Tayfun Kahraman: İstanbul’daki en büyük sorun mevcut kırılgan yapı stoku
Gezi tutuklusu Tayfun Kahraman, İstanbul’daki en büyük sorun mevcut kırılgan yapı stoku olduğuna dikkat çekerek, "Veriler İstanbul'da çok büyük bir yıkım olacağını gösteriyor" dedi.
DUVAR - Gezi Davası'nda tutuklanan ve Silivri Cezaevi’nden bulunan Dr. Tayfun Kahraman, Maraş merkezli depreminin ardından İstanbul’un depreme hazırlık süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Daire Başkanlığı görevini yürüten Kahraman, İBB’nin ortaya konan yol haritasını hızlıca hayata geçirebileceğini söyledi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldığı bir televizyon programında hakkında “Hızlı tarama sistemini hayata geçiren arkadaşımız Tayfun Kahraman şu anda hapiste. Bu ülkede daha yeşil, daha güvenilir konutlar olsun, daha iyi bir şehir planlaması olsun diye hayatını adamış bir kardeşim hapiste" ifadelerini kullandığı Kahraman, İstanbul’da 2000 yılı sonrası yapılan binalarda da risk potansiyelinin olduğu ve kontrol edilmeleri gerektiği konusunda uyarıda bulundu.
'VERİLER BÜYÜK YIKIM OLACAĞINI GÖSTERİYOR'
Halk TV'den Hazal Ocak ve Fırat Fıstık'ın sorularını yanıtlayan Kahraman'ın röportajının bir bölümü şöyle:
"İBB’de görevinize başladığınızdan beri depremle ilgili çalışmalar yürüttünüz. Kahramanmaraş depremi ve Hatay depremine baktığınızda İstanbul’da en büyük eksiklik nedir?
İstanbul’daki en büyük sorun mevcut kırılgan yapı stokumuz ve bu depremlerde de görülen afet sonrasına ilişkin koordinasyon eksikliği. İstanbul’da yaklaşık 1 milyon 200 bin bina var ve bu binaların 820 bini 1999 depremi öncesi yapılmış, yani potansiyel olarak risk taşıyorlar. İstanbul’da 3 yıl önce başlattığımız bina tarama çalışmalarında yaklaşık 120 bin yapıya gidilerek sakinlerinin izin verdiği 30 bini tarandı. İstanbul’daki tüm 2000 öncesi yapılmış binaları taramak üzere çıktığımız yola, bu binaların yalnızca 1/4'üne girebildiğimiz için her ilçede bina tipolojileri belirleyerek bu tipolojiler üzerinden yüzde 5’lik örneklemle çalışmayı dönüştürerek devam ettik. Girilemeyen binalara benzer özellikte olan aynı tipolojideki binaların sonuçları üzerinden atama yaptık. Böylece İstanbul’da 2000 öncesi yapılan binaların hasar tahmin çalışmalarını, bu binaların adreslerini de belirleyerek tamamladık. Bu sonuçlara göre İstanbul’da meydana gelmesi beklenen 7,5 büyüklüğündeki bir depremde 90 bin binanın ağır veya çok ağır hasar, yine yaklaşık 170 bin binanın orta hasar alacağını saptadık. Bu veriler çok büyük bir yıkım olacağını gösteriyor. Bunun yanına altyapı ve kamu binalarında görülecek hasarları da eklersek, önümüzde çok büyük bir sorunlar yumağı bekliyor.
'ÇALIŞMALAR DEVAM EDERKEN CEZAEVİNE GİRDİM'
Sizce nasıl çözülebilir?
