda. Annem 1920 doğumluydu. O yıllarda İspanyol gribi Latin Amerika'ya da ulaşmıştı. Dolayısıyla hikâyenin bir salgınla başlayıp, bugün bir başka salgınla kapanması çok doğal geldi. Hiçbir zaman yazarken herhangi bir planım veya mesaj kaygım hiç olmadı.

'BİRİLERİNE BAĞIMLI YAŞIYORSAN ORADA FEMİNİZMDEN BAHSEDEMEYİZ'

Hikâyenin gizli kahramanı anneniz mi?

Violeta, annemle aynı sosyal sınıftan ve hayattan gelen biri. Okurların çoğu romanın Şili'de geçtiğini anlayacaktır. Annem, en az romanın kahramanı Violeta kadar güzel, yetenekli, ileriyi gören bir kadındı ama Violeta'nın tam aksine, annem bağımlı bir kadındı. Romanın kahramanı ise kendi hayatını kazanan özgür biri. Kendi kendinin arkasında duramıyorsan ve birilerine bağımlı yaşıyorsan orada feminizmden bahsedemeyiz. Çünkü bu durumda senin hayatın için kararları başkaları alıyordur. Annem biraz böyle bir kadındı. Violeta ise tam tersi oldu.

'Violeta', bir mektup roman. 'Ruhlar Evi' de büyükbabanıza yazdığınız bir mektuptan doğmuştu. İyi bir mektup yazarı olduğunuz söylenebilir mi?

Anneme yazardım. O da yıllarca her gün bana yazdı. Oğlum, bu mektupları dijital ortama aktarmak için kolları sıvadığında gördük ki evde annemden gelmiş olan yaklaşık 24 bin mektup var. Her şey, tüm hayatı o mektuplardaydı. Tabii benim hayatım da. Annem artık yanımda değil, hayatımın kaydını tutacak kimse yok artık. Belki bu yüzden günlerin çok hızlı geçtiğini duyumsuyorum.

Violeta, Isabel Allende, 400 syf., 2022.

Pandemide neler yaptınız?

Pek çok şey. Son iki yıl içinde kurgu dışı bir feminist kitap olan 'Kadının Ruhu'nu (The Soul of a Woman) yazdım. 'Violeta'yı bitirdim. Mültecileri konu alan, 2023'te basılacak bir roman daha yazdım. Bütün yazarların arzu ettiği üç şeye sahip olduğum şanslıyım herhalde; sessizlik, yalnızlık ve zaman.

'ÖFKELİYDİM ÇÜNKÜ DÜNYA HİÇ ADİL DEĞİLDİ'

'Kadının Ruhu'nda, feminizm sözcüğünün anlamını bilmeden feminist olduğunuzu söylediniz.

Evet, bir kız çocuğu olarak dünyaya gelmek, pek çok insan gibi, benim için pek de avantajlı olmadı. Bunun ayırdına hayli erken yaşlarda
varmıştım. Aynı zamanda sosyal adaletsizlikle de tanışmıştım. Öfkeliydim çünkü dünya hiç adil değildi.

Adaletsizlik sizi hala öfkelendiriyor öyleyse?

Elbette, o zamanlar duyduğum öfke hala içimde mevcut. Kendimi olabildiğince sakin tutmaya çalışıyorum.

Sizce feminist hareketin henüz tamamlamadığı en önemli misyon ne?

Patriyarkayı tepetaklak etmek. Adım adım ve sabırla ilerliyoruz. Bana sorarsanız tempo çok ağır ve sanırım ben bu değişimi göremem. Ama eninde sonunda mutlaka olacak.

'KURGU DEĞİLSE İNGİLİZCE YAZIYORUM AMA KURGUYSA İSPANYOLCA OLMAK ZORUNDA'

ABD'de yaşıyorsunuz. İngilizce yaşamak, İspanyolca yazmak nasıl bir şey?

Bazen İspanyolca konuşmayı unuttuğum oluyor zira bazı şeyler sadece İngilizce söylendiğinde anlamlı. Kurgu değilse İngilizce yazıyorum ama kurguysa İspanyolca olmak zorunda. Çünkü kurgu organik bir şekilde akan bir şey. Sanki daha çok beyninizle değil de midenizle alakalı.

Son evliliğinizden beklentileriniz neler? (Isabel Allende, üç kez evlendi. 27 yıl süren ikinci evliliğini 2015'te sona erdiren yazar son evliliğini ise yaklaşık 2 yıl önce tam 77 yaşındayken, Roger Cukras ile yaptı.)

Benim gibi geç yaşta yeniden evlendiğinizde ağır bir bagajı beraberinizde taşıyorsunuz. 77 yaşına gelmiş birinden evlenmesini bekler misiniz? Ama oldu işte. Adamcağız beni radyoda dinlemiş ve aşık olmuş. Evlenmemizin tek nedeni onun evlilik meselesine çok fazla önem vermesiydi. Fakat en son bomba eşimin 7 yaşındaki torunundan geldi. Ufaklık bir gün kütüphanedeki görevliye Isabel Allende'yi tanıyıp tanımadığını sormuş. Görevli ''Evet tanıyorum'' demiş, ''Bazı kitaplarını okudum''. Bizimki duraksamış ve kütüphaneciye şöyle demiş; ''Biliyor musun, o benim büyükbabamla yatıyor!''

Kitaplarınızı  8 Ocak'ta yazmaya başlıyorsunuz, neden?

Bu, hayatımın çok karmaşık bir döneminde tamamen batıl inançlarla verdiğim bir karardı, sonradan kural gibi hayatıma yerleşti. Sadece o da değil, yeni bir kitap yazmaya oturduğumda kendime bir fincan adaçayı yapar, mumları yakar ve tüm gün oda kapısını kapalı tutarım. Dışarı çıktığımda bir bakarım ki mail kutum dolmuş, birilerinden çiçekler gelmiş, dostlarım bana portakallı çikolata yollamış. İşte bunlar bana güç ve neşe katar.

'EVDE ASLA KİTAP BİRİKTİRMEM'

Kitap biriktir misiniz?

Birilerine veririm, evde asla biriktirmem. Bugüne kadar sakladığım tek kitap 10 yaşındayken üvey babamın hediye ettiği 'Shakespeare'in Tüm Eserleri' oldu.

Okumadığınız için kendinizi suçladığınız bir klasik var mı?

'Karamazov Kardeşler' sanırım. Okurken sıkıldım.

Çocukken nasıl bir okurdunuz?

Benim zamanımda televizyon yoktu. Radyo dinlemek yayınların avam olduğu gerekçesiyle, büyükbabam tarafından yasaklanmıştı. Sinemaya da hiç gitmedim. Bu nedenle iyi bir kitap okuru oldum. Büyürken hep yalnız ve kızgındım. Her şeyden kaçmak için kitaplara sığındım.