Nafaka tartışması: Herkes Acun Ilıcalı değil, biz de farkındayız!
Bakanlıkların değişmesi için çalışma başlattığı, partilerin sınır getirilmesi için teklif hazırladığı nafaka tartışmasında kadın hakları savunucuları, hukukçular mağduriyet iddialarına yanıt verdi. “Ömür boyu nafaka ödeniyor”, “işsiz adam nafaka ödüyor?” iddialarının gerçekle bağdaşmadığını söyleyen kadınlar, hakların geriye götürülmesine izin vermeyeceklerini söylüyor.
ANKARA - Adalet Bakanlığı ve Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından 10 Ekim 2018'de düzenlenen "Nafaka Çalıştayı"nın ardından başlayan “nafakaya sınır getirilmesi” tartışması siyasetin de gündeminde. AK Parti henüz bir teklif hazırlamadı ama Bakanlık çalışmalarının yakından izlendiği biliniyor. MHP, nafakaya 5 yıl sınır getirip daha sonra bu ödemeyi kamuya yükleyen bir teklif hazırladı, ama teklifi Grup Başkanlığında beklemeye aldı. İYİ Parti’den ise evlilik sürelerine göre kademeleştirilmiş bir nafaka ödemesi teklifi sunuldu.
Kadın hakları savunucularının “kazanılmış hakları kaybediyoruz” diyerek karşı çıktıkları nafaka teklifleri genel olarak nafaka ödemesine sınır getirmeyi amaçlıyor. Siyasetçilerin bu konudaki adımlarını eleştiren hukukçu ve kadın hakları savunucularına göre nafaka için adımların arkasında "oy hesapları" var.
'NAFAKA MAĞDURLARI YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR'
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner Şimşek'e göre nafaka tartışmalarının başlangıcı iki bakanlığın ortak yaptığı çalıştaya dayanıyor. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün söylemlerinin de süreci etkilediğini belirten Şimşek, "Asıl kadınlar nafaka mağduru. Hâlâ yüz lira, iki yüz lira nafaka alan kadınlar varken medyada yer alan yüksek rakamlı nafaka dosyaları seçiliyor ve bunlar üzerinden 'nafaka mağdurları' yaratılmaya çalışılıyor" dedi.
'YÜZ NAFAKA MAĞDURUNDAN ANCAK İKİSİ ERKEK’
Nafaka konusunda herhangi bir değişikliğe ihtiyaç olmadığını belirten Şimşek süre hesaplarını "tehlikeli" olarak niteleyerek şunları söyledi:
"Medeni Kanun'un değiştirilmesini ve nafakanın düzenlenmesini gerektirecek bir durum ortada yok. Siz dava açtığınızda şartlar oluşuyorsa hakimler nafakayı kaldırıyorlar. Yüz tane nafaka mağduru kadın varsa bunun karşısında iki tane nafaka mağduru erkek görürsünüz. Nafaka tartışmasında süre hesaplamalarının çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Bu meseleyi matematik hesabına bağlayamazsınız. Örneğin beş yıl evli kalana nafaka gibi bir öneri getirdiniz ve kabul edildi diyelim. Kadın şiddet gördüğü o evde sırf süresi dolsun diye evliliğini sürdürmeye çalışacak. Bu daha büyük mağduriyetlere yol açacak."
'SÜRELİ NAFAKAYA EVET DİYENLER MEDENİ KANUN'UN TIRPANLANMASINA EVET DİYORLAR'
Nafaka tahsil edilemediği için sorun olduğunu belirten Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü'ye göre iktidar başta olmak üzere bütün siyasi partiler nafaka üzerinden “oy hesabı” yapıyor. "Ben Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı olarak nafakanın Türkiye gündemine sorun olarak nasıl geldiğini bilmiyorum" diyen Güllü nafaka tartışmalarına ilişkin şunları söyledi:
"Bağlanan nafakaların yüzde 80 oranında tahsili mümkün değil. Tahsil olmayan oran içindeki miktarlar da 40 lira ile 250 lira arasındaki rakamlar içeriyor. Bunları ödeme noktasında bir sorunun varlığını biliyoruz. İktidar başta olmak üzere bütün partiler bu meseleye oy potansiyeli üzerinden hareket ederek yaklaşıyor. Türkiye'de sorun olduğu düşünülen nafaka, sorun olduğu düşünülen Medeni Kanun'la ilişkilendiriliyor. Medeni Kanun'un kadına sağladığı özgürlükler, kadını eşit birey konumuna getirdiği süreç nedeniyle tırpanlanmaktır. Süreli nafakaya bugün ‘evet’ diyenler Medeni Kanun'un tırpanlanmasına ‘evet’ diyorlardır."
