İstismar artıyor, düzenleme şart: Suçun parçası oluyorsunuz
6 yaşındaki çocuğa istismara tepkiler sürerken çocuk hakları savunucuları açıklamalarda bulundu. Uzmanlara göre çocuğu güvensiz kılan “suç taşlarını” döşememek gerekiyor.
Nur Kaplan
ANKARA - İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’nin, henüz altı yaşındayken Kadir İstekli ile dini nikâhla ‘evlendirilmesi’ ve sistematik biçimde istismara maruz kalması infial yarattı. H.K.G’nin 2020 yılında yargıya başvurmasının ardından başlayan soruşturma kapsamında hâlâ tutuklu sanık bulunmuyor.
6 yaşındaki kız çocuğunun sistematik biçimde istismara maruz kalmasına tepkiler çığ gibi büyürken, İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi Sevinç Koçak, Çocuk Hakları Savunucuları Ağı’ndan Hatice Kapusuz ve Psikolog Hatice Göz, çocuk istismarlarına ilişkin devlete ve topluma düşen sorumlulukları, istismara maruz kalan çocukların yaşadığı psikolojik ve davranışsal sorunlara karşı alınabilir önlemleri anlattı.
‘SİZ HER SUSTUĞUNUZDA O SUÇUN BİR PARÇASI OLUYORSUNUZ’
İHD Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi Sevinç Koçak, tarikat ve cemaatlerde çocuk istismarının yaygın olduğunu, bu oluşumların ‘kapalı topluluklar’ olmaları nedeniyle çocukların seslerini çıkaramadığını ancak yetişkin bireylere dönüştüklerinde baskıları dillendirebildiklerini ifade etti. “Devletin bütün söylemleri, politikaları, yasaları, ‘insani bir durum’, ‘tatsız bir olay’ ‘politik değil’ gibi söylemler, çocukları değil, failleri güçlendirir. Toplumsal olarak meşru zemine neden olur” diyen Koçak, şunları kaydetti:
“Ebeveynlerin farkındalığı son derece önemli, çocukları dinlemek ve onları duymak gerekir. Çocuk ifade eder, onlara güvenmek, güçlendirmek ve yanlarında olmak lazım. Çocukları bedensel söz hakları konusunda güçlendirmeliyiz. Bu vakada tonlarca hak ihlali ve ortaklığı var. Bu suç sadece aileden ibaret değil. Sorun devlet politikalarında. Biz, ‘Çocuk istismarı politiktir’ diyoruz çünkü failler yasal zeminden güç alıyor. Siz ‘tatsız ve insani bir olay’ diyemezsiniz, çocuklara karşı sorumluluklarınız var. Çocuklara karşı işlenen suçta yetişkinlerin kurumlara bildirme yükümlülüğü var. Siz her sustuğunuzda, o suçun bir parçası oluyorsunuz.”
‘ÇOCUĞUN EVLİLİK YOLUYLA İSTİSMARINA KAPI ARALAYAN MADDELER’
Türk Ceza Kanunu’nda ve Medeni Kanun’da çocuk hakları için değiştirilmesi ve kaldırılması gereken maddeler olduğuna dikkat çeken Koçak, “Bugün yaşananlar ‘münferit’ değil, sizin yasalarınız bunun taşlarını döşüyor. Ceza Kanunu ve Medeni Kanun’da çocuklara karşı işlenmiş cinsel suçların evlilik yoluyla aklanmasına neden olan maddeler mevcut. Önce bu maddelerin çocukların lehine gözden geçirilmesi gerekiyor” diyerek şunları söyledi:
“Yasalar çocukları gözeten bir yerden olmalı. Çocukların doğrudan ulaşabilecekleri yerel mekanizmalara ve bütüncül çocuk politikalarına ihtiyaç var. Öğretmenlerin, çocuk alanında çalışanların, psikologların, çocukla temas halinde olanların farkındalığı yükseltmesi lazım. TCK’da ve TMK’da çocuğun evlilik yoluyla istismarına kapı aralayan, çocuğun ebeveyni ve mahkeme işbirliğiyle evlendirilebileceğine hükmeden maddelerin tümünün kaldırılması gerekir.”
‘ÇOCUKLARA İNANMIYOR OLMAK, İHMAL VE İSTİSMARA YOL AÇIYOR’
Çocuk Hakları Savunucuları Ağı’ndan Hatice Kapusuz, H.K.G’nin yaşadığı sürecin bir ‘güçlülük hikâyesi’ olduğunu, kadın ve çocuk hareketinin uzun yıllardır yürüttüğü mücadeleye değen bir noktada bulunduğunu söyledi. “Cinsel istismar vakalarının yüzde 75’i birincil ya da ikincil yakınlar tarafından gerçekleşiyor. İstismar sadece belli bir gruba ait değil, toplumun genelinde yaşanıyor. Meslek ya da itibar fark etmeksizin herkesin fail olabildiği bir suç” diyen Kapusuz, şunları kaydetti:
“Çok fazla çocuğun risk altında olduğu bir dönemdeyiz. Güven duyduğunuz, destek almak isteyeceğiniz, koruyacağını varsaydığınız ve gelişimsel olarak da muhtaç olduğunuz kişiler aslında istismarın faili. Failler, çocukların kolay susturulabilir veya inanılmayacak olmaları sebebiyle bu suçu işliyorlar, bunu kullanıyorlar. Bu noktada, çocuğun, konuşursa dinleneceğini ve inanacak birinin olacağını bilmesi çok önemli. Çocuklara inanmıyor olmak, ihmal ve istismara yol açıyor... Çocukların iyi takipçisi olmak gerekir. Ona bedeninin özel olduğunu, inandığımızı, sınırlarını koruyabileceğini söylemek ve öğretmek lazım.”
