YAZARLAR

İşte size şiir, işte üniversite, işte yardım

Neyse ki Diyanet Vakfımız deprem bölgesine acilen 15 bin adet Kuran-ı Kerim göndermiş bulunuyor. Yeni basımlara hızla devam ediliyor, onlar da çıktıkça peyderpey afetzedelere ulaştırılacak. Diyanet görevlileri, vakıf gönüllüleri, manevi rehberler ilk günden beri seferber olmuş bulunuyor. Depremzedelerin dertlerini dinliyor, çadır, eşya, soğuk gibi maddi sorularına karşılık asıl hakikati, maneviyatı tahkim etmeye gayret ediyorlar. Allah hepsinden razı olsun.

Her on Türk gencinden dokuzunda olduğu gibi bir vakitler şiir vadisinde kalem oynatmaya çalıştığımı burada sizlere arz etmiştim. Şükürler olsun ki, yeteneksizliğimi ve cehaletimi zamanında kabul ederek vazgeçmiştim o hevesten. Yine de muhterem büyüğümüz, kıymetli alim Hayrettin Karaman Hocamızın Bir Bir Küçük Kıyamet adlı son şaheserini okuyunca vakti zamanındaki hadsizliğim nedeniyle kulaklarıma kadar kızardım.

Karaman Hocamız ilim deryasının derinliğiyle kuyumcu zanaatkârlığını, hassasiyetini birleştirerek on bir kıtadaki ceman yekûn kırk dört mısraı su gibi akarcasına, görünmez gümüşten çelikten tellerle birbirine bağlıyor. Her biri mücevher kıymetindeki, zarafetindeki kıtaları, mısraları soluk almadan okuyorsunuz Bir Bir Küçük Kıyamet şaheserini, su içer gibi. Her okuyuşta yeni bir hikmet, yeni bir kudret idrak ediyorsunuz, içiniz ferahlıyor, kalp gözünüz açılıyor, dünyanız aydınlanıyor. Buyurun, siz de nasiplenin lütfen.  

Şiir nedir, ne işe yarar sorularına müthiş bir cevap getiriyor Hayrettin Karaman Hocamız. Vazifem icabı, haddim olmasa da eğer uygun bulunursa mütevazı bir tahlil denemesi, metin çözümlemesi kaleme almaya çalışacağım. Bu büyük ve şerefli vazife, elbette ayrı ve özel mesai gerektiriyor. En kısa zamanda tamamlamaya söz veriyorum. Bu defalık cahil ve münasebetsizlerin karşımıza çıkardığı birkaç küçük meseleye açıklık getirmeye gayret edeceğim, tabii ki yine şiirden aldığım ilhamla, güçle.

ÜNİVERSİTE, MİMARLIK VE İMAN HARCI

Bu köşenin kıymetli takipçileri hatırlayacaktır, Tabana İnen Üniversite Devrimi’ni tam deprem arifesinde burada anlatmaya çalışmıştık. Ne yazık ki o yazının hemen ertesi günü Küçük Kıyamet’le, asrın felaketiyle imtihan edildik. Üniversiteyi mahallelere, sokaklara kadar tabana indirmeyi hedefleyen devrimi ele alacaktık ama hal buna mani oldu. Üniversiteler dahi Küçük Kıyamet asrın felaketi münasebetiyle uzaktan eğitim kararı aldı. Tabii ki ilmi çalışmalar her şeye rağmen aksamadan devam ediyor. Bu çerçevede yaşadığımız imtihanlar da değerlendirilerek gerekli tedbirler alınıyor, düzenlemeler yapılıyor.

Nitekim öğreniyoruz ki, daha Küçük Kıyamet asrın felaketi öncesinde Karabük Üniversitesi, mimarlık eğitimindeki ve tabii ki bunun sonucu olarak meslekteki temel eksiklerden birini giderme yolunda karar almış: Mimarlık Fakültesi dekanlığına ilahiyatçı Prof. Dr. Muhittin Kapanşahin’i atamış 31 Ocak’ta.

On şehrimizde birden en modern teknolojiyle, malzemeyle, yönetmeliklere uygun olarak yapılmış, kontrollerden geçmiş residanslar dahil ultra lüx yapılar kağıt tabakaları gibi yıkılınca, K. Kıyamet’in, asrın afetinin hemen ertesi günü fakültede devir teslim töreni düzenlemiş ve sanat tarihçi eski dekanın yerine ilahiyatçı sayın Kapanşahin makamı devralmış.

