İstanbul'da bir hayalet dolaşıyor

Kaya Tanış’ın yazdığı 'Burası Orası Değil (Hayalet Oğuz Kitabı), Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı. Tanış, kitapta Hayalet Oğuz'la ilgili eksik bilinenleri belgeleriyle ortaya koyuyor.

Google Haberlere Abone ol

Edebiyat dünyası birbirinden değerli yazar ve şairlerle dolu olsa da, yazdıklarından ziyade yaşadıklarıyla dönemine damga vuran isimler de var aralarında. Oğuz Halûk Alplâçin, namıdiğer Hayalet Oğuz da bu insanlardan biriydi.

2 Eylül 1929’da doğdu Hayalet Oğuz. Doğum yeri Ankara diye geçse de aslında Kırıkkale’ydi. (Kırıkkale o zamanlar Ankara’nın bir ilçesidir.) Hayalet Oğuz’un hayatla yaşadığı ilk uyumsuzluklar bu yıllarda başlamıştı ama onu edebiyatımızın unutulmazları arasına yerleştirecek olan yıllar 1950’lerden sonra, İstanbul’da yaşanacaktı.

Bilindiği üzere 1950 kuşağı yazar ve şairleri sadece dönemlerini değil, günümüzü dahi etkileyen eserler ortaya koyarak edebiyatımızda ciddi bir kırılma yaratmışlardı. Bu kırılmada şüphesiz ki Beyoğlu mekânlarının da bir payı vardı. Şu an pek çoğumuzun kitaplığında kendine yer bulan yazarlar, şairler, oyuncular, sanatçılar Beyoğlu kafelerinde, meyhanelerinde yan yana gelir, fikir alışverişiyle, sert tartışmalarla yeni bir estetiğin, yeni eserlerin peşine düşerlerdi.

İşte bu yazar çizer masalarının olmazsa olmazlardan biri de Hayalet Oğuz’du. Öyle ki, neredeyse tanımadığı kimse yoktu. Herkesle oturup kalkar, herkesle sohbet ederdi. Dolayısıyla sanat camiasının bütün yeni haberleri ondaydı.

Yersiz yurtsuz biriydi Hayalet Oğuz. Selahattin Hilav’ın kendisine taktığı lakap gibi hayaletti. Ne bir evi vardı ne de üzerine giyeceği doğru düzgün kıyafetleri. Sürekli birilerinin evinde kalırdı. Bir gece diye gelirdi, sonra o bir gece, hafta; o bir hafta, ay olurdu. Çok zor duruma düşer de kalacak bir yer bulamazsa bir pansiyona girerdi, parası bittiğindeyse yaptığı çeviriyi rehin olarak oradaki görevliye bırakırdı.

Sürekli çeviri yapardı Hayalet Oğuz. Şiirler, öyküler de yazardı ama esas parayı çeviriden kazandığı için ölümüne değin onlarca çeviri yaptı. Yine de çok parası yoktu. Hep nasıl biliniyorsa öyleydi; yoksul, zayıf, hayalet.

'MUHALİFLER MUHALİFİ BİR ENTELEKTÜEL'

Dönemindeki hemen her yazarın, şairin Hayalet Oğuz’la bir anısı vardı. Günlüklerde, anılarda, yazıya geçmemiş hatıralarda mutlaka Hayalet Oğuz da kendine bir yer buluyordu. Herkese parça parça dağılmış da olsa Hayalet Oğuz’u hatırlamak yine de çok kolay değildi. Onu günümüz okuruna yeniden hatırlatan belki de ilk çalışmayı yapan Sezer Duru ve Orhan Duru’ydu. 'O Pera’daki Hayalet' ismini verdikleri kitapları 90’lı yıllarda Yapı Kredi Yayınları etiketiyle yayımlanmıştı. Hem yapılan titiz araştırmalardan hem de Duru çiftiyle Hayalet’in birebir arkadaş olmalarından dolayı 'O Pera’daki Hayalet' kitabı çok önemlidir.

Burası Orası Değil - Hayalet Oğuz Kitabı, Kaya Tanış, 568 syf., Kırmızı Kedi Yayınevi, 2021.

Geçtiğimiz günlerdeyse Hayalet Oğuz’la ilgili yeni bir araştırma daha yayınlandı. Kaya Tanış’ın yazdığı 'Burası Orası Değil (Hayalet Oğuz Kitabı) Oğuz Halûk Alplâçin Yaşamı ve Eserleri' adlı kitap Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle raflardaki yerini geçtiğimiz günlerde aldı.

Hayalet Oğuz’a dair yapılan en kapsamlı çalışma olarak niteleyebileceğimiz 'Burası Orası Değil'de, Tanış’ın titiz bir araştırma yürüttüğünü anlıyoruz. Kitap oldukça geniş bir zaman diliminde ve sabırlı bir yol katettikten sonra ortaya çıkmış. Bu yolda Hayalet Oğuz’a dair efsaneleşen, gerçek dışı “anı”lardan uzak durduğunu belirten Tanış, onunla ilgili bölümler/parçalar içeren dönemin neredeyse bütün kitaplarını incelemiş. Tezer Özlü, Ece Ayhan, Leyla Erbil, Ahmet Oktay gibi isimler ilk göze çarpanları. Bunların yanı sıra yaptığı görüşmeler, oralardan edindiği notlar, fotoğraflar da epey kıymetli.

Hayalet Oğuz’un hayat hikâyesinin ardındansa eserlerini görüyoruz. Yazdığı-çevirdiği bütün şiirler, öyküler, inceleme yazıları ile ilk ve tek kitabı olan 'Dünya Sarsılıyor Rock’n Roll' da kendine yer buluyor. Bunların yanı sıra hem kendi fotoğrafları hem çevirdiği kitapların kapakları da mevcut. Bu kısımlar 'Burası Orası Değil'i daha da kıymetli yapıyor. Ne de olsa bir hayatı, bir insanı anlamak, muhakkak ki onun yazdıklarını da özümsemekten geçiyor.

Hayalet Oğuz edebiyatımızın önemli ve şahsına münhasır insanlarından biriydi. Arkadaşları tarafından farklı şekillerde tanımlandı, anlatıldı ama belki de içlerindeki en yakışıklısı Leyla Erbil’e aitti:

(…) Hayalet bizler için bir model oluşturuyordu. Gerçeküstücülükten, varoluşçuluktan, Sartre, Camus, Dostoyevski, Kafka’dan o da nasibini almış, insanın ‘demon’ yanının timsali gibi, İstanbul sokaklarını arşınlamaya başlamıştı. Acımasız eleştirelliği, hazırcevaplığı, acı gerçeklerle bilinçli bir biçimde donattığı dedikoduculuğu, çökük göğsü, kıs kıs öksürüğü, acı tıslayan gülüşü, yoksulluğu ve hiç uzaklaşmadığı onuruyla muhalifler muhalifi bir entelektüeldi.