‘ÇOCUĞU GÜVENSİZ KILAN SUÇ TAŞLARINI DÖŞEMEMEK GEREKİR’
Çocukların maruz kaldığı cinsel istismar vakalarının fazlasıyla hikâyeleştirilerek ve estetik malzemesine dönüştürülerek haberlerde sunulduğunu ifade eden Kapusuz, çocukların sosyal medyada yer aldığını ve sürecin bütününe tanık olmaları sebebiyle onların üzerinde de çeşitli hasarların oluşabileceğini söyledi. Kapusuz, şunları dile getirdi:
“Bir şeyin detayına sahip olma ihtiyacı o detayla ‘bir şey’ yapacaksak gereklidir. Ailenin işaret edildiği bir durumda, kadının kim olduğu etrafı tarafından açıkça biliniyor. Kadının ifadesinin tüm ayrıntılarıyla veriliyor olması mahremiyetini ortaya seriyor. Günün birinde unutulmak istese bile internette hep olacak. Olayın konuşulmaya başlamasından bu yana, ‘genç kadın güvende mi’ sorusu gözden kaçırılıyor. Söylenen sözler, onda güç ya da güvensizlik mi yaratıyor, bilmiyoruz. Televizyonda gören ya da sosyal medyada buna tanık olan çocukların içinde istismar mağdurları da var. Söylenen sözler onlar için ne ifade ediyor bilmiyoruz. Bu yolda çocuğu daha güvensiz kılan suç taşlarını döşememek gerekir.”
İSTİSMARA MARUZ KALAN ÇOCUKLARIN DAVRANIŞSAL TEPKİLERİ
Psikolog Hatice Göz ise çocukların istismara maruz kaldıklarında bu durumu gerek sözlü gerek bedensel davranışla ifade ettiklerini, cinsel istismarın etkilerinin uzun ve kısa vadede ortaya çıkabildiğini söyledi. İstismar edilen çocukların davranışlarına yansıyabilecek psikolojik etkilerden söz eden Göz, çocukların içine kapanması, akranlarıyla ilişkilerden ve sosyal ortamlardan kaçması, fiziksel temasları reddetmesi ya da azaltması, kimi durumlarda daha yüksek tepkiler vermesi, öfke veya başka duygularını kontrol etmekte zorlanması gibi durumların olabileceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Çocuklarla kendi bedenlerinin gelişimi, değişimi üzerine konuşmak, bu konularda kitaplarla buluşturmak, sorduğu soruları yaşına uygun şekilde yanıtlamak, meraklarını takip etmek önemli... Ne yaşarsa ne yaparsa yapsın onun yanında olacağını bildiği birinin, güvenli bir alanının olması, etrafında konuşabileceği, duygularını yargılanmadan ifade edebileceği bir kişinin olduğunu çocuğun bilmesi gerekir. Çocuklar, güvenli ortamlara ve ilişkilere ihtiyaç duyarlar. İstismar durumlarında güven duygusunun yıkılması, zedelenmesi, sarsılması, kendini suçlaması veya utanç duygusu söz konusu olabiliyor. Çocuk bu süreçte pek çok noktada zorlanma yaşarken aynı zamanda ruhsal bir zorlanma sürecini de yaşayabilir.”
‘SÖZLEŞMELER ÇEKİNCESİZ UYGULANMALI’
Çocuk istismarlarının toplumsal ve politik bir sorun olduğunu söyleyen Göz, bütünlüklü, hak odaklı bir çocuk politikasına ihtiyaç olduğunu, devletin, eğitim kurumlarının, adliyelerin, mahalle sakinlerinin tümüne bu konuda görev düştüğünü ifade etti. “Ebeveynlerin, çocuklarını sakınarak ya da korkutarak değil, ona güvenip onu güçlendirerek hareket etmeleri, herkesin çocuğu gören, gözeten, onu hakları olan bir özne olarak tanıyan bir bakış ve davranış biçimini kazanması ile köklü bir değişiklik gerekir” diyen Göz, şöyle devam etti:
“6 ya da 14, kaç yaşında olursa olsun bir çocuğun evlendirilmesi, cinsel istismarı da uğraması çok açık bir çocuk hakkı ihlalidir, suçtur. Devletin ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın görevi çocuğu korumak, önleyici politikalar geliştirmek, başta Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Lanzarote Sözleşmesi olmak üzere, tüm sözleşmeleri çekincesiz uygulamaktır.”