Diyarbakır Barosu: Müzeyyen Boylu cinayetinin takipçisiyiz
Diyarbakır Barosu, boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından öldürülen avukat Müzeyyen Boylu için adliye önünde basın açıklaması yaptı. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi Üyesi Habibe Danışman Değer, "Soruşturma ve kovuşturma sürecinin takipçisi olacağımız, failin en ağır şekilde cezalandırılması için tüm gücümüzle çalışacağız" dedi.
DİYARBAKIR - Yaklaşık 1,5 yıldır boşanma davası devam eden eşi tarafından öldürülen avukat Müzeyyen Boylu için Diyarbakır Barosu basın açıklaması düzenledi. Diyarbakır Adliyesi önünde yapılan açıklamaya Baro Başkanı Cihan Aydın, Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Şerif Demir, STK temsilcileri ile çok sayıda avukat katıldı.
Basın açıklamasına katılanlar Boylu’nun fotoğrafını yakalarına astı ve kadın cinayetlerine dikkat çekmek için “Kadın Cinayetleri Politiktir”, “Haksız Tahrik İyi Hal İndirimi İstemiyoruz”, “İtaat Etmiyoruz”, “Kadına Yönelik Şiddet Her yerde”, “Yasta Değil İsyandayız” ile “Kadın Cinayetlerini Durduracağız” afişleri taşıdı.
‘CİNAYETLERİ KANIKSAR HALE GETİRİLDİK’
Grup adına basın açıklamasını yapan Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Kadın Hakları Merkezi Üyesi Habibe Danışman Değer, aynı gün içerisinde Gizem Tabak ve Nergis Yavaş adlı iki kadının da erkek şiddeti nedeniyle katledildiğini söyledi.
Değer, “Boşanma davalarının bu denli uzun sürdüğü, kadının her durum ve şartta başkasına ait sayıldığı, kadına yönelik şiddet ve cinayetin hak olarak görüldüğü bu dönemde toplumsal, yasal, yönetsel ve yargısal tüm durumların kadın cinayetlerinin nedenleri olduğunu belirtmekteyiz. Yaşamın her alnında eril zihniyet kadınlara yaşam hakkı tanımamaktadır. Bu eril zihniyet ve beraberindeki erkek şiddeti bir gün içerisinde 3 kadını daha katletmiştir" dedi.
"Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri maalesef Türkiye'nin rutin bir gündemi haline gelmiştir" diyen Değer, "Daha doğrusu rutin hale gelen cinayetleri kanıksar hale geldik, getirildik. Toplumun önde gelenlerinin, politik ve inanç önderlerinin ve daha da önemlisi medyanın kurduğu dil bu şiddet ve cinnet halini körüklemektedir. Geniş bir hukuksal yorumla bu aktörler, aynı zamanda kadına yönelik şiddetin azmettiricisidir de” ifadelerini kullandı.
‘KADINLAR RİSK ALTINDA’
Yaşamın her alanında şiddet ve nefret söylemi, eğitim sistemindeki cinsiyetçi yaklaşımlar ile başladığını; sonrasında yaygınlaşarak devam ettiğine dikkat çeken Değer, şunları söyledi:
“Evinin kadını söylemi, çalışan kadına yönelik ayrımcı ve aşağılayıcı söylemler; kadının giyim ve yaşam tarzından hareketle meşrulaştırılmaya çalışılan şiddet ve nefret söylemleri; kadını ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamdan izole etmekte; itiraz eden kadın şiddete uğramakta, katledilmektedir. Meslektaşımızın, doktor olan kişi (eşi) tarafından öldürülmesi, şiddetin toplumsal statü tanımaksızın toplumun bütün katmanlarına sirayet ettiğini göstermektedir. Konumu ve statüsü ne olursa olsun bütün erkekler şiddet potansiyeli taşımakta, kadınlar ise risk altında kalmaktadır."
'KANUNUN ŞİDDETİ VE CİNAYETLERİ ÖNLEME KAPASİTESİ VAR'
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un, kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri önleme kapasitesi olduğu belirten Habibe Danışman Değer, "Kanunun 'aile karşıtı ve yuva bozan' bir kanun olarak lanse edilmesi, kadına karşı şiddeti meşrulaştıran diğer bir temel nedendir" diye konuştu.
Yasanın eksiksiz şekilde uygulanmamasını teşvik edenlerin de cinayetlerden sorumlu olduğu ifade eden Değer, "Uygulayıcıların yasaya yönelik politik yaklaşımları, yasanın gereksiz bir yasa olarak tanımlanması ve dolaysıyla uygulamadan kaynaklı sorunlar, kadına yönelik şiddet ve cinayetleri önlemekte yetersiz kalmaktadır" dedi.
‘KADINA BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMİYOR’
Diyarbakır Barosu olarak taziyeleri baronun hizmet binasında kabul edeceklerinin bilgisini veren Değer, şöyle devam etti:
“Bu vahşi cinayetin, başka ölümlere neden olmaması için elimizden gelen her türlü çabayı sarf edeceğimiz, soruşturma ve kovuşturma sürecinin takipçisi olacağımızı, failin en ağır şekilde cezalandırılması için tüm gücümüzle çalışacağımızı kamuoyuna deklere ediyoruz. Kadın cinayetlerinin durdurulamadığı günlerden geçiyoruz. Ve bir kez daha bu acı olayla, şiddet uygulayanın eğitimli olup-olmamasının kadına bakış açısını değiştirmediğini, toplumsal statü ve eğitim düzeyi değişmeksizin kadın üzerinde tahakküm kuran erkek egemen bir bakış açısının devam ettiğini görmekteyiz. Kadın cinayetlerinde koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınmadığı, yargılamaların adil-etkin-hızlı yürütülmediği müddetçe de bu cinayetlerin önüne geçmek mümkün olmayacaktır."
‘KADINLAR HAKLARI HAKKINDA BİLİNÇLENMELİ’
Değer, daha sonra “Sözlerimize katledilen meslektaşımızın sözleriyle son veriyoruz” dedi ve Boylu’nun kadına yönelik şiddetle ilgili yazdığı metinden bir bölüm okudu:
"Kadına yönelik şiddetin her türlüsünün karşısında olup tüm kadınların da kendi doğal hakları konusunda bilinçlenip bu konuda güçlü bir tutum sergilemeleri gerektiğini ifade ediyoruz. Ayrıca devletin şiddete uğrayan kadınlara yönelik can güvenliğinin sağlanması ve yasal haklarını kullanabilmeleri için birtakım tedbirler alması gerekmektedir. Her şeyden önce kadının kendi özgürlüğüne endekslenmesi en doğru tutumdur. Her zamankinden daha fazla bu temelde kadının bunu hak ettiğini ve buna ihtiyaç duyduğunu belirtiyoruz.”
Değer’in açıklamalarının ardından konuşan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Şerif Demir, asıl görevi yaşatmak olan bir hekimin cinayete karışmasından dolayı üzgün olduklarını söyledi.
Yapılan açıklamaların ardından Baro Başkanı Cihan Aydın, baro yönetimi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, DTSO Başkanı Mehmet Kaya ve avukatlar, Müzeyyen Boylu’nun ailesine taziye dileklerini iletmek için Çınar’a bağlı Şükürlü Mahallesi’ne geçtiler.