Kadınlar üniversitede tacizi anlattı
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde taciz iddialarının ardından Dekan Prof. Dr. Mustafa Daş istifa etti. Taciz ile suçlanan öğretim üyesi ise iddiaları komplo olarak değerlendirdi.
İZMİR- Geçtiğimiz hafta Dokuz Eylül Üniversitesi’nde görevli bir öğretim görevlisinin bazı kadın öğrencilere tacizde bulunduğu iddia edilmişti. Öğrenciler sosyal medya üzerinden bir açıklama yayınlayarak söz konusu öğretim görevlisinin tacizine uğradıklarını duyurdular ve cinsel tacizine maruz kaldıklarını iddia ettikleri öğretim görevlisinin ismini okuldaki tuvaletlere yazdılar. İddiaya göre durumu fark eden dekanlık söz konusu yazıyı hemen sildi ve tuvaleti öğrencilerin kullanımına kapattı. Bu süreçte Fakülte Dekanı Prof. Dr. Mustafa Daş sağlık sorunlarını gerekçe göstererek görevinden istifa etti. Söz konusu akademisyen ise iddiaları yalanlıyor.
Şimdi İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’ne başvuran öğrenciler dava açmaya hazırlanıyor. Şu anda hazırlık aşamasında olduklarını ifade eden Avukat Perihan Kayadelen, birden fazla sayıda mağdur bulunduğunu belirterek taciz iddialarıyla ilgili pek çok bilgiye ulaştıklarını söyledi.
ÖĞRENCİLER OKULU BİTİREMEME KORKUSU YAŞAMIŞLAR
İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi’ne mağdurun yapmış olduğu başvuru sonucunda olayla ilgili bilgi sahibi olduklarını ifade eden Av. Kayadelen, başvurucu mağdur ile yaptıkları görüşme sonucunda birden fazla sayıda mağdur bulunduğunun ortaya çıktığını, bu konuda ilk cesareti gösterenin başvurucu mağdur olduğunu söyledi. Sürecin başında olduklarını ve diğer mağdurlarla da görüşmeye başladıklarını ifade eden Kayadelen, “Kişinin nüfuz sahibi bir insan olması mağdurlardan bir kısmının henüz okula devam ediyor olmaları sebebiyle, okulu bitirememe korkusu yaşamalarına sebep olmuş. Bu da bugüne kadar şikayetçi olma iradesine etki etmiş. Fakat bu konunun ortaya çıkmasıyla diğer mağdurlar da yaşadıklarını anlatmaya karar verdiler. Bu süreçte ne yapabileceğimiz, nasıl yanlarında olabileceğimiz konusunda hepsine bilgilendirme yaptık.” dedi.
TACİZ VAKALARINDA KADINLAR YALNIZ KALDIKLARINI HİSSEDİYOR
Şu anda davaya hazırlık aşamasında olduklarını ifade eden Kayadelen, taciz iddialarıyla ilgili pek çok bilgiye ulaştıklarını ancak sağlıklı bilgiye ulaşabilmek için sürecin yavaş ilerlemesi gerektiğini söylüyor.
Av. Perihan Kayadelen'in konuya ilişkin açıklamaları şu şekilde:
“Sizin de bildiğiniz gibi taciz vakalarında kadınlar yalnız kaldıklarını hissediyorlar. Bu sebeple de birçok taciz vakası aydınlatılamıyor. Okullar, öğrencilerin kendilerini güvende hissetmeleri gereken kurumlardır. Ancak son dönemde Türkiye’deki okullarda çok fazla sayıda cinsel taciz ve istismar vakası gündeme geliyor. Bu olayların önlenmesi ve açıklığa kavuşturulması için kurumlara da iş düşüyor. Baromuza yapılan başvuruyla ilgili olarak daha önce ilgili kuruma da şikayetlerde bulunulduğunu öğrendik. Bu başvurulara erişmeye çalışıyoruz. Söz konusu kişinin halen okulda ders verdiğini biliyoruz. Bu durumun da mağdurlar üzerinde ciddi psikolojik etkileri bulunmaktadır. İzmir Barosu olarak bugüne kadar hukuki yardım talebinde bulunan tüm kadınların yanında olduğumuz gibi bu olayda da elimizden gelen her türlü desteği mağdurlara sağlayacağız.”
