Kalp hastalıklarının tedavisinde yeni umut: Uzay fönü

Avusturya'da yapılan bir araştırma, baypas sonrası uygulanan yeni tedavi yönteminin, hastaların daha uzağa yürüyebilmesini ve kalplerinin daha fazla kan pompalamasını sağladığını ortaya koydu.

Fotoğraf: Karolina Kaboompics/ Pexels
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Avusturya'da 63 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, baypas ameliyatından sonra uygulanan yeni bir tedavi yöntemi sayesinde hastaların daha uzağa yürüyebildiğini ve kalplerinin daha fazla kan pompalayabildiğini gösterdi. Buna göre, uygulanan hafif şok dalgalarının hastaların kalp dokusunu yenileyebileceği düşünülüyor.

'MİLYONLARCA İNSANA YARDIMCI OLABİLİR'

BBC Türkçe'nin aktardığına göre, Avusturya'daki Innsbruck Tıp Üniversitesi'nden Prof. Johannes Holfeld, "İlk kez, klinik ortamda kalp kasının yenilendiğini görüyoruz ve bu, milyonlarca insana yardımcı olabilir" değerlendirmesinde bulundu. Araştırmacılar tarafından 'uzay fönü' olarak adlandırılan cihazın daha geniş kapsamlı denemelerinin yapılarak sonuçların daha geniş bir hasta grubunda tekrarlanması planlanıyor.

DSÖ: HER YIL 18 MİLYON KİŞİ KALP-DAMAR HASTALIKLARINDAN ÖLÜYOR

Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, dünya çapında her yıl 18 milyon kişi kalp hastalıkları ya da diğer karidyovasküler komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Risk faktörleri arasında yüksek tansiyon, sağlıksız beslenme ile birlikte tütün ve alkol kullanımı yer alıyor.

Dünya genelinde ölümlerin birincil nedeni olan kalp hastalıklarının çaresi henüz yok. İlaçlar ve diğer tedaviler hastalığın kontrol altına alınmasına ve kalbe giden kan akışının bir anda kesilmesi nedeniyle ortaya çıkan kalp krizi riskinin azaltılmasına yardımcı olabiliyor.

Ağır vakalarda cerrahlar göğüsteki, bacaktaki ya da koldaki sağlıklı bir kan damarını alıp bunu, kalp çevresindeki atardamarın tıkalı bölgesine üstten ve alttan birleştiriyor. Bu ameliyat baypas olarak biliniyor. Bu tip ameliyat kalbin fonksiyonlarını geliştirmekten ziyade çalışmaya devam etmesini sağlıyor.

'ŞOK DALGASI' TEKNİĞİ BAŞKA TEDAVİLERDE DE KULLANILIYOR

Avusturya'daki araştırmacılar, baypas ameliyatından kısa bir süre sonra hafif ses dalgaları uygulayarak hasarlı dokunun kendisini yenilemesini sağlamaya çalıştı. Yaklaşık 10 dakika süren prosedür, kalp krizinden sonra hasar gören veya yaralanan alanın çevresinde yeni damarların büyümesinin önünü açmak için tasarlandı.

Benzer bir 'şok dalgası' tekniği, tendon ve bağ yaralanmaları ya da sertleşme bozukluğu gibi diğer vakaların tedavisinde halihazırda kullanılıyor. Böbrek taşlarını kırmak için yaygınlıkla kullanılan litotripside de daha güçlü dalgalara veya darbelere başvuruluyor.

'YAŞAM BEKLENTİLERİNİN UZAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ'

Sonuçları European Heart Journal adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmaya katılan baypas hastalarının yarısına genel anestesi altında ses dalgaları tedavisi uygulanırken, yarısına sahte bir prosedür uygulandı. Ameliyattan bir yıl sonra kalpten pompalanan temiz kan miktarı; ses dalgası tedavisinde yüzde 11,3 artarken, kontrol grubunda yüzde 6,3 arttı.

Şok dalgalarıyla tedavi edilen hastalar dinlenmeden daha uzağa yürüyebiliyor ve daha kaliteli bir yaşam sürdüklerini söylüyorlardı.

Prof. Holfeld, "Yani günlük yaşamlarında köpeklerini yeniden yürüyüşe çıkarabiliyor ya da markete gidebiliyorlar. Aynı zamanda yaşam beklentilerinin uzayacağını ve yeniden hastaneye yatma oranlarının düşeceğini öngörüyoruz" dedi.

'DAHA GENİŞ ÇAPLI VE UZUN SÜRELİ TESTLERE İHTİYAÇ VAR'

Britanya Kalp Vakfı'nın Tıbbi Direktör Yardımcısı Kardiyolog Dr. Sonya Babu-Narayan, mevcut kalp hastalığı tedavilerinin 'iyileştirilebilecek çok fazla yönü' olduğunu söyledi. 

Babu-Narayan, "Bu denemenin heyecan verici tarafı, şok dalgası tedavisi gören kişilerin, bir yıl sonra, almayanlara göre kalp fonksiyonlarında iyileşme ve daha az semptom göstermeleri. Uzun vadeli etkileri araştırmak için artık daha geniş çaplı ve daha uzun süreli denemelere ihtiyaç var" değerlendirmesinde bulundu.

Araştırmacılar, cihazın Avrupa'da bu yılın sonlarında onaylanacağını öngörüyor. Klinik araştırmalar dışında hastalarda ilk kullanımının da 2025 yılında gerçekleşmesi planlanıyor. Çalışma, Avusturya'da kamu kurumları, ABD Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü ve Innsbruck Tıp Üniversitesi'nden ayrılan ve kısmen araştırmacılara ait olan bir şirket tarafından finanse edildi.

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)