Karacehennem Ormanları'nda ağaç kesimi: Orman biterse hepimiz biteriz
Bingöl’ün Karacehennem Ormanları'nda 26 gündür devam eden ağaç kesimine sağanak nedeniyle ara verildi. Bingöl Çevre Derneği Başkanı Cuma Karaaslan, kesimin felakete yol açabileceği uyarısında bulundu.
Fırat Bulut
BİNGÖL – Karacehennem Ormanları'nda 'gençleştirme' adı altında yapılan ağaç kesimi üçüncü haftasına girerken bölgede etkili olan aşırı sağanak nedeniyle çalışmalar durduruldu. Bingöl Çevre Derneği Başkanı Cuma Karaaslan’a göre gençleştirme bahanesiyle ormanlar peşkeş çekiliyor.
‘YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI GERÇEĞİ YANSITMIYOR’
Kızılağaç, Yiğitler, Çatak ve Meşeli köylüleri yaşam alanlarının yok edileceği kaygısı ile ağaç kesimine tepki gösterdi. 4 Ekim’de yapılan ağaç kesim ihalesine göre, Karacehennem Ormanları'nda yaklaşık 35 hektarlık alanda 12 bin 367 yeşil yapraklı ağacın, 76 bin TL karşılığında kesilmesi planlandı. Yetkililer ile yapılan görüşmelerden sonuç alamayan köylüler ve STK temsilcileri, 17 Ekim’de Kızılağaç Köyü’nde toplanarak basın açıklaması yaptı. Yasaklı olmayan ormanlık alanda incelemelerde bulunan emekli ziraat mühendisi ve Bingöl Çevre Derneği Başkanı Cuma Karaaslan, yetkililerin açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirtip, devam eden kesimin felakete yol açabileceği konusunda uyardı.
Her yıl bu dönemlerde birkaç kez yağmur yağan yerde bir süredir yağmur da yağmıyordu. Ciddi bir kuraklık yaşanan bölgede iki gündür sağanak yağış görülüyor.
‘GÖZ DİKİLEN YERDE GENÇLEŞTİRME DİYORLAR’
Cuma Karaaslan, Karacehennem Ormanları'nda devam eden ağaç kesimine ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Bingöl Valiliği ve Orman İşletme Müdürlüğü’nden yapılan açıklamalarda kesimin “gençleştirme”, “iyileştirme” olduğu savunulmuştu. Karacehennem Ormanları'nda devam eden ağaç kesiminin amacı nedir?
Ben iyileştirmenin, gençleştirmenin doğal envanter üzerinde çok yapısal bir değişim üreteceğine inanmıyorum. Türkiye orman alanları, ülkenin yüzde 30’una yakın. Bugüne kadar hangi orman alanında gençleştirme, iyileştirme yaptılar? Göz dikilen yerde ‘gençleştirme’ diyorlar. Yıllar önce 'güvenlik' bahanesiyle denmişti. Şu an rantçılarla, işbirlikçilerin ortaya çıkardığı ihaleler sonucu odun ticaretine dönüştü. Odun müteahhitliği geçmişten günümüze kadar hep hükümetlerle iş birliği içerisinde yürümüş bir mekanizmadır. Daha önce 'güvenlik'ti şimdi 'gençleştirme', işin aslı hırsızlıktır.
'BURASI 'BİNGÖL'ÜN AMAZONU', KENDİ KENDİNİ YENİLER'
Karacehennem Ormanları'nda ‘gençleştirme’ veya ‘iyileştirme' gerekli mi?
Gençleştirilecek ağaç, orman ekosistemi içerisinde sadece planlanmış alanlarda olur. Orman İşletme Müdürlüğü işini yapmış olsa, Karacehennem Ormanları'nı milli park ilan eder, bir dalı bile yere düşse, ormandan bir dal taşınsa suç olur. Gençleştirmeyi bahane ederek başkalarına peşkeş çekiyorlar. Karacehennem Ormanları Göynük çayının üst havzasında yer alıyor. Burası yok edildiğinde, Bingöl’ün içme suyu bir-iki yıl içinde biter. Bu ormanlar hem yüzey sularını besliyor hem su kaynaklarını. Ağaçlar kökleşince yer üstündeki değerleri değil, yer altındaki fonksiyonları bizim için önemli. Meşe ağacı 40 kilometre kök salıyor, beyaz kılcal damarları ile gezip su topluyor ve suya ihtiyacı olmadığı için su üretmeye başlıyor. Orada kaynaklar üretip yeryüzüne, yer altına su dağıtıyor. Dendroloji bilmeden budamaya, gençleştirmeye girmek kadar aptalca bir şey yoktur. Siz Amazon'da gençleştirme yapabilir misiniz? Burası Bingöl’ün Amazonu. Yani bu orman zaten kendini yenileyen, gençleştiren bir mekanizmaya sahip. Sen yokken bu orman vardı. Ağacı kesip yerine diktiğiniz fidan 20-30 yıl sonra anca o ergin ağacın fonksiyonlarını yerine getirir.
