İstanbul'da Suriyelilere nasıl davranılıyor?

'İstanbul'da Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Tutumlar' başlıklı bir araştırma raporu yayımlandı. Rapora göre İstanbulluların Suriyelilere göre en güçlü hissi, 'endişe'. Söylentiler üzerinden bir Suriyeliye şiddet uygulayabileceğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 35,9.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Temsilciliği'nin desteği ve TÜSES ortaklığı ile yürütülen 'İstanbul'da Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Tutumlar' başlıklı araştırma raporu İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü (IstanPol) tarafından yayımlandı.

Araştırmacılar Edgar Şar ve Nezih Onur Kuru'nun hazırladığı rapora göre Suriye iç savaşında ülkesini terk eden 5,6 milyon Suriyelilerin yüzde 65’i (3,6 milyon) Türkiye’ye göç etti. İstanbul’da Göç İdaresi’nin verilerine göre 496 bin, BM Uluslararası Göç Örgütü’nün Haziran ve Temmuz 2019 döneminde gerçekleştirilen araştırmasına göre ise kayıtlı ve kayıtsız toplam 963 bin Suriyeli göçmen yaşıyor.

Ocak ayında İstanbul nüfusunu temsil eden bin 636 kişiyle yüz yüze mülakat yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmada, yurttaşların Suriyelilere yönelik tutum ve davranış eğilimlerini değerlendirmek için birçok konuda sorular yöneltildi. Katılımcılara sorulan sorular arasında İstanbul’un sorunları, Suriyelilerle ilgili tehdit algıları, hükümetin Suriyelilere yönelik tutumu, yurttaşlar ve Suriyelilerin sosyal statülerine dair algılar, Suriyelilere dair önyargı ve kalıp yargılar, Suriyelilere hissedilen duygular, Suriyelilere yönelik kolektif eylemlere katılma eğilimi, Suriyelilere yönelik politikalar, Suriyelilerle sosyal mesafe, Suriyelilere yönelik toplu şiddet olaylarına bakış, bu olayları onaylama ve katılma eğilimi yer aldı.

İSTANBUL'UN EN BÜYÜK SORUNLARINDA BİRİ OLARAK GÖRÜLÜYOR

İstanbullulara göre Suriyeliler 'en büyük sorun' listesinde yüzde 10,5 ile üçüncü sırada geliyor. Katılımcıların yüzde 62’si park ve meydanlarda, yüzde 69’u çarşı-pazar-AVM’de, yüzde 52’si oturduğu sokakta ve yüzde 44’ü çalıştığı yerde Suriyelilerle her gün karşılaştığını ifade ederken yüzde 17’si Suriyelilerle aynı binada yaşıyor. Görüşülen İstanbulluların yüzde 78’i şimdiye kadar herhangi bir Suriyeliyle iletişim kurmadığını söyledi.

Rapora göre İstanbul’da katılımcıların yüzde 78’i hükümetin Suriyelilere Türkiye yurttaşlarına davrandığından daha iyi davrandığını düşünüyor. Bu oran İYİ Parti seçmeninde yüzde 99, CHP seçmeninde ise yüzde 82 oranında.

Raporun dikkat çektiği bir diğer bölüm ise Suriyelilerin toplum içinde önyargıların hedefi olmasına yönelik tutumlar. Katılımcıların yüzde 49'unun "Suriyeli göçmenlerin daha az yetenekli bir ırktan geldiği" yargısına sahip olmasının 'endişe verici' olarak değerlendirildiği raporda yüzde 36'nın ise Suriyelilerin "savaş mağduru olmadığına" inandığı belirtiliyor. İYİ Parti ve MHP seçmenleri bu konuda diğer seçmenlere göre daha yüksek düzeyde önyargılı. Suriyeliler ayrıca genel olarak "medeni ve güvenilir olmayan, kavga ve suça meyilli bir topluluk" olarak değerlendiriliyor.

EN ÇOK 'ENDİŞE' HİSSEDİLİYOR

"Suriyelilerle ilgili hissedilen duygular"da ise katılımcılarda en çok hissedilen duygu 'endişe', en az hissedilen duygu 'nefret' olarak karşımıza çıkıyor. Yoğun öfke hissedenler yüzde 33’e, yoğun nefret hissedenler yüzde 24’e ulaşıyor. Acıma duygusunu yoğun hissedenler yüzde 35 iken, yoğun endişe hissedenlerin yüzde 47 olmasına raporda dikkat çekiliyor.

