Karadaş: Erdoğan’ın arabuluculuk rolü çıkmaza giriyor

Erdoğan, Rusya Ukrayna arasında arabuluculuk için iki ülke liderini Ankara'ya davet edeceğini açıkladı. Evrensel yazarı Yusuf Karadaş, bugünkü yazısında arabuluculuk girişimini değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna arasında arabuluculuk için önümüzdeki günlerde Putin ile görüşeceğini açıkladı. Evrensel yazarı Yusuf Karadaş, Erdoğan'ın bu girişimini, Ortadoğu'daki dengeleri ve Türkiye'nin NATO karşısındaki durumunu değerlendirerek ele aldı.

Erdoğan'ın bu göreve neden 'dört elle sarıldığını' anlamak için Suudi Arabistan ziyaretinin önemli veriler sunduğunu belirten Karadaş'a göre: "Erdoğan yönetiminin son yıllarda bölgede attığı her adımda S. Arabistan, BAE, Mısır ve İsrail ile karşı karşıya geldiği biliniyor. Bu karşıtlık Erdoğan iktidarının bu güçleri Türkiye’deki darbe girişiminin finansörleri ilan etme noktasına kadar varmıştı. Ancak Erdoğan’ın yeni Osmanlıcı hayaller ve Sünni İslam liderliği iddiasıyla Suriye, Irak ve Libya’da attığı adımların çıkmaza girmesi ve Mısır ile Tunus gibi ülkelerde desteklediği güçlerin (İhvan) yenilgiye uğratılması, “normalleşme” adı altında geri adımların atılmasına ve rakiplere yeni tavizler verilmesine neden oldu."

Kaşıkçı dosyasının S.Arabistan'a devredilmesi, Müslüman Kardeşler'in yayın organı Mekameleen TV’nin yayınının Türkiye’den başka bir ülkeye taşınması ve Veliaht prensin Erdoğan'ı havaalanında karşılamamasını, "Erdoğan’ın ekonomik ve siyasi olarak ne kadar ciddi bir sıkışmışlıkla karşı karşıya olduğunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda iktidarını kurtarmak için her türlü tavizi vermekten geri durmayacağını da ortaya koyuyor" diye yorumlayan Karadaş'ın yazısının devamı şöyle: 

 

'KENDİ İKTİDARINI VE KADER BİRLİĞİ YAPTIĞI SERMAYE ÇEVRELERİNİ KURTARMAK İÇİN...'

"İşte Erdoğan’ın Ukrayna savaşında arabuluculuk rolüne dört elle sarılmasının arka planında da bu gerçek bulunuyor. Çünkü Ukrayna savaşının devam etmesi, ekonomik krizin halkın yaşamında yarattığı yıkımı derinleştiriyor ve bu durum ülke seçim sürecine girmişken Erdoğan’ın işini oldukça zorlaştırıyor. Öte yandan savaş uzadıkça Rusya’ya karşı tutum alması konusunda ABD ve NATO’nun Erdoğan üzerindeki baskısı da artıyor. Yani Erdoğan, Ukrayna savaşındaki arabuluculuk rolüne barışsever olduğu için değil, kendi iktidarını ve kader birliği yaptığı sermaye çevrelerini kurtarmak için sarılıyor.

Ancak Erdoğan, her ne kadar Putin’i arayıp arabuluculuk konusunda yeni bir girişim başlatacağını ilan etmiş olsa da bu kez işi hiç kolay görünmüyor. Çünkü hem savaşın diğer tarafında yer alan Zelenskiy’in son açıklamaları ve hem de onun yönlendiricisi konumunda bulunan ABD-NATO’nun tutumu, Erdoğan yönetiminden beklentinin ve savaşa dair hesapların başka olduğuna işaret ediyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Yunan ERT televizyonuna verdiği demeçte arabuluculuk rolüne soyunan Erdoğan iktidarına yönelik eleştirilerini ve beklentilerini şöyle açıklıyor: “Türkiye, bir yandan arabulucu rolü üstleniyor ve Ukrayna’yı mühim adımlar ile destekliyor, diğer yandan da Rusya’dan gidecek turistler için hazırlıklar yaptıklarını görüyoruz. Devlet Başkanı olarak söylemem gerekir ki dostça ilişkilere sahip olmak istiyorsak, bu olacak şey değil (…) Bana göre böyle davranamazsınız, doğruluktan yana mısınız, yoksa değil misiniz? Bir seçim yapmalısınız.”

Görüldüğü gibi Zelenskiy, Erdoğan yönetiminden Rusya’ya karşı daha açık bir tutum almasını istiyor. Ancak böylesi bir tutumun alınması, Erdoğan yönetimini arabuluculuk rolünü oynayamaz hale getireceğine göre; Zelenskiy’in bugün neden bu noktaya geldiğini anlamak için arkasındaki güçlerin tutumuna bakmak gerekiyor.

Anlaşmayı kimin/kimlerin istemediği sorusunun yanıtını, geçtiğimiz hafta Kiev’de Zelenskiy’i ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Blinken ve Savunma Bakanı Austin veriyordu: Blinken, “Rusya kaybediyor, Ukrayna başarılı oluyor” derken, Austin de “Doğru ekipmana, doğru desteğe sahiplerse kazanabilirler” açıklamasını yapıyordu.

ABD-İngiltere ve NATO, savaşın uzamasının Rusya’nın işini zorlaştıracağını görüyorlar ve bu nedenle savaşın devamını dayatıyorlar. Ukrayna’nın “milli kahramanı” gibi gösterilmeye çalışılan Zelenskiy’in son açıklamalarını da bu güçlere bağlılığının bir ifadesi olarak okumak gerekiyor.

Gözü Yunan düşmanlığının ötesini görmeyen iktidarın fiili ortağı Bahçeli, sanki mesele Türkiye-Yunanistan meselesiymiş gibi Yunan televizyonuna açıklama yapan Zelenskiy’e “Yunanistan’a değil de Türk milletine güvense daha iyi olur” diyerek yanıt veriyor.

Sonuç olarak Erdoğan, emperyalistler arasındaki çelişkileri kendi iktidarını kurtarmak için kullanmaya çalışıyor. Ancak son gelişmeler Erdoğan’ın büyük umutlar bağladığı Ukrayna savaşındaki arabuluculuk rolünün de giderek çıkmaza girdiğini gösteriyor. Türkiye’nin emperyalistler arasındaki bu mücadelenin yarattığı tehditlerden uzak kalabilmesinin yolu ise, öncelikle kendi bekası için her şeyi göze alan bu iktidardan kurtulmaktan geçiyor. (KAYNAK)