İzBB jeotermal davasından çekildi: Bizi yarı yolda bırakan belediyeye nasıl güveneceğiz?
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi’ne ait Kordelion İşletmeleri A.Ş. tarafından Gediz Deltası sulak alanı içinde yapılmak istenen Jeotermal projesinin iptal davasından çekildi.
İZMİR - Karşıyaka Belediyesi’ne ait Kordelion İşletmeleri A.Ş. tarafından Gediz Deltası sulak alanı içinde yapılmak istenen Jeotermal projesi, İzmir II Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun verdiği olumsuz görüş sebebiyle engellendi.
İlgili komisyonun kararında gerekçe olarak, şöyle denildi: “Proje alanının Akdeniz Havzası’nın en önemli sulak alan ekosistemlerinin başında yer alan Gediz Deltası sınırları içinde kaldığı, Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi gereğince kesin korunacak canlı türlerinin bulunduğu, sondaj kuyu alanlarının Türkiye’de uzunbacak ve mahmuzlu kızkuşu türlerinin ürediği ve doğal ortamında gözlenebildiği alanlara oldukça yakın olduğu, projenin faaliyete geçmesi halinde deltanın jeotermal atık su ve ağır metal kirliliği sebebiyle zarar görme ihtimalinin bulunduğu."
'BELEDİYENİN ÇEKİLMESİ ŞAŞKINLIK YARATTI'
Şirketin bu kararın iptaline yönelik açtığı davanın olumlu sonuçlanması nedeniyle aynı proje 2024 yılında yeniden gündeme geldi. Projenin yeniden gündeme gelmesiyle yaşanan süreçte ise bu kez Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verildi. Yaşanan gelişmelerin ardından Doğa Derneği, Ege Çevre ve Kültür Derneği (EGEÇEP), İzmir Barosu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi, “ÇED Gerekli Değildir” kararına ve projenin iptaline karşı İzmir İdare Mahkemelerine dava açtı. Ancak mahkeme temmuz ayında keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması için karar vermişken, davacılardan İzmir Büyükşehir Belediyesi, mahkemeye gönderdiği 10 Haziran 2024 tarihli dilekçe ile herhangi bir gerekçe göstermeksizin davadan feragat ettiğini bildirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu kararı, diğer davacılar arasında üzüntü ve şaşkınlık yaratırken, belediyenin davadan neden çekildiği ise merak konusu oldu.
Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz, İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, Doğa Derneği Avukatı Cem Altıparmak, Egeçep Avukatı İpek Sarıca, belediyenin davadan çekilmesine karşı tepkilerini dile getirirken, İzmir Büyükşehir Belediyesi ise davadan neden feragat ettiğinin gerekçelerini açıkladı.
‘HUKUKİ DAVALARDA KİŞİYE GÖRE DEĞİŞEN BİR TERCİH OLAMAZ’
Büyükşehir Belediyesi'ndeki görev değişikliğinden sonra davadan çekilme iradesini oldukça şaşırtıcı bulduklarını belirten İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, İzmir'de birçok davayı Büyükşehir Belediyesi ve diğer sivil toplum örgütleri ile ortak bir irade ile yürüttüklerini ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:
“Böyle bir çekilme birlikte çalışma iradesini de zedeler. Tabii bundan sonraki çalışmalarda da bu durum hukuki anlamda bizi tereddüte düşürür. Bizlerin ortak hareket etme iradesini zedelediği gibi hukuk güvenliği açısından da olumlu bir sonuç doğurmaz. Kaldı ki bu tür davalar açıldıktan sonra davadan çekilme kararı ilgili makamları davanın olumsuz sonuçlanmasına doğru da yöneltebilir. Ayrıca bizim kurumsal olarak diğer kurumlarla ortak irade ile yaptığımız çalışmaların bundan sonraki aşamalarında acaba sorusunu gündeme getirir ve bu da hukuk güvenliği açısından doğru olmaz. Üstelik hangi gerekçelerle olduğunu bilmeden böyle bir durumla karşılaşmak bizim üzerimizde belediye ile yapacağımız bundan sonraki çalışmalar için olumsuz bir etki yarattı. Çünkü devletin devamlılığı esas olduğu gibi kurumların devamlılığı da esastır. Kurumların yöneticileri değiştiğinde elbette bir takım fikir farklılıklarından dolayı bazı davranış biçimleri geliştirilebilir. Bunu asla yadırgamıyorum. Ancak ana eksende farklı şeyler düşünülmeye başlandığı zaman özellikle hukuki davalarda kişiye göre değişen bir tercih olamaz. Bu nedenle Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuda bir açıklama yapması ve bu davadan çekilme gerekçelerini izah etmesini merakla bekliyoruz. “