Suriyeli bir kişinin suçlandığı taciz senaryosunda yüksek düzeyde şiddet eğilimi gösterenlerin yüzde 35,9’a ulaşması taciz ya da tecavüz söylentisiyle yaşanan linç girişimlerinin kaynağını ortaya koyuyor. Araştırmada katılımcılara suç isnat edilen kişilerin bu suçu işlemiş olduğuna ne derece inandıkları ve şiddeti ne derecede onayladıkları da soruldu. Suriyelilerin ve taciz olayının yer aldığı senaryolarda kişiyi suçlu görme ve şiddeti onaylama eğilimi artıyor.

Milliyetçi seçmenin hoşgörüsüz tutumunun beklentilerle çelişmediği belirtilen raporda, daha önce ele alınan konularda ortalama olarak daha hoşgörülü bir tutum ortaya koyan HDP seçmenlerinin de bu konuda milliyetçi partilerin seviyesinde bir hoşgörüsüzlük göstermesi şaşırtıcı olduğuna dikkat çekildi.

'BEN DALGALARI İZLEMEYİ ÇOK SEVERDİM'

İstanbul'da Esenyurt, Bağcılar ve Küçükçekmece'den sonra 41 bin 358 kişi ile en yoğun Suriyelinin yaşadığı ilçe Sultangazi. Rapor hakkında görüştüğümüz Muhammed Ali de burada yaşayan Suriyelilerden biri. Muhammed Ali, 2012 yılında Halep'ten Türkiye'ye girdikten sonra bir otobüse atlayarak İstanbul'a geliyor. 2013 yılından beri Sultangazi'de yaşıyor. 7 yıldır tekstil işletmelerinde çalışıyor. İlk zamanlarda radyodaki haberlere göre insanların bakışı üzerinde toplandığında şaşırdığını ancak Kürtçe ve Türkçeyi biraz öğrendikten sonra bakışlara anlam vermeye başladığını belirtiyor. Çünkü Suriyelerle ilgili her olumsuz haber olduğunda tüm bakışlar Muhammed'e doğru çevriliyor: “Bence bu rapor bin kişi değil, bir milyon kişiye de sorulsa aynı sonuç çıkardı. Ben geldiğimden beri tekstillerde çalışıyorum. İnsan ilişkileri çok yoğun tekstillerde. Bir Suriyeli olumsuz bir şey yaptığında, bir asker Suriye'de öldüğünde, patron eleman çıkardığında insanların bize nefret gözüyle baktığına şahit oluyoruz. Ben dalgaları izlemeyi çok severdim. Biz o büyük dalgaların gölgesindeki hasarlı tekneyiz. Hasarlıyız çünkü ülkemizde savaş var. Dalgaların sürekli öfkesine maruz kalıyoruz. Türkiye'de yaşayanlar o dalga gibiler. Belki de haklılar. Ama keşke bizim ülkemizde savaş olmasaydı. İnşallah biter. Bittiği zaman ben Suriye'ye gideceğim.”

TOPLU HALDE BULUNMALARI ‘İŞGAL’ ALGISI OLUŞTURUYOR

Raporu hazırlayan akademisyenler arasında yer alan Koç Üniversitesi Siyaset Bilimi Dr. Adayı Araştırmacı Nezih Onur Kuru çalışmalarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Kuru son yıllarda Türkiye’de krizin ve siyasal kutuplaşmanın olduğunu belirterek, bunun da toplumdaki huzuru giderek tükettiğine dair algı yarattığını söylüyor: “Böyle olunca insanlar dış grupları olarak Suriyelileri ötekileştiriyor. Hükümetin izah etmediği bir mülteci alım politikası var. Dolayısıyla ötekileştirilen gruba bir tehdit algısı gelişiyor. Suriyelilerin kalabalık yaşadığı büyük şehirlerde, kalabalık gruplar halinde gördüklerinde, mahallenin işgal edildiği algısı oluşturuyor bu da nefrete yol açıyor.”