‘TRİLYONLARI HARCASANIZ BİR KARACEHENNEM’İ VAR EDEMEZSİNİZ’
Orman İşletme Müdürü, alanın köylüler tarafından tahrip edildiğini, bu yüzden iyileştirme ihtiyacı doğduğunu söylemişti…
Orman İşletme bunlar olurken neredeydi? Köylü tahrip etmiş diye ülkesine ihanet eden bir orman müdürü bilgiden, sevgiden uzaktır. Oradaki yapılaşmayı, tahribatı köylüyü eğiterek hayvanın entegrasyonu ile birlikte üretsen, köylünün hiçbir şeye ihtiyacı olmaz. Doğru yöntem kesmek değil. Gençleştirmeyi bahane ederek adeta bir katliam yapıyorlar. Orman ekosistemi belli bir seviyeye geldikten sonra anıt ormandır. Anıt ormana iğne girmez, girmemeli de. Orada börtü böcek var, hayvanı var, yer içinde büyük bir habitat var. Bunları yok ettiğinizde bir taşınıma sebep oluyorsunuz. Madem gençleştirme, öyleyse parasız köylüye yaptırın.
İktidarın bir orman politikası yok mu, karar vericiler bahsettiğiniz ekolojik dengeyi bilmiyor mu?
Orman ve su verimliliktir. Tarih boyunca bütün göçlerin nedeni verimliliktir. Küresel iklim kriziyle ilgili Paris Anlaşması’na imza attık, Meclis'te bunu oylarken, burada ağaç kesilmeye başlanıyor. Nedir bu? Ağaç dikme gibi bir eyleme girişiyoruz ama diğer taraftan da var olanı kesiyorsunuz. Paranla, emeğinle yüz yıl elde edemeyeceğin bir sonucu yok ediyorsun. Hatıra ormanları dikiyorsunuz, bu ormanlar değil yüzyıl, iki yüz yıl geçse Karacehennem Ormanları'nın fonksiyonunu yerine getiremez. Bugün küresel iklim krizinin nedeni, karbondioksit. Ağaç olmayınca karbondioksit artar. Peki, bütün dünyanın bütçesini harcarsanız, ergin bir ağacın bir saatte yarattığı oksijeni üretebilir misiniz? Böyle bir makineniz yok, daha hastanedeki oksijeni üretememişsiniz, deniz suyunu içme suyuna çevirecek bir makineniz yok, kalkmış ağacı kesiyorsunuz. Oluşmuş doğal bir ekosistem için trilyonları harcasanız bir Karacehennem’i var edemezsiniz.
‘BİR KATLİAM VAR, BUDAMA YA DA GENÇLEŞTİRME DEĞİL’
Kesim alanında neler oluyor? 'Kuru ağaçları kesiyoruz' denilmişti…
Karacehennem Ormanları'nda kesim alanına girişlere izin verilmiyor ancak kamyonlarla taşınan odunların tamamı yaş ağaç, arada kuru ağaçlar da var. Alandan ulaşan görüntülere göre, bir katliam var, budama ve gençleştirme değil. Ekosistemi bozucu, felaketi getirici bir çağrıdır. Bu ülkeye ihanettir. Ergin ağacın ürettiği ile genç bir ağacın ürettiği arasında 20 -30 yıl fark var. Kamu bürokrasisindeki kişiler bilgiden ve sevgiden, ilgiden yoksundurlar. Ben orman müdürü olsam bana kesim emri veren kişileri ikna edemezsem istifa ederim. Meşe bitkisini biz ekmedik. Jeolojik olarak, bu bölgenin deprem ile oluşmuş doğal bitki örtüsüdür. Doğa hem kendisini hem de alt havzasını besleyen bir mekanizma yaratmış. Sen Karacehennem’in 2 bin rakım yüksekliğindeki ormanını yok edersen, bin metre alttaki sular beslenemez. Karacehennem Ormanları; Malatya, Elazığ, Diyarbakır’ın su havzalarını besliyor, bunlar da kendi alt havzalarını besleyerek İç Anadolu’ya kadar uzanan bir silsile yaratmış. O yüzden ben diyorum ki ‘Bingöl’de bir dal ağaç, Ankara’da bir bardak sudur.’ Devletin halka ‘kesme’ demesi gerekirken, ‘ne olursa olsun bitsin’ deniyor. Biterse hepimiz biteriz.
