İsveç seçimleri: Sağ hükümet Türkiye'ye daha kolay tavizler verecek

İsveç’te pazar günü gerçekleşen seçimleri değerlendiren Stockholm Üniversitesi'nden Paul T. Levin, kurulacak muhtemel bir sağ hükümetin, Türkiye’ye daha kolay taviz verebileceğini belirtiyor.

Google Haberlere Abone ol

Ahmet Tirej Kaya

DUVAR - İsveç’te 11 Eylül’de gerçekleştirilen seçimlerin parlamento ayağında, Başbakan Magdalena Andersson liderliğindeki Sosyal Demokratlar (S) yüzde 30,5 oyla birinci oldu. S’yi sırasıyla İsveç Demokratları (SD) 20,6, Muhafazakârlar (M) 19,1, Sol Parti (V) 6,7, Merkez Parti (C) 6,7, Hıristiyan Demokratlar (KD) 5,4, Çevre Partisi (MP) 5,1, Liberaller (L) 4,6, diğerleri 1,5 oyla takip ediyor.

Seçim sonuçları çarşamba günü yurt dışı ve geç kullanılmış oyların sayılmasının ardından netleşecek. Şu anki tabloda sağ blok (49,7) kazandığı 175 milletvekili ile hükümet kurma şansını elinde bulunduruyor. Sol bloğun (49,0) milletvekili sayısı ise 174.

SD’nin lideri Jimmie Åkesson seçim gecesi yaptığı konuşmada amaçlarının hükümette yer almak olduğunu söylemişti. Bazı parti yetkilileri de dün basına yaptıkları açıklamada bakanlık görevi alabileceklerini belirtti. SD ile birlikte hükümet kurmak istemeyen sağ bloğun diğer partilerinin nasıl bir formülle yeni yönetimi oluşturacağı merak konusu.

İsveç Radyosu’nda seçim sonuçlarını yorumlayan iç siyaset uzmanı Tomas Ramberg’nin “İsveç artık sosyal demokrat bir ülke değil” sözü ülkedeki atmosferi özetliyor.

Seçimin bir başka dikkat çekici sonucu da Türkiye’den ülkeye gelen Mikail Yüksel tarafından kurulan Nyans Partisi’nin bazı belediye ve bölge seçimlerinde yüksek oylar alması oldu. Bozkurtlar adlı ırkçı oluşumla bağlantısı olduğu gerekçesiyle 2018 yılında Merkez Parti’den atılan Yüksel hakkında, geçtiğimiz günlerde Türkiye’de 2009 yılında bir kişiye şiddet uyguladığıyla ilgili haberler İsveç medyasına yansımıştı.

İsveç seçimleri ülke siyasetinde nasıl bir değişiklik yaratacak? Türkiye ile devam eden NATO görüşmelerini nasıl etkileyecek? Ülkede önemli bir ağırlığı olan Kürt nüfus açısından seçim sonuçları ne anlama geliyor? Nyans Partisi’nin bazı bölgelerde oylarını arttırması neye işaret? Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü’nden (SUITS) Doç. Dr. Paul T. Levin, Gazete Duvar’ın sorularını yanıtladı.

'DAHA SERT CEZALAR, POLİSE DAHA FAZLA BÜTÇE'

Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Seçimlerin ardından İsveç siyasetinde ne tür gelişmeler yaşanacak?

Seçim sonuçlarında iki blok birbirine eşit durumda, sağ blok çok az bir farkla önde. Şimdi yurtdışı oyları ile gecikmiş oyların sayılmasını bekliyoruz. Ama hükümeti kurma görevini almak için en büyük şans M’nin lideri Ulf Kristersson’da. Eğer son kalan oylar çok büyük bir değişiklik yaratmazsa, KD ile birlikte bir Moderat hükümet kurulacak gibi görünüyor. Bu hükümet sağ blokta yer alan İsveç Demokratları ile Liberaller’in desteğine ihtiyaç duyacak.