HOCANIN MEMLEKET SORGULAMALARI ÇOK MEŞHURDUR
Tacize uğradığını iddia edenlerden baronun Kadın Komisyonuna başvuran bir öğrenci şunları anlattı:
“Hocanın memleket sorgulamaları çok meşhurdur. Herkesin memleketini mutlaka sorar. Kürtlerden hiç hoşlanmaz. Bana da mesaj attı sen nerelisin diye. Söyledim. Bir gün öğretim üyeleri binasının önünde karşılaştık. Arkadaşlarımla birlikte bizi rakı içmeye davet etti. Biz de kabul ettik. Hepimiz, bir profesör bizi ciddiye alıyor diye çok sevinmiştik. O zamanlar akademik kimliği nedeniyle kendisine hayrandım. Şu an ne kadar tiksiniyor olsam da…’’
BİZİ RAHATSIZ ETMESİNLER DİYE KAPIYI KİLİTLEDİ
Hocanın bir gün kendisini odasına çağırarak notları sisteme girmek için yardım istediğini aktaran öğrenci şöyle devam etti:
“Odasına gittim. Kantinden içecek bir şeyler almam için bana para verdi. Sonra bir şeyler alıp döndüğümde bizi rahatsız etmesinler diye kapıyı kilitledi. Ben işle ilgili ne yapacağız diye sorduğumda ‘Rektörden haber geldi, notları sonra da girsem olurmuş. Biz sohbet edelim’, dedi. Sonra vize notumu sordu bana. Söyledim. Neden finalde 85-90 almayasın dedi. Burada bir imada bulunduğunu fark ettim ama evet hocam daha çok çalışmam lazım dedim. Sonra bana akademide çok iyi yerlere gelebilirsin çünkü çok güzelsin dedi. Bir şeylerin iyi gitmediğini o anda fark ettim. Gitmek üzere ayağa kalktığımda yanıma geldi. Elimi uzun bir şekilde tutarak, ‘Hem okuyup hem çalışmak çok zor. Senin bu yaptığını herkes yapamaz’ diyerek hızlıca beni çekip sarıldı. O anda şoka girdim. Kendimi geri çektim ve hızlıca odadan çıktım. Sonra beni telefonla aramaya devam etti. O günden sonra hiçbir yerde aynı ortamda bulunmadım ve odasına da gitmedim.”
BU MESELE NEDENİYLE ÇOK ÜZÜLDÜM
Söz konusu iddialar ile gündeme gelen akademisyen ise kendisine yöneltilen suçlamalara ilişkin; “Bu hem insanlık onuruma hem akademik itibarıma yönelik linç girişimidir. Bu iftiralar, bu hakaretler için avukatım vasıtasıyla İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayetimizi yaptık. Dolayısıyla hukuki süreci başlattık. Ben bir öğretim üyesi, bir bilim insanı olarak bu mesele nedeniyle çok üzüldüm. Tamamıyla bir kumpasla, çirkin hakaret ve iftiralarla karşı karşıya bırakıldım. Bunun hesabını elbette hukuki yollardan soracağız. Bizim hiçbir çekincemiz yoktur. İftirada bulunan her kimse muhakkak gerçek kimliğiyle ortaya çıkmak ve mahkemeye vermek zorundadır. Böyle iftiralarla bir insanın hayatı karartılamaz. Bir insanın insanlık onuruna böyle saldırılamaz. Hukuk gerekeni muhakkak yapacaktır.” diye konuştu.