Kabadayı, mafya, çete
Mafyanın kabadayı ile hiç alakası yoktur. Daha kalabalıklaşmış kentlerde, şiddetin seri kullanımına açık, endüstriyel bir sektördür. Kentin kalabalık ve karmaşık hali, daha çok ayıp ve racon üzerinden yürüyen kabadayılık ilişkisi yerine, pusu atma ve arkadan kafasına sıkmaya elverişli hiyerarşik yapıyı doğurmuştur.
Ülkenin siyasi literatüründe en sık kullanılan şeylerden üçü- biri haline aldıysa kavramlar, bunları artık daha açık ve net olarak, tanımlamak gerekiyor. Siyaset bilimi bunu emreder. -Seviyorum bu 'emir'li anlatımları, insan kendini önemli hissediyor. – Yoksa ‘At izinin it izine karıştığı’ bugünlerde, ‘bize ekmek kadar, su kadar lazım’, ‘ak akçe kara gün içindir’ yani bu terimlerin, ne mana ifade edip etmeyeceği, şüphesiz ki milli şuurumuzun bir parçasıdır. -Oldu değil mi bir cümlede üç atasözü-tekerleme, tam ve zengin kafiye ve uyaklı vezin kullandım. Şüphesiz de, şüphesiz yakıştı oraya, araya, konuya ve havalı.
-Ah günahı boynunuza Polat Alemdar senaristleri…-
Bu üç siyasi terimin, ilki ‘kabadayı’ içinde sakladığı nostaljik hissiyata uygun olarak en sevimlisidir. Eski Türk filmlerinin verdiği yetkiye dayanarak, tatlı-sert, dürüst, sözünün eri, eh tabii ki zorba ama duygusaldır. Başından geçen bir ya da çok haksızlığın baştan çıkardığı, genellikle yoksul ama onurlu ve filmin sonunda, döndüğünde yüzünü görebileceğimiz, uzun arkalıklı bir koltuğa sahip olandır. Parasını kumardan çıkarır, barbut attırır, mano toplar ve haraca keser. Ekonomik etkinlikleri mahalle-semt düzeyindedir. Polisle iş birliği, mahalle bekçisi ile komiseri arasında gider gelir. Yerel küçük zorba esnafıdır ve artık ‘nerede o eski kabadayılar’dır. Hattatlar ve telkâri küpe sanatkarı ile birlikte müze kenarlarında, köşede bucakta kahvelerde anılarını anlatırlarken belki görme şansınız vardır. Cebinde usturası, ustadan kalma bir toplu tabancası ve her zaman hazır Osmanlı tokadı ile birlikte dolaşır.
Mafyanın kabadayı ile hiç alakası yoktur. Daha kalabalıklaşmış kentlerde, şiddetin seri kullanımına açık, endüstriyel bir sektördür. Kentin kalabalık ve karmaşık hali, daha çok ayıp ve racon üzerinden yürüyen kabadayılık ilişkisi yerine, pusu atma ve arkadan kafasına sıkmaya elverişli hiyerarşik yapıyı doğurmuştur. Bazı gelişmiş ülkelerde ‘omerta’ denilen iç tüzüğe sahiptir. Mafya lideri, kabadayının aksine korunmadan ve çaktırmasa da korkmadan gezemez. Kapitalist ekonominin gereği, kitlesel pazarlamaya yönelik işlevleri yerine getirir. Yine kumar sektöründe olabilmekle beraber, daha çok beyaz kadın ticareti, uyuşturucu satışı gibi faaliyetleri yürütürler. Devlet ile ilişkileri, polis müdürlerinden bakanlara, parlamenterlerden devlet başkanlarına kadar geniş bir yelpazede tanımlanabilir. Al gülüm ver gülümdür. Kendi aralarında kazan kazan ilkesine göre yürür her şey. Dünyanın hiçbir ülkesinde, devlet ile belli bir düzeyde ilişkisi olmayan mafya olamaz. Yaşatmaz alimallah büyüğü, mafyayı…
Çetenin ne kabadayı ile ne mafya ile ilgisi vardır. Bazıları daha önce bağımsız mafya grupları olabilirler ama daha sonra, maddi ve manevi duygular ile doğrudan ‘devlet’in bir organı haline dönüşürler. Çeteler, tapu kadastro teşkilatı, vergi dairesi gibi devletin kurumsal ihtiyaçlarını karşılayan teşkilatlardır. Yaptıkları bazı ekonomik faaliyetler, yasadışı gibi görünse de aslında kendilerini beslemek durumunda olan, devletin sırtından yük olmaktan çıkıp, ekonomik bağımsızlıklarını sağlayabildikleri, ekonomik etkinliklerdir. Bu etkinliklerin ekonomik yararları bazen, devletin vergi gelirlerinden çok daha fazlasını, devlete -yani mensuplarına- kazandırabilir. Bürokratik kuralları aşar, ifşaatı yavaşlatacak hantallığı ortadan kaldırır. Zaman tasarrufudur. Şiddetin örgütlenmiş, kurumsal halinin, en pratik ve saf halidir.
Bilmem anlatabildim mi?
Şimdi bu politik literatüre göre tanımlamaları kullanınız. Siyasetin emirlerine uyunuz. Uymayanları uyarınız…