'KÜRT SEÇMENLER DAHA DÜRÜST DAVRANIYOR'

“Kürt seçmen biraz daha dürüst davranıyor yorumlarında” diyen Kuru, AK Parti seçmenlerinin bazılarının da ‘ensar', 'muhacir’ söylemlerine karşın tutumlarında daha katı davrandıklarını belirtti. Kuru HDP'li seçmenle birebir görüşmelerinde kendilerini daha iyi ifade edebildiklerini ve fikirlerini saklamadıklarını aktarıyor: “Kürtler genel olarak Türkiye toplumundan daha yoksullar. Daha ucuz iş gücünü oluşturan etnik grup olarak görüyorlar kendilerini. İstanbul ve diğer büyük şehirlerde de dış ilçelerde bulunuyorlar ve bu dış ilçelere mülteciler daha çok rağbet ediyorlar. Çünkü kiralar düşük. Ucuz iş kollarında buralarda talep daha fazla. Sanayi bölgelerine daha yakın. Buralarda SGK'sız çalıştırma olayı da yüksek. İşverenler de mültecileri tercih ediyorlar. Burada iş rekabeti oluşuyor.”

‘SURİYELİLER GELİNCE ÜÇÜNCÜ SINIF MI OLDUK?'

Kuru ayrıca Kürt seçmeninin OHAL döneminde hissettiklerini de belirterek bu konuda şunları söylüyor: “Esmer olduğu için ayrı bir muamele görüyor polisten. Mesela Uşak ve Tekirdağ dediği zaman yumuşak bir muamele görüyor ama Diyarbakır dediği zaman polisten farklı bir muamele görüyor. Zaten kendilerini ikinci sınıf hissediyorlar. Şimdi Suriyeliler de bu işin içine dahil oldu, onlara yönelik yardımları görüyorlar. Bunu görünce, 'biz ikinci sınıftık şimdi Suriyeliler gelince üçüncü sınıf mı olduk?' diye bir endişe oluşuyor. Bu nedenle biraz daha tepkililer.”

Suriyelilerinin yaşadıkları mahallelerde yaşadıkları sorunlara da değinen Kuru, Kürtlerin çoğunlukta yaşadıkları mahallelerde Kürtler ve Suriyeliler arasında, Karadenizlilerin yaşadıkları mahallelerde ise Karadenizliler ve Suriyeliler arasında tartışmalar çıktığını ifade etti. Polisin de bu mahallelerde yetersiz kaldığına dikkat çeken Kuru, ‘taciz’ iddialarında da bu tartışmaların başka boyutlara ulaştığını söyledi.

'İYİ PARTİ İÇİNDE IRKÇILIĞI KÖPÜRTENLER VAR'

Nezih Onur Kuru yaptıkları çalışmada, ‘Suriyelilerin kötü durumda olmasının nedeni nedir?’ sorusuna aldıkları yanıtın ‘daha az yetenekli bir ırktan gelmeleri’ olmasını 'ırkçılık' olarak değerlendiriyor: “Buna katılım oranı bile yüksek. İstanbul görece eğitim seviyesi daha yüksek, farklı grupların bir arada yaşadığı daha toleranslı olmasını beklediğimiz bir şehir. Ama burada bile bu ifadeye katılım yüzde 20'yi buluyor. Normalde Türkiye vatandaşları kendilerini ırkçı olarak göstermez. Öyle bir imaj çizmez. Buna rağmen çok yüksek bir oran. Bu geçici koruma statüsü sorunları sürekli halı altına itiyor. Politikacıların çatışma ihtimalini körükleyecek açıklamaları yapması sakıncalı. Maalesef Türkiye muhalefetinde şöyle bir durum var. Özgürlükçü gösteren bir eğilim yerine daha milliyetçi bir söylem var. İYİ Parti'de Suriyelilere yönelik ırkçılığa varacak bir izlenim görmüyorum ama parti içerisinde bazı isimler bu konuyu biraz daha köpürtüyor. Ana muhalefet partisi CHP de deprem sonrasındaki harcamaları Suriyelilere yönelik harcamalarla kıyasladı. Bu yapılmamalıydı. İnsan Hakları perspektifine de uygun değil.”

 

 

Etiketler İstanbul suriyeli