‘İyi hal’ indirimine tepki: Öldürmenin pişmanlığı mı olur?
Kadına şiddette ceza artırımı getiren yasa teklifi Meclis’e sunuldu. Düzenlemenin ‘manipülatif’ olduğunu savunan kadın örgütleri, teklifin kadına yönelik şiddette çözüm üretmeyeceği görüşünde.
ANKARA - AK Parti’nin hazırladığı kadına şiddet suçlarında ceza artırımı getiren yasa teklifi Meclis’e sunuldu. Önümüzdeki günlerde komisyonda, ardından da Meclis Genel Kurulu’nda görüşmelerine başlanacak olan teklifte, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında birçok düzenleme yer aldı.
‘İYİ HAL’ İNDİRİMİNDE ‘PİŞMANLIK’ ARANACAK
Yasa teklifinde, kamuoyunda “iyi hal indirimi” olarak da bilinen Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesinde düzenlenen “takdiri indirim”, "somut pişmanlık” koşuluna bağlanırken, "ısrarlı takip" de ilk kez müstakil suç olarak ceza kanununa girecek.
Mevcut yasada “takdiri indirim”, “failin, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları” kapsamındayken, yeni düzenlemeyle bu durum, “failin, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları” olarak değiştiriliyor. Böylece faile verilecek takdiri indirim, pişmanlık hükmüne bağlanıyor.
'ISRARLI TAKİP' İLK KEZ CEZA KANUNA GİRİYOR
Teklifle getirilen bir başka önemli konu da kadın örgütlerinin uzun süredir ‘suç’ kapsamına alınmasını talep ettiği "ısrarlı takip” düzenlemesi. Yeni yasa teklifiyle ilk kez müstakil suç olarak ceza kanununa girmesi öngörülen düzenlemeye göre, “fiziken ya da haberleşme ve iletişim araçlarını kullanarak bir kişi üzerinde ciddi huzursuzluk yaratan, güvenlik endişelerine yol açan” durumlar, 'ısrarlı takip suçu' olarak düzenlenecek.
ISRARLI TAKİBE 3 YILA KADAR CEZA ÖNGÖRÜLÜYOR
Teklif, ısrarlı takip suçuna 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasının yolunu da açıyor. Suçun çocuğa, ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlenmesi; mağdurun okulunu, işyerini, konutunu terk etmesine neden olması, hakkında uzaklaştırma kararı verilen fail tarafından işlenmesi halinde de cezanın 1 yıldan 3 yıla kadar artırılması öngörülüyor. Aynı zamanda teklifte ısrarlı takip suçları uzlaştırma kapsamı dışında tutuluyor.
KASTEN ÖLDÜRMEDE CEZA ARTIRIMI
Meclis’e sunulan teklifle “kasten öldürme”, “kasten yaralama” suçları “nitelikli hal” kapsamına alınarak tutuklamaya konu edilebilecek. Buna göre teklifte, kasten öldürme suçunun kadına karşı işlenmesi halinde müebbet ceza yerine "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası öngörülüyor. Kasten yaralamada ise alt sınır 4 aydan 6 ay hapse, tehditte 6 aydan 9 aya, işkence suçlarında 3 yıldan 5 yıla çıkarılıyor. Eziyet etme halinde ise cezanın alt sınırının 2 yıldan 2 yıl 6 ay hapse çıkarılması getiriliyor.
‘KADINA KARŞI ŞİDDET SUÇTUR, DOLAYISIYLA YAPILAN EYLEMİN İNDİRİMİ OLMAZ’
Meclis’e sunulan yasa teklifini değerlendiren Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, olumlu gibi görünen teklifin birçok konuda eksiklikleri olduğunu söyledi. Öncelikle iyi hal indiriminin ‘pişmanlık’ koşuluna bağlanmasını eleştiren Güllü, “Kadına karşı şiddetin, öldürmenin pişmanlığı mı olur? Bu maddede açık ve net bir şekilde “kadına karşı şiddet suçtur; dolayısıyla yapılan eylemin indirimi olmaz” diye bir madde bekliyoruz biz. Çünkü kadına şiddet hayatın olağan akışına terstir” ifadelerine yer verdi.
