JİTEM-Hizbullah ittifakı!
Evrensel yazarı Yusuf Karadaş, Cumhur İttifakı ile görüşmeleri süren HÜDA PAR'ın Hizbullah ve JİTEM ile ilişkilerini değerlendirdi.
DUVAR- HÜDA PAR'ın Cumhur İttifakı'na katılması tartışmaları sürerken, geçtiğimiz günlerde Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 19 sanıklı Ankara JİTEM davası da gündeme geldi. Evrensel yazarı Yusuf Karadaş, savcılığın tüm sanıklar için beraat istediği davanın ayrıntılarını köşesine taşıdı, "mahkemelerin iktidardan gelen talimatlarla JİTEM’cileri AK’ladıkları günlerde zamanında JİTEM tarafından kullanılan Hizbullah’ın devamcısı Hüda Par da cumhur ittifakına desteğini açıkladı." diye yazdı.
Karadaş'ın "JİTEM-Hizbullah ittifakı!" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Bahçeli’nin konuşmasından 3 gün sonra Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 19 sanıklı Ankara JİTEM davasında savcılık, bütün sanıklar için beraat istedi. Sanıklar arasında kim yoktu ki; Bursaspor tribünlerinde posteri açılan ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım, ‘Bin Operasyon’cu Mehmet Ağar, Eski Özel Harp Dairesi Özel Kuvvetler Komutanı Korkut Eken ve Eski Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin sanıklar arasındaydı. Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Yusuf Ekinci, Ömer Lütfi Topal, Tarık Ümit gibi dönemin karanlık olaylarının aydınlatılması bakımından büyük önem taşıyan cinayetlerle ilgili yapılan yargılamada sanıklardan Ayhan Çarkın işledikleri cinayetleri itiraf ettiği halde 13 Aralık 2019’da tüm sanıklar için beraat kararı veren Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin bu kararı bozmasına rağmen bu kararında ısrar edeceğini gösteriyor.
Daha önce Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak’ta işlenen cinayetlerle ilgili açılan Diyarbakır JİTEM davasında mahkeme görevsizlik kararı vermişti. Yine JİTEM ana davası ile birleştirilen Musa Anter davası, zaman aşımına uğratılmıştı.
Sedat Peker; Mehmet Ağar ve AKP milletvekili olan oğlu Tolga Ağar’la ve özel harpçi Korkut Eken’le ilgili birçok ciddi iddiada bulunduğu halde bu iddialarla ilgili hiçbir soruşturma açılmadı. Aksine Ağar ve Eken, Bahçeli’nin 'dava arkadaşım' dediği Organize Suç Örgütü Lideri Alaattin Çakıcı ile bu iktidarın himayesinde birlikte poz verdiler.
Bir yanda iktidardan talimat alan yargı kurumlarının verdiği kararlar ve öte yandan yargılananların iktidar blokunda birleşmesi birbirini tamamlıyor. Karşımızdaki fotoğraf, karanlık yapılanmaları dağıtma ve ülkeyi demokratikleştirme iddiasıyla yola çıkan AKP-Erdoğan iktidarının bu karanlık örgütlenmelerin iktidarı haline geldiğini net biçimde ortaya koyuyor. Bu nedenle JİTEM’in işlediği suçların açığa çıkartılması amacıyla açılan davalarda verilen mahkeme kararları, bu karanlık suç örgütlerinin dağıtılması ve demokratikleşme talebine iktidar cephesinden verilmiş bir yanıt olarak da anlam kazanıyor.
Tarihin bir cilvesi olsa gerek, mahkemelerin iktidardan gelen talimatlarla JİTEM’cileri AK’ladıkları günlerde zamanında JİTEM tarafından kullanılan Hizbullah’ın devamcısı Hüda Par da cumhur ittifakına desteğini açıkladı.
Veli Küçük ve Arif Doğan ile birlikte JİTEM’in kurucularından Özel Harp Daire Başkanı Teoman Koman, ’90’lı yıllarda Hizbullah’ı 'PKK’nın baskılarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar' olarak tanımlamıştı. Aynı dönemde Mehmet Ağar da 'Faydalı olmaz' diyerek Hizbullah’a karşı operasyon yapılmasına karşı çıkmıştı. Hizbullah’a dokunulmuyordu, çünkü domuz bağlı işkenceleri ve işlediği cinayetleriyle IŞİD’in habercisi olan Hizbullah, Kürt ulusal demokratik mücadelesinin içinde yer alan aydınları, gazetecileri, sendikacıları hedef alıyor, halka korku salmaya çalışıyordu.
Devlet, Hizbullah’a ihtiyacı kalmayınca 2000’li yılların başında Hizbullah’a yönelik operasyonlar gerçekleştirdi. Hizbullahçılar işledikleri yüzlerce cinayeti itiraf ettiler. Ancak AKP-Erdoğan iktidarı, Kürt sorununda izlediği politikanın bir devamı olarak (Hizbullahçıları bu kez yasal platformda Kürt ulusal demokratik mücadelesinin karşısına çıkarmak üzere) 2011 sonunda işledikleri cinayetleri itiraf eden Hizbullahçıların büyük bölümünün salıverilmesini sağlayan bir yasal düzenleme yaptı. Ardından da 2013’te adı da Hizbullah’la aynı anlama gelen HÜDA PAR kuruldu. İktidar destekçisi medya, HÜDA PAR’ın kuruluşunu hararetle destekledi, her fırsatta HDP ve önceli partileri bitirecek güç olarak sahiplendi.
Daha önce bu köşede yayımlanan ‘Erdoğan’ın HÜDA PAR ile ittifak arayışı ne anlama geliyor?’ yazısında iktidarın, HÜDA PAR’la ittifakı üzerinden Kürt coğrafyasında yaptığı hesaplar üzerinde durulmuştu. Ancak burada şu kadarını söyleyelim: Yüz binlerce insanın oyuyla seçilen HDP’li belediye eş başkanlarını, milletvekillerini hapishanelere dolduran ve HDP’yi kapatmakla tehdit eden iktidar blokunun IŞİD-Taliban sentezi bir örgütün devamcılarına böylesine kucak açması, HDP ile ilgili iddiaların temelsiz olduğunu göstermekle kalmıyor, bu blokun gerçek yüzünü de gözler önüne seriyor.
(...)
Sadece JİTEM davalarında mahkemelerin ortaya koyduğu tutum ve HÜDA PAR’ın destek açıklaması bile, Erdoğan’ın iktidarını ayakta tutmak için hangi güçlere dayanmaya çalıştığını gösteriyor.
Cumhur ittifakı, bugün artık JİTEM-Hizbullah ittifakı haline gelmiş bulunuyor." (HABER MERKEZİ)