Kalbin ‘tek’ diyor tek yol inat ve ısrar

Yazmak zor; ama yüreğime kan damlasa da yazacağım. Mete, eyleyen bir insandı, devrimciydi, yazardı, entelektüel namusunu kuşanmış bir aydındı. Sokaklarda, mitinglerde, salonlarda hâlâ sesi çınlar.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

Dr. Metehan Akbulut için

Kısa bir özet geçeyim mi? İzin verin geçeyim haydi… Biliyorsunuz, 12 Mart yenilgisinden kısa süre sonra derlenip toparlandı Türkiye devrimci hareketi. Bir süre sonra resmi ve sivil faşistlerin elbirliğiyle ülke kan gölüne dönerken, diğer yandan dayanışmanın, kardeşliğin yoldaşlığın… demlendiği bir başka hayat inşa ediliyordu sol mahalle(miz)de. Ahmet Telli, Temmuz 2023’te yayımlanan ‘Arkadaşlık Günleriydi’ şiir kitabında aynı başlık altındaki şiirinde, o günleri anlatır:  "Yaşlandın adamım dev – genç mitingi sandın yağmuru / Oğlunu baban, kendini merkez komiteden Delidumrul. / Anlatıyorsun; sesinde kunduzlaşıyor bütün kelimeler / Zap köprüsüymüşsün haydut gölgeler geçiyor üzerinden / Sonra gümüş kemerli kadınlar, Berçelan ve ters laleler //…// Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi / Sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak / Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla / Sen o zamanlar kalbine dinletemediğin / Sen o zaman sırılsıklam kır ve şehir //…// O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım’’(1)

Daha önce başka bir yazımda sözünü ettiğim İletişim Yayınları’ndan 2022’de yayımlanan Nabi Kımran’ın ‘Ne Geçmiş Tükendi Ne Yarınlar’ kitabı yetmişlerin toplumsal muhalefetinden etkilenen bir kuşağın 1980’den sonraki macerasını anlatıyor. Kımran, bu dönemi ‘uzun süren yetmişler diye niteliyor ve 2001’de sonlandırıyor. Mete, (asıl) 1980’den sonra başladığı mücadeleyi hiç sonlandırmadı, sonsuzluğa uğurladığımız 16 Ocak 2024’e kadar sürdürdü.

Kimi insanlar hakkında yazmak zordur. Yakın zamanda yitirdiğimiz Hrant Dink davalarına katılan vekili Av. Hakan Bakırcıoğlu, Kaş Eğitim Sen temsilcisi Önder Saraç ve açlık grevinde sonsuzluğa uğurladığımız A. Ebru Timtik için ayrı ayrı üç yazı yazdım. Yazdım yazmasına da yazarken dahi yüreğime kan damladı. Şimdi de öyle…

Dr. Metehan Akbulut hakkında da yazmak öyle zor ki… Öncelikle çok iyi dostumdu ve sosyalist hareketin tüm tarihini kuşandığımız, bu birikimden yola çıkarak hayatı dönüştürmeye, sosyalist hareketin tarihini birlikte yeniden üretmeye baş koyduğumuz bir yoldaşımdı. Güzel insandı, ‘Dokunaklı bir yağmura / Gökyüzü çiziyorum ince ve derin / O her şeyi güzel kılan / İyiliğin ipeğinden / İpincecik bir dünyaya / Yumuşak, sevecen, geniş…’’ dizelerindeki gibiydi sevgili Şükrü Erbaş’ın.(2)

Yazmak zor; ama yüreğime kan damlasa da yazacağım. Mete, eyleyen bir insandı, devrimciydi, entelektüeldi, yazardı, entelektüel namusunu kuşanmış bir aydındı. Kendi sözleriyle söylersek: "… Çocukluğumdan itibaren kendimi devrimci, sosyalist olarak tanımlıyorum ve sınıf mücadelesine inanıyorum…’’ (3)

‘Niyazi Tekin ve kaybettiğimiz tüm devrimcilerin anısına… ‘ adadığı Kürt Mehmet – Malatya’da Devrimci Mücadele kitabı Ubuntu Yayınları’ndan 2020’de; CHP’nin Reddi Mirası – Orhan Akbulut kitabı 2021’de yayımlandı. Kürt Mehmet, Malatya ve çevresinde yetmişli yıllarda başlayan, kıyısından köşesinden benim de buluştuğum devrimci mücadeleyi ‘Kürt Mehmet’i odağına alarak anlatıyor. İkinci kitap CHP’nin Reddi Mirası – Orhan Akbulut kitabı ise dayısı 1977 - 1980 arasında TBMM’de olan CHP eski milletvekili, dayısı Orhan Akbulut odağında CHP’ye ve Türkiye’ye tutulan ayna niteliğinde.

Mete, 1967’de Sivas’ta doğmuştu. Üniversite dahil tüm eğitimlerini bu kentte yapmış, çocukluğundan, öğrencilik yıllarından bu yana devrimci mücadelenin içinde olmuştu.

