5 kıtadan kadın filmleri Ankara'da buluşuyor

'Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali' 22'nci kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Uçan Süpürge'nin kendi hikayesini bu yılki festivale kattığını söyleyen Uçan Süpürge Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Halime Güner, "Umut bizim festivallerimizde hep yanı başımızda duruyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA- Türkiye'nin ilk kadın filmleri festivali 'Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 22'nci kez 23-30 Mayıs tarihleri arasında sinemaseverle buluşacak. Geçtiğimiz yılki festivalin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı, 20 yıldır desteklediği festivalin ödeneğini komisyon kararıyla "uygun görülmemiştir" diyerek kesmişti. Bu kararın ardından dünyadaki film festivalleriyle iletişime geçen ve dolu dolu bir içerikle bu yıl da seyirci ile buluşacak festivalin teması "Hikayem 22.0" olarak belirlendi.

'DÜNYADAKİ BÜTÜN KADINLARA MORAL OLACAK'

Büyülü Fener, Casa İtalia ve Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde 140 filmi sinemaseverlerle buluşturacak Uçan Süpürge Vakfı'nın Yönetim Kurulu Üyesi Halime Güner ile festivale sayılı günler kala konuştuk.

Dünyanın farklı ülkelerinden filmleri festival kapsamında göstereceklerini belirten Güner,"Bu yıl bütün sinemaseverlerden beklentimiz mutlaka bir sinema salonunda filmlerin en az birine eşlik etmeleri. Etkinliklerimize katılanların "Ben de varım" demelerini istiyoruz. Bu süreç dünyadaki tüm kadınlara moral olacak" dedi.

Halime Güner

'UÇAN SÜPÜRGE KENDİ HİKAYESİNİ FESTİVALİN İÇERİSİNE KATTI'

Türkiye’nin ilk kadın filmleri festivali ‘Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ 22'nci kez izleyicilerle buluşuyor. Bu yıl seyircileri nasıl bir festival bekliyor?

Bu yıl Uçan Süpürge'nin teması "Hikayem 22.0" oldu. Uçan Süpürge bu yıl kendi hikayesini festivalin içerisine kattı. Geçtiğimiz yıl film festivali içerisinde gördüğümüz bir mutsuzluk ve genel olarak isteksizlikti. Kadın hakları alanındaki tereddütler, kadın örgütleri arasındaki iletişimin azaldığı motivasyonsuzluk... Bütün bunlara çare arayan bir grup kadın olarak ne yapabiliriz dedik. Buna ek olarak Kültür Bakanlığı festivalden 20 gün sonra bu festival desteklenmiyor dedi. Tüm masraflarımızı yaptıktan sonra... Uçan Süpürge'nin biriktirilmiş tarihi içerisinde mücadelenin her türlüsü var. Bu mücadele içerisinden gelen kadınlar olarak buradan da çıkarız dedik.

'5 KITAYI ANKARA'DA BULUŞTURUYORUZ'

Dünyada kaç tane kadın filmleri festivali var ve onlar bu durumlarla nasıl başa çıkıyor sorusuna yöneldik. Dünya festivallerine yazılar yazdık ve 'Biz sizinle birlikte güçlenmek istiyoruz, size anlatacaklarımız var' dedik. Şu anda dünyadan 14 kadın filmleri festivali festivalimize geliyor. Bu festivalden beklenti sorusunun karşılığı, 5 kıtayı Ankara'da buluşturuyoruz. Bu yıl bütün sinemaseverlerden beklentimiz mutlaka bir sinema salonunda filmlerin en az birine eşlik etmeleri. Etkinliklerimize katılanların "Ben de varım" demelerini istiyoruz. Bu süreç dünyadaki tüm kadınlara moral olacak.

'BU KADINLAR SİNEMA YAPIYOR DEMEK'

Bu yılki festivale başvuru sayısında da rekor sayıya ulaşıldı. Bin 721 başvurunun olduğu festivalde seçimler konusunda nasıl bir yol izlendi?

17 kişilik seçici kurulun fedakarca gece gündüz bu filmleri izlemiş olması şahane bir dayanışma örneğiydi. Bin 721 ile karşılaşabileceğimizi hiç düşünmedik. Aralık ayında Avrupa Birliği, İnsan Hakları Film Haftası yapar bu sene bir kadın bile seçilmedi. Ankara Film Festivali'nde sadece bir kadın yönetmen vardı. Biz de dedik ki acaba ne oluyor? Bize de mi az film gelecek diye tereddüt ettik. Bir taraftan da Cannes'teki kadınların mücadelesini, kadın sinemacıların örgütlenmesi içimizde bir kelebeğin çırpıntısını yarattı. Başvurumuz normalde 20 Mart'a kadardı. Biz bu süreyi öne çekmek zorunda kaldık. Bu dünyada kadınlar sinema yapıyor demek. Bu sektörün içerisinde varlar. Ama bunu hangi platformlarda ne zaman nasıl gösterecekleriyle ilgili bir güçlenmeye, savunuculuğa, kendi hikayelerini anlatmaya ihtiyaçları var.

