İYİ Partili Hakan Şeref Olgun: Bu dava basını ve vatandaşları susturmak için kullanılıyor

İYİ Partili Hakan Şeref Olgun, Serkan Kafkas ve Süha Çardaklı'nın yargılandığı dava öncesi "Bu dava, aba altındaki sopa gibi kullanılarak basını ve vatandaşları susturmak için kullanılmaktadır" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İYİ Parti Hukuk ve Seçim İşleri Başkanı Hakan Şeref Olgun, aralarında Serkan Kafkas ve Süha Çardaklı'nın da olduğu tutuklu gazetecilerin yargılandığı duruşma öncesinde; Ankara’daki Sıhhiye adliyesi önünde açıklama yaptı. 

İYİ Parti Teşkilat Başkanı Buğra Kavuncu ve İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Ünzile Yüksel'in de katıldığı açıklamada Olgun, Süha Çardaklı'nın 104 , Serkan Kafkas'ın 78 gündür tutuklu olduğunu belirterek, "Gazeteci arkadaşlarımızın yaptıkları haberler dava konusu haline getirilmiştir. Ancak haberlerin gerçeği yansıtmadığına dair herhangi bir delil dosyaya sunulmamıştır. Yaşanan hukuk garabeti, artık izahtan varestedir" ifadelerini kullandı.

Olgun, "Bu dava, aba altındaki sopa gibi kullanılarak; diğer basın mensuplarını ve vatandaşları susturmak için kullanılmaktadır. Milliyetçiliği yok etmek amacıyla yargıyı bir silah gibi kullanan bu zihniyet ile mücadele etmek; gazeteci arkadaşlarımızın için bir şeref madalyasıdır" diye konuştu.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hakan Şeref Olgun açıklamada şunları söyledi:

“Bugün sadece milliyetçi ve gazeteci oldukları için tutuklanan ve yargılanan arkadaşlarımızın duruşmaları için buradayız. Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan arkadaşlarımızdan Süha Çardaklı 104 gündür, Serkan Kafkas 78 gündür tutukludur. Batuhan Çolak ise 35 gün dosya kapsamında tutuklu kalmış, 27 Ekim 2023 tarihinde tahliye edilmiştir. Gazeteci arkadaşlarımızın yaptıkları haberler dava konusu haline getirilmiştir. Ancak haberlerin gerçeği yansıtmadığına dair herhangi bir delil dosyaya sunulmamıştır. Yaşanan hukuk garabeti, artık izahtan varestedir. Ancak bazı hususları ayrıca vurgulamak istiyoruz.

Serkan Kafkas hakkında verilen gözaltı kararı ne adli makamlardan ne de kolluk tarafından öğrenilmiştir. Gözaltı kararı henüz soruşturma dosyasına eklenmeden İletişim Başkanlığı’nda çalışan Aslan Değirmenci tarafından Twitter hesabında paylaşılmıştır. Savcılık tarafından soruşturma dosyasına böyle bir gözaltı kararı eklenmeden, gözaltı işlemi gerçekleşmeden; İletişim Başkanlığı’nda görevli olan bir kişinin böyle bir karardan haberdar olması, hukuksuzluğu ayyuka çıkarmış, adeta bir skandal olmuştur.

Adalet Bakanı Sayın Tunç’un, profil fotoğrafı açık bir şekilde görülen şahsi twitter hesabından alınan ekran görüntüleri delil olarak dosyaya eklenmiş ve sadece bu delil ile adalete adeta bir talimat verilmiştir. Bu delil; savcılığın bir soruşturma başlatmadığı, bir talimatla hukukun yok sayıldığını ortaya koymaktadır.

'MİLLİYETÇİLİK CEZALANDIRILIYOR'

Soruşturma dosyasına giren tutanak ve araştırma raporları açıkça milliyetçiliğin cezalandırılmaya çalışıldığını ortaya koymaktadır. ‘Gönderilerinde milliyetçi paylaşımlarda bulundukları tespit edilmiştir’ ifadeleri tutanaklarda yer almıştır. Bunun yanı sıra yabancı karşıtı – Türk karşıtı ayrımına varan fişleme listeleri ortaya çıkmıştır.

1924 yılında yapılan anayasada, ‘Türkiye halkına din ve ırk ayrımı olmaksızın Türk denir’ anlayışı ile Gazi Mustafa Kemal’in de Cumhuriyet’in kuruluşuyla, ‘Türkiye’de yaşayan herkes için vasiyet ettiği Anayasamızın da ikinci maddesine göre Cumhuriyet’imizin temel niteliklerinden olan milliyetçiliğin cezalandırılmaya çalışılmasını kabul etmiyoruz.

Süha Çardaklı ve Batuhan Çolak; haksız tutuklamalarının yanı sıra cezaevinde açıkça işkenceye maruz kalmışlar ve saçları zorla kazıtılmıştır. İnsan haklarına aykırı bu muamele hiçbir hukuk devletinde kabul görmez.

Giderek artan sığınmacı ve kaçak insan sorunu, satılan vatandaşlıklar, ülkemizde başta ekonomik, toplumsal ve ahlaki birçok soruna yol açmaktadır. Adeta beka sorunu haline gelen bu durum, ülkemizin demografik yapısını bozduğu gibi birçok il ve ilçemizde seçimlerin sonuçlarını ve dolayısıyla kentin kaderini değiştirecek duruma gelmiştir. Hal böyleyken, Türk vatandaşlarına ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmakta Türk ve Türk milliyetçisi olmak suç haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bu dava açıkça milliyetçiliğin ve bu ülkenin kuruluş değerlerinden vazgeçmeyen vatandaşlarımızın korkutularak sindirilmeye çalışılmasının bir örneğidir.

'GAZETECİ ARKADAŞLARIMIZ İÇİN BİR ŞEREF MADALYASI'

Tutuklanan gazetecilerle; basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne ambargo koymaya çalışan bu zihniyet, sadece haksız yargılanan kardeşlerimizin değil, vatandaşlarımızın ve bizim habere erişim hakkımızı engellemektedir. Bu dava, aba altındaki sopa gibi kullanılarak; diğer basın mensuplarını ve vatandaşları susturmak için kullanılmaktadır. Milliyetçiliği yok etmek amacıyla yargıyı bir silah gibi kullanan bu zihniyet ile mücadele etmek; gazeteci arkadaşlarımızın için bir şeref madalyasıdır.

İYİ Parti olarak arkadaşlarımızı bu mücadelelerde asla yalnız bırakmayacağımızı siz basın mensupları ve Türk milleti önünde tüm kamuoyuna duyuruyoruz. 1 Ocak 2024 tarihinde, İstanbul’un en orta yerinde hilafet naraları atanlar, ellerini kollarını sallayarak gezerken; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu fikriyatı olan Türk milliyetçiliğini zindanlara atanları bir kenara not alıyoruz. Bugün her ne kadar burada isek de ISIAS Otel davasını, Adıyaman’da takip ediyoruz. Adalet bu adliyede olduğu gibi Adıyaman Adliyesi’nde de olmak zorundadır. O davada da gerçek adalet ne ise ortaya çıkması için var gücümüzle çalışacağız. Unutulmamalıdır ki bu ülkenin hiçbir kuruluş değerinden vazgeçmeyecek, koskoca bir Türk milleti vardır.”