'İsrail, planın açığa çıkmasından korktu': Lübnan’daki patlamalarda 6 cevapsız soru
Lübnan’da Hizbullah üyelerinin de kullandığı çağrı cihazı ve telsizlerdeki patlamalarla ilgili bir dizi iddia ortaya atılsa da belli başlı altı sorunun cevabı halen yanıt bulmuş değil.
DUVAR - Lübnan’da salı ve çarşamba günleri Hizbullah üyelerinin de kullandığı mobil çağrı cihazları ve el telsizlerinde yaşanan patlamalarda en az 37 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Hizbullah ve Lübnan, cihazların patlatılmasından İsrail’i sorumlu tutarken, saldırıları resmi olarak üstlenmeyen İsrail’in Savunma Bakanı Yoav Gallant, çarşamba günü yaptığı açıklamada, savaşta yeni bir aşamaya geçildiğini söyledi. Patlamalarla ilgili halen cevaplanmamış sorular ise dünya kamuoyunu meşgul etmeyi sürdürüyor.
BBC’nin haberine göre, patlamalarla ilgili cevapsız ilk soru, çağrı cihazlarına 'nasıl sızıldığı' konusu. Olayın ardından gündeme gelen ilk iddia, cihazların ‘karmaşık bir hackleme’ ile karşı karşıya kaldığı yönündeydi. Ancak, uzmanlar bu savı reddeden değerlendirmelerde bulundu. Buna göre, söz konusu hasarın ortaya çıkması için cihazlara henüz Hizbullah’ın eline geçmeden patlayıcıların yerleştirilmiş olması gerekiyordu. Patlamada hasar gören cihazların üzerinde ise Tayvanlı elektronik şirketi Gold Apollo’nun adı vardı.
Basınında çıkan haberlerde, söz konusu cihazlar Hizbullah’a verilmeden önce İsrail’in dış istihbarat servisi Mossad’ın cihazların içine patlayıcı yerleştirmiş olabileceğine işaret edildi. BBC, şirketin ofislerini ziyaret etti. Şirket kurucusu Hsu Ching-Kuang, yaşananlar karşısında şok içinde görünüyordu. Hsu, söz konusu operasyonla bağlantıları ya da ilgileri olduğunu reddetti. Hsu, bunun yerine üç yıl önce kendi markalarını kullanarak üretim yapma hakkı verilen Macaristan merkezli BAC Danışmanlık şirketine işaret etti. Hsu, BAC’den para transferlerinin ‘çok garip’ olduğunu, ödemelerle ilgili sorunlar yaşandığını, ödemelerin Orta Doğu’dan geldiğini anlattı.
Bu noktada cevabı netlik kazanmayan ikinci soru ise Macaristan merkezli bu şirketin tüm bunlarla ne alakası olduğuydu. BBC, BAC Danışmanlık şirketinin başkent Budapeşte’deki ofisine de gitti. İbraz edilen adresi 12 diğer şirket daha paylaşıyordu ve binadaki hiç kimse BBC’ye BAC ile ilgili hiçbir şey söyleyemedi. Macaristan’daki yetkililer de şirketin ülkede ‘bir üretim ya da faaliyet alanı olmayan ticaret aracısı’ olduğu bilgisini verdi. BAC’nin LinkedIn’deki broşürü, şirketin sekiz kurumla çalıştığını iddia ediyordu. Bunların arasında Birleşik Krallık Uluslararası Kalkınma Departmanı (DfID) da vardı. Kurumun sorumluluklarını üstlenen Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı, BBC’ye soruşturma aşamasında olduklarını belirtti. Ancak, ilk belirlemeler BAC ile herhangi bir ilişkinin olmadığı yönündeydi.