Mete, eyleyen bir insandı. Sokaklarda, mitinglerde, salonlarda… hâlâ onun sesi çınlar durur. Tabip odasında nitelikli, parasız halk için sağlık ve oda içindeki gericilere ve ırkçılara karşı mücadelesi sosyalist hareketin tarihine yazılıdır. Nitelikli, parasız, halk için sağlık konulu yüzlerce yazı yazdı. ‘AKP’li 20 Yılda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği’, 'Hekim Haklarını ve Hekimlik Değerlerini Savunmaya Devam Edeceğiz’, 'Sağlık Sistemi Artık Ticari Bir Faaliyet’, 'Muayene İçin Yeterli Zaman Tanımak’, ‘Yasalar İş Cinayetlerini Önleyemiyor’… yazılarından birkaçı. Yazdıkları ve çocukluğundan bu yana taşıdığı sosyalist değerler uğruna sokakları arşınladı, miting meydanlarında sesi yankılandı. Kamu emekçileri sendikalarında sınıf ve kitle sendikacılığını ısrarla savundu. Sendikaların içindeki ‘pragmatist / oportünist eğilimlere inat bu tutumundan hiç vazgeçmedi.

Mete güzel insandı, yarasına merhem olmadığı insan yoktu. ‘Hayır' demeyi bilmezdi, yeter ki bir istemle gidilsin, ne yapar ne eder sorunu çözerdi.

Mete güzel insandı, sevgili eşi Ayşen’e âşıktı. Otuzlu yıllarda yakaladıkları bu aşka gözü gibi bakar, Ayşen incinmesin kırılmasın diye ona olağanüstü özen gösterir, sevgisini sınırsız sunardı. Birbirlerine baktıklarında sevginin dünyayı ne kadar güzelleştirdiğini ve aşkın büyüsünü görürdünüz onların gözlerinde. Portakal, limon, kayısı… ağaçlarının; zakkumların, güllerin, asmaların … ve onlarca kedinin olduğu tek katlı bir evde yaşarlardı. Kedilere çocukları gibi bakarlardı. Mete kedileri öper, sonra sokaklara koşar, sesi sokaklarla, mücadeleyle buluşurdu.

Mete müzikseverdi, iyi bir dinleyiciydi… 2012 olmalı, cezaevlerinde devrimci tutsaklar açlık grevindeydi, kimisi neredeyse ölüm sınırına gelmişti. O zamanlar ben ÇHD Antalya Şube Başkanıydım, Çağdaş Hukukçular Derneğinden ben ve Av. Hasan Kemal Elban, KESK’ten BES Antalya Şube Başkanı Mustafa Ayar, Çağdaş Hekimler Grubu’ndan Dr. Metehan Akbulut ve iki doktor arkadaş Alanya’ya tutsakları ziyarete gittik. Yolda berbat sesimizle Mete’nin o çok sevdiği ‘Gaybana Geceler’ türküsünü söyledik. (Adlarını unuttuğum yoldaşlarım bağışlasınlar beni.)

Şiirseverdi, Birgün Gazetesi için benle söyleşi yapmak istedi, bugün yarın derken, ertelendi, ertelendi, ardından hastalandı. Ben çok üzgündüm, Mete artık hastaydı, söyleşi yapabilecek sağlıklı koşullar kalmamıştı ne yazık ki! Kısa süre sonra da sonsuzluğa uğurladık zaten. Bu yazı aynı zamanda yapamadığımız o söyleşinin vefa borcudur.

Uzatmayacağım. Mete’nin dünyasını özetleyen bir alıntıyla bu yazının sondan ikinci paragrafına gireceğim : ’’Benim için asıl önemli olan Mahir Çayan’ın ‘Hücredeki Adalının Dünyası’ şiirinde; ‘Karanlıklar imparatorluğuna kafa tutan adamlar’ olarak betimlediği 68 Kuşağı’nın öncü kişiliklerinden birisi olan Deniz Gezmiş’in fikirleri ve mücadelesiydi.’’(4)

Sustum, yazıyı Metin Cengiz’in sevgili Metehan’a yakışan ‘İnsan Yürüdüğü Yola Benziyor’ şiiriyle bitiriyorum.

İNSAN YÜRÜDÜĞÜ YOLA BENZİYOR

İnsan Yürüdüğü Yola Benziyor
günlük defteri oluyor gözleri
Okunuyor, nasıl bir yağmur yağmış hayatına
ve nasıl kar

Örneğin, bir düş yüzünden
hapiste yatmışsanız eğer,
yılların ördüğü oya gibi bir iz
utangaç bir tavırla içinizi beziyor
ve kamçı izleri gibi esaret günleriniz
yüzünüze vuruyor

İnsan yürüdüğü yola benziyor.
eğer yüreğiniz aşk tınılıysa,
aşk kokuyor üstünüz başınız (5)


NOTLAR: 

(1) Ahmet Telli, Arkadaşlık Günleriydi, Everest Yayınları – 2023 İstanbul

(2) Şükrü Erbaş, İyiliğin İpeğinden, Kimliksiz Değişim, Başak Yayınları - 1992 Ankara

(3) CHP’nin Reddi Mirası Orhan Akbulut Kitabı, Ubuntu Yayınları - 2021 Antalya

(4) metehanakbulut.com ( erişim tarihi 29.12.2024)

(5) Metin Cengiz, Şiirden Yayıncılık - 2015 İstanbul