'ŞİDDETE İTİRAZ ETMEMESİNE NEDEN OLUYOR'
Nafakanın sadece boşanmayla ilgili bir konu olmadığını, var olan evliliklerin daha eşit ve huzurlu olabilmesi için önemli bir hak olduğunu söyleyen Eşitlik İzleme Kadın Grubu'ndan (EŞİTİZ) Avukat Hülya Gülbahar, "Şu an süren nafaka tartışmaları, binlerce evli kadının boşandığı takdirde sokakta kalacağı ve yoksulluğa sürükleneceği korkusu nedeniyle maruz kaldığı kötü muameleye, şiddete hiçbir şekilde itiraz etmemesine neden oluyor. Nafaka meselesi tartışmalı oldukça, nafaka ödemek istemeyen erkeklere destek veren siyasetçiler açıklamalar yaptıkça kadınlar can güvenliği dahil tüm güvenliklerinden endişe eder bir halde beklemeye başlıyorlar" dedi.
'HERKES ACUN ILICALI DEĞİL, BİZ DE BUNUN FARKINDAYIZ'
"Nafaka nedeniyle mağdur olduklarını dile getiren erkekler hak kavramının kendisinin ortadan kaldırılmasını talep ediyor" diyen Gülbahar nafakayla ilgili doğru bilinen yanlışları şöyle sıraladı:
“Yasa mali gücü oranında nafaka ödeneceğini söylüyor. Bu gayet adil bir düzenleme. İşsiz insandan bin lira, bin beş yüz lira nafaka ödemesini istemiyor sistem. Herkes Acun Ilıcalı değil bu ülkede, biz de bunun farkındayız. Kadınlar da zaten bu anlamda işsiz bir erkekten astronomik rakamlarda nafaka talep etmiyor. 'Süresiz nafaka olmaz' deniyor. Yasalar nafakanın hakim kararıyla ortadan kaldırılıncaya kadar süresiz olduğunu söylüyor. Kadın evlendiğinde, miras kaldığında, maaş bağlandığında nafaka zaten kesiliyor. Bazısı otomatik olarak bazen de hakim kararıyla kesiliyor."
'İNGİLTERE'DE ERKEK ÖLDÜKTEN SONRA DA NAFAKA DEVAM EDİYOR'
“Nafaka mağduru olduklarını iddia eden erkeklerin 'Her yıl nafaka davası açmak zorunda kalıyoruz' iddiası da doğru değil. 1 Ocak 2002'den beri Medeni Kanun çerçevesinde her yıl nafaka davası açılmasın diyen hakimler nafakanın ÜFE veya TÜFE ya da ikisinin ortalaması noktasında arttırılması kararı veriyor. Dolayısıyla otomatik olarak artmış oluyor.”
“Süresiz nafaka konusunda kamuoyunu yanıltmak için bir başka şey 'Ömür boyu nafaka mı olur, dünyanın hangi ülkesinde bu olur' söylemi. Bu konudaki ülke örneklerini de çarpıtarak veriyorlar. İngiltere'de hakim kararıyla erkek öldükten sonra da mirasından kadına nafaka ödenmeye devam ediyor. Almanya'da hakim kararına da gerek olmadan ölümden sonra da nafaka devam ediyor. İki önemli ülkede öldükten sonra da nafaka devam ediyor.”
“‘İşsiz adam nafaka ödüyor' gibi argümanlar da sunuyorlar. İşsiz olan birisi 'mali gücüm değişti' diyerek kanuna uygun nafakanın yeniden düzenlemesini talep ederek dava açabilir. Bunun için ağlarken videolar çekmenin de manası yok.”
