'Yasakların yasak olmadığı ülke'den Ankara’ya dans!

Kadınların hikâyesini tiyatro ve dansı bir araya getirerek gösteren İranlı sanatçı Khatoon Fallah, Tahran’dan Ankara’ya uzanan kendi hikâyesini anlattı. Fallah, 'Kadın' adlı performansı için "Ben kendi dansımda günümüz insanının çektiği zorlukları görüyorum. Bunları anlatırken her bir dönüşümle zamanı geriye götürüyorum sanki... ‘Kadın’ın ilham kaynağı da bu oldu" dedi.

Google Haberlere Abone ol

Buse Kaynarkaya, Tercüme: Yasamin Dehghan

DUVAR - Yıllardır İran kültürüne olan ilgim, İranlı arkadaşlarımla yaptığım sohbetlerden taşıp artık bu kültürle bir şekilde ilişkilenmiş diğer insanlarla temas halinde olmamı gerektirdiğinden Ankara semalarında neler olup bittiğini araştırmaya başladım. Sahne 367’nin sosyal medya hesaplarında karşıma çıkan “Kadın”, İranlı dönüş dansçısı Khatoon Fallah ile tanışmama vesile oldu. Khatoon ile performanstan sonra bir araya gelip dansı, rüzgarda salınan saçları ve Ankara üzerine konuştuk.

Khatoon 8 ay önce Tahran’dan Ankara’ya gelmesine rağmen bir an önce işe koyulmuş ve icra ettiği sanatı insanlarla paylaşmaya başlamış. Kendisi için hızın öneminden sık sık bahsettiği sohbetimizde, Türkiye’de göçmen olmanın altını çiziyor: “Biz sonradan fırsatlara ulaştığımız için bunların kıymetini bilmeye çalışıyoruz, daha hızlı davranmak istiyoruz ve yaratıcı olabiliyoruz.”

Fırsatlara sonradan ulaşmak, İran’da kadın olmanın ne gibi karşılıkları olduğunu gösteriyor aslında. Buraya İran’daki koşullardan dolayı geldiğini söyleyen Khatoon, sınırlılıklardan şu şekilde bahsediyor: “İran’ın sanat açısından çok eski bir kültürü var ama kadınlar için sanat yapmak ‘bir yere kadar’ sınırlı- bunun üzerinde durmak istiyorum; tamamen kapalı değil, bir yere kadar sınırlı. İran, yasakların yasak olmayan ülkesi. Dans yasak aslında ama bir şekilde yasal hale getirmişler. İran’da benim dalımda (dans ve tiyatro) bir sürü kadın yasal olarak sanatını yapabiliyor ama sadece kadınlar onların sanatını görebiliyor. Kadınlar babasının, erkek kardeşlerinin de gelip sanatını izlemesini istiyor tabii ki. Bazıları erkeklerin de izleyici olması için izin alabiliyor ama o zaman çok daha zor oluyor, kapalılık üzerinde çok daha fazla durmaları gerekiyor. Kadınlar için performanslar yapıldığında başörtüsüz bile çıkabiliyorsunuz sahneye bazen.”

Biz Ankaralılar veya kendisini Ankaralı hissedenler, bu kenti İstanbul’un olanaklarına karşı hep savunmak zorunda kaldığımızdan Türkiye’nin kültürel dengeleri hakkında önceden çok fikri olmayan birinin Ankara’ya gelmeyi neden tercih ettiğini merak ediyorum. Karşıma yine İstanbul çıkıyor tabii: “Aslında İstanbul’a gitmek istemiştim daha çok insanla tanışabilirim, iş yapabilirim diye ama müzisyen bir arkadaşım ‘Ankara’da benim müzisyen arkadaşım var, belki birlikte iş yapabilirsiniz’ dedi ve burayı tercih ettim. Tahran çok büyük ve kalabalık bir şehir. Oradan buraya gelince küçük bir köye gelmişim gibi oldu, hayatımda çok şey değişti ama fark ettim ki benim bu sakinliğe ihtiyacım varmış. Daha sakin ortamda daha çok konsantre olup daha çok fikirler üretme şansın daha yüksek tabii ki. Bu yüzden İstanbul’daki daha iyi koşullar ve ihtimallerden vazgeçip Ankara’da daha sakin bir kafayla çalışmayı tercih ettim.”

