Kadınlar ve futbol
Kadınların gerçekten futbol aşkları için erkeklerden izin filan almaya niyetleri yok. Futbol oynuyorlar, hakemlik yapıyorlar, teknik direktör oluyorlar, kupa kaldırıyorlar, tribünleri dolduruyorlar, yazıyorlar, yorumluyorlar. Hem de en şahane biçimde.
Elif Çongur
Yazının başlığının “Kadınlar ve spor” değil de “Kadınlar ve futbol” olmasının ne yazık ki bir nedeni var. Kadınların diğer spor dallarında aktif sporcu olması, antrenör olması ya da spor üzerine yazıp çizmesi büyük sıkıntı yaratmıyor. Muhakkak bunlardan da rahatsız olanlar var da oralarda çok mesafe alındığı için gıklarını pek çıkaramıyorlar artık. Ama mesele futbola geldiğinde işin rengi tamamen değişiyor.
Kadınlardan başlayalım. Evvelce de söylediğim gibi söz konusu futbol olduğunda kadınlar ikiye ayrılıyor. Futbol seven kadınlar ve futbol sevmeyen kadınlar. Burada sıkıntı yok. Seven seviyor takip ediyor, sevmeyen sevmiyor ilgilenmiyor. Sıkıntı birazdan ikiye ayıracağım erkek bakışında başlıyor: Kadınların futbolu sevmesini seven erkekler ve kadınların futbolu sevmesini sevmeyen erkekler.
İlk gruba dâhil olan erkeklerde de hiçbir sorun yok. Gayet olağan biçimde kadınların, futboldan erkekler kadar keyif alabileceğine inanıyor, futbolla ilgilenen bir kadına ofsayt testi yapmaya çalışmıyor, cinsiyetçi bir bakışa sahip olmadıklarından durumu yadırgamıyorlar.
Sıkıntı ikinci grupta. Kadınların futbol sevmesini sevmeyen, altında muhakkak bir şey arayan, kadınların futboldan anlamasının olanaksız olduğunu düşünen grupta. Bu arkadaşlar ofsayt denen şeyin sadece erkek zekâsı tarafından kavranabilecek bir şey olduğunu zannediyor, futbol seven bir kadına ilk iş ofsayt sınavı yapıyorlar. Sonra pasif ofsayt, sonra takımların on birleri, yetmezse on sekizleri, yetmezse kadro derinlikleri diye uzayıp gidiyor liste. Bir vakitler şöyle yazmışım:
“Bu tipler için alışveriş yapmayı seven erkek neyse, futbolu seven kadın da o. Bir türlü ikna olmuyorlar. Futbolla ilgilenen kadınların ilgisinin altında yatan nedenleri bulma çabaları da takdire şayandır bakın. ‘Şimdi kadınlar bana kızacak ama’ diye başlayan ve hep aynı cinsiyetçi sosa bulanmış cümlelerle devam eden bir dizi tespitleri mevcuttur. Ellerinde nalıncı keseri vardır: ‘Kadınlar, futbolla erkeklerin hoşuna gidiyor diye, ilgi çekmek için ilgileniyorlar! Sorsak üç futbolcu ismi sayamıyorlar!’ en şahane tespitleridir. Bir başka olağanüstü tespitleri de, bazı kadınların diğer kadınlardan farklı olmak istedikleri için futbolla ilgilendikleridir. Yaptıkları homofobik saptamalardansa söz açmaya bile değmez.”
Geçen sene bu vakitler Gazete Duvar için yaptığımız röportajda Soner Sert “Erkeklerin tekeline aldığı futbol gibi –neredeyse şiddetle özdeşleştirilmeye çalışılan- bir spor dalında, bu alanı marke etmeye, adam adama savunmaya ne zaman karar verdiniz?” diye sormuştu. “Kadınların herhangi bir konuda erkeklerin tekelini pek umursadığını sanmıyorum. Ben de umursamıyorum. Öyle bir gündemim yok, futbol yazdığım için kendimi erkeklere ait sularda yüzüyormuşum gibi de hissetmiyorum. Öyle bir su yok çünkü,” demiştim. Aynı yerden devam edersem, görüyoruz ki kadınların gerçekten futbol aşkları için erkeklerden izin filan almaya niyetleri yok. Futbol oynuyorlar, hakemlik yapıyorlar, teknik direktör oluyorlar, kupa kaldırıyorlar, tribünleri dolduruyorlar, yazıyorlar, yorumluyorlar. Hem de en şahane biçimde.
Futbol üzerine altı senedir düzenli olarak yazan biri olarak; bıkıp usanmadan cinsiyetçi bakış açısıyla, berbat eril dille, ayrımcılıkla mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Israrla aynı meseleyi yazıyorum, ömrüm oldukça da yazacağım: Tribünde karşı takımın formasını şişme kadınlara giydirip yakmalara, sevilmeyen futbolcuya makyaj yapmalara, elbise giydirmelere, peruk takmalara, kadını aşağılamalara, galibiyet sevincini iğrenç bir cinsiyetçi, ayrımcı, şiddet içeren tonla kutlayanlara itiraz edeceğim. Utanmadan sıkılmadan yapılan tecavüz benzetmelerine. Bir maç kazanmanın böyle bir ima ile kutlanmasına. Tecavüz denen insanlık suçunun bu şekilde normalleştirilmesine itiraz edeceğim. Bıkmadan usanmadan.
Sadece memlekette değil dünyanın dört bir yanında, bin bir güçlükle, ayrımcılık ve cinsiyetçilikle mücadele ede ede futbolun ucundan tutan, emek veren, aşkından vazgeçmeyen kadınlar, hepinizin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun. Vurduğunuz gol olsun.