‘KADIN CİNAYETLERİ TANIMLANMAMIŞ’
Söz konusu yasa teklifinde ‘kadın cinayetlerinin’ tanımının yapılması gerektiğini, bu hususun eksik bırakıldığını ifade eden Güllü, şöyle konuştu:
“Burada net olarak bir kadın cinayeti tanımı yapılmalıydı; ama yapılmamış. Aynı zamanda kasten yaralama suçunun düzenlendiği maddede, mağdurun eşi veya boşandığı eşi olması durumunda cezanın yarı oranda artırılacağı ifade ediliyor. Peki, mağdur dini nikâhlı eş, sevgili olması durumunda ne olacak? Burada atlanan bir durum var. Yine tüm kadınları kapsamayan bir madde konulmuş. Türkiye’de sadece eşe veya boşanılan eşe karşı değil, kadına karşı bir şiddet var. Keşke bu teklif hazırlanırken sahada şiddet çalışan arkadaşların da fikirleri alınsaydı. Dağ fare doğurdu diyebiliriz.”
‘ISRARLI TAKİPTE YİNE HÂKİM İNİSİYATİFİ DEVREYE GİRİYOR’
Teklifte ‘müstakil suç’ kapsamına alınması öngörülen ısrarlı takip düzenlemesinde de ısrar unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin hâkim inisiyatifine bırakıldığını kaydeden Güllü, “Bu konuda Adalet Bakanlığı, hemen toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yapmalı. Çünkü Cumhurbaşkanının 23 bıçak darbesiyle kadın öldürene indirim olmaz demesinin üzerine Yargıtay’ın “Evlenmeyi kabul etseydi öldürülmezdi” diye verdiği Hatice Kaçmaz kararı ortada. Bu yüzden öncelikle kadın cinayetlerinin de, ısrarlı takipte de somut bir duruş sergilenmeli” şeklinde konuştu.
‘BÖYLE REFORM OLMAZ’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim’e göre kadına şiddetle mücadelede böyle reform olmaz. Yıllardır kadın cinayetlerini durdurmak, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için mücadele ettiklerini ifade eden Ataselim, “Son olarak Hatice Kaçmaz ile ilgili verilen kararın Yargıtay tarafından onanması, sadece bu davaya özel değildi. Artık ceza kanununda tanımlı olmayan ‘ayrımcı indirim’ler gündeme geliyor. Yani kadına yönelik şiddetin yargı eliyle meşrulaştırıldığı günlerdeyiz. Mevcut yasalar etkin uygulanmazken, ‘reform’ adı altında yeni yasal düzenlemeyi bu iktidar gündeme getirdiğinde olumlu bulamıyoruz. Tam tersine bir reformdan söz edilmesi gereken tek şey İstanbul Sözleşmesi’ydi, 6284 sayılı kanunun çıkmasaydı” dedi.
‘İKTİDAR BU DÜZENLEME İLE KADINLARIN GÖNLÜNÜ ALMAYA ÇALIŞIYOR’
Kadına yönelik şiddette ceza artırımı getiren bu düzenlemenin ‘manipülatif’ olduğunu kaydeden Ataselim, şu noktalara dikkat çekti:
“Ceza Kanunu’nun 96’ıncı maddesinde ‘eziyet’ suçu tanımlanır. Eğer bu maddeye işlerlik kazandırılmış olsaydı şu anda ‘ısrarlı takip’ için önerdikleri cezadan daha fazla bir ceza söz konusu olur ve caydırıcı olabilirdi. Aynı zamanda kadına şiddetle ilgili reform yaptıklarını düşünenlerin öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını ortaya koymaları gerekir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin üzerinin örtülmeye çalışıldığı bir dönemde kadına yönelik şiddette olumlu adım atıyoruz demek çelişki barındırıyor. Aslında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından iktidar, bu düzenleme ile kadınların gönlünü almaya çalışıyor. Fakat çözüm odaklı olmayan söylemlerle kadınların hayatları olumlu anlamda değişmeyecektir.”