'ÇOK KIYMETLİ BİR İŞ HAYATA GEÇİRDİK'

Gelen filmleri gruplara böldük. Seçilen filmler arasında "Bekleme odası" diye tabir edilen bir sistemi uyguladık. Diyelim 4 kişi beğendi 1 kişi beğenmedi bunun üzerine konuştuk. Biz bir kadın örgütüyüz ve birbirimiz arasında eşit ilişki kurmaya özen gösteriyoruz. Orası biraz zaman aldı ve çok kıymetli bir iş hayata geçirdik.

.

'KADIN YÖNETMENLER BU ALANIN İÇERİSİNDE GÜÇLENMEK İSTİYORLAR'

Sinema sektöründeki erkek egemenliğinin kırılmasına dönük neler yapılmalı?

Hayatın kendisi gibi bir eşitlik düşünüyorsak neden kadın yönetmenler erkek yönetmenlerin onda biri kalsın? Kadın yönetmenler de bu alanın içerisinde güçlenmek istiyorlar. Bu sektörde kadınları istedikleri noktaya sıçratamayan nedir? Bunu en iyi yaşayan kadın yönetmenler bilse de bizim gördüklerimiz şunlar; Ekonomik nedenler, otoriter bir yapı. Örneğin devletle çok sıkı ilişkiler içerisinde olan yönetmenlere bakıyorsunuz bir toplantıda bir kadını bulamıyorsunuz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin fazlasıyla yaşandığı bir ülkedeyiz.

'BİZE DÜŞEN, KADIN YÖNETMENİN FİLMİNE SAHİP ÇIKMAKTIR'

Böyle bir yerde bize düşen şey, bir kadın yönetmenin bu kadar emek vererek ürettiği filmine sahip çıkmaktır. Kadınların emeğinin görünür kılınması için çalışmaktır. Biz kadın yönetmenler için var olmaya devam edeceğiz. Sadece kameranın arkasında değil her aşaması için mücadele edeceğiz. Festivalin 25'inci yılı için bu konuda da çalışmalarımız var. Bütün Türkiye'nin genelinde bizim tarihimizle bağlantılı kaç kadın yönetmen nereye gelmiş, kaç kadınmış ne kadar olmuş ortaya çıkaracağız. Bu kadın yönetmen sayısında Uçan Süpürge'nin emeğinin olduğunu biliyoruz.

'UMUT BİZİM FESTİVALLERİMİZDE HEP YANI BAŞIMIZDA DURUYOR'

Geçtiğimiz yıl festivalin teması 'Umut' olmuştu. Gaia Dergi'nin "Uçan Süpürge cesaretin bedelini umutla ödüllendiriyor" başlığı hâlâ zihnimdeki yerini koruyor. Kadınlara umut olmaya nasıl devam edeceksiniz?

Umut en politik duygudur. O nedenle umudu içinde taşımak kimliğimize, bedenimize ve emeğimize sahip çıkmanın devamlı mücadele etmenin tarifidir. Biz geçen yılki umudu yakaladık dünyaya ulaştık. Umut bizim festivallerimizde hep yanı başımızda duruyor. Uçan Süpürge'nin erken ve zorlu evlilikler projesinde, üniversiteler arasındaki ağlarda, Türkiye'deki kadın örgütlerini güçlendiren veri tabanında hep umut duruyor. Bunu yitirdiğimiz an bizim mücadele duygumuz ortadan kalkacak. Geçen yıl bizzat umut dedik şimdi ondan beslenerek yürüyoruz.

'HER BASKI KENDİ İSYANINI YARATIR'

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınların güçlenmesine yönelik feminist düşünce, eylem ve politikaların yaygınlaşması için çalışmak vakfın misyonu içerisinde. Bugün Türkiye'de bu alanda mücadeleyi sürdürme çabası içerisinde olmak size ne hissettiriyor?

Zor bir dönemdeyiz. Ama baktığınızda zaten böyle bir dönemde mücadele edilmeli. Doğa gibi boşluklar doldurulur. Eğer mücadele edilmezse durum daha da kötüleşir. Asıl şimdi mücadelenin zamanı. Her baskı kendi isyanını yaratır. Bu baskı kendi isyanını dünyaya ulaş, başka kadınlara ulaş, Türkiye'nin dört bir yanındaki kadınlarla dayanış diyerek aşılır. Biz de bütün hikayemizi gözden geçirdik. Son beş senedir kendi çalışmalarımızdan yeteri kadar memnun kalmadık. Şimdi yeni bir nefesle hareket ediyoruz. Vakıf olarak kadın örgütlenmesinin güçlenmesine katkı sağlamak, Türkiye'de kadınlara karşı gösterilen her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etmek için inanılmaz bir çalışma temposu içerisindeyiz.