James Webb teleskobu araştırıyor: 'Yaşanabilir' dünyalara sahip 7 gezegenli sistem
Gökbilimciler, James Webb teleskobunu kullanarak yaşam potansiyeli taşıyan gezegenlerin bulunduğu TRAPPIST-1 sistemini incelemeye başladılar.
Alexandra Witze
James Webb Uzay Teleskobu (JWST), Dünya’dan yalnızca 39 ışıkyılı mesafedeki ‘TRAPPIST-1’ yıldızının etrafında dönen Dünya büyüklüğündeki yedi gezegenin bir kısmının atmosferlerini içeren ve heyecanla beklenen bir grup hedef üzerindeki ilk gözlemlerini gerçekleştirdi. Bu gezegenlerin tamamı yıldızlarının sıvı suyun bulunabileceği yaşanabilir bölgesinde ya da yaklarında dönüyor. Güneş Sistemi’nin ötesindeki gezegenleri yaşama elverişli kılan hususları incelemek söz konusu olduğunda, gökbilimciler onları bilinen en iyi laboratuvar olarak kabul ediyorlar.
Araştırmacıların şu ana dek gördüğü şeyler yalnızca bir ön hazırlık niteliğinde ve bu gezegenlerin aslında hangi tür atmosferler barındırıyor olabileceğini şimdilik açık etmiyor. Bununla birlikte, şayet karbondioksit ya da metan gibi dikkat çekici moleküller içeren yoğun atmosferlere sahiplerse, 10 milyar ABD doları değerindeki teleskop gelecek aylar ve yıllar içerisinde bunları saptayabilir. Diğer gözlemevlerinin hiçbiri bu atmosferleri saptayabilecek düzeyde bir güce sahip değil.
Montreal Üniversitesi’nden bir astronom olan Björn Benneke, 13 Aralık’ta ABD’nin Maryland eyaletine bağlı Baltimore kentinde düzenlenen bir sempozyumda, JWST’nin ulaştığı ilk sonuçlar hakkında “Araştırmalara başladık” dedi.
DEĞERİ OLAN GEZEGENLER
2017 yılında haritalanan TRAPPIST-1 gezegen sistemi, gökbilimcilere, yalnız bir yıldızın yörüngesinde dönen Dünya büyüklüğündeki gezegenlerin oluşum ve dönüşümünü anlama hususunda pek çok fırsat sunuyor. Yıldız görece ılıman koşullara sahip ve bahsi geçen yedi gezegen, Merkür’ün Güneş’in yörüngesindeki konumundan daha yakın mesafelerde konuşlanmış durumda.
JWST, geçtiğimiz haziran ayında başladığı bilimsel görevlerinin daha ilk yılında sistemdeki tüm gezegenleri gözlem altına aldı. Bu gözlemlerin büyük kısmı daha önce yapılmış olsa da hiçbiri JWST’nin operasyon merkezi olan Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü’nde gerçekleşen bu haftaki sempozyuma dek kamuya açıklanmamıştı.
Benneke, sempozyumda, JWST’nin ‘TRAPPIST-1g’ gezegeni üzerinde gerçekleştirdiği ilk araştırmaları paylaştı. Teleskop şu ana dek gezegenin büyük ihtimalle hidrojen açısından zengin bir atmosfer barındırmadığını saptayabildi; şayet barındırsaydı, fiziksel açıdan çok büyük olduğu için bunun saptanması kısmen kolay olabilirdi. Bu bulgu, gezegenin karbondioksit benzeri daha ağır moleküllerden meydana gelen daha yoğun bir atmosfer barındırdığı ya da hiçbir şekilde atmosfere sahip olmadığı manasına gelebilir.
JWST, gezegenlerin atmosferlerini, ilk aşamada yıldızın önünden geçerken içlerinden süzülen yıldız ışığını nasıl filtrelediklerini takip yoluyla inceliyor. Bir gezegenin atmosferinin hangi moleküllerden oluştuğu, onun evrimsel geçmişini ve yüzeyinde yaşam barındırıp barındırmadığını ortaya koyabilir. Araştırmacıların TRAPPIST-1g’de bir atmosfer olup olmadığını ve eğer varsa hangi elementlerden meydana geldiğini anlaması için daha fazla gözlem yapılması gerek ve şu ana dek toplanan verilerin incelenmesi de biraz zaman alacak.
BİR ‘AİLE FOTOĞRAFI’ OLUŞTURMAK
TRAPPIST-1’e ilişkin verileri incelemek, JWST’nin ayrıntılı biçimde gözlemlediği ve Jüpiter boyutlarına daha yakın bir gezegen olan WASP-39b de dahil olmak üzere, diğer daha büyük ötegezegenlerden toplananlara kıyasla çok daha güç. TRAPPIST-1’in gezegenleri bunlardan çok daha küçük ve atmosferlerinden yayılan sinyalin dışarı çıkması çok daha zor. Ayrıca, TRAPPIST-1’deki manyetik bozulmalar verilerin yorumlanmasını karmaşık hale getiren sinyaller de üretebilir.
Montreal Üniversitesi'nden Olivia Lim, konferans dahilindeki bir poster sunumunda, sistemde en iç kısımda bulunan gezegen olan TRAPPIST-1b’yle ilgili iki JWST gözlemini paylaştı. O da şimdilik gezegenin atmosferini gözler önüne seren bir sinyale ulaşamamış. Bununla birlikte, yapılan ön araştırmalar, tıpkı gezegen 1g gibi, büyük olasılıkla kabarık ve hidrojen açısından zengin bir atmosfer barındırmadığını gösteriyor.
Lim’in halihazırda üzerinde çalıştığı diğer TRAPPIST-1 gezegenlerine dair birkaç gözlem daha mevcut; bu görüntülerden biri geçen hafta elde edilmiş ve Lim şu ana dek JWST’nin ulaştığı sonuçlara bakacak vakti olmamış. “Çok yoğun bir araştırma” diyor. Öte yandan, Colón, bu olağanüstü gezegen sistemine ilişkin çok daha fazla sonucun gelmeyi sürdürdüğünü dile getiriyor. “Önümüzdeki yıl içinde bir aile portresi oluşturabileceğiz” diye ekliyor.
Yazının orijinali Nature sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)