İşte kabus başlıyor: Kredi kartını döndüremeyeceksiniz
Bu yıl, maaşıyla geçinemeyip kredi kartıyla ayın sonunu getirenler için çok ama çok zorlu geçecek.
ŞİMDİ MÜSEBBİBİ OLDUKLARI KABUSA ODAKLANACAKLAR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son 20 yıldır en zorlu sınavıyla karşı karşıya... Tabii ki şu anki ekonomi yönetimi için de aynı şey geçerli. Ancak hatırlatmakta fayda var, bugün ekonomide ne yaşanıyorsa, bunun sebebi 2021 yılında “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” sloganıyla kendisinin de desteklediği ‘Türkiye Ekonomi Modeli’nden başka bir şey değil. Eğer bugün enflasyona karşı mücadele sonuçsuz kalıyorsa, dolarizasyondan bir türlü kurtulamıyorsak, TL mevduata geçiş bu denli sancılı oluyorsa ve ekonomik dengeler kurulamıyorsa sebep bu... Tabii yerel seçimde iktidarın yaşadığı şokun da en önemli etkenlerinden biri bu ekonomik kriz. Şimdi Cumhurbaşkanı, “Seçim analizi yaparken artık ekonomiye odaklanacağız. Bu konuda özellikle dar ve sabit gelirliler için mümkün olan adımları atacağız” mesajını veriyor! Üstelik yine siyasi temelli bir yaklaşımla, emekliler ve dar gelirli vatandaşlara yönelik mağduriyetleri giderecek çalışmalar yapacaklarını belirterek!.. Nasıl? Hem ekonomiyi soğutup, kemerleri sıkacaksınız hem de emekliye zam mı yapacaksınız? Bu açıklama bile ekonomide gerekli adımların atılıp atılamayacağı konusunda insanın içine kuşku düşürmek için yeter de artar bile...
KALICI REFAH MI? HELE BİR ACI İLACIN KULLANIM KILAVUZUNU AÇIKLAYIN DA!..
Seçimler bitti, faturası kesildi! Şimdi Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu ‘inatçı enflasyon’a karşı nasıl mücadele verileceği... Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yol haritasını belirlemiş görünüyor. Şimşek, kalıcı refah artışının olmazsa olmazını tek haneli enflasyon olarak belirlemiş ve yol haritasında dört önemli madde var: Temmuz ayında emekli ve memur zammı, aralık ayında da yeni asgari ücret belirlenecek. Sıkı para politikası ve koordineli maliye politikalarıyla enflasyonun beli kırılacak ve artan alım gücü korunacak. Böylece kalıcı refah artışının temelleri atılmış olacak. Sürdürülebilir ekonomik büyüme için ihracat teşvik mekanizmalarının güçlendirilerek Türkiye’nin pazar payı genişleyecek. Kamuda harcama kontrolü yaparak tasarruf ön planda olacak. Bunları aslına bakarsanız krizin başladığı günden bu yana duyuyoruz! Öncelikle bu kadar süre zarfından para politikalarıyla maliye politikaları arasında eşgüdümün sağlananamamış olması gibi bir mesele var. Kalıcı refah vurgusu şu an için gerçekten hayal tacirliği, onun yerine acı ilacı nasıl içeceğimizi ayrıntılarıyla anlatması çok daha samimi olabilirdi. Kamuda tasarrufa gelince, umalım ki olur, ama tepeden tırnağa israf üzerine kurulu bur rejime alışmış bürokrasi bunu nasıl başarır o da ayrı bir muamma! Sanırım neyi yapacaklarından çok, nasıl yapacaklarını net bir biçimde açıklamaları hepimiz için çok daha faydalı olur.
TÜİK’İN ENFLASYONUYLA GERÇEKLİK ARASINDAKİ KOPUKLUK SÜRÜYOR
Tüketici fiyatları mart ayında bir önceki aya göre yüzde 3.16 arttı. Piyasa beklentisi aylık artışın yüzde 3.5 olması yönündeydi. En yüksek beklenti yüzde 4.4 olurken, en düşük beklenti ise yüzde 2.7’ydi. TÜİK verilerine göre, mart ayında yıllık enflasyon da yüzde 68.5 oldu. Mart ayı için yıllık enflasyon beklentisi ise yüzde 69 olarak belirlenmişti. Bloomberg HT anketine göre, yıllık enflasyon için en yüksek beklenti yüzde 70.5; en düşük beklenti ise yüzde 67.7’ydi. Şubat ayında yıllık enflasyon yüzde 67.07 olurken, aylık enflasyon da yüzde 4.53 olarak kaydedilmişti. Reuters anketine göre ise mart ayı enflasyonu yüzde 3.5, yıllık enflasyon ise yüzde 69.1 oranında bekleniyordu. Tabii ki bir de ENAG verilerine bakmak gerek... ENAG’a göre Mart 2024’te aylık enflasyon yüzde 5.68 yıllık enflasyon ise yüzde 124.63 oranına geldi. Gördüğünüz üzere, TÜİK ile ENAG rakamları arasındaki fark, yüzde 100’ün üzerinde... Hangisi gerçek enflasyona daha yakın derseniz? Çarşı-pazardaki etiketlere bakılırsa ENAG rakamları çok daha gerçekçi görünüyor. Doğru veriler olmadan enflasyonla nasıl mücadele edecek ekonomi yönetimi?.. Peki hedefleri hangi rakamlara göre belirleyecek? Bu verilerle beklenti oluşturmak, her seferinde revizyona mecbur olmak anlamına gelmiyor mu?
ENFLASYONUN LİDERİ EĞİTİM, HEMEN ARDINDAN LOKANTA VE OTELLER GELİYOR
Hizmet-ÜFE ve gıda enflasyonunda bir türlü düşmeyen ateş, enflasyonun yapısını da belirliyor. Her iki gösterge de doğrudan hayatımızı ilgilendiren üç temel harcama kaleminde dar ve orta gelirliyi eziyor. Eğitim, yeme-içme ve sağlık harcamaları artık orta gelir seviyesindeki vatandaşların bile karşılayamayacağı düzeyde. Mart ayında, TÜİK rakamlarıyla ana harcama gruplarına bakıldığında, en yüksek aylık artış yüzde 13.08 ile eğitimde oldu. Eğitimi yüzde 5.65 ile haberleşme ve yüzde 3.95 ile lokanta ve oteller takip etti. Yıllık en yüksek artış da eğitim grubunda görüldü. Eğitim grubu mart ayında yıllık olarak yüzde 104.07 arttı. Eğitimin ardından yüzde 94.97 ile lokanta ve oteller, yüzde 80.25 ile sağlık geldi. Endekste kapsanan 143 temel başlıktan 14 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, sekiz temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 121 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti. Özetle salt manşet enflasyonun yüksek olması değil, aynı zamanda enflasyon bileşenleri açısından da çok can yakıcı bir nitelik taşıyor. Gıda enflasyonu artmaya devam edecek ve ne zaman sakinleşeceği konusunda da öngörüde bulunmak mümkün değil. Eğitimdeki fiyat artışlarında biraz ‘greedflasyon’ etkisi olduğunu belirtmek gerek, belki kamu otoritesi denetimleri ve yaptırımları artırmalı…