Göreve gelir gelmez bizim de ilk sorduğumuz soru sizin gibi bunların nasıl çözülebileceği oldu. Hemen hem yer bilimcilerden hem deprem mühendislerinden oluşan bilim kurulları topladık. Öncelikle tespit çalışmalarına ağırlık verildi. Yapılan önceliklendirme amaçlı bina taramaları ile İstanbul’daki en yoğun hasar alması beklenen bölgeler tespit edildi. Az önce bahsettiğim sonuçlara varıldı ve bu veriler coğrafi bilgi sistemine işlenerek İstanbul için Bütünleşik Risk Haritası hazırlandı. Bu bölgelere ve binalara uygun güçlendirme/yenileme modelleri çalışıldı ve bunlar o alanlarda kurulan ofislerle İstanbullulara anlatılmaya başlandı. Eş zamanlı olarak İBB sorumluluğundaki tüm altyapı ve hizmet binaları Deprem Yönetmeliği’ne göre tarandı ve kırılgan olanlar tespit edildi. Örneğin İstanbul’da bulunan acil ulaşım yolları üzerindeki yaklaşık 450 üst geçit tarandı ve müdahalelere başlandı. Bu çalışmalar devam ederken ben cezaevine girdim ve çok yakından takip edemedim ama çalışma arkadaşlarım bu programı sürdürürken Maraş Depremi yaşandı. 25 Şubat tarihinde Sayın Başkan Ekrem İmamoğlu bu çalışmaların hızlanarak devam ettirileceğini ve dayanıklı bir İstanbul için gerekenlerin yapılacağını anlattı. Yani İBB ortaya konan yol haritasını hızla hayata geçirecek. Umarım yakın zamanda kalan hizmet binaları, okullar ve hastaneler de depreme hazırlanacaklar. Tüm bu çalışmaları tamamlayarak İstanbul’da deprem riskini yönetilebilir bir seviyeye getirebiliriz.
'2000 SONRASI BİNALAR KONTROL EDİLMELİ'
Son depremde 2000 sonrası yapılan binaların yıkıldığını da gördük. İstanbul’da olası bir depremde de aynı manzarayla karşılaşacağımızı öngörüyor musunuz?
Biz İBB’de konut binalarının taranması işlemine başlarken 2000 yılı öncesi yapılmış binaları hedef olarak belirledik. Çünkü hatalarına, noksanlarına rağmen bu tarihten sonra yapılmış binalarda gerekli denetimin yapıldığını ve deprem karşısında dayanıklı olduklarını düşünüyorduk. Yani İstanbul’da bunlara ilişkin bir tespit yapılmadığı için elimizde deprem davranışlarını gösteren bir veri de yok. Depremde 2000 sonrası yapılan binaların yıkılması tüm Türkiye gibi bizler için de şaşırtıcı oldu ve böylece yapı denetim sisteminin de sağlıklı çalışmadığını öğrendik. Bu nedenle Sayın Başkanın açıkladığı gibi İBB yeni binalarda da tarama işlemi yapacak. Elimizde veri olmasa da bu tecrübe sonrası, ben de İstanbul’da 2000 yılı sonrası yapılan binalarda da risk potansiyelinin olduğunu ve kontrol edilmeleri gerektiğini söylemeliyim. Çünkü tüm Türkiye’de benzer bir denetim süreci yürütülüyor ve Maraş depreminde yıkılan yeni binalar ile İstanbul’dakilerin çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Yapı denetim sisteminin nasıl işlediği artık hepimizin malumu. Bu denetimi en iyi gerçekleştirebilecek olan meslek odalarının 2013’te Gezi Direnişi’nin intikamını almak için sistemden çıkarılmaları da bu denetimsizliği arttırmıştır. Bu tabloda yerel yönetimlerin de yapması gereken kontrolleri yapmadığını düşünürsek, bu sistemin tamamen değişmesi gerektiği açıktır.
Sizce şu an İstanbul’da olası bir depreme hazırlık konusunda yapılaması gereken en acil uygulama nedir?
Tabii ki yapısal önlemler ile depreme dayanıklı bir İstanbul yaratmak öncelikli hedefimiz. Bu hedefe ne merkezi iktidar, ne de İBB tek başına ulaşamaz. Bu bir topyekün seferberlik işidir. Merkezi ve yerel yönetimler, tüm kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, özel sektör, meslek odaları ve en önemlisi 16 milyon İstanbullunun depremle mücadele için seferber olması gerekiyor." (HABER MERKEZİ)