Jüpiter'in Mirası: Babalar, oğullar ve süper olmayan kahramanlar

Mark Millar ve Wilfredo Torres gibi sanatçıların iş birliğiyle ortaya çıkan yeni çizgi roman serisi 'Jüpiter’in Mirası', İthaki Yayınları tarafından yayımlandı.

Google Haberlere Abone ol

1969 doğumlu Mark Millar bir çizgi roman dâhisi. Millar’ın bu unvanla anılmasına sebep olacak birbirinden değerli işleri var; bunlardan ilk akla gelenleri 'Süperman: Kızıl Evlat', 'Wolverin: İhtiyar Logan', 'Marvel: İç Savaş', 'Kick-Ass', 'The Secret Service'… Millar bugüne kadar pek çok çizerle çalışmışsa da, sanıyorum en öne çıkanlarından biri Wilfredo Torres’dir. Torres “uyumaktan, yavru köpek resimlerinden, ev dekorasyonu programlarından, biradan, uzun yürüyüşlerden ve giysilerinin üzerine iç çamaşırı giyen insanları çizmekten hoşlanan” biri. Birkaç isim daha sayalım: Marvel, DC, Dark Horse, Image için pek çok işte çalışan Chris Sprouse; “All Star Superman”, “Batman ve Robin” için çizen Frank Quitely; bunların yanı sıra baloncusundan renkçisine, çinilemecisinden editörüne ondan fazla sanatçı...

İşte bu sanatçıların iş birliğiyle ortaya çıkmış bir çizgi romandan bahsedeceğim bu sefer. 'Jüpiter’in Mirası' adıyla geçtiğimiz haftalardan beri raflardaki yerini koruyan, İthaki Yayınları etiketine sahip bir çizgi roman serisi var. Şimdilik üç cilt olarak yayınlanan ve devamının da geleceği bilinen 'Jüpiter’in Mirası'nı dilimize kazandıran isimse Ömer Erez.

BİTMEYEN KAVGA: KUŞAT ÇATIŞMASI

“Babam daha fazla süper kahraman işi yapmam gerektiğini söyleyip duruyor, ama durum eski günlerdeki gibi değil. Dövüşmesi havalı kimse yok artık. Tüm o büyük dövüşler tamamen bitti. En iyi kötü adamların hepsi on-yirmi yıl önce öldü. Bizimkilerin zamanında altın çağda yaşadıklarını anlamaları gerek.”

Serinin hikâyesi 1930’lara dek uzanıyor. 1929’da tüm dünyayı etkisi altına alan Büyük Buhran zamanında koca koca şirketlerin iflas edip, milyonlarca insanın işsiz ve aç kaldığı dönemde Sampson aile şirketi de bu çöküşten nasibini alır. Her şeyin uçuruma doğru yuvarlandığı günlerde ailenin idealist oğlu Sheldon Sampson, tuhaf rüyalar görür ve yakını olan altı kişiyle beraber rüyasında gördüğü gizemli adayı bulmak için yola çıkar. Her şey işte bundan sonra başlar.

Bu altı kişi birinci nesil süper kahramanları oluştururlar: Artık Ütopyacı adıyla anılan Sheldon Sampson, Ütopyacı’nın kardeşi Walter (Zihin Dalgası), eşi Grace Kennedy Sampson (Leydi Özgürlük), arkadaşları Richard Conrad (Mavi Şimşek), Fitz (Fişek) ve George Hutchence (Göktilkisi). Birbirinden yetenekli bu süper kahramanlar, Ütopyacı’nın liderliğinde yıllar boyu uzaylılara, süper kötülere, dev robotlara karşı Amerika’yı korumuşlardır ancak gün gelmiş yaşlanmışlardır. Bu da ikinci nesil süper kahramanların, yani çocukların devrinin, günümüzün anlatıldığı yıllardır. Ego, nefret ve intikam dolu yıllar...

Jüpiter'in Mirası, Mark Millar, Çevirmen: Ömer Erez, 144 syf., İthaki Yayınları, 2021.