Bu, düşük vergiler gibi politikalar içeren açık bir sağ siyaset anlamına geliyor. Tuhaf olan, şu anki Sosyal Demokrat hükümet de bir takım sağ politikalar izlemek zorunda kalmıştı. Bu sebeple yüksek ihtimal çok büyük değişimler olmayacak. Örneğin mecliste S’nin bütçe tasarısı reddedilmiş, sağ muhalefetin bütçesi onaylanmıştı. Hükümet istifa etmek yerine bu bütçe ile ülkeyi yönetmeye devam etmişti. Diğer bir örnek ise hükümet, 2015 mülteci krizinin ardından göç ve mülteci politikasını sertleştirmişti. İsveç bugün çok sınırlandırılmış bir göç politikasına sahip. Ama sağ partiler seçime ‘yasa ve düzen’ vurgusuyla girdi. Bu nedenle tahmin ediyorum ki daha sert cezalarla, çete suçlarının ve cinayet vakalarının bitirilmesi amacıyla polise daha fazla bütçe ayrılmasıyla karşılaşacağız.

Paul T. Levin

‘İSVEÇ ARTIK SOSYAL DEMOKRAT BİR ÜLKE DEĞİL’

Seçim sonuçlarına göre İsveç Demokratları ülkenin ikinci büyük partisi oldu. Bu ne anlama geliyor?

Sonuçlar, bir açıdan SD’nin hükümete girmek isteyeceği anlamına geliyor. Ama L böyle bir hükümeti desteklemeyeceğini söyledi. Benim tahminim SD, L ile birlikte hükümete dışarıdan destek verecek. Seçim sonuçları başka bir açıdan ise, SD’nin mecliste daha önemli bir pozisyona oturması anlamına geliyor.

Daha geniş açıdan bu, İsveç Radyosu’ndan Tomas Ramberg’nin formüle ettiği gibi, İsveç’in artık bir ‘Sossigt’ (Sosyal Demokrat) ülke olmadığı anlamına geliyor. İsveçlilerin oldukça büyük bir çoğunluğu sağ siyasete oy veriyor. Bununla birlikte bloklar birbirine eşit durumda. Bunun nedeni ise sağ partilerden biri -Merkez Parti- SD ile birlikte hareket etmek istemiyor ve bu sebeple sol bloğu destekliyor.

SD Avrupa’daki benzeri olan diğer partiler gibi ‘normal’ bir parti olmadığı için parlamentoda birtakım problemlere neden oldu. Diğerlerinden, örneğin Norveç’teki ‘Framstegspartiet’ oluşumundan farklı olarak SD, İsveç’teki ırkçı ve faşist hareketin içinden gelişti. Parti ırkçılığa karşı ‘sıfır tolerans’la 90’lardan itibaren büyük bir değişime uğradı. Bugün çok sayıda kişi SD’yi ‘rumsrena’ (evcil hayvan) olarak değerlendiriyor. Parti geçmişiyle kesin bir biçimde hesaplaşmanın bir yöntemi olarak, seçimden önce kendi tarihini içeren bir dizi çalışma yaptı. Ama partinin aktif üyelerinin hala ırkçı veya Neo-Nazi oluşumlarla bağlantısı ortaya çıkıyor. Bu Merkez Parti’nin ve Liberaller’in belli bir kısmının onlarla işbirliği yapmasını zorlaştırıyor.

Bu engeller, önceki seçimde, SD ile birlikte parlamentoda çoğunluğa sahip olmasına rağmen sağ bloğun hükümet kuramamasını beraberinde getirmişti. M ve KD bu engelleri aşmayı seçti ve 11 Eylül’deki seçim öncesinde SD ile birlikte çalışmaya tercih etti. Liberaller buna karşı çıksa da, bu muhalefet sınırlı bir düzeyde kaldı.