Khatoon Fallah

DANS DEĞİL, UYUMLU HAREKET

Khatoon’un eğitimi bilgisayar mühendisliği ve dansla tanışması, ortağı olduğu şirketten ayrılıp kendine ve ilgilerine vakit ayırmaya karar vermesiyle başlıyor: “Bir gün bulunduğum bir ortamda İran klasik dansını izledim, 2011’di. Kadın dans ederken duygularını yansıtabiliyordu, beni çok etkiledi, kalbime dokundu. Bu dansın kursunu nasıl alabilirim diye araştırmaya başladım. İlk dans hocam sadece teknik öğretmiyordu, çok şanslıydım, dansa yükleyebileceğimiz anlamları da araştırmamızı istiyordu. Tahran Üniversitesi Sanat bölümünde, Uyumlu Hareket dalında hocaydı (İran’da dans kelimesi dahi yasak olduğu için uyumlu hareket deniyor) ve kadın-erkek karışık öğrencilere ders veriyordu. Yasakların yasak olmadığı ülke dedim ya, yasak olan dans, üniversitede ders olarak var. O hocam sayesinde üniversite ortamında performans sergileme şansı buldum. Orada tiyatro gruplarıyla tanıştım ve bir öğrenci projesinde başrol oldum. Tiyatro okumaya karar verdim ama bazı koşullardan dolayı olmadı. Ben de pratik olarak öğrenmeye çalıştım, farklı eğitimler aldım. Bildiğim dans teknikleriyle tiyatrodan öğrendiklerimi bir araya katmaya karar verdim. Bunda da kadınların ne kadar kısıtlı olduğunu fark ettim çünkü bu farklı bir şeydi İran’da ve bu farklı şeyi bir erkek isteseydi daha kolay olurdu.”

Üniversitede hem izleyicilerin hem de sanatçıların kadın-erkek bir arada olmasının üniversite dışındaki performanslardan daha kolay olduğunu söyleyen Khatoon, yine de bunun birtakım koşullara bağlı olduğunu anlatıyor: “Sanat anlamında Tahran Üniversitesi İran’ın en büyük üniversitelerinden. Üniversite ortamı da daha açık tabii. Biz kadın erkek çalışıyorduk ve hocalarımız da kadın erkek bizi izlemeye geliyordu ama mesela erkekler önde, kadınlar daha arkada oluyordu. Kadınlar tamamen kapalı olmalıydı bir de, çene altına kadar. Koreografide de kadınların bacaklarını çok açmaması gibi şeylere çok dikkat ediliyordu. Dışarıda da bu performanslar gösterilirdi ama daha da çok dikkat etmek gerekiyordu.”

Semah dansı, Khatoon için bir dönüm noktası. Sadece erkeklerin yaptığı bir dans olan semahı bir kadının icra etmesi Türkiye’deki izleyicileri tarafından da farklı karşılanmış fakat Khatoon’un dansı bildiğimiz semahtan farklı: “Ben semahtan ilham aldım, onu klasik İran dansının el figürleri ve teatral bilgilerimle karıştırdım. Klasik İran dansının el figürleri çok zarif ve zaten ayak hareketleri yok. Beni tanımayan biri görse bu el figürlerinden dolayı bir İran kültürü olduğunu anlar dansımda. Bu yüzden semah yerine dönüş dansı (İng. whirling dance) demek daha mantıklı.”

İranlı dönüş dansçısı Khatoon Fallah

DAİRESEL DÖNÜŞ, SONSUZLUK 

“Zaten dans etmek, sadece benim için değil, kelimelerle anlatamadığımız duyguları beden hareketleriyle anlatmak” diyen Khatoon, dans ederken hissetiklerini şöyle ifade ediyor: “Bir duyguyu bedeninle ifade etmek istediğinde çok güzel olabilir. Bir duyguyla ilgili saatlerce kelimeleri kullanarak konuşabiliriz, yine de o duygunun ne olduğunu tam olarak anlamayabiliriz ama bedenin tek bir hareketiyle o duyguyu çok güzel bir şekilde ifade edebiliriz. Dönüş dansı, daireselliğinden dolayı benim için daha ilham verici; sonsuzluğu ifade ediyor, hep devam eden ve ilerleyen bir şey. Eski Çağ metinlerine de baktığımızda daire hep tanrının sembolü olmuştur. Ben de dönüş dansı yaparken tanrısal bir güce bağlanıyorum gibi hissediyorum. Ama bu bir irfan dansı, dini değil. Sahnede değil ama kendi başıma dönüş dansını yaptığımda bu benim için düşünmek adına bir fırsat. Bu nedenle dönüş dansının tekniklerine, farklı ayak hareketleri üzerine çalışıyorum son zamanlarda. Ben bu dansı İranlı dansı olarak görmüyorum artık, hiçbir yere ait değil. Bu dansın başlangıcı Mevlana’dan; o da zaten ne İranlı ne Türk ne Afgan, bütün milletlere ait biri. Ben kendi dansımda günümüz insanının çektiği zorlukları görüyorum. Bunları anlatırken her bir dönüşümle zamanı geriye götürüyorum sanki... ‘Kadın’ın ilham kaynağı da bu oldu.”