Artık saçı sakalı beyazlamış olan Ütopyacı’nın iki çocuğu vardır. Chloe adındaki kızı uyuşturucu bağımlısı bir umursamazdır. Süper kahramanlık meselelerine çok uzak durur, görevlere bile katılmaz ve “normal” bir insan olarak yaşamaya ne kadar gayret ederse işleri o kadar batırır, çareyi de ailesinden, özellikle de babasından nefret etmekte ve uyuşturucuda bulur. Brandon ise alkolik bir serseridir. Kız kardeşinin aksine süper kahraman olmaya, şöhrete can atmaktadır ancak onun esas sorunu da budur; insanlara yardım etmeyi değil, egosunu tatmin etmeye çalışır esasen. Bunun için sürekli gelip tosladığı yer ise babasıdır. Kendini babasına ispat etmek için ne kadar uğraşırsa uğraşsın, süper kahramanlık yapmaya ne kadar çalışırsa çalışsın insanlara zarar vermeye başlar. Bu duyguyla başa çıkamadığı için de babasına karşı iyiden iyiye bilenir.

İNSANLARIN İRADESİNE SAYGI DUYMAK

“Bu hikâye benim Amerika’ya aşk mektubum” diyen Millar’ın, 'Jüpiter’in Mirası'nda farklı bir çatışmanın peşine düştüğü aşikâr. Burada birbirine karşı savaşanlar süper kahramanlar değil aslında; ilkeler, idealler ve egolar.

Ütopyacı, ilk neslin ve ikinci neslin lideri olarak değişmesi teklif dahi edilemeyecek birtakım ilkelere sahiptir ve bütün süper kahramanların da bu ilkelere göre hareket etmesi gerektiğini düşünür, aksi durumda cezalandırılıp topluluktan uzaklaştırılmaları işten bile değildir. Bu ilkelerin temeli insanların iradesine hiçbir şekilde müdahale etmemektir. Her ne olursa olsun, politikacılar ne denli kötü kararlar alırlarsa alsın onlara müdahale etmeden sadece insanüstü varlıklarla ve doğal felaketlerle uğraşmaları gerektiğini savunur. Bu konuda en büyük çatışmayı da kardeşiyle yaşar. Walter dünya ekonomisini iyileştirip işsizliği ortadan kaldıracak post-kapitalist politikalar üzerine çalışsa da, Ütopyacı onun bunu Beyaz Saray’a sunmasına engel olur. Aralarındaki tartışma hep bunun üzerinden şekillenir. Sonra konu (özellikle dizide) vaktiyle Nazilere müdahale etmeleri gerektiğine kadar gelip, oradan da güncel politikaya; Orta Doğu’ya, Vietnam’a, Afganistan’a gelir.

Ütopyacı, sadece böylesi büyük konularda değil, günlük hayatın işleyişinde de ilkelerinden ödün vermez. Walter’ın oğlunu, yangından kurtardığı bir kızla çıktığı için topluluktan uzaklaştırır mesela. Bu ve buna benzer örnekler dolayısıyla sadece kendi çocuklarından değil, neredeyse bütün süper kahramanlardan tepki görmeye başlayınca serinin çatışması hepten yükselir.

WATCHMEN VE THE BOYS

'Jüpiter’in Mirası' 2021’de, Daredevil’ın ve Spartacus’ün yapımcısı olan Steven S. DeKnight’ın öncülüğünde, Josh Duhamel, Ben Daniels, Leslie Bibb, Andrew Horton, Elena Kampouris gibi oyuncularla Netflix’te dizi haline geldi. Yüksek bütçesine rağmen beklendiği ilgiyi görmeyince de ikinci sezon çekimleri iptal edildi ancak Millar’ın yarattığı bu evrenden tam olarak vazgeçilmedi. Yapılan açıklamada Millar’ın diğer serilerinin farklı projelerle Netflix’te olmaya devam edeceği söylendi.

Dizide beklediği başarıyı yakalayamayan 'Jüpiter’in Mirası', çizgi romanda bu beklentiyi çokça karşılayıp, özellikle üçüncü sayı itibarıyla bu çıtayı hepten yükseltiyor. Bildik süper kahraman serilerinin dışında olan seride uyuşturucu bağımlısı, alkolik, kıskanç, hilebaz karakterlerle karşı karşıya geliyoruz. Özellikle 'Watchmen' ve 'The Boys' gibi alternatif süper kahraman hikâyeleri sevenler için 'Jüpiter’in Mirası' birebir.