'HAKLARI GASP ETMEYE ÇALIŞIYORLAR'
Türk Kadınlar Birliği Başkanı Avukat Sema Kendirci, iktidar tarafından nafakanın gündeme getirilmesinin nedenini, "Boşanmayı zorlaştırmak, kadını yoksulluğa mahkum etmek, şiddete ve yaşayabileceği en kötü senaryolar sırasında baş kaldırmasına engel olmak" sözleriyle açıkladı. Bunun bilinçli olarak gündeme getirildiğini söyleyen Kendirci, "Biz kadın örgütleri olarak bütün yasalarda kadın erkek eşitliği adına çok ciddi mesafe kat ettik ve haklar elde ettik. Bu hakları gasp etmeye çalışıyorlar. Siyasi iktidar bu yapı içerisinde bu tarz anlayışla bazı eylemleri ve söylemleri hayata geçirirken diğer siyasetçiler de bunun rant alanı olabileceğini hesaplayıp, oy potansiyeli görerek sahip çıkmaya çalışıyor" dedi.
'KİMSE NET SOMUT VERİLERE DAYANAN AÇIKLAMA YAPMIYOR'
Bakanlıkların düzenlediği nafaka çalıştayında konuklardan biri olduğunu söyleyen Kendirci, çalıştayda Adalet Bakanı Gül'e yönelttiği soruları ve aldığı yanıtları şu sözlerle aktardı:
"Sayın Adalet Bakanı Gül'e, 'Elinizde bir istatistik var mı' diye sordum. Hakikaten bir yasal düzenlemeye, değişikliğe ihtiyaç varsa kimi ne kadar ilgilendirdiği konusunda genel gerekçenin de ortaya çıkması gerekiyor. Sayın bakan, 'Hayır biz UYAP sistemi içerisinde tespit etmemize imkan yok, dolayısıyla elimizde bir rakam yok' dedi. İkinci sorum da 'Mağdur edebiyatındaki sayıyı bilmiyorsunuz ama bu mağduriyetin miktarını biliyor musunuz? Ben bir avukatım ve nafaka olarak bağlanan miktarları çok iyi biliyorum' oldu. Böyle bir istatistik de ortada yok. Hiç kimse hiçbir şekilde net somut ve verilere dayanan açıklama yapmıyor.”
'KADINLAR 'ÇOK SIKILDIM, BOŞANAYIM' DEMİYOR'
Nafakanın, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, kadın yoksulluğunu görmeden üzerine konuşulabilecek ve düşünülebilecek bir mesele olmadığını söyleyen Kadın Koalisyonu Genel Koordinatörü İlknur Üstün ise yaşanan tartışmalara ilişkin şunları söyledi:
"Bu topraklarda kadın aleyhine ciddi bir eşitsizlik ve kadın yoksulluğu söz konusu. Bu yoksulluk sadece mali olarak ekonomik yaşamda olmamakla ilgili değil. Paranın tasarrufundan yaşam koşullarının farklılığına kadar pek çok alanda kendini gösteren bir yoksulluk. Kadınlar hem eğitimden, sağlık hizmetlerinden, çalışma yaşamı istihdam olanaklarından politika oluşturma ve karar süreçlerine katılımdan mahrumlar ve dışlanmış durumdalar. Eğitim olanaklarının, istihdamın dışına düşmüş kadınların, 'yoksulluk nafakasından yararlanmasınlar, nafaka ömür boyu alınmasın' gibi asılsız saptırılmış iddialarla yoksun bırakılma çabasının kendisi kadınların mevcut yoksulluklarını, eşitsizliğini derinleştirmek ve erkeğe bağımlı kılmaktan öte bir anlam taşımaz. Kadınlar, 'Çok sıkıldım boşanayım' demiyor. Yoksulluk, açlık sınırının binlerce lira olduğu bir memlekette bu söylemi yayarak ve kamuoyunu inandırmaya çalışarak gündeme taşımanın kendisi 'Sizin eşitlik neyinize'den öte bir anlam taşımıyor."