Kamışlı’da yaşananların düşündürdükleri
Kamışlı da son yaşanan çatışmalar peşrev değil ancak iki tarafın da birbirlerine karşı ne kadar hassaslaştığını göstermesi bakımından önemli.
Kamışlı’da Suriye yönetimi tarafından kurulan “Sivil Savunma Güçleri” NDF ile “Suriye Demokratik Güçleri” SDG’nin “asayiş” birlikleri arasında geçtiğimiz günlerde yaşanan çatışma ne anlama geliyor?
Biden yönetime geldikten sonra SDG’nin Suriye politikasında değişiklik olup olmayacağı merak konusuydu. Biden, Trump dönemi politikalarından geri adım atmadı tam tersi şu ana kadar SDG’ye desteğini sürdürdü.
Biden döneminden önce başlamış olan bu politika ve uygulamaların son yaşanan çatışmalarla da ilgisi bulunan birkaç sonuca yol açtığı söylenebilir.
SDG’nin hâkim olduğu bölgeler Suriye’nin stratejik üretimlerinin yapıldığı bölgeler. En önemlileri petrol ve hububat.
Bilindiği gibi ABD bu bölgelerden çıkan petrol ve hububatı SDG’ye gelir kaynağı elde etmek üzere satıyor. Hatta aracılar vasıtası ile her iki kalem aynı zamanda Suriye yönetimine de satılıyor. Suriye yönetimi bu kalemleri halkın ihtiyacını karşılamak üzere satın almak zorunda kalmış olsa da bu durumu kabullenmiş değil ve bu durum her geçen gün daha da artan bir gerginliğe yol açıyor.
Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda “Barış Pınarı” harekatı sonrasında hâkim olduğu bölgede Suriye Ulusal Ordusu adı verilen oluşumun altında hareket eden Sultan Murad Tugayları gibi örgütlerin Rasülayn (Serekaniye) ve Tel Abyad gibi bölgelerde üretilen tahıla el koyarak ürünü Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’ne sattığı iddia ediliyor (TMO bu konuda bir yalanlama yapmadı).
Tahılın bir kısmının bu gibi örgütler vasıtası ile Suriye dışına çıkarılması SDG’nin hâkim olduğu alanlarda yapılan üretimi daha da hayati bir hale getiriyor. Bununla beraber SDG’nin gerek yönetim ile gerekse başkalarıyla yaptığı ticareti ABD ile koordinasyon halinde yapması, yani ABD’nin varlığı Suriye tarafında öfkenin artmasına neden oluyor.
Bir başka sebep, bugüne kadar zaman zaman yakınlaşma olduğu izlenimi veren görüşmeler yapılmış olsa da sürenin uzamasının sonucu oluşan kopukluk. Suriye tarafı açısından bakıldığında Kürt meselesinde bir geç kalınmışlık var gibi. Kürtler açısından bakıldığında ise zaman geçtikçe eski olan uzaklaşıyor. Onlar artık başka beklentiler ve planlar içinde.
Tüm bu gelişmeler ve gerçekler iki tarafı da birbirine tahammülsüz bir noktaya sürüklüyor ve bu yaşananlar büyük oranda ABD’nin politikaları sonucu oluştu.
Haseke’de (Kamışlı’da) halen Suriye ordu birlikleri, hükümet ve NDF’nin varlığı mevcut. Diğer yandan mahalleler bazında SDG ile bir paylaşım da var. Ancak öyle yerler var ki örneğin bir caddedeki kavşağın bir tarafı Suriye yönetimi tarafından kontrol ediliyor, yolun hemen karşısı ise SDG tarafından. Bu da iki tarafın sık sık karşı karşıya gelmesine neden oluyor.
Bu arada kişisel birtakım sürtüşmeler, hırslar, keyfi kararlar nedeni ile de iki tarafın zaman zaman çatıştıkları görüldü. Ancak Tay mahallesinde yoğunlaşan son çatışmalar da dahil bugüne kadar yaşanan hiçbir çatışma üst düzeyde topyekün saldırı olması için alınan bir karar sonrası olmadı. Dolayısıyla şu ana kadar Suriye yönetiminin de SDG’nin de çatışmadan kaçtıkları aşikâr. Ancak ne olursa olsun ABD’nin varlığını sürdürmesi ve üstüne Suriye’nin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının merkezi hükümetin onayı olmadan satılması gerginliği arttırıyor.
İki taraf arasında mesafeler arttıkça gerilim de artıyor. Suriye yönetimi ABD varlığına karşı aşiretleri örgütlemeye çalışıyor. Zaman zaman bazı aşiretler arasında yapılan toplantılarda SDG bünyesinde bulunan aşiretlere de “ABD işgaline karşı” yönetimin tarafında savaşma çağrısı yapılıyor.
Her şeye rağmen iki taraf arasında savaş ilan edilmiş değil. İki taraf da muhtemelen optimum şartları bekliyor. Taraflar arasında çatışma ihtimali ise tamamen ABD’nin bundan sonraki tutumuna bağlı.
Kamışlı da son yaşanan çatışmalar peşrev değil ancak iki tarafın da birbirlerine karşı ne kadar hassaslaştığını göstermesi bakımından önemli. Önceki çatışmalar gibi kişisel, lokal olarak tanımlanabilir ancak her seferinde ısı biraz daha artıyor. Rusya şimdilik aracı konumunda ve bu kez de “sorunu çözdü.”
Bundan sonraki ilk kritik tarih 26 Mayıs. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Haseke’de de oy kullanılmasına izin verilecek mi? Seçimler bu bölgelerde sorunsuz atlatılabilecek mi? Tarafları ciddi bir sınav bekliyor.