‘YENİ HÜKÜMET NATO ÜYELİĞİNDE DAHA İSTEKLİ OLACAK’

Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasındaki NATO görüşmeleri devam ediyor. Seçim sonuçlarının bu görüşmeler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Sanıyorum ki bir sağ hükümet, İsveç’in NATO üyeliği için çabalamak konusunda çok daha istekli olacak. M ve L uzun süredir NATO üyeliği için uğraşıyor.

 

'DAHA FAZLA İADE EDİLME VAKASI GÖRMEMİZ MÜMKÜN'

İsveç’te yaşayan Kürtler bu üç ülke arasındaki görüşmelerden ve yapılan anlaşmadan dolayı tedirgin. Türkiye İsveç’ten, bazı kişilerin iade edilmesini istiyor. Ayrıca İsveç’in hakkında Türkiye’ye iade etme kararı verdiği de çok sayıda Kürt mülteci var. Seçim sonuçları İsveç’teki Kürtler için ne anlama geliyor?

Bu, İsveç Kürtlerinin faydasına olan bir seçim sonucu değil. Ne M ne de KD, Kürt meselesinde V, S, ya da bağımsız Kürt Milletvekili Amineh Kakabaveh gibi net bir tavır aldı. Bu yüzden sağ bir hükümetin eğer isterse Türkiye’ye, politik olarak tavizler vermesi kuşkusuz daha kolay olacaktır.

Aynı zamanda bir sağ hükümet Liberaller’nin desteğine bağımlı. L’nin içinde Kürt meselesi için mücadele eden çok sayıda milletvekili var, bu yüzden M ile KD’nin yapabilecekleri konusunda politik sınırlar mevcut. Ayrıca iade süreçlerinde hukuki sınırlar da bulunuyor. İsveç, vatandaş olan kişileri değil, sadece İsveç yasalarına göre suç olarak değerlendirilen eylemleri işlemekle şüpheli olan kişileri iade ediyor.

Seçimi kimin kazandığına bakmaksızın, muhtemelen gerçekleşecek bir anayasa değişikliği süreci seçimlerden önce başlamıştı. Şu an bunun için anayasa değişikliğini gözden geçirecek başka bir meclis kararı gerekiyor. Bu anayasa değişikliği terör suçları yasasında bir sertleşme anlamına geliyor ve PKK ile bağı olan kişiler hakkında sonuçlar doğurabilecek. Örneğin, polis ve savcılar, örgütü aktif bir şekilde destekleyen PKK sempatizanlarını daha kolay yargılayabilecek. Ve belki de bunun, insanların Türkiye’ye iadesi gibi sonuçları olabilecek. Medyadaki bilgilere göre İsveç’te 30’un üstünde Kürt, PKK’yle bağlantılı olduğu gerekçesiyle Türkiye’ye iade edilme riskiyle karşı karşıya. İsveç Türkiye ile yaptığı anlaşmada, süreci hızlandıracağına dair söz verdi ve daha fazla iade edilme vakası görmemiz mümkün.

‘NYANS HOŞNUTSUZLUĞU TOPLUYOR’

Seçimlerde, Mikail Yüksel tarafından kurulan Nyans Partisi’nin birçok bölgede büyüdüğü görülüyor. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?

Seçimin nasıl sonuçlar ortaya çıkaracağı konusu henüz belirsiz. Ama Nyans’ın Sosyal Demokratlar’dan önemli sayıda oy almış olması ve bu oyların sonucu etkilemiş olması mümkün görünüyor. Durumun böyle olmasına bakmaksızın, Nyans’ın ilerlemesi, mevcut partilerde kendisinin temsil edilmediğini hisseden göçmen kökenli birçok İsveçlinin ve çok sayıda Müslümanın olduğunu gösteren bir işaret. İsveç’teki Türkler ve Müslümanlarda kendi gruplarından gelen politikacıların maruz kaldığı tutumlar nedeniyle büyük bir hoşnutsuzluk var. Bunlardan en bilineni Mehmet Kaplan. Kaplan, bir medya baskısına maruz kaldı ve siyaseti bırakmaya zorlandı. Nyans bu hoşnutsuzluğu topluyor.