Jiletli teller Istrancalar’ı ikiye böldü, yaban hayatı tehlikede

Bulgaristan sınırına mültecilere karşı çekien jiletli teller, Istrancalar'daki yaban hayatını da tehdit ediyor. Binlerce yıllık göç yolu kesilen hayvanlar için ekolojik koridor oluşturulması istendi.

Google Haberlere Abone ol

 DUVAR- Trakya’daki Istranca Dağları’nın eteklerinden başlayıp Türkiye ve Bulgaristan’a yayılan Istranca Ormanları’nın ortasına korona virüsü salgınından önce Suriyeli mültecilerin geçişini engellemek amacıyla dikenli teller çekildi ve orman ikiye bölündü. Bu tellerden mültecilerden çok yaban hayatı olumsuz etkilendi. Bugün 3 Mart Yaban Hayatı günü... Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Yönetim Kurulu Başkanı Göksal Çidem “Yaban hayvanlarının binlerce yıldır üremek, kış uykusuna yatmak, beslenmek, su içmek ve yaşamak için kullandıkları güzergah bir anda kapatıldı. Öldürücü bariyer karadaki yaban hayatını yok ediyor. Öldürüyor” dedi. Yetkililere seslenen Çidem ormanda hayvanların izledikleri yol çıkarılarak yaban yaşam koridoru oluşturulmasını istedi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, yaban hayatının özgün değerleri ve etrafında örülü yaşam ağının sürdürülebilir kalkınmaya ve insanların refahına sağladığı katkıya dikkat çekmek için 3 Mart’ı Dünya Yaban Hayatı Günü ilan etti. Aynı zamanda 3 Mart, Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşmesi’nin (CITES) 1973 yılında imzalandığı gün olması nedeniyle özel bir önem taşıyor. Hükümetler arası işbirliğini güçlendiren bu sözleşme ile, nesli tehlike altındaki türlerin uluslararası ticaretinin kontrol altında tutulması ve türlere yönelik suçların önlenmesi amaçlanıyor. Dünya Yaban Hayatı Günü'nün bu yılki teması, dünya çapında kritik düzeyde nesli tükenmekte olan yabani bitki ve hayvanların statüsüne dikkat çekmek ve onları korumak için çözümler uygulamak amacıyla "Ekosistemin Yenilenmesi için Kilit Türleri İyileştirmek" olarak belirlendi. Yaklaşık 1 milyon hayvan ve bitki türünün nesli tükenme tehdidi altında olduğu belirtiliyor.

‘YABAN HAYATI SAHİPSİZ’

Kırklareli’nde yaşayan Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Yönetim Kurulu Başkanı Göksal Çidem, 3 Mart Yaban Hayatı Günü'nde Gazete Duvar’a konuştu. “Her canlının yaşam hakkı kutsaldır” diyen Çidem “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi, yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunun ve insanoğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin, bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağının altını çizmektedir. Vahşi hayvanların da yaşama hakkına ve kendi doğal çevrelerinde özgürce üreme hakkına sahip olduğu gibi hayvan haklarına ilişkin temel ilkeleri ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı. Trakya’daki Istranca Ormanları’nda izin verilen ve çevreye zarar veren projelerden bahseden Çidem “Bilinçsizce, acımasızca yapılan avcılık, vahşi madencilik ve plansız enerji yatırımları doğayı ile katlediyoruz. Istrancaların ortasında ormanın içinde kurulan RES (Rüzgar Enerji Santralleri) ve orman derinliklerinde ‘dikkat kamyon çıkar’ gibi tabelalara rastlıyoruz. Yaban hayatı sahipsiz. Sermayesi yok. Söz hakkı yok. Basını yok. TV si yok” diye konuştu.

‘KONACAK DAL KALMAYACAK’

Çidem, Trakya bölgesine kurulan RES’lere de değinelerek şöyle devam etti: “Istrancalar ana kuş darboğazlarının üzerindedir. Bu nedenle, bölgede rüzgâr santralleri inşa edilmesinin tüm biyocoğrafya bölgesinde olumsuz sonuçlar doğuracağı bilimsel raporlar ile sabit olmasına karşın onlarca kurulan, yüzlerce planlanan RES var. Gidişat böyle devam ederse, kuşlara uçacak gökyüzü, konacak dal kalmayacak. Karada yaşayanların yaşam alanları da her geçen gün daralıyor. Ne havada, ne karada yaşama şansı bırakmadığımız yaban hayatı gününü kutlamaktansa, bir an önce onları korumak ve yaşatmak için gerekeni yapmak, insan olmanın gereğidir.” 

‘YEŞİL KORİDOR’

Avrupa Birliği’nin göçmenlerin geçişini engellemek için Bulgaristan sınırına 4 - 5 metrelik jiletli-dikenli teller çektiğini vurgulayan Çidem “AB ‘kendi sınırlarının güvenliği’ için diyor. Ancak, yaban hayvanları binlerce yıldır üremek, kış uykusuna yatmak, beslenmek, su içmek ve yaşamak için kullandıklarının güzergah bir anda kapatıldı. Karşıya gidemeyenlerin feleği şaştı. Sözde insan ve hayvan haklarını savunan Avrupa, Istrancalar’daki doğal yaşamı yok saydı. Mülteciler bir şekilde geçmek için yol buluyor. Ya yaban hayvanları..?” diye sordu. “Son yıllardaki düzensiz göçmen sorunu ülke ya da ülkelerin sorunu değil bütün insanlığın sorunudur. Bu sorunu insani olmayan yöntemlerle çözmeye çalıştıklarında bunun diğer hayvan popülasyonlarına yansıması acımasız ve geri dönüşümsüz olabilmektedir” diyen Çidem özetle şöyle konuştu: “Bir hayvanın veya hayvan grubunun yiyecek veya eş aramak için düzenli olarak üzerinde seyahat ettiği ve komşu hayvanlar veya aynı türden gruplarla örtüşebilecek bir yaşam alanı vardır. Bu alanlardaki yollar, otobanlar, yerleşim yerleri, sanayi aktiviteleri, ülke sınırlarını çizme - koruma amaçlı dikenli – jiletli teller, yüksek duvarlar gibi insani faaliyetleri maalesef hayvanların yapmak zorunda oldukları bu hareketleri engeller. Sonuçta otobanlarda ezilmeler, yerleşim alanlarında, sınır boylarında yaralanmalar-ölmeler gerçekleşmektedir.

Son yıllarda bunu engellemek için çeşitli yöntemler uygulanmaya başlanmış ve ekolojik koridor -yeşil koridor – yaban yaşamı koridoru gibi insani faaliyetleri veya yapıları ile ayrılmış yaban hayatı popülasyonlarını birbirine bağlayan habitat alanları oluşturulmaya çalışılmakta, böylece o alanlardaki hayvan popülasyonlarının korunması amaçlanmaktadır. Türkiye - Bulgaristan sınır hattı boyunca hayvanların izledikleri rotalar ortaya çıkarılırken aktif geçiş rotalarında bu şekilde yaban yaşamı koridoru - yeşil koridor ya da ekolojik koridorlar yapılması biyoçeşitliliğimizi korumak açısından önemli bir adım olacaktır.”