Demire, çimentoya, bunca yüksek teknolojiye rağmen bu binaların harcındaki eksikliği gidermek ilahiyattan geçiyor, cahiller bunu idrak etmiyor! Sonunda Kapanşahin’i istifa ettirdiler. Yazık.

AFAD’DA, KIZILAY’DA, DİYANET’TE HİZMET YARIŞI

İlim irfan yoksunları AFAD yönetimindeki, şube başkanlıklarındaki ilahiyat mezunlarını da aynı cehaletle dillerine doluyorlar. Ne anlatılabilir onlara? Hayrettin Karaca Hocamızın şiirini okumalarını tavsiye ediyorum.

Aynı hadsizlere bakılırsa Kızılay’da Binali Yıldırım ve Emine - Bilal Erdoğan tarafları iktidar kavgasına tutuşmuşmuş! Bunu diyenlerin ağızlarından çıkanı kulakları duyuyor mu acaba? Sayın Yıldırım, evlilik dahil olmak üzere hayat felsefesini “itaat et, rahat et” düsturu üstüne kurduğunu seneler evvel beyan etmişti. O sadece kendisine tevdi edilen vazifeyi icra eder. Reisimiz ve ailesiyle iktidar yarışı ne kelime?

Kızılay’ın bir dernek olduğunu, gönüllük esasına dayandığını bilmeyen cahiller, buradaki makam ve mevkiler için gösterilen çabanın hizmet aşkından ibaret olduğundan bihaberler tabii ki. Dernek tüzüğü yöneticiliği üç dönemle sınırlasa da sayın Binali Yıldırım’ın kardeşi İlhami Bey’in İstanbul il yönetimine yeniden aday olup seçilmesi de hayırseverliğin, hizmet aşkının gereğidir. Kızılay’ın Emine – Bilal Erdoğan destekli başkanı Kınık ise buna dair rapor hazırlatmış da, Yıldırım’ın önüne geçemeyince İl Merkezi adıyla paralel şube kurdurmuş da, geçin bunları. Hizmet seferberliği, hayırseverlik yarışı için her şey yapılır.

Ah cahiller, idraksizler, bunları anlamadan bilmeden fitne peşinde koşuyorsunuz. Bir de her fırsatta ilahiyata, imana, dine, diyanete dil uzatıyorsunuz. Küçük Kıyamet asrın afetinde anasız babasız, sahipsiz kalan onca sabinin evlatlık edinilmesine dair sorulara verilen cevapları beğenmiyorsunuz. Evlatlıkla evlat edinen arasında nikaha engel bulunmadığı, çünkü aralarında neshep bağı olmadığı söylenince yine bundan da fitne yaratmaya kalkıyorsunuz. Neshebi de bilmezsiniz, açın okuyun. Zaten size ne sahipsiz sabilerden, mecbur değilsiniz.

Neyse ki Diyanet Vakfımız deprem bölgesine acilen 15 bin adet Kuran-ı Kerim göndermiş bulunuyor. Yeni basımlara hızla devam ediliyor, onlar da çıktıkça peyderpey afetzedelere ulaştırılacak. Keza, çocuklarımız özellikle düşünülüyor tabii ki. Onlar için hazırlanan kitaplar da bölgeye hızla sevk edildi, ediliyor. Diyanet görevlileri, vakıf gönüllüleri, manevi rehberler ilk günden beri seferber olmuş bulunuyor. Depremzedelerin dertlerini dinliyor, çadır, eşya, soğuk gibi maddi sorularına karşılık asıl hakikati, maneviyatı tahkim etmeye gayret ediyorlar. Allah hepsinden razı olsun.

Böyle demiyorlar, Diyanet İşleri Başkanımız sayın Erbaş’ın Türkiye Tek Yürek kampanyasında 310 milyon TL bağışına bile dil uzatmaya kalkıyorlar. Neymiş, devlet memuru bu kadar parayı nasıl bağışlıyormuş!

İmandan haberiniz yok sizin. Memurluk var, memurluk var. Hayrettin Karaman Hocamızı okuyun.