‘BELEDİYE BU DAVADAN NEDEN FERAGAT ETTİĞİNİN HESABINI VERSİN’
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin davadan feragat etmiş olmasına öncelikle bir İzmirli olarak tepki gösterdiğini dile getiren Avukat Cem Altıparmak, şöyle konuştu:
“Bu davada sadece avukat olarak yer almıyorum, aynı zamanda bireysel davacılardan birisiyim. Karşıyaka’da yaşayan bir İzmirli olarak Gediz Deltası kent yaşamımızın bir parçası. Ayrıca bu Deltanın tek sahibi de biz değiliz. Dünyadaki her 10 flamingodan birinin Gediz Deltasında gözlerini hayata açtığını düşünürsek, bu kenti diğer canlı türleriyle adil ve hakkaniyetli bir şekilde paylaşmayı ve onların haklarını korumayı da bilmemiz gerekiyor. Bizim bu davayı açmamızdaki temel motivasyonumuz buydu. Ne var ki Büyükşehir Belediyesi’nin bu davadan feragat etmiş olması davanın itibarına ciddi bir darbe vurdu. Gediz Deltasının korunması mücadelesinden vazgeçen Büyükşehir’in, bu karardan sonra kentin ve doğanın korunması için mücadele eden inisiyatiflerin gözünde saygınlığını ve güvenilirliğini yitireceği bir gerçek. Bizi yarı yolda bırakacak bir belediyeye bundan sonra nasıl güveneceğiz? Örneğin Gediz Deltasını paramparça edecek olan ve yine kent inisiyatiflerinin açtığı bir başka dava ile iptal edilen Körfez Geçiş Projesi tekrar gündeme gelse, bu projeyi alkışlayacak bir belediye ile mi muhatap olacağız? İzsu’nun ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Menderes ve Seferihisar’da yapılmak istenen farklı jeotermal projelerine karşı 2021’den bu yana açtığı 5 ayrı dava var. Belediye bunlardan da mı vazgeçecek? Kent inisiyatifleri bu gelişmeyi acilen gündemlerine alıp belediyeden bir açıklama istemeliler. Belediyenin feragat ettiği davaya geri dönmesi hukuken mümkün değil ancak kente karşı sorumlu bir belediyenin bu davadan neden feragat ettiği konusunda kente hesap verme zorunluluğu var.”
‘BU GELİŞMELER BİR İZMİRLİ OLARAK BENDE ENDİŞE YARATIYOR’
“Bu meselenin bir de “Başkan” boyutu var” diyen Altıparmak, Cemil Tugay’ın başkan seçildiği andan bu yana almış olduğu kimi kararların kent hakkına zarar verdiğini savunuyor. Tugay’ın başkan olmasının ardından İzmir’de bazı bölgelerde bisiklet yollarının kaldırıldığını hatırlatan Altıparmak, yağmur sonrası baskınları engellemeyi amaçlayan ve bu yolla iklim krizi ve afetlerle mücadele alanında önemli bir çalışma olan Süngerkent projesinin de gerekçe gösterilmeksizin iptal edildiğini ifade etti. Altıparmak devamında şunları söyledi:
“Yine bu ay içinde, 2’nci İzmir Uluslararası Portre Karikatür Şenliği kapsamında Kültürpark’taki Gençlik Tiyatrosu’nun duvarına ulusal ve uluslararası karikatür sanatçıları tarafından çizilen ve önceki dönem belediye başkanının da karikatürünün bulunduğu anı duvarı İzBB tarafından boyandı. Son olarak bu davadan feragatle birlikte sorun bir başka boyuta vardı; jeotermal kaynak arama projesi Karşıyaka Belediyesinin şirketinin projesi ve Sayın Tugay Karşıyaka Belediye başkanı perspektifiyle Gediz Deltasını umursamamış olabilir! Ancak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olur olmaz, İzBB’nin Gediz Deltasını korumak amacıyla kendisinden önceki dönemde açmış olduğu bu davadan vazgeçmesi anlaşılır gibi değil. Sadece birkaç ay içinde yaşadığımız bu gelişmeler Sayın Tugay’ın kentimizin müştereklerini savunmak ve kent hakkı konusunda oldukça geri bir noktada pozisyon aldığını gösteriyor ve bu durum bir İzmirli olarak bende derin bir endişe yaratıyor”