'BİR KADIN DOĞUYOR; AŞK VE BEKARET GİBİ FARKLI DENEYİMLERİNİ HATIRLIYOR...'

“Kadın”, özellikle bekareti anlattığı bölümüyle beni çok etkileyen bir performans. Khatoon, performanstan bahsederken isminin neden Türkçe olduğuna vurgu yapıyor önce: “Bu fikir bana Türkiye’de geldi, o yüzden adı Türkçe. Bu performans küçük bir çocuk gibi... Hızdan bahsetmiştim ya, ‘Kadın’ı performanstaki diğer arkadaşlarımla birlikte 2 ayda oluşturduk. Birkaç ayrı bölümden oluşuyor. Bir kadın doğuyor; aşk ve bekaret gibi farklı deneyimlerini hatırlıyor. Tabii ki her performansta ‘Kadın’a yeni kısımlar da eklemek istiyorum, özellikle de ‘aşk’ kısmına. Mesela biz annemize karşı bir aşk yaşamışız. Ama bu aşkı zaman içinde unutuyoruz ve büyüyünce, değil karşı cins, kendi cinsimize bile duygularımızı göstermekte zorlanıyoruz (mesela öpmek, tüm vucütla sarılmak vs). Ankara’daki derslerimde de öğrencilerimle birlikte sebepsiz yere birbirimize sarılmaya çalışıyoruz. Bu duygularımızı ifade edebilmemiz için atılan ilk adım. Öpmek, koklamak ve sarılmak için nedenlere ihtiyacımız yok ve sevgimizi birbirimizle paylaşmalıyız. Duygularını ifade etmek konusunda özellikle de Ortadoğu’da yaşayan kadınlar zorluk çekiyor ama mesela İtalya’daki workshop’larımda hiç bu sorunla karşılaşmadım; ki bu muhtemelen kültür farkımızdan dolayı. ”

'DANS, TÜM İNSANLAR ARASINDAKİ ORTAK DİL'

Khatoon’la İran’da kadın olmakla Türkiye’de İranlı göçmen kadın olmayı da konuşmak istiyorum elbette. Türkiye’de kadın olmanın ne kadar zor olduğunu öyle iyi biliyoruz ki göçmen kadınların deneyimleri burada doğup büyümüş olanlardan eksik değil; belki de fazla... Khatoon pek çok konuda şanslı olduğuna inanıyor ancak İran’dan bahsederken saçlarıyla ilgili söylediği cümle tercümeyi yapan Yasamin’i de hüzünlendiriyor: “Her sokağa çıkıp rüzgarı saçlarım arasında hissettiğimde İran’daki öğrencilerimi hatırlıyorum. İran kadınlarının sorunu sadece kapanmak zorunda olmak değil çünkü birçok kadın da kapanıp, erkeklerle aynı oranda çalışıp sanatını sergiliyor ama tabii ki kadınların daha büyük istekleri olmalı. Biz daha kısıtlı yerlerde büyüyüp yaşadığımız için burası gibi daha açık ortamlara girince sanatımızın veya yaptığımız işin daha çok görülmesini istiyoruz, her fırsattan yararlanmak istiyoruz. Buraya geldiğimde Türkçe hiç bilmiyordum, İngilizce de az biliyordum. O zaman az bildiğim İngilizce’yle bile çok iyi iletişim kurdum insanlarla, bana herkes çok arkadaşça davrandı. Bunun sebebi de dans, tüm insanlar arasındaki ortak dil.”

Son söz yerine, mülakat esnasında aldığım notlar arasında altını koyu koyu çizdiğim birkaç kelimeyi paylaşmak istiyorum: Raks, şekle çarki, ebediyet. Bunu yaparken tek amacım dilin ve kültürün canlılığı ve etkileşiminden duyduğum sonsuz heyecanı paylaşmak ve farklılıklar üzerine düşünürken aynılıkları fark etmek ve çeşitliliğin güzelliğini unutmamak gerektiğine vurgu yapmak. Dönüş dansı dersleri vermeye başlayan Khatoon, “Kadın” performansını Haziran ve Temmuz ayları içerisinde farklı yerlerde sahneleyecek.

Bilgi almak için sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.