Medya Politik... İyip’te yeni dönem… İyip de yeni ‘dönen’
Yeniçağ gazetesi malum. İyip ve Akşener destekçiliğiyle malum yani… İşte bu gazete de, son zamanlarda bir ‘dönüşüm’ geçiriyor. Evet, değişim demeyelim, dönüşüm diyelim.
Gerek bizzat kendi sandık sonuçları hem de yol açacağı büyük ve sarsıcı değişimler açısından bir istisna, sıra dışı bir hadise olan 3 Kasım 2002 seçimlerinden beri, yani 20 yılı aşkın süredir, Türkiye’de olağanüstü dönüşümler yaşanageldi. Biraz ortalama tabirlerle söylersek, siyasetin ‘ekseni’ değişti, kurumların biçim ve işlevleri değişti, parlamento değişti, bürokrasi değişti, iktisadi altyapı değişti, devlet değişti… Tüm bunlara eşlik edecek, hatta yansıtacak aralıksız bir dönüşüm de medyada oldu. Yirmi yıllık iktidar pratiği, kendi suretinde bir medya ve medya suretinde bir kendi yarattı adeta. Bu geçişken ilişki, medyanın söz konusu dönemdeki işleviyle uyumludur. Siyasal iktidarın yeni güçleri medyayı, hem ülkenin kumanda odasının kapısını kıracak bir balyoz hem kapının kendisi hem de kumanda aygıtlarından biri olarak gördüler. Ve böyle de kullandılar. Baştan beri tüm operasyonların içinde bir şekilde medya kuruluşları oldu. Kendilerinden önceki dönemden çok daha hırçın ve etkin bir silahşor oldular bu konuda.
İlk büyük siyasal operasyonlar, Ergenekon, Balyoz ve diğerleri, hatırlarda… Son derece basit, aleni bir mekanizmaydı. Emniyet ve yargı içinde yoğunlaşan ama devletin geneline yaygın bir şebeke, siyasal operasyonları yönetiyor ve medya bu operasyonların asıl kaldıracı olarak kullanılıyordu. Koçbaşı da, kelepçe de, delil de, sav da, hüküm de orada görünüyordu.
Söz konusu şebeke ile yollar ayrılırken de öyle oldu.
Halen de öyle oluyor.
Tele1 kanalının genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’ın tutuklanması da öyle oldu.
Yanardağ, pazartesi günü, altı gün önce yaptığı bir yayındaki sözleri nedeniyle, üstelik bu sözlerin çarpıtılmış ve bağlamından koparılarak montajlanmış bir versiyonuyla hedef tahtasına konduğunda, operatörler belliydi: Bağlaşık gazeteler, internet siteleri, yapay sosyal medya ağları… İlk işaret fişeğini, vaktiyle benzer bir operasyonla hapsedilmiş teğmenin atması da artık ironik bir çelişki değil, örüntünün alelade bir parçası.
Medyapolitik açıdan, Merdan Yanardağ’a yönelik operasyonunun temsil ettiği genel sonuçlar var elbette. Bunlar yaygın olarak dile de getirildi. Belli ki bu tıynette hücumlar, muhalif medyanın çeşitli mevzilerine yapılacak. Hücumların sayısı ve frekansı artacak…
Merdan Yanardağ’a yönelik operasyondan çıkan ilk hisse bu.
İkinci hisse ise ‘muhalif’ saflardaki çözülmeye dair önemli işaretler içeriyor. Biz, bu köşenin kapsamı gereği söz konusu işaretleri yine medyadan bulup kayda alalım. Siyasi değerlendirmeleri ilgili taraflarca zaten yapılacaktır.
Malum, Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasına giden süreçte en çok dikkat çeken hususlardan biri İyip’li simaların tutumları oldu. En bilineni, parti sözcüsü Kürşad Zorlu’nun, Twitter’dan saldığı ‘boykot’ ilamı oldu: “TELE 1 televizyonunda yayınlanan bir programda Teröristbaşı Öcalan’a tecritin kaldırılması yönünde yapılan değerlendirmeler sebebiyle İYİ Parti Sözcüsü olarak söz konusu kanalın hiçbir yayın davetine icabet etmeyeceğimi kamuoyuna saygılarımla arz ederim.” Sonra aynı kapıdan çokları geçti. Hatta İyip’in Ankara Milletvekili Adnan Beker, savcılığa gidip Yanardağ hakkında suç duyurusunda bulunmaya kadar vardırdı işi…
Ama gelin biz yine medyadan sürelim izleri… Yeniçağ gazetesi malum. İyip ve Akşener destekçiliğiyle malum yani… İşte bu gazete de, son zamanlarda bir ‘dönüşüm’ geçiriyor. Evet, değişim demeyelim, dönüşüm diyelim. Çünkü değiştikleri değil de zaten kendileri içre bir pozisyona döndükleri söylenmeli belki.
Yeniçağ gazetesi, operasyon başladığında, konuya ilişkin haberlerinde şöyle ifadeler kullandı örneğin:
“Merdan Yanardağ, terör örgütü PKK'nın sözde lideri Öcalan'ı AKP'nin yerel seçim için kullanacağını öne sürdü.”
“Merdan Yanardağ sosyal medyada hızla yayılan ve birçok kişi tarafından tepkiyle karşılanan sözlerine açıklık getirdi. Videonun montaj olduğunu ve Mehmet Ali Çelebi tarafından hazırlandığını iddia etti.”
Peki ne oluyor? Yeniçağ gazetesi ve çevresi milliyetçi hasletlerine mi dönüyor? Yoksa dönen daha büyük bir gemi mi? Daha büyük bir dönüş olduğunu tartışmak için de enteresan malzemeler var gazetede. Süleyman Soylu’nun boşalttığı İçişleri Bakanlığı’na karşı hürmet ve takdirde bazen kök iktidar gazetelerini kıskandıracak seviyedeler.
“İçişleri Bakanlığı el değiştirince uyuşturucu tacirlerine darbe üstüne darbe” diye başlık atıyorlar örneğin. Şu sözlerle başlıyor haber: “Süleyman Soylu’dan sonra Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanlığı'na gelmesiyle uyuşturucu tacirlerine darbe üstüne darbe vuruldu.”
Cumartesi günü Ömer Seyfettinlerle süslenmiş bir konuşmayla söz konusu dönüşümün en büyük bayrağını sallayan İyip lideri Meral Akşener de vaktiyle Milli Görüş ortaklı hükümetin içişleri bakanıydı sahi.
Medyadan görünenin bir küçük kesiti bu. Ne olmakta olduğunu siyaset yazanlarımız daha iyi izah eder. Ama bu fakir-i pür taksir, havadislere bakarken, “Yeni Şafak mı okuyordum yoksa Yeniçağ mı” diye tereddüde düşüyorsa, bir izahat aramayı garip görmemeli herhalde.