Karacehennem Ormanları'nın ihale edilemeyecek kadar değerli olduğunu söylüyorsunuz…
Burası ihale edilemeyecek kadar değerlidir, bunu anlayacak bir kurum olması gerekir. Yamaç alanlardır, dağlık alanlardır, doğal alanlardır, sit alanı olmalı, anıt alan, milli park olmalı. Bölgenin su kaynaklarını besliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘yeşil ekonomi, yeşil devir, yeşil devrim’ dedi. Var olan yeşil alanı neden kesiyorsunuz? Müteahhitler para peşinde koşan insanlardır. Herhangi bir kontrol mekanizması yok. Dibinden bozuk bir çark var, müteahhidin mühendisle aynı masada oturduğu, birbirinden beslenen bir sistem var. Çünkü hiçbirinin sevgisi, ilgisi, bilgisi yok, hepsi cebini doldurmaya çalışıyor.
‘KÖYLÜ AĞAÇ KESİLMEYECEĞİNİ BİLİYOR, DEVLET BİLMİYOR’
Karacehennem’de iyileştirme yapılmadığını söylediniz, burada iyileştirme nasıl yapılmalıydı?
Ağacın aslına, köküne dokunmadan kurumuş, kırılmış dallar toplanabilir. Bu ormanlara balta ile kesim araçları ile girilmez, girilmemeli. Gezerek girilir, dökülen, kırılan dallar toplanır. Tabii yıllardır gençleştirme ihtiyacı oluşmamış bu ormanın, 2021 yılında mı gençleştirme ihtiyacı doğdu? Devlet oturup kendi iç eğitimlerini yapmalı. Toplum, köylü ağaç kesilmeyeceğini biliyor ama devlet bunu bilmiyor. Ağaç olduğunda sel olmaz, kuraklık olmaz, tehlike de olmaz. Birkaç yıl içinde felaketler yaşayacağız, bu kaçınılmaz. Yöneticilerin yaptığı ise bu süreci hızlandırmak, felaketlere giden sonu hazırlamak. Paris İklim Anlaşması’na imza atan Cumhurbaşkanı'nın bizi sevmesi lazım. Anlaşma sonrası kurumların kendi iç eğitimini yapması lazım. Bizim doğamız sonsuz değil.
Kamuoyundaki sessizliğin nedeni nedir?
Sivil toplum bu bölgede yapılandırılırken, iktidara yakın, ne olsa yaparım mantığı ile oluştu. Kimsenin zaten çevre ile ilgili bir derdi de yok. Sadece Bingöl’de değil, bütün Türkiye’de durum böyle; birbirine bağımlılık, tarafgirlik... Ses çıkmamasının nedenlerinden biri de toplumda aşırı derecede bir fakirlik, yoksulluk, bağımlılık var. Bu da sizi güçsüzleştiriyor. Herkes mi bilgisiz, ilgisiz? Değiller, çoğu bilgisini, ilgisini, sevgisini gösteremiyor, karşı çıkamıyor. Ben 30 yıl devlet memurluğu yaptım. Devlet Su İşleri’nde planlama başmühendisiydim. Bizim yaptığımız planlamalar dışında planlamalar dayatıldığını hatırlıyorum. Kesim en fazla 30 yıldır yaşamımıza girdi. Nasıl girdi? 'Güvenlik' gerekçesiyle. 30 yıldır güvenliği bahane edip hırsızlık yapanlarla, bugün gençleştirmeyi bahane edip yiyen, yediren, kestiren aynı kişiler. Buradaki kesim tamamen rant amaçlıdır.