‘BELEDİYELERİN TUTUMU SEÇİLEN KİŞİNİN İSTEĞİNE BAĞLI DEĞİŞEMEZ’
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin davadan çekilmesini ‘sabit bir politika kimliğinin olmaması, kimliğinin seçilen başkanların anlayışına göre değişmesi’ şeklinde nitelendiren EgeÇep avukatı İpek Sarıca, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Yıllarca Efemçukuru altın madenine karsı yürütülen davalarda belediye taraf olmasına rağmen İZSU Çamlı Barajı için olumlu görüş verdi. Ömrünü tamamlamış Harmandalı çöplüğünün kapatılması için çabalar sürerken Harmandalı çöplüğü genişletiliyor, denetimi Büyükşehir Belediyesinde olan gemi söküm tesisleri ise karanlık bölge gibi. Ruhsatları var mı yok mu diye başvurular yapsak da başvurularımız cevapsız kalıyor. Maalesef bariz bir şekilde tutum değişikliği söz konusu. Oysa ekoloji ve çevre ile ilgili konularda belediyelerin tutumları, seçilen kişinin/ partinin isteğine bağlı olarak değişemez. Büyükşehir Belediye Kanunu'nun altıncı maddesi sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamayı Büyükşehir Belediyelerine görev olarak yüklemiş. Ancak Başkan Tugay, insanın ısınma ihtiyacı ve sağlık için kullanmak üzere iki milyon yılda oluşmuş, birçok canlıya ev sahipliği yapan Gediz Deltası'nı heba edebiliyor. Kamu yararı bu anlayışla olmaz, bu anlayış günü geçirme anlayışıdır. Aydın'da zeytin ve incir ağaçlarının nasıl kuruduğunu, insan sağlığının jeotermal tesislerden havaya karışan zehirlerden nasıl etkilendiğini biliyoruz. Meslektaşlarının birçok raporu mevcut. Belediye hem gençlere hem de gelecek kuşaklara sağlıklı bir çevre bırakmak zorunda, asıl kamu yararı ve sosyal belediyecilik anlayışı budur!”
‘PROJENİN HEDEFİ KAYNAKLARIN KAMUYA VE EKONOMİYE KAZANDIRILMASI’
Davadan feragat etmesinin gerekçelerini sorduğumuz İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ise jeotermal kaynak arama faaliyetinin gerekliliğini savundu. Belediyeden yapılan açıklamada, “Planlanan söz konusu jeotermal kaynak arama çalışmasının, jeotermal enerjinin yenilenebilir/sürdürülebilir bir enerji türü olması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmadaki başat rolü nedeniyle, bu projenin yürütülmesinin ‘iklim hedeflerini uygulama dönemi’ kimliğimizle atacağımız somut ve etkili adımlarından biri olacağı düşünülmektedir. Bahsi geçen sulak alan özelliğindeki bölgenin korunmasına yönelik en yüksek hassasiyetin gösterilmesi elbette büyük önem arz etmektedir” denildi.
Projenin hedefinin kaynakların kamuya ve ekonomiye kazandırılması olduğunu aktaran belediye, Narlıdere ve Balçova’da yer alan jeotermal kaynak kullanımının bir benzerinin Karşıyaka ve Çiğli bölgesinde hayata geçirilmesinin ise ısınma amaçlı yakıt kullanımı açısından önemli olduğunu ifade etti. Açıklamanın devamında, “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı yerel yönetimlerin öncelikle ele alması ve bütüncül bir yaklaşımla yapılması gereken bir çalışmadır. Tüm dünyanın ve ülkemizin de gündeminde olan iklim değişikliği, global krizlerin etkileri hammadde ve enerjiye ihtiyacı arttırmış ve bu ihtiyaç da mevcut ve potansiyel kaynakların etkili ve verimli kullanım politikalarının oluşmasına sebebiyet vermiştir. Kentimizde gerçekleştirilen üretim ve tüketim faaliyetlerinin iklim değişikliği ölçeğinde değerlendirilmesi ve enerji tasarrufuna yönelik akılcı planlama ve strateji belirleme süreçlerine etkin bir biçimde dahil edilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir” ifadeleri yer aldı.